Kanal B'de, 6.2.2006 akşamı geç saatte çok değerli konukların yer aldığı önemli bir oturum gerçekleşti.
Bu oturumda Refik Saydam, Mustafa Apaydın, Ahmet Say ve Erdoğan Okyay konuşmacıydılar. Sunucunun sorularını yanıtlarken ağırlıklı olarak müzik eğitimi sorunlarını dile getirdiler.
Gündemdeki TRT Çoksesli Korosunun yaşadığı vahim durum ana konu olarak Kanal B tarafından seçilmişti, belli oluyordu. Ancak sorunlarımızı çok iyi bilen sözcülerimiz elbetteki Türkiye'nin müzik eğitimi sorununun bundan ibaret olmadığının bilincindeydi.
Güzel Sanatlar Liselerinin sorunlarından, müzik bölümlerine öğrenci alınmasına, mezunların tayin edilmemesinden müzik derslerinin kaldırılmasına, nitelikli müzik eğitiminde TRT Çoksesli korosunun işlevinden televizyonların niteliksiz müziği halk istiyor diye artırmalarına kadar, aklınıza gelebilecek pek çok sorun dillendirildi.
Kadir Karkın telefonla bağlandı ancak onun bir katkısı olmadı. Artvin'den bağlanan bir dinleyici ise çok açık bir şekilde "siz yerel müzik yapın, iyice ayrışın, bizden müzik satınalın" diyen kültür emperyalizmini eleştirdi.
Mustafa Apaydın, katıldığı 2004 UNESCO İstanbul toplantısında yabancı temsilcilerin bize de böyle dediklerini belirtti.
Oturumda bir değişik söz Erdoğan Okyay'dan geldi; "Devlet müzik eğitimini tamamen üstlenemez, müzik öğretmeni yok, artık müzik eğitimcisi var, o da piyasada iş bulabilir, mesela hapisanelerde..."
Bu görüş diğer konuşmacılarla çelişmekteydi. Erdoğan öğretmenimiz uzun süre müzik bölümlerinde öğretmenlik yapmadığı için konunun dışında kalmış gibi, kendisinin sosyal devletin halkçı ve devletçi eğitim anlayışının sonucu olarak bu noktaya geldiğini unutmuş görünüyor. Almanya'da müzik pedagojisi tahsilini yine devlet bursuyla yapmıştı yanılmıyorsam.
Okul müdürleri bile meslekten eğitimci olmalarına rağmen müzik dersinin önemini ne kadar kavramış oldukları tartışma götürürken şimdi hapisane müdürleri mi mahkümlara müzik dersi aldıracak? Kimlerle muhatap olmaya doğru itiliyoruz, görün arkadaşlar. Piyasa canavarına bizi teslim etmek isteyen anlayışın ne olduğunu iyice anlamanız için bu açıklamayı ekledim.
Çok yararlı bir oturumdu; halkın da dinlediği ve katkıda bulunduğu görüldü. Halkımızın yöneticilerden daha duyarlı olduğu da görüldü.
Arkadaşlarımızı yürekten kutluyorum.
Mahiye Morgül