"Türkiye de Müzik ve Aydınlanma"

Doğrudan müzikle ilgili olan konulara yer veriniz.
hakdost
Mesajlar: 18
Kayıt: 08 May Pzt, 18:32
Konum: İstanbul

ACIRIM YOZLAŞTIRILMAYA VE DÜŞÜNCE FAKİRLİĞİ YAŞATILANLARA...

Mesaj gönderen hakdost »

Birileri dur demeli.. bu birileri hepimiz olabiliriz. Bu ülkede yaşayan herkes bu birilerinin içinde yer almalı. Müzik alanında yozlaşma hergeçen gün basit ve mide bulandırıcı bir şekilde aldı başını gidiyor. İlçe belediyelerinden tutun da halka kadar hemen her kesimden insan ve birtakım kuruluşlar ya müzik denilen sanattan anlamıyorlar..halka şirin görünmek uğruna kasadaki paraları, halktan birtakım vergilerle tahsil ettikleri paraları , belediye çeşmesi gibi boşa akıtıyorlar.. Programın formatına yakışmayacak nitelikte santçıları halka sunuyorlar. sundukları gibi çok büyük bir iş başarmış gibi de sırıtıyorlar halkın karşısında...
Geçtiğimiz günlerde Balıkesir'in Erdek ilçesinde ULUSLARARASI TRİATLON yarışları Banvit'in katkılarıyla gerçekleştirildi. Çok güzel Erdek gibi bir tatil beldesine yakışır. Ancak, ödül töreni ve kutlamalar çerçevesinde getirdikleri , halka sundukları sanatçılara bakın...
Hande Yener, Yılmaz Morgül, Kibariye...
Şimdi ; Bir Uluslararası Spor faaliyeti gerçekleştiriliyor, dünya ülkelerinden sporcular katılıyor... Ve biz onlara Türkiye'nin sembolü olmuş, yada ülkesini yurt dışında üstün başarılarıyla temsil ederek , ülkesine kazandırdığı ödüllerle Türkiye'nin adından söz ettirmeyi başaran sanatçıları, müzik adamlarını maalesef ki , çok yazıktır ki, büyük ayıptır ki hiçe sayıyoruz...
Gel de isyan etme... Sanat değil, vur patlasın çal oynasın...
Ah bu ülkede bir belediye başkanı olacaktım ki... gözler, sanat görsün meydanlarda, festivallerde, bu tür uluslararası şampiyonalarda...
YAZIK ULAN, YAZIK BU MİLLETE DE... SANAT DİYE SUNUP KANDIRILIYOR.. ACIRIM YOZLAŞTIRILMAYA VE DÜŞÜNCE FAKİRLEŞMESİ YAŞATILMAYA ÇALIŞILAN ÇOCUKLARIMIZA, GENÇLMERİMİZE...
hakdost
Mesajlar: 18
Kayıt: 08 May Pzt, 18:32
Konum: İstanbul

ABD'NİN, MÜZİKTE UTANÇ DUVARI

Mesaj gönderen hakdost »

Evet .. duvara çarptı ABD... öyle bir utanç duvarı ki... Gece haberlerini izliyorum televizyon kanallarından birinde. ilginç bir habere rastladım. Irak'ta can almaktan bıkmayan usanmayan ve müzik sanatınının içine ederek, karanlık düşlerini; zevk alırcasına enstürmanlarına alet ederek; ROMANTİK MELODİLERLE; (dinlendiğinde insanı başka diyarlara alıp götürecekmiş gibi... aşk nameleriymiş gibi büyüleyen notalar, sesler bütünü) BİR AŞK MASALI ANLATIR GİBİ geliyor insana ; TA Kİ ŞARKI SÖZLERİNİ OKUYANA KADARKİ ZAMAN DİLİMİNDE...

Yazık sana asker!
Yazık o elindeki gitarın tellerine..
sen asker değil, insan dahi olamazsın!

şimdi gelelim konunun ince ayrıntılarına: Ekranda elinde gitarıyla sahnede şov yapan bir sanatçı müsvettesi... ABD askeriymiş. Irak'ta savaşa katılmış.. seslendirdiği parçanın adı "HOCANIN KIZI "nın kızı mı öyle birşey.. herneyse işte.. şarkının sözlerine gelince: "kız kardeşini karşısına dikilttim ve iki gözünün ortasından kanlar akmaya başlayınca ağlamaya başladı.. sonra kahkalarla güldüm karşısına geçip.." vesaire işte.. Ve bunu gitarıyla öyle bir coşkuyla söylüyor ki.. salon alkışla çınlıyor adeta.. ve hep birlikte gülüyor seyirci... Bunlar kafayı yemiş..
Müzikte ki kara duvar.. sanatın yüzkarası ABD..
Ve biz sanattaki terörün boyutunu mutlaka dikkate almamız gereken bir toplum olmalıyız. Ve biz anlamını bilmediğimiz, her melodiyi güzel sanarak, dinlememekten yana olmalıyız. Ve sonsuza dek protesto etmekle mükellefiz...
Ve ben Hasan Cihat Örter'in Müzikte aydınlanma mücadelesinin boyutunun her geçen gün biraz daha anlam ve önem kazandığı düşüncesindeyim. AYDINLIK YARINLARA DOĞRU! VE SAVAŞSIZ BİR DÜNYA İSTİYORUM... SAVAŞSIZ VE SANAT DOLU BİR DÜNYA...
hakdost
Mesajlar: 18
Kayıt: 08 May Pzt, 18:32
Konum: İstanbul

TÜRKİYE 'DE SANAT ADAMI OLMAK... ne acı bir olgu...

Mesaj gönderen hakdost »

Türkiye'de sanat adamı olmanın acı hikayesidir yazdıklarım... Kapitalist medyadan tutun da adına sanat, kendine sanatçı yakıştırması yapanlara kadar.. halkın kültürel yozlaşmasına önayak olanlara kadar ; Bir alamete binilmiş ve nereye gidildiği , ya da hangi karanlık cehenneme sürükletildiği belli olmayan, ne olduğu belli olmayan bir YOZTREN'in içinde ; adeta bu YOZTREN'in ray sesleriyle gaflet uykusu içinde yol alıyoruz.
Ne zaman uyanacağız?
Ne zaman gerçek sanat adamlarına hak ettiği değerin gereklerini sunacağız?
HAYIR BİZ ÖYLE BİR TOPLUMUZ Kİ...
gerçek sanattan ve sanatçıdan anlayabilecek , onları ve sanatlarını idrak edebilecek düzeye hiç gelemeyeceğiz..
Biz öyle bir toplumuz ki; sahnelerde bacak, göğüs şovu yapanlara alkış tutmaya devam edeceğiz..
Biz öyle bir toplumuz ki,;
Türkiye'de sanat adamı olmanın acı gerçeklerini yaşayan; Harika çocuk olarak doğan... Evet bizlerden , ya da sıradan insanlardan farklı üstün özelliklere sahip olarak , bir takım ayrıcalıkları bedeninde , beyninde taşıyarak, doğan ve yeteneklerini geliştirerek, ömrünü sanata adayan birtakım özel önsanları tanımamak, idrak etmemekte sanatlarını anlamamakta ısrarla gayret gösteriyoruz.
VE NE BÜYÜK AYIP VE UTANÇTIR Kİ , gerçek sanat adamlarını durmadan dışlıyoruz. önemsemiyoruz... örneğin Nazım Hkmet gibi bir ustanın hala Türk Vatandaşlığı tartışılıyor.. Bu ne büyük ayıptır yahu...
Örneğin, hayatta olup da hala sanat alanında muhteşem eserler ortaya atan, onurlu bir aydınlanma ve yozlaşma karşıtı mücadeleye , beste yapmanın, eserler ortaya atmanın yanısıra , böyle bir mücedeleye zaman ayıran Hasan Cihat Örter gibi uluslararası bir sanat adamanını çoğu kere yerden yere vuruyoruz..
Evine gidin de görün... Saatlerce duvarlardaki ödül yağmurunu seyretmekten konuşacak vakit bulamazsınız... Müze de neymiş bu evin yanında .. millet sahnede göbek atarken, eline gitarı alan sahneye fırlarken, gidin de görün ki; TÜRKİYE' DE SANAT ADAMI OLMAK NE ANLAM İFADE ETMELİ... Anlarsınız...
Hakettiğinin karşılığını alıyormu bu üstad; HAYIR!
Devlet politikaları biraz da sanattan yana çalışsa... Türkiye 'de Hasan Cihat Örter gibi uluslararası ünvana sahipler gerçek değerini ve hakettiğinin karşılığını bulur..
Yaşadığı sokağa adı veriliyor... Yönetimler değişiyor.. bu sokak adı geri alınıyor... Bu ne rezalet yahu...
Ben bu sokağın adını BESTEKAR HASAN CİHAT ÖRTER SOKAĞI olarak geri istiyorum bir sanat ve sanatçı dostu olarak... ÜSKÜDAR BELEDİYESİNDEN...
Ya ikamet ettiği evinde rahat mı bu ülkesine hizmet etmiş, Türkiye'nin adını yurt dışına sayısı belirsiz ülkede tanıtmış, duyurmuş üstad..
Rahat mı sanıyosunuz... Nazım Hikmet mezarında ne kadar huzursuz ise Hasan Cihat Örter de evinde komşuları yüzünden o kadar huzursuz...
Toplum yoz.. insanlar sanat ve sanatçı dostu değil, sanat ve sanatçı düşmanı...

vaktim yok... yazımın devamı gelicek.. ve hiç bitmeyecek bu davam..
hakdost
Mesajlar: 18
Kayıt: 08 May Pzt, 18:32
Konum: İstanbul

ELLERİNE SİLAH YERİNE KALEM VERİN, GİTAR VERİN...

Mesaj gönderen hakdost »

Rolleri bizler belirlemedik mi?..
Kız çocuğunun eline bebek tutuştururken, erkek çocuğunun eline ilk verdiğimiz oyuncak ; Silah olmadı mı?...
Erkek çocuğu ya... Büyüsün adam olsun vatana millete hizmet etsin...
Nasıl faydalı olsun vatanına ... bebekliğinde oyuncak silah, çocukluğunda boncuklu tabanca, su tabancaları, gördüğünüzde gerçeğiyle ayırdedemeyeceğiniz görüntüde av tüfekleri, silahlar vs.
Bir toplumda eğitim , çocuğun doğduğu gün ve saatten başlıyor.. Ama hangi yönde..? Bunu toplumun kendisi belirliyor..
Çocuklarımızı sanattan, bilimden uzak yetiştiriyoruz.
Onlara ;
En etkili silah televizyon ekranı.. Evet, çocukları en etkileyen silah.. Biz bu etkili aleti kötüye kullanıyoruz. Hangi kanalı açarsanız, silahlı çatışmadan, bıçakla yaralamadan, mafya hesaplaşmalarından başka bir görüntü varmı?... Yada yoz bir şekilde , mide bulandırıcı bir şekilde , sanat ve kültürden uzak magazin anlamından uzak, manken savaşları... Kendine sanatçılığı zorla yakıştıranların kişisel çekişmeleri....
Ardısıra akranları parselleyen silahlı kanlı diziler...
Ne kadar cazip değil mi? Bir çocuğu etkileyecek kadar çok cazip kişilikler...
Miroğlu... Polat Alemdar...
Bütün gençler , çocuklar hepsi birer miroğlu, polat alemdar kişiliğine bürünüp, kimisi oyuncak silahıyla, kimisi kurusıkı silahıyla kim ne tutturabilirse... Cebinde çakısıyla birbirini linç etme kavgası veriyor...
Elbiselerine varınca birebir özdeşleşiyor gençler, çocuklar...
Bu durum eğitim kurumlarına kadar sıçradı...
Utanması gereken bu senaryoları dizi yapıp televizyon ekranlarında sergeleyenler..
Türkiye’de peşi sıra kaç eğitim kurumunda , kaç olay yaşandı... Hayatının baharında , yaşamlarını yitirdiler...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da öyle bir açıklama yaptı ki: Tarihe yazılması gerek!
“MEDYA ABARTIYOR...”
Görünen köy ortada...
Medya niye abartsın..
Ancak...
Görsel medyanın yozlaştığı doğrudur. Reyting uğruna bu topluma sunulan tek kelimeyle kötülüktür.
Gençlerin , çocukların vereceği kavga bu mu olmalı?
Sanat kavgası mı?
bilim kavgası mı?
Bağımsızlık yolunda bilinçlenme kavgası mı?
Vatan toprağının benimsenip, Atatürk ilke ve devrimlerinin ışığında bilinçlenme mi?
Fikir ve görüşlerimize karşılıklı tahammülümüz olmadığı sürece bu kavgalar, “bana neden yan baktın” kavgalarıyla sürüp, boş amaçlar uğrunda, sürüp gidecek...
Şimdi okullarda denetim arttırılmış. Neye yarar.. Kaç can yitirdik? Birileri canından olmadan Türkiye’de akıllar başa gelmiyor..
mutlaka birilerinin ölmesi bekliyoruz. Aanalar babalar yanıyor.. Gerisi boş...
İnsan hayatının önemi yok. Beş paralık değeri yok. Hava karardığında sokakta rahatça yürüyemiyorsanız.. Kadın ya da erkek farketmez.. Bu toplum hala geri kalmış bir toplumdur. Hem de her yönden.. Eğitim yönünden, kentleşme yönünden... Büyük şehirler haricinde kapımızı birtürlü çalamayan kentleşme, modern kasabar, modern ilçeler, modern köyler.. ışıl ışıl caddeler, sokaklar...
Nerdeee...
Kaldı ki en çok olay büyük kentlerde yaşanıyor, bunun sebebi eğitimsiz toplum.Saygısız bir toplum. Aç bir toplum... Yapay bir ekonomik darboğaz yaşatılan toplum... Hak ve özgürlüklerini yanlış anlamış bir toplum... Kısaca geri kalmışlık!
Bağımsızlık, ne miroğlunun silahında...delikanlılığında..Cazibesinde...
Ne de Polat Alemdar’ın Vatan uğruna yaptığını düşündüğü mafya hesaplaşmalarında... Kanlı bıçaklı işkencelerde...
Ne çimentoyla adam gömmede bağımsızlık...
Toplum, görsel medya, sistem elbirliğiyle mafya hesaplaşması kokan senaryoları özümsedi ve özümsetti... Çocuklar gençler.. Bizim geleceğimiz olan yeni nesil, bu vatan onlara emanet kalmayacak mı?
Bugün ne öğreniyorlarsa bu etkin televizyon denilen aletten... onu gerçekleştirecekler ilerde..
Yeni eğitim sistemine daha çok görev düşüyor... Çocuklar televizyon programları konusunda bilinçlendirilmeli, uyarılmalı... Aynı şekilde alileler de kendi izledikleri futbol maçları rezaletlerini, mafya dizileri rezaletlerini, magazin soytarılarını, kendine sanatçı yakıştırması yapan bir kısım sahne soytarısını, izlettirmeyecekler...
Bir tane adam akıllı kültür programı var mı?
Yoksa kapatın televizyonlarınızı, Dışlayın kardeşim. Protesto edin bu yozlaşmış para düşkünü görsel medyayı da medya programlarını da...
Bırakın odalarına çekilip, klasik müzikler dinlesinler, kitaplar okusunlar.. Siz yönlendirin.. Çok mu zor?
Türkiyenin her köşesinde bir mücadele başlasın istiyorum..
Köyde , kasabada...ilçede ilde.. hatta dağ köylerinde..
Halkı toplayın kahvelere, eğitim kurumlarına, en cahilinden en akıllısına kadar yeniden eğitin..
Deyin ki: Doğan kız çocuklarına oyancak olarak bebek almayın...
Deyin ki: Doğan erkek çocuklarınızın eline tutuşturduğunuz ilk oyuncak silah olmasın!
Rolleri biz belirliyoruz.
kız doğdu diye annelik rolünü neden biçiyoruz?
Türk kadını doğarken ana olarak mı doğuyor.. Yoksa eline kitap ya da bir müzik aleti mi vermeliydik..
Türk erkeğinin mertliği silahla mı ölçülüyor?
Bırakın bilimle uğraşsınlar, sanatla uğraşsınlar...

ELLERİNE SİLAH YERİNE KALEM VERİN , GİTAR VERİN Kİ , ADAM OLSUNLAR... SOKAK SERSERİSİ DEĞİL!

Bu konuda herkes , her kurum ve kuruluş üzerine düşeni yapmak zorunda.. Çocukların boş zamanı olmamalı... Sosyal etkinlikler, tiyatrolar.. sanatsal filmler.. müzik, resim , vs. bunlar bir toplumun varoluşunda en önemli unsurlardan sadece bazıları..

Gençlerin gideceği, çocukların gideceği adam gibi kaç kütüphane var?
Köyde, kentte, ilde ilçede kasabada, heryerde adım başı kütüphane olmalı. Hem de bahçeli falan.. Bahçesinde çocuklar 24 saat kitap okuyabilmeli.. Memur mesaisi yapar gibi 9’dan 5’e kadar değil...

BİLİMİN VE SANATIN IŞIĞINDA ÇAĞDAŞLAŞMAYA VE AYDINLANMAYA DAVET EDİYORUM...
En son hakdost tarafından 07 Tem Cum, 14:12 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
hakdost
Mesajlar: 18
Kayıt: 08 May Pzt, 18:32
Konum: İstanbul

KÜLTÜREL VE MÜZİKAL AYDINLANMA ÇAĞRISI

Mesaj gönderen hakdost »

'KÜLTÜR' ve 'SANAT' FESTİVALLERİNDE NE YAPILMAK İSTENİYOR....! Siz değerli ‘GÖNÜL DOSTLARIMI’ 'KÜLTÜR' ve 'SANAT' festivallerinde bizlere sunulan popüler kültür ve popüler müziğe hayır demeye çağırıyorum…. Müziği sadece eğlenceden ibaret kabul eden, sanat etkinliği adı altında popüler kültür ikona’larını, gerçek sanat ve bu toprağın müziği yerine içi boşaltılmış sanat ve kültür festivallerini bize sunan dostlarımızı eleştirmeye çağırıyorum…… Ülkemizdeki medya ve müzik yozlaşmasının getirdiği yeni ve yabancı değerlerle halkımız "gerçek değerlerini, sanatını, kültürünü, sanatçılarını, kendi gerçeklerini" tanı(ya)mamaktadır. Kendisine her sunulanı "sanatçı" olarak algılamaktadır.Oysaki sanatçı sıfatının arkasında rezillikler, ahlaksızlıklar ve edepsizlikler teşvik edilmekte ve bizlere örnek olarak sunulmaktadır.Böyle bir ortamda estetik zevkimiz, kültürümüz , değerlerimiz bize yabancı ve uzak değer yargılarıyla değiştirilmektedir.Kendi tarihini kültürünü bilmeyen, değerlerinden kopuk, dilinin, kültürünün, değerlerinin farkında olmayan bir gençlik yetişmektedir. Küreselleşen günümüz dünyasında kültürler ve medeniyetler birbirlerinden etkilenmekte hakim kültür ve medeniyetler diğerlerini tahakkümü altına almaktadır. Avrupa Birliğine girme çabamız( ki bence bunun mücadelesi verilmelidir) kültürel bütünlüğümüzü kazanmadığımız kültürel aydınlanmamızı gerçekleştirmediğimiz sürece bizim için bir hüsranla sonuçlanacaktır. İstanbul’un ‘2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti’ seçildiği bu günlerde kendi kültürel değerlerinin daha iyi tanıtıldığı ve anlatıldığı bir Türkiye’mizde ‘Dünya Kültür Başkenti’ olmaya aday, yüzlerce ilin ve ilçemizin kendi değerlerine sahip çıkmasını ve bunları uygun platformlarda dile getirmesini önemsiyorum. Siz değerleri inisiyatif sahibi dostlarımdan bilimde, sanatta, kültürde, şiirde, edebiyatta, hatta, ebruda, resimde, mimaride, kendi değerlerimizin festival ve etkinliklerde öncüllenmesini, sadece eğlenceden ibaret popüler kültür ikona’larına prim verilmemesini canı gönülden istirham ediyorum. Ülkemizde yaşanan müzikal yozlaşmaya kültürel dejenerasyona karşı kültür ve sanata gönül verenlerin, bilim adamlarının, inisiyatif sahibi siyasilerimizin, eğitim ve öğretim görevlilerimizin, ve ülkemizin aydınlık yarınlarını emanet edeceğimiz ve bir dip dalga gibi gelen büyük bir umutla beklediğim üniversite gençliğimizin, hatta sorumluluk hissi duyan herkesin Türkiye’de yaşanan bu gerçeğe karşı ‘müzikal ve kültürel aydınlanma’ mücadelemde yanımda olmaya davet ediyorum. ‘Sanatçı toplumun dilidir’….. tüm sanatçı dostlarımı toplumun dili olmaya davet ediyorum. Yanlışlıklar karşısında üstümüze düşen sorumlulukların bilincinde olmamız gerektiğine ve doğrular için halkımız adına mücadele vermemiz gerektiğine inanıyorum. Bize ‘gerçek sanatçı’ payesini veren halkımıza karşı birikimlerimizin paylaşılmasının ‘Sırça köşklerde kabuğuna çekilmekle’ olmayacağını hatırlatmak istiyorum. Allahaısmarladık, Hoşça kal, dostça kal, Eyvallah, Güle Güle, yerine bye bye diyenler çav çav diyenler sizi rahatsız ediyorsa, Tarhananın yerini hamburgerin çizburgerin alması canınızı sıkıyorsa, tele volelerin, gelin kaynanaların, biri bizi gözetliyorların, pop starların bu ülkenin kültür değerleriyle örtüşmediğini düşünüyorsanız aynı mücadeleyi yapıyoruz demektir. Kendi kültürümüzden uzaklaştığımızda kendimiz olmaktan çıkıyoruz. Bir milleti millet yapan kültürüdür, medeniyetidir, sanatı ve dilidir. Konfüçyüs diyor ki ;”bir milletin dilini bana verin size ayrı bir medeniyet yaratayım”.Toplumdaki bozulma önce dilde başlıyor. Sokaklardaki yabancı isimler dolaşmaya başladığınızda sizde Londra’ymışsınız hissi uyandıracak. Benim genç kardeşim bir tişört gıymış- muhtemelen anlamını bilmiyor -çünkü bilse küfür içerikli yazılı tişörtüyle dolaşmayacak… güler misiniz ağlar mısınız? Dünyanın 100 e yakın ülkesinde konserler vermiş, sanatıyla ülkesini temsil etmiş, 2000 e yakın beste 200 e yakın belgesel ve film müziği, 21 albüm yapıp 9 kitap yazmış, 20 ye yakın enstrümanı virtüözite derecesinde çalan, Sony İnternational ve EMI gibi dünyanın saygın firmalarına yaptığı albümlerle ilk Türk sanatçısı olarak girmiş bir kardeşiniz olarak beraberce yapabileceğimiz çok şeyin olduğu inancındayım Besteci, Gitarist,Aranjör,Yazar Uluslararası Müzik Sanatçısı Hasan Cihat ÖRTER
hakdost
Mesajlar: 18
Kayıt: 08 May Pzt, 18:32
Konum: İstanbul

ÖRNEK TÜRK KADINI;TAŞINMASI ÇOK AĞIR BİR ELBİSEDİR...

Mesaj gönderen hakdost »

Önceki yazılarımdan birinde de bahsetmiş olduğum gibi -Gençliğe kendisini ifade etme olanağı tanımayan, bilime özendirmeyen, bilimsel konferansları çekici kılmayan, müzeleri, sanat ve müzik faaliyetlerini geliştirmeyen, derslerinde tartışma oluşturmayan üniversite ortamında gençlerin tercihi Hülya Avşar ve benzerleri olacaktır elbette. Bu konuda medyaya da büyük sorumluluk düşüyor. 14 yıldır basın sektöründe dergi sahipliği yanısıra çeşitli görevlerde bulundum. Kendi dergimin hiçbir sayısında Hülya Avşar ve benzerleri gibi kendini sanatçı olarak tanımlayan, (Tanımlarken de sadece medyanın abarttığı, özel yaşamılarıyla gündemi meşgul eden şahsiyetler olduğunu ne yazık ki unutan; Magazin programlarından beslenerek varlığını sürdüren ) şahsiyetlere yer vermedim. Bu kesin ve yıllar sonra da sürecek bir tavırdı benim için..
Medyanın reyting sancısıyla, toplumu televizyonlara tutsak eden magazin programları belki kafa dağıtıyor, güldürüyor hatta ancak; çocuklar dahi öyle bir bilinçli yetişiyor ki yeni eğitim sisteminde; dokuz yaşında bir çocuk “kapat şu soytarıları” diyebiliyor.. Kanal değiştiriyor ve belgesel açıyor izlemek için. Bu gelişim güzele gidiyor..
Çocuk akıl ediyor da, beynini şarlatanlıklarla doldurmak istemiyor da ; Biz büyükler neden sorgulamaktan, düşünmekten kaçıyoruz hala?
Ya da üniversiteli bir yığın genç... Gelişime açık beyinler; Neden hala bilimden, sanattan, edebiyattan, fikirsel gelişimden, uzak duruyor. Kaç kişi var gençler arasında Hülya Avşar’ın söyleşisi yerine, mesela “Mustafa Çınkı’nın RANT LORDLARI” kitabı üzerine yaptığı bir söyleşiyi canı gönülden dinleyebilecek...
Ama biz sıkılırız, Amerikan emperyalizminin Türkiye üzerindeki varlığını, yüzyıllar öncesinde oynanan ve bugün devam eden oyunlarla, yeraltı madenlerimizin parsel parsel, kağıt üzerinde nasıl pay edildiğini öğrenmekten...
Bize içi boş, görünümü ışıltılı şeyler lazım ki yeryüzüne anlamlı bir kazık çakmayalım öyle değil mi? Kapitalis düzene kızmıyorum. Ne sunarsa sunsun çocuklara ve gençliğe...
ÖNEMLİ OLAN GENÇLİĞİN NE ALMAK İSTEDİĞİ...
Siz hayır dediniz de zorla mı izlettiriyorlar Hülya Avşar gibilerin sahne şovlarını..
TÜRKİYE’DEKİ EN KÖTÜ ÖRNEKTİR TÜRK KADININA, HÜLYA AVŞAR...
Birdönem tacı alınmış kraliçeydi.. Güzellik göreceli bir kavram da olsa, o zamanki jüri güzel bulmuş... Bana göre ;Boy yok! Fizik hiç yok! Surat yok!Bir tek göz rengi mavi.. bu mu güzel kılıyor? HAYIR..
Güzellik bir bütündür: Türk kadınını temsil edecek varlık; Gerçekten dopdolu, beyni Türklüğün tarihine yakışırcasına gelişmiş; kaşı, gözü, suratı, fiziği yerli yerinde, bir o kadar da çekici, özel yaşamıyla örnek, sanatsal, bilimsel, hukuksal, felsefi açıdan gelişmiş, her ortamda her konuyu tartışabilmeye hazır, güzel dilimizi layıkıyla konuşabilen, hangi ortamda ne giymesi gerektiğini bilen ve saymakla bitiremeyeceğim meziyetleri taşıması gerekir örnek bir Türk kadınının.
Örnek Türk Kadını; TAŞINMASI ÇOK AĞIR BİR ELBİSEDİR... Bana göre...
Hülya Avşar her nekadar “Ben Türk kadınını temsil ediyorum” diyorsa da ;
BUNU TAŞIYABİLECEK KAPASİTEDE DEĞİL...
Kendini sanatın maestrosu sanan Hülya Avşar ne yazık ki sanılarla yaşayarak kendini avutmaya devam edecek...
Ses yok! Sahnede boy gösterecek fizik hiç yok! zorlamakla ses çıkmaz!
ZORLA SANATÇI OLUNMAZ.
Meydanları, hakeden sanat adamlarına bırakmak yakışır Hülya Avşar gibilerine... Onlar, yani Avşar ve benzerleri sadece ceplerini doldurmakla yetinecekler bu ülkede.. Ama sanat politakaları değişinceye dek... Devlet tarafından bir takım yaptırımlar getirilinceye dek... Bizim gibi olur olmazı alkışlayan şak şakçı bir toplum değişinceye dek...
YOZLAŞMAYA DUR DİYEN BİR TOPLUM DİLEĞİYLE...
Kullanıcı avatarı
alpozeren
Mesajlar: 49
Kayıt: 23 Oca Pzt, 13:14
Konum: İstanbul
İletişim:

İŞTE, "BU" DUR...

Mesaj gönderen alpozeren »

"Helal olsun" diyorum. Özellikle bu yazının her harfi için, kendi adıma teşekkürler ediyorum. Bazı medya gruplarının, ısrarla "Hülya Avşar ve türevlerinin Kültürsüzlüğü"nü; "haddini bilmezliği"ni "güzel ve sevimli birşeymiş gibi" pompalamasının yanısıra; "Türk Halk Bilimi" ve "Türk Halk Kültürü" alanlarında köşebaşlarını "tutmuş", bazı anlı şanlı kişi ve kurumların dahi, "her nedense", Hülya Avşar ve türevlerinin yanlışlıklarını içeren "belge resimleri", "Türk Kültürü" yararına büyük iddialarla yayımladıkları kitaplarına basmaktan ÇOK KORKTUKLARI bir süreçte; umutların yeşerdiği noktalardan birisiniz; yolunuz açık olsun...
Saygı ve sevgilerimle.

Alp
fretless_23
Mesajlar: 1
Kayıt: 10 Tem Pzt, 14:16
Konum: istanbul

müzik ve aydınlanma

Mesaj gönderen fretless_23 »

hocamızın türkiye de müzik ve aydınlanma adına yaptığı çalışmaların her zaman arkasındayım.Çünkü Hasan Cihat Örter anlaşılamamış daha doğrusu anlamaya çalışılmamış bir müzisyen.Ben 1998 den beri hocamızın bütün çalışmalarını takip ediyorum ve şu an müzikle ilgilenmemim tek sebebi.Ud la başladığım müzik eğitimine onun sayesinde klasik,perdesiz ve elektro gitarla devam ettim.Yani anlatmak istediğim çok büyük bir müzisyen ve çok büyük bir insandır Hasan Cİhat Örter.Hocamızın her zaman yanındayım çünkü tv ye 2 3 günde bir çıkan ankaralı turgutların bilmem cankanların olduğu bir ülkede yaşıyoruz hani tamam onları eleştirmiyorum onlarda çıksın ama gerçek müzisyenleri 2 3 ayda bir ve ancak trt2 de görmek beni üzüyor.Ben istiyorum ki Hasan Cihat Örter öldükten sonra ünlenen daha doğrusu değeri bilinen insanlardan olmasın dünyada değeri bilinsin.Ben bu konuda tek sorumlunun medya olduğunu düşünüyorum mesela bir arkadaşıma Hasan Cihat Örterin müziklerini dinlettiğimde adam bayılıyor eğer arkadaşım Hasan Cihat Örter i tv de görseydi gidip kendi alacaktı albümü.bütün bu sebeplerden dolayı ben Hasan Cihat Örter e destek olmaya çalışıyorum.Mesela İstanbulda yaşadığım için konserlerine gidiorum ve her zaman orjinal albümlerini alıyorum.Bu arada bence şu ana kadar yapılmış en iyi perdesiz albüm olan Fretless songs(hocamızın son albümü) nü hepinizin dinlemesini isterim
saygılar..
Kullanıcı avatarı
Mavera
Mesajlar: 3
Kayıt: 26 Ağu Cmt, 12:00
Konum: Tekirdağ
İletişim:

Mesaj gönderen Mavera »

Aydınlığını bir çok insanında aydınlanması olarak gören büyük bir sanatçıdır Hasan Cihat Örter.Ne mutlu ki onunla aynı kültürü ve aynı toprakları paylaşıyoruz.Gerek bize kazandırdığı müzik zevki,gerekse de müzik adına bize bıraktıkları ve bırakacakları eserler için kendisine şimdiden çok TEŞEKKÜR ediyorum.
:- Gözyaşı Ağacı Seni Çağırıyor -:
hakdost
Mesajlar: 18
Kayıt: 08 May Pzt, 18:32
Konum: İstanbul

HASAN CİHAT ÖRTER KRAL TEV'de...

Mesaj gönderen hakdost »

Değerli üstad Hasan Cihat Örter KARL TV de porgrama başlıyor; "GECEYİ ÖRTEN MÜZİK"... müziğe ve şiire doyacaksnız. üstada yeni yayın döneminde başarılar diliyoruz. Televizyon ekranlarından artık sevenleriyle ve halka buluşacak. Evlerimize konuk olacak. Böyle değerli bir sanat adamanını yaptığı müziğe doyum mu olur...
Kullanıcı avatarı
hasancihatorter
Mesajlar: 25
Kayıt: 04 May Prş, 15:40
Konum: İnsanbul
İletişim:

TEŞEKKÜRLER

Mesaj gönderen hasancihatorter »

BENİ VE SANATIMI DESTEKLEYEN BÜTÜN DOSTLARIMA TEŞEKKÜR EDİYORUM..

PEK YAKINDA KRAL TV DE HER PAZAR "GECEYİ ÖRTEN MÜZİK " PROGRAMINI BAŞLATACAĞIM SAAT:22.30 DA VE O ZAMAN BÜTÜN MÜZİK EĞİTİMCİLERİNİ DAHA ÇOK FAYDAM OLACAK.

SEVGİLERİMLE.
(hasancihatorter@hotmail.com msn adresim.) nette görüşürüz..
HASAN CİHAT ÖRTER
Cevapla