Duruş ve Denge
Sağlıklı bir tekniğin temeli olan fiziki serbestlik pek kolay kazanılan bir yetenek değildir. İnsanoğlu vücuduna hiçbir zaman gereken değeri vermemiştir. Vücudunu olduğu gibi kabul etmiş, onun gerçek varlığının farkına varmamıştır, başka bir deyişle insanoğlunun vücudunu farketme duygusu gelişmemiştir. Whone ‘ un “Farketme duygusu” terimiyle tanımladığı duygu, insanın bedenini duyumsaması, öz benliğinin bilincine varmasıdır. (Yaşam da böyle değilmi?:)Bedenin daha fazla bilincinde olmaktan sözetmek tek başına yeterli bir anlatım değildir. Çünkü bu ifadeden çıkarılacak anlam vücudun dıştan algılanmasıdır. Oysa burada vurgulanmak istenen vücudun içten hissedilmesidir. Bu konudaki zorluk, bireyin kendini dış dünya ile özdeşleştirmesi nedeniyle, iç dünyasına karşı duyarlılığını zamanla köreltmiş olmasıdır. İnsan kendinden haberdardır ancak bunun bilincinde değildir. Bu noktada varılmak istenen hedef, insanın varoluşunu bilinçli olarak algılaması, bir makine gibi kullandığı vücudunu bilinçli olarak kullanması olacaktır.
İnsanlar bir acı, bir sancı çekmediği zamanlarda bedenlerine karşı kör ve sağır olurlar demek çok yanlış değildir. Bu duyarsızlık nedeniyledir ki, insanların kasları ve eklemleri basınçla dolar ve hareketlerindeki doğal serbestliğe engel olur.
Bu özgürlüğü geri kazanmak, bir keman öğrencisinin başlıca amacı olmalıdır. Bir kemancının kol ve parmaklarının, kontrol duyarlığına, hareket hızına ve atak gücüne gereksinimi vardır. Bu yetenekleri geliştirebilmek için de uzun bir zamana ve eğitime gereksinim vardır. Çünkü öğrenciler, vücutlarının hatalarını kabul etme konusunda isteksizdirler. Onları, çok önemsiz buldukları bu konularda zaman harcamaya ikna etmek oldukça güçtür.(Bu İNSAN’ın sorunu. Hata kabul etmemek. Hepimizin sorunu bu değilmi!? .Her yaptığımızın doğruluğuna o kadar inanıyoruzki !) Sağ kolunun rahat ve serbest olduğundan o kadar emindir ki çalma sonunda kolunu yana çekebilmek için ne kadar güç harcadığından haberizdir. Aynı şekilde, iki uzun nota çalması gerekirse yayın bitimine doğru kolunda oluşan baskı nedeniyle, tel geçişlerinde gerekli olan hızı yakalayamayacaktır. Kendisi bu baskıyı kabul etmese bile, öğretmen eliyle kola yüklenen bu baskıyı hissedebilecektir. Bu gibi durumlar, bir öğrenciye vücudundaki kasılmaların keman çalışını nasıl etkileyebileceğini açıkça gösterecek niteliktedir.
Kasılma, başka bir deyişle “kontraksiyon” bir kemancının baş düşmanıdır. Ancak bir miktar kasılma ve baskı olmaksızın da hareketi gerçekleştirmek olası değildir. Bu yüzden kasılma en az düzeyde gerçekleşmelidir. “Düşman” olarak nitelenen kasılma; bu sınırları aşan ve hareketi engelleme boyutuna gelmiş olanıdır. Bir öğrencinin bu düzeyi hissedebilmesi zordur. Çünkü vücudunu bilinçli bir şekilde tanımaz. Bu duyarlılığı geliştirmek için önerilen bazı çalışmalar vardır.
Whone bu konuda etkili olduğuna inanılan iki çalışma önermektedir.
Birincisi: Öğrenci, dikkat dağıtabilecek etkenlerden uzak, sessiz bir yerde ve gözleri kapalı olarak oturur. Normal düşünce sürecini engelleyerek vücudunun değişik bölümlerini hissetmeye çalışır. Başlangıçta vücuda dokunarak çalışma faydalı olur. İşte, hayatı vücudun içinden hissetmek; konunun ana fikrini oluşturan farketme duygusudur. Bu kavramın güçlüğü, anlatılamaması ve sadece yaşanarak öğrenilebilmesindedir. Bu duygu mutlaka öğrenilmelidir. Çünkü kasılmaları ve gerilmeleri yok etmenin daha iyi bir yolu yoktur.
İkincisi: Kasılmaları yaşayarak, vücudunda hissederek öğrenmek. Buna, bir şeyi karşıtını yaşarak öğrenme metodu da denebilir. Öğrenci, herhangi bir kolunu çalma pozisyonunda tutar. Kaslarını olabildiğince germeye çalışır. Sertleşen kol, tamamen hareketsiz kalır. Bundan sonra kolu serbest, rahat konuma getirmek için kaslar gevşemeye bırakılır. Bir süre sonra öğrenci, koldaki hareket yeteneğinin yeniden geri geldiğini hisseder. Bu iki durum –kasılma ve gevşeme- arasındaki değişiklik tam olarak anlaşılıncaya kadar bu egzersize devam edilir.
Başlangıçta öğrenci, kasılma ve gevşemeyi de tam kıvamında yapamayacağı için bu iki uç durumun farkını tam olarak hissedemeyebilir. Ancak, zamanla gelişerek egzersizi daha doğru yapmaya başlayacaktır. Egzersizde ustalaştıkça, çalışmaya yeni eklemeler yapılabilir. Örneğin koluna değişik ağırlıklar yüklediğini hayal edebilir, kolunun değişik noktalarına hayali ve değişken ağırlıklar koyarak kasılma miktarını çeşitlendirebilir. Gevşeme için de havanın hafifliğini hayal eder. Zaten bu durum “hava hali” diye adlandırılmıştır. Omuzlarda, dirseklerde, bileklerde havanın hafifliğini hissetme durumuna gelmeye “hava haline dönüşmek” denilmektedir. Hayali ağırlıklarla yapılan çalışmalar, hava haline dönüşmekte ve kasılmaları sağlamakta kolaylık sağlar. Hava hali durumu, bir kemancı için hedef bir durumdur ve ancak bu durumda yay hassas bir şekilde kontrol edilebilir.
Whone’ a göre farketme duygusu, vücut kontrolünün temelidir ve keman eğitiminin ilk aşaması olarak kabul edilmelidir. Bu duygu, sadece kola uygulanacak bir öğreti değildir. Kol için birincil önemdedir fakat sadece ve sadece kol için değildir. Çünkü çalma edimi sırasında, vücudun tüm parçaları birbirleri ile çok yakın ilişkidedir. Herhangi bir noktada oluşan kilitlenme, diğer bölgeleri de kolayca etkiler. Bu kilitlenme ya da bloke olma durumunu ortadan kaldırmak için havanın hafifliği, vücudun her kasında ve ekleminde hissedilmelidir. Vücuttaki baskı ve dengenin, birbirleri ile oynadıkları ince oyunun, duruş ve denge üzerindeki etkisi çok önemlidir.
Menuhin’ e göre başlangıçta tüm vücudun keman çalma hareketine katılmak için hazır olduğu hissedilmelidir. Ayaklar yeterli uzaklıkta ve denge için yeterince esnek olmalıdır. Ağırlık bir bacaktan diğerine kolaylıkla aktarmaya izin verecek yakınlıkta ve dışa dönük olmalıdır. Kesin mesafe vücut yapısına ve bacakların uzunluğuna bağlıdır. Bu temel duruşta her iki bacak sabit ağırlığını sürdürürken , ağırlığın bir bacaktan diğerine geçişi çalışılır.Öğrenciye vücut ağırlığını iki ayak üzerinde eşit dağıtmayı öğretmek yeterli değildir aynı zamanda çalış pozisyonuna göre vücut ağırlığını gerekli ayağa aktarmayıda öğretmek gerekir.
Keman, genellikle ayakta ya da oturarak çalınır. İster ayakta, isterse oturarak çalınsın, beden; ve doğal, dengeli rahat olmalıdır. Böyle bir bedensel duruş, ona dayalı diğer duruşlarda yay ve keman tutuşlara elverişli bir temel oluşturur.
Pek çok kemancı görünüm olarak kasılmış gibi bir etki uyandırabilir. Bu kasılma durumunun verdiği dengesizlik zaman zaman çok büyük boyutlara ulaşır ve kola yapılan hafif bir dokunuş bile tüm vücudun dengesini bozmaya neden olur. Kol ve bacak kasları ile eklemlerin hareket olanağını engelleyecek şekilde kilitlenmesi, bu duruma neden olur. Dengenin anahtarı harekettir. Kola yapılan temas, kolca algılanır, oradan omuz ve dirseklere iletilir ve bacaklara geldiğinde oynak bacak eklemlerinin hareketi ile denge sağlanır. Her alanda denge, hareketin içinde gizlidir. Keman çalıcısının bu dengeyi bulmasına, vücut ağırlığının sıra ile bir ayaktan diğerine transferi neden olur. Bu hareket güç olmakla birlikte dengenin şartıdır ve tamamen ayakların yerleştirilmesi ile doğru orantılıdır. Yanlış bir yerleşim dengeyi bozar. Ayakların birbirine çok yakın oluşu vücudun kaskatı olmasına neden olacağı gibi fazla aralıklı bir yerleşim de hareketi sınırlar. Sağ ayağın dışa yaptığı açının fazla oluşu, bacakta basınca neden olur. Kısaca ayakların istenmeyen şekilde ve yanlış duruşları, her zaman sorunlara neden olur. Oturma durumda sağ ayak, sağ elin hareketlerini engellemeyecek biçimde durmalıdır.
Ayakta duruş biçiminde ayaklar, bir ayak boyu aralık ile hafifçe dışa dönük durmalıdır. Bedenin ağırlığı iki ayak üzerine eşit dağılmalı ve beden doğal bir diklikte olmalıdır. Bu bilgiler ışığında her çalıcı en rahat pozisyonu kendi denemeleriyle bulabilir.
Ayaklarda denge sağlanmazsa vücudun üst kısımda denge sağlamak olası değildir.Vücut ağırlığını dengelemekle kemanı doğru çalmak arasında sıkı bir bağlantı vardır. Dengenin önemli bir unsuru da dik bir omurgadır. Belden öne doğru eğilmiş bir omurga, hareket yeteneğini ve dengeyi sınırlar. Dik bir omurga yapısı, vücudun iç ve dış işlevlerini uyumlu hale getirir. Dik bir omurgadan söz edilirken asla sert bir omurga vurgulanmamaktadır. Omurganın ve özellikle de omurga kökünün esnek olması gerekmektedir.
Buradaki kasılmaları yok edecek basit egzersizlerin faydası vardır. Bunlar; bütün üst bedenin döndürülmesi, belden öne doğru eğilme, ağır bir kovayı bir elden diğerine geçirircesine sağdan sola eğilmek gibi hareketler olabilir. Bütün bu çalışmaların amacı, vücudun üst kısmının iyi bir dengeye kavuşması, kasıklardaki öne çekme hissinin yok edilmesidir.
Konztantin’e göre; bedenin uygun olmayan bi biçimde eğilmiş olması ve omuzların kötü pozisyonu doğru ses çıkarmayı engeller. Omurga rahatlığı için önemli olan diğer bir nokta ise başın durumudur. Başın omurga üzerine iyi oturması genelde güçtür ve öne sarkma eğilimi çok fazladır. Bu durum, boyun ve omuz kaslarında da baskı yaratır ve gerginliğe neden olur. Bu yüzden başın omurga üzerindeki konumuna dikkat edilmelidir.
Oturuş pozisyonu için de aynı kurallar geçerlidir. Doğru bir oturuş pozisyonunun belirtisi, sandalyeden ayağa rahat ve çabuk kalkabilmektir. Oturuyor durumda olmak, vücudun duyarlı bir şekilde kullanılmasına engel değildir. Denge, diklik ve esneklik kavramları her an göz önünde bulundurulmalı ve bunlara dikkat edilmelidir.
Öğrencinin keman çalarken çabuk yorulmaması için düzenli nefes alıp-vermesi de önemlidir. Nefes burundan alınmalı, ağız açık olmamalıdır. Kısacası öğrenci keman çalarken kendini çok rahat hissetmeli ve bu işi yapacağına inanmalıdır.
Menuhin’e göre hayat nefes almayla başlar ve müzik sanatının tüm etkinliklerinde çok gereklidir. Çalışmalar sırasında hem öğretmen hemde öğrencinin bunun bilincinde olması gerekir. Nefes almak sakin ve zorlamadan olmalıdır. Keman çalışta en karmaşık hareketleri gerçekleştirirken bile sürekli sakin olunmalıdır.
İyi nefes almada düzenli soluk alıp vermek özel bir çaba ister ve güçtür. Her bir nefes alıp verme süresi mümkün olduğunca eşit olmalıdır, nefes asla tutulmamalıdır.
Whone ‘ a göre ruh durumu ve nefes alıp verme arasında çok belirgin bir benzerlik vardır. İstek, nefes alma, umutsuzluk ise nefes verme olarak etkisini gösterir.
Kemana yeni başlayan kişinin ellerini kemana ve yaya alıştırırken, parmakların yerleşimini gösteren hayali çizgilere veya çizimlere ihtiyacı vardır. Bu konuda alışkanlık oluşturulmasına dikkat etmek gerekir.
Öğrenci; vücudu, ayakları, kemanın konumu ve yayın hareket hattını çizilen şemaları hatırlayarak başında öğretmeni olmadığı zamanlarda ev egzersizlerini yaparken- kendini kontrol etme-yi öğrenecektir.(Yine tıpkı yaşam gibi diyeceğim:))
Keman Çalmada Duruş ve Dengenin Önemi.
- Semra Fayez
- Mesajlar: 95
- Kayıt: 05 Haz Pzr, 23:25
- Konum: Ankara
- fiddlernaz
- Mesajlar: 7
- Kayıt: 08 Şub Çrş, 22:14
- Konum: İSTANBUL