Arkadaşlar, bu yazı bana Amerika'daki bir arkadaşımdan geldi. Sizin de ilgileneceğinizi umarak buraya alıyorum.
Alman besteci Kurt Striegler’in
unutulan Türk İzmir Marşı'nın öyküsü
Dr.Mete Soytürk
1997 yılında Almanya'da yaşayan sanatçı, yazar ve ozan Hamdi Tanses'le çocuklara yönelik bir müzik çalışması yaparken, kendisine bir de Atatürk'e adanmış şarkı ve türküleri toparlayan bir çalışma yapmasını önermiştim. Bu çalışmalar Cumhuriyetin 75. yılı için düşünülmüştü ve 1999'da "Çocuklar Binbir Çiçek" ve 2002 'de "Diller Atatürk'ü söyler" adlarıyla bitirildiler. İşte bu sıralar şimdiye kadar yayınlanmış benzer yayınları incelerken, Ankara'da Hacı Angı adlı bir yazarımızın "Marşlarda-Türkülerde Atatürk" adlı kitabı elimize geçmiş ve Atatürk'ün müzikle ilgili görüşlerinden yararlanmıştık. Bu kitapta ayrıntılı olarak bir Alman besteci tarafından 1923 yılında bestelenen ve Almanya ve Türkiye'de defalarca çalındıktan sonra notaları kaybolduğu için bir daha çalınmayan bir Marş'tan bahsediliyordu. "Türk İzmir Marşı". Bu konu ilgimi çekmişti.
Önce bu Marşın öyküsünü yazar Hacı Angı'nın kitabından okuyalım. Yazar Hacı Angı kitabında bu Marş için şöyle diyor.[...]
“ Yıl 1914. Tüm ulusların katıldığı uzun sürecek bir boğuşma döneminin başlangıcı. Birinci dünya savaşı diye adlandırılan bu kan ve ateş çemberinin içine Almanların yanında Türkiye'de girmişti. Savaşlar, hangi nedene, gerekçeye dayanırsa dayansın, uluslar için katlanılması güç bir cehennem yaşamıdır.
Saksonya Devlet orkestrası Şefi ünlü besteci "Kurt Schindler", ulusları ölüme iten, onbinlerce ocak söndüren savaşın acılarını dile getirmek için piyanonun başına geçer ve 44. Yapıtını bestelemeye başlar. Yapıt iki bölümdür. Birinci bölüm savaşın acılarını, ikinci bölüm de Alman utkusunun sevincini dile getirecektir.
Sanatçı, yapıtının birinci bölümünü bitirir... Savaşın acılarını dile getiren etkili bir bölümdür bu.
Schindler, Alman utkusunu ve Alman ulusunun bu utkudan duyduğu çoşkun sevinci dile getirmek için dört yıl bekler; umutlu, heyecanla.. Oysa 1918, Almanlara utkunun muştusunu değil, yenilginin derin acısını getirmiştir. Ve zafer nameleri için hazırlanmış olan nota defterinin sayfaları bestecinin gözyaşlarıyla ıslanır. Türkiye de bağlaşık bulunduğu Almanya gibi yenilgiye uğrayıp çöker.
1919 ortalarında Anadolu'nun bağrından dalga dalga, gür, güvenli ve kesin bir ses yayılmaktadır. "Ya bağımsızlık, ya ölüm!.." diye yankılar yapan bu ses, utku sarhoşlarının kahkahalarına karışır.... On yıl süren bir savaştan çıkmış, ordusu dağılmış, silahları elinden alınmış, toprakları düşman çizmelerinin çiğnediği Küçük Asya'dan yükselen bu ses, son nefesini vermekte olan "Hasta adam"ın can çekişme çırpınışları gibi gelir kamuoyuna..
Bu sesi boğmak için öncü bir ordu gönderirler üzerine.. Saldırılar üç kez tekrarlanır. Anadolu bozkırları, düşman ordularına mezar olur. Dünyanın oybirliği ile nitelediği hasta adam, üzerine abanmış Avrupa'yı bir silkinişte itip ayağa kalkmıştır.
Ulusunun yenilgisi ile yüreği yanık ünlü Alman besteci, Mustafa Kemal'in bu başarılarını heyecanla ve kıvançla izlemektedir. Çünkü "Mustafa Kemal adı, bir buçuk milyar insanın ağzında, birdenbire gizli bir mezhebin parolası gibi dolaşmaya" başlamıştır.
Ve Mustafa Kemal, bir tan vakti ordusunu taarruza kaldırır. Dünya askerlik tarihinde benzeri olmayan bir hızla, on gün gibi kısa bir sürede İzmir'de düşmanı denize döker.
Alman bestecinin özlemini çektiği utkuyu, kendi ulusu değilse bile, bağlaşık bulunduğu bir başka ulus ve bu ulusun önderi Gazi Mustafa Kemal sağlamıştır. Ünlü besteci, bu mucize utkudan aldığı ilhamla yapıtının ikinci bölümünü artık besteleyebilir.
Şimdi kendisine Türkçe bir güfte gereklidir. O dönemde Almanya'da bulunan Mustafa Nermi Bey'i salık verirler. Mustafa Nermi o tarihlerde Alman gazetelerine Almanca başyazılar yazan bir Türk aydınıdır. Kurtuluş savaşı süresince Hakimiyeti Milliye(Ulus) gazetesine devamlı makaleler göndermiştir.
Mustafa Nermi Bey, teklifi kıvançla karşılar ve "Türk İzmir Marşı" başlığı altında bir güfte yazar. Böylece Akdeniz kıyılarından gelen utku nameleri, Kurt Schindler'in notalarında ebedileşir. Ünlü besteci artık ülküsüne kavuşmuş ve 44. Yapıtının yarım kalmış finalini 48. Yapıtı ile tamamlamıştır. Bu, bir yabancı besteci tarafından Gazi Mustafa Kemal'in utkusunu dile getiren ilk bestedir. Kurt Schindler, imzalı notasını, kendisine bu ilhamı veren Büyük Utkunun yaratıcısı Gazi Mustafa Kemal'e armağan eder.
İzmir Marşı ilk kez Amanya'da çalınıyor
"Türk İzmir" ilk kez 1923 yılı Haziran ayında Almanya'nın Dresden kentinde çalınır. Almanya'daki Türkler Saksonya Devlet orkestrası Şefi'nin bu yapıtını dakikalarca alkışlamışlardır. Konserden sonra bestenin söz yazarı Mustafa Nermi, sanatçıya şu sözlerle sevincini belirtmiştir:
Türk dilinin iyi bir opera dili olduğuna beni bir kez daha inandırdınız. Bundan dolayı size minnettarım.
Besteci Yapıtını İstanbul'da çalıyor
8 Eylül 1927. İzmir'in kurtuluşunun beşinci yıldönümü kutlanacaktır. Cumhurbaşkanlığı Orkestrası'nca Tepebaşı Asri Sinema'da bir konser verilecektir. Alman bestekar ertesi gün ( 9 Eylül) kendi yapıtını çalacak olan Cumhurbaşkanlığı Orkestra'sına şeflik edecektir. Asri Sinemadaki marşın provası büyük bir başarı ile sonuçlanır. Kurt Schindler, o gün kendisiyle röportaj yapan Vakit gazetesi muhabirine duygularını şöyle dile getirir:
"Cumhurbaşkanlığı Orkestrası'nın sanat ve örgüt bakımından taşıdığı disipline hayran kaldım. Türkiye'de böyle bir orkestra ile çalıştığım için sonsuz onur duydum. Cumhurbaşkanlığı Orkestrası'nın bana gösterdiği konukseverlikten dolayı bu orkestranın şefi Zeki Bey'e teşekkür ederim."
Ünlü besteci, yapıtını hangi psikolojik etkenler altında hazırladığı hakkındaki muhabirin sorusunu da şöyle yanıtlamıştır:
"Birinci Dünya Savaşı'na katılmış bir ulusun bireyi olarak savaşın ve yurdun tehlikeye düşmesinin ne demek olduğunu pek iyi bilirim. Bu savaştan yenik çıkmış bir ulusun bireyi olarak da yenilginin acılarını çok iyi hissederim.
Kahraman ve asil Türkiye için, Almanya'nın uğradığı feci sonuçtan daha beteri hazırlanmak isteniyordu. Bu besteme bu tehlikeli anı ifade etmeye çalışmakla başladım.
Bestenin bundan sonrası, cesur ve savaşçı Türklerin tehlike karşısında toplanmaya, sonucu elde edebilmek için varacağı hedefi bilen bir önderin etrafında birleşmeye çalışmalarını yansıtır. Savaş insani duyguları öldüremez. Savaşların büyüklüğü de o duyguları taşıyarak savaşmasında değil midir?
Bir savaşçı, arkada bıraktığı sevgilileri özlemle anar; yurdunun uğradığı yıkımdan acı duyar. Yurttaşlarının kahrını yüreğinde taşır. Bu duygular onda birer zaaftır. Fakat bu zaaf onda birer kuvvet kaynağı olur. Çünkü yurdunu ve yurttaşlarını kurtarmak ve arkada bıraktığı sevgililerin kaderini değiştirmek için azmi ve gayreti bilenir. Nihayet istenilen ve beklenilen utku doğar. Sırasıyla karamsarlığa, umutsuzluğa, sonra umuda, tekrar karamsarlığa, tekrar umuda kapılmış halk, utku karşısında duygularını frenliyemez. Bu kısım bestenin final bölümüdür.
Beste halkın sevincini duyurur. Savaşı kazanan ulusal kahraman ve ulusal orduya karşı beslediği şükranı ifade eder. Yapıtın ruhu bu bölümdür.
Tenorlar maalesef Ankara'da oldukları için, şarkı kısmının(Türk İzmir marşı) provası yapılamadı. Tenorlar ne kadar çok olursa yapıt o derece iyi yerine getirilir. "
Değerli Alman bestecinin yapıtı "Türk İzmir" marşının yankıları bir kaç yıl sürer. 19 Temmuz 1930 günlü İstanbul gazetelerinden: Gazi hazretlerinin "Türk İzmir" Marşının bestecisine imzalı bir resmini armağan ettiğini; 7 Kasım 1932 günkü gazetelerden de, Türk İzmir Marşının Viyana'da çalınarak alkışlandığını öğreniyoruz.
Marş kayboluyor
Ne yazık ki, bundan sonra ulusumuz için övünç kaynağı bu olaylar yavaş yavaş unutulup gitmiştir. Bugün elimizde "Türk İzmir" Marşının ne bestesi, ne güftesi ve ne de bestecisi hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Kim bilir hangi gazete koleksiyonları arasında, hangi tozlu evrak depolarında ilgi bekliyor. Tüm bunların nedeni ülkemizde bir Müzik belgeliğinin kurulmamış olmasındandır.” [...]
Hacı Angı, 30 Ağustos 1986, Ankara
Hacı Angı kitabındaki makaleyi böylece bitiriyor.
Türk İzmir Marşı Almanya'da belgelikten(arşivden) nasıl ortaya çıkarıldı.
Yazar Hamdi Tanses bu kez de "Kurtuluş savaşı Türküleri, Şarkıları, Destanları" adlı başka bir çalışmaya başlamıştı. Aklıma Hacı Angı'nın yazdığı ve kaybolan Marş konusu geldi. Eğer bulabilirsek bu marşın da bu kitap kapsamına gireceğini düşündük. Konuyu önce kütüphanelerden araştırdım. Kurt Schindler adlı bir müzisyenin yaşadığı fakat eserleri arasında böyle bir çalışma olmadığı yolunda bir bilgi geldi. Bunun üzerine Alman Müzik arşivine sordum ve yine benzer bir yanıt geldi. Ayrıca sanatçının 1923'de Amerika'da olduğu yazılı idi.
Bunun üzerine makalede adı geçen sanatçının adının doğru yazılmadığı sonucuna vardım. Yukarıdaki yazıda bu parçanın ilk kez 1923 yılı Haziran ayında Dresden'de çalındığı yazılı olduğu için, bu kez kütüphanede Dresden'de yayınlanan gazetelerin katalogundan o yıllarda en çok okunan gazetenin 1923 yılı mikro filmlerini istettim.
Sonunda gazete mikrofilmleri geldi. Büyük bir heyecanla mikrofimleri büyülten aracın başına oturdum. "Dresdner Nachrichten" Gazetesinin sanat ve müzik haberleri köşesini Ocak ayından başlayarak incelemeye aldım. Saatler(günler) süren çalışma sonunda bu gazetenin 30.Haziran 1923 Cumartesi günkü sayısında istediğim bilgiye ulaştım.
Yazılan haber şu: Gazetede haber çıktığına göre aşağıdaki konser 29.Haziran.1923'de gerçekleşti.
Orkestra konseri
"Dresden'deki Türk kolonisi İzmir Zaferini anmak için bir kutlama töreni düzenledi. Kutlamaya ilgi çok olunca, tören, önceden tasarlanan Ticaret odasının toplantı salonu yerine, Meslek odasının salonunda gerçekleşti. Sahnede kutlama için hazırlanan süslemeler dikkati çekiyordu. Konunun ciddiyeti nedeniyle kutlama töreninde yalnızca müzik gösterileri izleyicilere sunuldu. (Saksonya) Devlet Orkestrası ve orkastranın şefi Kurt Striegler, törene davet edilmişlerdi. Törenin giriş bölümünde sanatçının kaleminden çıkan oynak bir oryental dans parçası vardı.-( Bu yazıda belirtilmiyor fakat, bu parça için sanatçının yapıtlarına baktım. 21. yapıtı. Sahne müziği. Bu çalışmada iki oryental dans var. 3.1.1914'de yazılmış)- Sürekli yükselen yakarışlar ve yürek yakan bir özlem ifadesi. Arkadan ekzotik renklerle dolu, kıvrak bir biçimde gittikçe yükselen bir tempo. İnstrümentasyonu çok güzel yapılmış, ritmik , hareketli yepyeni bir parça. Salondan bayağı alkış topladı.
Fakat sanatçı Striegler, "Türk İzmir" Tören üvertürü ve Marşı (sanatçının 48. yapıtı ile hedefi tam ortasından vurdu. Çok parlak ve gözleri kamaştıran bir orkestra parçası. Karanlıklar içinden yavaş yavaş kararlı zafer ezgileri ortaya çıkıyor. İlginç olan Türk müziği F-Moll ezgiyi, olağanüstü bir Des-Dur ezginin izlemesi. Hem de büyük bir içtenlikle ve kulağa çok hoş gelen bir biçimde.
Heyecanlı bir ara parçasından sonra, marş ritimleri arada bir S-Moll Türk ritimleri ile birlikte gittikte artarak ve dayanılmaz bir boyuta ulaşıyor ve zafer güneşi, karanlığı yırtıyor. Bütün bu müzik parçasını taçlandıran ise, parçanın sonunda çok büyük bir koro tarafından anadilde(Türkçe) söylenen kulağa çok hoş gelen "Türk İzmir Marşı". "Türk İzmir şan gör ebediyen yaşa !"
Bu içleri dolu dolu, anlamlı ve hareketli parçalarıyla, sanatçı Striegler göz kamaştıran bir başarı elde etti. Sanatçı çoşkun bir şekilde alkışlandı.Bu yoğun alkış üzerine eserini tekrarladı. Bu başarıda (Saksonya) Devlet Orkestrasının da tabiki büyük bir payı var.
Solist olarak İ.Bedri'yi tanıdık. Bedri kırık G-Moll keman konseri verdi. Ses pek temiz değildi ama keman tutma ve yay tekniği çok gelişmişti. Oyunun hissiyatını yakalaması ise daha zaman alacak. Yine de bu yetenekli gencin (Saksonya)Devlet Orkestrasında çalması onur verici bir durum oldu. Umarım bu onur, onun konservatuvardaki çalışmalarını derinleştirmesine neden olur.
Bu törenin anlamını açıklayan ve selamlama konuşmaları epeyi alkış topladı. Bu konuşmalarda özellikle iki ülkenin Türklerin ve Almanların kader birliği vurgulandı.
"Yaşasın, özgür, önder, yaratıcı Almanya" sözleri salonu çınlattı.
Bu toplantıda ulusal duygular haklı olarak dalga dalga çoştu durdu.. Almanya ve Almanya'nın kültür, bilim ve milletlerin özgürlüğü için yaptığı katkılar, kazanımlar şükranla takdir edildi."
Gazete muhabirinin haberi böyle bitiyor. Böylece Bestecinin asıl adının Kurt Schindler değil de
Kurt Striegler olduğu ortaya çıkmış oldu. Bundan sonrası daha kolaydı yanlız eser hala elimde değildi. Fakat diğer bilgiler artık çorap söküğü gibi gelebilirdi.
Dresden Devlet Kütüphanesi Müzik arşivine E - posta yollayarak sanatçı Kurt Striegler ve yapıtları hakkında bir bilgi istedim. Gelen yanıtta sanatçının 48. Yapıtının Türk İzmir Marşı olduğu belirtiliyordu. Ayrıca daha önce belirttiğim 21. Yapıt oryental dansların olduğu bir sahne müziği ama açıklaması sanki orta doğu tipi bir şey olduğu izleninimi veriyordu. Türklerle ilgisi biraz zayıf. Bir de 66. Yapıtı var. "Bir Türk konusu hakkında çeşitlemeler."
Bu iki yapıtı istettim.4 hafta sonra mikrofilmeler geldi. Yine kütüphanede mikrofilmin başında saatlerce bunları kağıda bastım. Hepsi sanatçı Kurt Striegler'in el yazısı ile yazılmış notalar.
"Türk İzmir" bir orkestra için yazılmış bir tören üvertürü uzunca bir partisyonu var. Bu üvertürün son bölümünü"Türk İzmir Marşı" oluşturuyor. Başka bir deyimle, parça bu marşla bitiyor. Koro veya solist için yazılmış. Söz yazarı ise nedense yazılmamış fakat bunun Mustafa Nermi olduğunu Hacı Angı'nın yukarıdaki açıklamalarından öğreniyoruz.
TÜRK İZMİR MARŞI
Müzik: Kurt Striegler
Söz: Mustafa Nermi
Dresden-Almanya, 07.06.1923
Karanlıklar üzerinden çekilince
Ak bir tan müjdeledi ulu bir günü
Hür uyandın, arkanda kanlı bir gece
Gördün güzel İzmir kurtuluş gününü
Bir gün ki solmayan ışıklar önü
Yıldızlar örsün bir zafer tacı sana
O kan, yangın ve tufan görmüş yıldızlar
Akdeniz, Türk denizi senin karşında
Sahiline mağrur dalgalar yuvarlar
Selamlar seni en şanlı asırlar
İzmir artık hürsün bu değil rüya
Türklük dirildi kurtuluyor Asya
Türk İzmir şan gör ebediyen yaşa
Neden bu beste önemli?
9 Eylül İzmir'in ve Anadolu'nun kurtuluş günü
Besteci Kurt Striegel'in TÜRK İZMİR TÖREN ÜVERTÜRÜ normal zamanlarda yazılmış sıradan bir methiye değildir. Bu bestenin yapıldığı 1922 ve çalındığı 1923 yılları, Almanya'nın Birinci Dünya Savaşı yenilgisi sonrası yaptığı Versay Antlaşmasının ağır koşulları altında yaşadığı, çalkantılı yıllardır. 1919 yılından beri sürekli hükümet değişiklikleri, darbe girişimleri, yabancı işgal güçlerinin(İngiliz ve Fransızların) ağır baskısı, işsizlik ve yüksek enflasyon, siyasi cinayetler ve iç savaş tehlikesi içinde yaşayan Alman halkının Türkiye ve onun kurtuluş savaşı ile ilgilenecek durumu yoktur. Bu olumsuz koşullara rağmen Kurt Striegler adlı yürekli bir Alman sanatçı ortaya çıkmış, Türkiye'nin Ulusal Kurtuluş Savaşının özünü anlamış ve bu bestesini de bu büyük zaferi kazananlara armağan etmiştir. Öte yandan sanatçı bu bestesiyle, aslında Alman ulusunun önderlerine de gönderme yapmaktadır. Bunu da yukarıda değindiğim, 8 Eylül 1927'de İzmir'de yaptığı söyleşiden anlıyoruz.
LOZAN’A ALMANYA’DAN DESTEK
Konser neden Haziran sonunda gerçekleştiriliyor?
Konserin düzenlendiği gün 29 Haziran 1923 gününün tarih olarak Anadolu'nun (İzmir'in) Kurtuluşu Bayramı yıldönümü ile ilgisinin olmaması, akla zamanlama olarak başka olasılıkları getiriyor. Frankfurt'tan gazeteci dostum Gürsel Köksal bu konuya bir yorum getirdi: " Askeri zaferlerini siyasi bir zafere dönüştürmek için Türkler o sıralar diğer devletlerle Lozan'da sıkı pazarlıklar içindedirler."
Büyük bir olasılıkla böyle büyük bir sanat etkinliğiyle Dresden'deki Türkler Lozan'a hem desteklerini göndermekteler, hem de Almanya'nın Türklerin yanında olduğunu dile getirmektedirler. Lozan antlaşması yaklaşık bir ay sonra 24 Temmuz 1923'de imzalanır.
"Türkiye konulu çeşitlemeler" bestesi nasıl doğdu?
Besteci Kurt Striegler Sanatında 50. Yılını kutlarken konu ile ilgili şu açıklamaları yapmıştı;
"Türkiye'de konser verdiğim sırada geçirdiğim günler ve geride kalan anılar benim için çok anlamlı. Cumhurbaşkanı Kemal Paşa'nın Senfoni Orkestrası'nın çaldığı ve benim de yönettiğim "Türk İzmir Üvertürü ve Marşı" harikulade bir biçimde icra edildi. Cumhurbaşkanı Kemal Paşa'nın kendi eliyle imzaladığı resmi o günden beri (evimdeki) piyanomun üzerinde duruyor. Konserden sonra ailemle birlikte konuk edildiğim İstanbul'da yaşadığım o güneşli harika günlerin anısına "Türkiye konulu çeşitlemeler" adlı yapıtımı besteledim. Bu bestem ilk olarak Dresden Devlet Operası tarafından çalındı."
Bu parçalar bir orkestra tarafından önemli günlerde çalınabilir diye düşünüyorum. Örneğin:
Lozan kutlamalarında, 30 Ağustos Zafer Bayramında veya “ 9 Eylül İzmir'in ve Anadolu'nun kurtuluş günü" kutlamalarında. Besteci Kurt Striegler'in yapıtlarının çalınması, iki ülke arasındaki sanat çalışmalarının geliştirilmesine de katkısı olabilir.
Yazımı bitirirken şu yorumumu yapmadan geçemeyeceğim. Bu durum Hacı Angı'nın da belirttiği gibi belgelik tutma, geçmişi iyi kaydetme ve koruma konularında biraz zayıf olduğumuzu gösteriyor. Bu çalışmam bu konuya bir ivme getirir ve müzik belgeliği geliştirilirse, ben de sevineceğim.Beni rahatsız eden diğer bir konu da Hacı Angı'nın kitabı 7. Baskısını yapması ve bu kadar satmasına rağmen niçin bir Müzisyen veya Müzik öğretmeninin merak edip de, kalkıp belgeliklerden bir inceleme çalışması yapmadığıdır. Değerli yazar Hacı Angı! Şimdi gönlünüz rahat olabilir. "Türk İzmir Marşı" artık tozlu raflar içinde değil, gün ışığına çıktı! Aslında laf aramızda Almanya'da belgelik rafları pek de tozlu değil. Dr. Mete Soytürk. 9 Eylül 2004, Kaiserslautern-Almanya
Bu araştırmamın 11 Eylül 2004 tarihinde Milliyet gazetesinin Almanya baskısında yayınlanmasından sonra, İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi yetkilisi Dr.Fikret Yılmaz beni aradı ve bu eseri benden rica etti. Dresden Kütüphanesinin iznini alarak eseri İzmir’e gönderdim. Eser artık bu arşivde ve umarım bir kez daha kaybolmaz.
Bilgi için adresler:
Dr. Mete Soytürk, Kaiserslautern-Almanya Tel:00 49 631 686 44, Mete.Soytuerk@t-online.de
Hacı Angı. Ankara- Türkiye 00 90 312 312 36 55, E.posta: haci@angi.com.tr
Hamdi Tanses, Kurtuluş Savaşı Türküleri, Mainz-Almanya Tel:00 49 6136 95 44 50
Dr.Fikret Yılmaz, İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi, Şair Eşref Bulvarı,
No. 1/A(Eski İtfaiye Binası) Çankaya-İZMİR Tel. 0232 441 69 39, Fax: 0232 441 30 39