MÜZED Basın Bülteni (Konservatuarla İlgili)

Müzik Eğitimcileri Sitesi hakkındaki genel düşünce ve görüşleriniz...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Admin
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi
Mesajlar: 543
Kayıt: 03 Haz Cum, 22:00
Konum: Ank/Aksaray
İletişim:

MÜZED Basın Bülteni (Konservatuarla İlgili)

Mesaj gönderen Admin »

Millî Eğitim Bakanlığınca konservatuvarların lisans öncesi bölümlerinin kapatılmak istenmesi konusunda Müzik Eğitimcileri Derneğinin Basın Açıklaması ektedir. MÜZED, sözkonusu yazının geri alınması istemiyle Millî Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim Genel Müdürlüğüne başvuruda bulunmuştur.
Bilginize sunar, selam, saygı ve başarı dileklerimizi iletirim.

Refik SAYDAM
Müzik Eğitimcileri Derneği
(MÜZED) Genel Başkanı

Müzik Eğitimcileri Derneği (MÜZED)
Kumrular Caddesi 4/8 Kızılay-ANKARA
Tel ve faks: 0312.419 03 98
bilgi@muzed.org.tr

Basın Açıklaması:

31 Ağustos 2007

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI KONSERVATUVARLARIN LİSANS ÖNCESİ BÖLÜMLERİNE SON VEREN YAZISINI GERİ ÇEKMELİDİR

Millî Eğitim Bakanlığı adına Yükseköğretim Genel Müdürü Hüseyin Çalık imzasıyla YÖK Başkanlığına gönderilen 20 Temmuz 2007 tarih, B.08.0.YÖG.0.16.01.02–16808 sayı ve “Konservatuvarlar bünyesindeki ilköğretim okulları” konulu bir yazı ile “bünyesinde hazırlık ilk ve ortaöğretim okulu bulunduran konservatuvarların Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre açılması” istendi.

Konservatuvarların lisans bölümü dışında kalan öğretim kademelerinin özelleştirilmesi ve fiilen kapatılması anlamına gelen bu yazının 13 Ağustos 2007 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde Can Hacıoğlu imzasıyla “Konservatuvarlar Kapatılsın” başlığıyla haber yapılması üzerine aynı gün Millî Eğitim Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğince bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, “…konservatuvarların kapatılmasına ilişkin Bakanlığımız bünyesinde yapılmış herhangi bir işlem söz konusu değildir.” denildi. Açıklamada devamla “Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükmü gereği Bakanlıktan izin alınmadan faaliyette bulunan üniversiteler bünyesindeki ilköğretim okullarında okuyan öğrencilerin başka bir okula nakillerinde ve mezun olan öğrencilerin OKS sınavına müracaatlarında sorunlar yaşandığı, bu sorunların Bakanlık birimlerince geçici çözümlerle giderilmeye çalışılarak öğrencilerin mağduriyetinin önlendiği” belirtildi. “Usul yönünden noksan işlemlerle açılmış olan bu okullarda bugüne kadar okuyan veya mezun olan öğrencilerin elde ettikleri hakların hukuken kazanılmış hak sayılması amacıyla yapılan düzenlemenin söz konusu gazete tarafından kamuoyuna yanlış aksettirildiği” öne sürüldü.

14 Ağustos 2007 günü Esra Kaya imzasıyla Hürriyet’te yayımlanan bir başka haberde; MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mustafa Çandır, “Çelik'in yanlış anlaşıldığını” savundu. Çandır, söz konusu düzenlemenin “Bilkent, Trakya, İstanbul, Hacettepe, Çukurova ve Uludağ Üniversiteleri'nin, Sahne Sanatları Fakültesi, Müzik Hazırlık ilköğretim Okuluna yönelik olduğunu” bildirdi.

Öte yandan “Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın ilköğretim bölümü sınavını kazanan öğrencilerin kayıtlarının YÖK kanalıyla MEB’den gelen yeni bir yazı üzerine durdurulduğu” bilgisi Eskişehir yerel basınında yayımlandı(İbrahim Gerede, 15.08.2007, http://www.sakaryagazetesi.com.tr; Can Hacıoğlu, http://www.ikieylul.com/yazar_goster.asp).

Türkiye’de çocukların, gençlerin, toplumun eğitimini sağlama ve düzenleme görevini üstlenmiş olan Millî Eğitim Bakanlığının üç ayrı yetkilisinin yaptığı bu açıklamalar birbirini tekzip etmektedir; hem kendi içinde hem yasalarla hem de çağdaş, ulusal, evrensel eğitim ilkeleri ve hedefleriyle çelişkilidir, tutarsızdır. Sadece bu tutarsızlık bile, 84 yıllık Cumhuriyetimizin Millî Eğitim Bakanlığının bugün içinde bulunduğu durumu göstermesi açısından eğitim öğretim topluluğu içinde üzüntüye yol açmaktadır. Aynı Bakanlığa bağlı birimlerin açıklamalarındaki çelişkiler şöyle özetlenebilir:

1. Yükseköğretim Genel Müdürlüğü tarafından YÖK aracılığıyla
konservatuvarlara gönderilen yazı “Usul yönünden noksanlıkları” değil, esasa ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Bakanlık, konservatuvarlarca ilköğretim bölümü açılıp açılmayacağı konusunda İlköğretim ve Özel Öğretim Genel müdürlüklerinden görüş istemiştir. İlköğretim Genel Müdürlüğü “üniversiteler tarafından resmî ilköğretim okulu açılamayacağını”, Özel Öğretim Genel Müdürlüğü ise “Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre ancak özel ilköğretim okulu açılabileceğini” bildirmiştir. Bunun üzerine Bakanlık, “Anadolu Üniversitesi Konservatuar ve Güzel Sanatlar İlköğretim Okulunun faaliyetlerine yasal olarak devam edebilmesi için Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre açılması işlemlerine başlanması gerektiği”ni bildirmektedir. Yazıda ayrıca “Halen konservatuvarlar bünyesindeki birçok ilköğretim okulu, Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre kurulmadığı dolayısıyla özel öğretim kurumu statüsünü taşımadıkları halde eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir.” saptaması yapılmakta; “bünyesinde hazırlık ilk ve ortaöğretim okulu bulunduran konservatuvarların durumlarının yukarıda açıklanan hususlar da gözönünde bulundurularak değerlendirilmesi” istenmektedir. Konservatuvarların hazırlık ilk ve ortaöğrenim bölümlerinin 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre açılmasını (yani özelleştirilmesini) emreden bir yazının “usule ilişkin” olamayacağı açıktır.

2. Konservatuvarların özelleştirilmesini isteyen bu yazının, “bazı üniversitelerin, Sahne Sanatları Fakültesi, Müzik Hazırlık ilköğretim Okuluna yönelik olduğu” açıklaması doğru değildir. Yazıda Anadolu ve Bilkent üniversitelerinin adı geçirilirken 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre istenen düzenlemeler “bünyesinde hazırlık ilk ve ortaöğretim okulu bulunduran konservatuvarlar” için genellenmiş ayrıca sadece “Sahne Sanatları Fakültesi” gibi bir sınırlama getirilmemiştir. Kaldı ki sadece bazı üniversitelerin Sahne Sanatları Fakültesi, Müzik Hazırlık ilköğretim okullarının özelleştirilmesi isteği de Türk ulusunun eğitim öğretim hakkını kapsayan yasalarımız yönünden haklı ve yerinde bir istek değildir. Bilkent gibi bazı vakıf üniversiteleri için (varsa) “noksanlıkların tamamlanması” istenebilir. Ancak devlet konservatuvarlarının tamamının Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre düzenlenmesinin istenmesi haksızlıktır ve Bakanlığın yetkisinde değildir.

3. “Konservatuvarların kapatılmasına ilişkin Bakanlığımız bünyesinde yapılmış herhangi bir işlem söz konusu değildir.” açıklaması gerçeği yansıtmamaktadır. Konservatuvarların özelleştirilmesini emrederek ancak parası olanların okuyabileceği bir duruma dönüştürülmesi isteği, bu kurumların yetenekli halk çocuklarına kapatılması anlamına gelmez mi? “Kapatılma işlemi” yoksa Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarını kazanan öğrencilerin kaydı şu ana kadar niçin yapılamamıştır?

4. “Üniversiteler tarafından resmî ilköğretim okulu açılamayacağı” değerlendirmesi doğru değildir. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun Okul açma yetkisi başlıklı 58. maddesi(Değişik: 16.6.1983 – 2842/16 md.);

“Türkiye'de ilköğretim okulu, lise veya dengi okullar, Milli Eğitim Bakanlığının izni olmaksızın açılamaz.

Milli Eğitim Bakanlığı veya diğer bir bakanlık tarafından açılmış veya açılacak okullar (Askeri liseler dahil) ile özel okulların derecelerinin tayini, Milli Eğitim Bakanlığına aittir(…)

Diğer bakanlıklara bağlı lise ve dengi okulların program ve yönetmelikleri, ilgili bakanlıkla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından birlikte yapılır ve Milli Eğitim Bakanlığınca onanır(…).” hükmünü getirilerek Millî Eğitim Bakanlığının başka bakanlıklar, kurumlarca açılacak ilköğretim okulu, lise ve dengi okullara ilişkin izin, onama görevleri anımsatmıştır.

Aynı yasanın Madde 37. maddesinde “Yüksek öğretim, milli eğitim sistemi çerçevesinde, öğrencileri lisans öncesi, lisans ve lisansüstü seviyelerinde yetiştiren bir bütünlük içinde düzenlenir.
Bu bütünlük içinde çeşitli görevleri yerine getiren ve farklı seviyelerde öğretim yapan kuruluşlar bulunur.

Farklı seviyeler ve kuruluşlar arasında öğrencilere kabiliyetlerine göre, yatay ve dikey geçiş yolları açık tutulur.” denilerek yükseköğretimin (ve doğal olarak konservatuvarların) lisans öncesini de kapsayan bir bütünlük taşıdığı vurgulanmıştır.

Ayrıca 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Amaç, Görev, Teşkilat” başlıklı 2. maddesinde Millî Eğitim Bakanlığının görevleri arasında şu konulara da yer verilmiştir:

“b. Okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve her çeşit örgün ve yaygın eğitim kurumlarını açmak ve yükseköğretim dışında kalan öğretim kurumlarının diğer bakanlık kurum ve kuruluşlarınca açılmasına izin vermek,

d) Diğer bakanlık, kurum ve kuruluşlarca açılan ve yükseköğretim dışında kalan örgün ve yaygın eğitim kurumlarının denklik derecelerini belirlemek, program ve yönetmeliklerini birlikte hazırlamak ve onaylamak(…).”

Yukarıdaki yasa hükümleri uyarınca üniversiteler tarafından konservatuvarların ilköğretim ve ortaöğretim bölümlerinin açılması uygun görülmekte; açılacak bu kurumlara izin verilmesi, program ve yönetmeliklerinin ilgili kurumla birlikte hazırlanması konularında da Millî Eğitim Bakanlığı yetkilendirilmektedir.

Türkiye’de konservatuvarların ve müzik öğretmenliği programlarının temeli henüz cumhuriyetimiz bir yaşındayken atılmış; Musiki Muallim Mektebi, Atatürk’ün büyük uzakgörüşlülüğü ve buyruğuyla İstiklal Marşımızın bestecisi Zeki Üngör tarafından 1 Kasım 1924’te açılmıştır. 1936’da bu kurum Ankara Devlet Konservatuvarına dönüştürülürken müzik öğretmeni yetiştirme görevi de Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümüne devredilmiştir. 1983’ten itibaren diğer yüksek öğretim kurumları gibi konservatuvarlar da üniversitelere bağlanmıştır. 83 yıllık tarihi boyunca konservatuvarların ilköğretim( 6. sınıftan/Orta 1’den itibaren) ve ortaöğrenim bölümleri var olagelmiştir. Konservatuvarlarımızda bugüne değin yetenekli yoksul halk çocukları devletin olanaklarıyla okumuş, dünya çapında yüzümüzü ağartan pek çok sanatçımız bunların arasından çıkmıştır. Hiçbir Millî Eğitim Bakanının aklına konservatuvarların ilköğretim ve ortaöğretim bölümlerinin özelleştirilmesi gelmemiş(!) hatta Musiki Muallim Mektebinin özellikle ilk yıllardaki öğrencileri yetenekli kimsesiz, yoksul, yetim çocuklardan oluşmuştur.

Anayasa’nın 42. maddesine göre “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.”. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun “Yöneltme” başlıklı 6. maddesine göre “Fertler, eğitimleri süresince, ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde ve doğrultusunda çeşitli programlara veya okullara yöneltilerek yetiştirilirler.” (Değişik: 16.8.1997 – 4306/3 md.) “Milli eğitim sistemi, her bakımdan, bu yöneltmeyi gerçekleştirecek biçimde düzenlenir. Bu amaçla, ortaöğretim kurumlarına, eğitim programlarının hedeflerine uygun düşecek şekilde hazırlık sınıfları konulabilir.”

Aynı yasanın “Eğitim hakkı” başlıklı 7. maddesine göre “İlköğretim görmek her Türk vatandaşının hakkıdır. İlköğretim kurumlarından sonraki eğitim kurumlarından vatandaşlar ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde yararlanırlar.”. “Fırsat ve imkan eşitliği” başlıklı 8. maddesine göre “Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkan eşitliği sağlanır.” “Güzel sanatlar eğitimi” başlıklı 33. maddesine göre de “Güzel sanatlar alanlarında özel istidat ve kabiliyetleri beliren çocukları küçük yaşlardan itibaren yetiştirmek üzere ilköğretim ve orta öğretim seviyesinde ayrı okullar açılabilir veya ayrı yetiştirme tedbirleri alınabilir. Özellikleri dolayısıyla bunların kuruluş, işleyiş ve yetiştirme ile ilgili esasları ayrı bir yönetmelikle düzenlenir.”.

Güzel sanatlar alanında sanatçı yetiştiren programlar; bilişsel, duyuşsal ve devinişsel gelişim dikkate alınarak dünyanın her tarafında küçük yaşlarda başlamaktadır.

Millî Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim Genel Müdürlüğünün YÖK Başkanlığı aracılığıyla konservatuvarlara gönderdiği 20 Temmuz 2007 tarih, B.08.0.YÖG.0.16.01.02–16808 sayı ve “Konservatuvarlar bünyesindeki ilköğretim okulları” konulu yazısı (mevcut içeriğiyle) devlet konservatuvarlarının lisans öncesi bölümlerine son vermektedir. Bu durum Anayasamızın ve Milli Eğitim Temel Kanunun yukarıda açıklanan eğitim hakkını, fırsat ve imkan eşitliği hükümlerini, ulusal, çağdaş ve evrensel eğitim ilke ve hedeflerini ortadan kaldırmaktadır.
Millî Eğitim Bakanlığı bu vahim yanlıştan bir an önce geri dönmeli, konservatuvarlarımızı, sınav kazanan çocuklarımızı, velilerimizi, ulusumuzu mağdur etmemeli ve 20 Temmuz 2007 tarihli söz konusu yazısını geri almalıdır.

Eğer kastedilen Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinin belirttiği gibi “usule ilişkin noksanlıkların giderilmesi” ise ilgili Vakıf üniversitelerine gerekli noksanlıklar belirtilmeli; tüm konservatuvarlarımızın tedirgin edilmesine son verilmelidir.
Türk ulusunun, Atatürk devrimlerinin temel bir parçası olan konservatuvar eğitiminin ortadan kaldırılmasına izin vermeyeceğini bütün ilgililere anımsatmak isteriz.

Refik SAYDAM
Müzik Eğitimcileri Derneği (MÜZED)
Genel Başkanı
Kullanıcı avatarı
Admin
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi
Mesajlar: 543
Kayıt: 03 Haz Cum, 22:00
Konum: Ank/Aksaray
İletişim:

Mesaj gönderen Admin »

MÜZED Genel Başkanı Sayın Refik Saydam'dan gelen mesaj aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.
Sevgili Dostlar,

Müzik Eğitimcileri Derneği olarak 25 Eylül 2007 günü MEB Yükseköğretim Genel Müdürlüğü ile bir görüşme gerçekleştirdik. Bu konuya ilişkin haber ekte bilginize iletilmiştir. Bu vesileyse 2007-2008 Eğitim Öğretim yılınızı kutlar, başarılarınızın devamını dilerim.
Sevgi ve saygılarımla.

Refik SAYDAM
Müzik Eğitimcileri Derneği (MÜZED)
Genel Başkanı
e-posta: bilgi@muzed.org.tr
Site adresi: http://www.muzed.org.tr


MÜZED HEYETİ MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YÜKSEK ÖĞRETİM GENEL MÜDÜRÜ HÜSEYİN ÇALIK İLE GÖRÜŞTÜ 26.09.2007

Müzik Eğitimcileri Derneği (MÜZED), 25 Eylül 2007 Salı günü Millî Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim Genel Müdürü Hüseyin Çalık ile makamında bir görüşme yaptı. Görüşmeye MÜZED adına Prof. Muammer Sun, Prof. Dr. Ali Uçan, Ahmet SAY ve Genel Başkan Refik Saydam katıldı. Genel Müdürlüğe bağlı Mevzuat Daire Başkanının da hazır bulunduğu ve yaklaşık iki saat süren görüşmede, geride bıraktığımız aylarda basında ve kamuoyunda da yankı bulan Devlet Konservatuvarlarının İlköğretim ve Ortaöğretim bölümleri ile ilgili gelişmeler üzerinde duruldu.

Bilindiği gibi, Millî Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim Genel Müdürlüğünce YÖK Başkanlığına gönderilen 20 Temmuz 2007 tarihli, B.08.0.YÖG.0.16.01.02–16808 sayılı ve “Konservatuvarlar bünyesindeki ilköğretim okulları” konulu yazı ile “Bünyesinde hazırlık ilk ve ortaöğretim okulu bulunduran konservatuvarların Özel Öğretim Kurumları Kanununa göre açılması” istenmişti. Basında, kamuoyunda, eğitimciler, sanatçılar ve sanatseverler arasında gündem olan, doğal olarak tepkiyle karşılanan bu yazı üzerine derneğimizce 31 Ağustos 2007 tarihinde MEB Yükseköğretim Genel Müdürlüğüne bir yazı gönderilmiş; gelişmeye ilişkin hukuksal çelişmeler ve uygulamadan doğabilecek sakıncalar dile getirilmişti.

Görüşmede, yaşanan gelişmelerin ardından MEB Yükseköğretim Genel Müdürlüğü ile Devlet Konservatuvarlarımızın yöneticileri arasında yapılan görüşmeler sonucunda ortak noktalarda buluşulması ve bir çözüme ulaşılmış olmasından Müzik Eğitimcileri Derneği olarak duyduğumuz memnuniyet dile getirildi. Önümüzdeki süreçte bu işbirliğinin verimli ve sağlıklı biçimde süreceğine; sanatçılarımızın, eğitimcilerimizin, çocuklarımızın, velilerimizin, sanatseverlerin beklentilerinin dikkate alınacağına; ulusumuzun layık olduğu çağdaş bir konservatuvar eğitimi yolunda yeni adımların atılacağına ilişkin istek ve beklentilerimiz vurgulandı. Bu yolda atılacak adımlara Müzik Eğitimcileri Derneği olarak sonuna kadar destek vereceğimizi belirtildi.

Dernek adına MEB Yükseköğretim Genel Müdürlüğüne sunulan önerilerde özetle şu görüşlere yer verildi:

1. Müzik ve sahne sanatları eğitimi doğası gereği olabildiğince erken yaşlarda başlar. Bazı ülkelerde bu eğitim, ilköğretim öncesine hatta 2- 3 yaşlarına kadar inmektedir.

2. Müzik ve sahne sanatları alanında özel yeteneği olan çocukların eğitim gördüğü Devlet Konservatuvarları, ilköğretim, ortaöğretim, lisans ve lisansüstü aşamalarıyla bir bütünlük taşımaktadır. Sanat eğitimine gereken önemi veren tüm ülkelerde ve Cumhuriyetimizin başlangıcından bu yana ülkemizde uygulama bu yöndedir.

3. Sanatçı yetiştiren kurumların kendi içindeki bütünlüğünün eğitbilimsel gerekliliği yanında en önemli kaynağı önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi Anayasamız ve yasalarımızdır. Bu yasal güvencenin bir gereği olarak 1997’de çıkan 4306 sayılı kanun, eğitim öğretimle ilgili yasalarda bazı değişiklikler yapmasına karşın 1739 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun “Güzel Sanatlar Eğitimi” başlıklı 33. maddesini aynen korumuştur.

4. Devlet Konservatuvarları, adında da belirtildiği gibi (ilk, orta, yüksek tüm aşamalarıyla) devlete bağlı kurumlardır. Bu nedenle Devlet Konservatuvarlarının herhangi bir aşamasının 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunuyla ilişkilendirilmemesi gereklidir.

5. Devlet Konservatuvarlarımızın ilköğretim ve ortaöğretim bölümlerinin, sanat eğitimi dersleri yanında kültür dersleri yönünden de daha donanımlı olması gerektiği kanısındayız.

6. Millî Eğitim Bakanlığımızın, eğitim sisteminin her kademesinde sanatçı yetiştiren kurumlarımıza ve güzel sanatlar eğitimine hak ettiği önemi vermesini, bu alana ilişkin ayrılan kaynakları artırmasını ve olanakları genişletmesini diliyoruz.

Görüşmede Genel Müdür Hüseyin Çalık, MÜZED adına dile getirilen önerileri dikkatle dinledi. “Konunun basına yanlış aksettiğini, konservatuvarların kapatılması gibi bir düşüncenin söz konusu olmadığını” belirtti. “Devlet Konservatuvarlarının anaokulundan üniversiteye kadar tüm aşamalarının konservatuvar bütünlüğü içinde mütalaa edilmesi gerektiğini” söyledi. “Hazırlanmakta olan yönetmelik taslağı konusunda MÜZED’in de görüşlerine başvurulacağını, bu amaçla önümüzdeki dönemde bu görüşmelerin devam edeceğini” vurguladı.
Cevapla