MAKALELER |
ÇOKLU ZEKA
ALDATMACASI *
*Öğretmen Dünyası,
Ocak 2004
Her şeyi parçalayan,
küçük lokmalara bölüp liberal ekonominin para kazanacağı rant alanı haline
getiren küreselleşme insan beynini bu sürecin dışında bırakamazdı.
İnsan beyni çok
parçalı hale getirildi, adına çoklu zekâ denildi. Aynı süreçte temel eğitim parçalandı. Çoklu zeka kuramına
dayandırılan ilköğretim programlarıyla, bir çok ders seçmeli ve paralı hale
getirildi, okuma yazma bile öğrenemeden mezun olmuş diplomalı
cahiller yetiştirildi.
Küreselleşmenin
eğitim modeli bu kurama dayandırılmaktadır Söz konusu kuram, liberal ekonomiye
uyarlanmış eğitim modelidir. Buna göre, asgari düzeyde temel dört ders (Ana
dil, Matematik, Sosyal Bilgiler ve Fen Bilgisi)
zorunlu derslerdir. Ancak bunlarda bile çocuk öğrenmeye zorlanmaz. Geri
kalan altı dersi veli kağıt üzerindeki on seçmeli dersin içinden seçer ve
seçtiklerinin parasını öder. Çünkü zekâ çok parçalıdır, sizin çocuğunuz sadece
birinde en iyi yetişebilir?!
Bu parçalar,
Sözel-Dil Zekâsı, Mantıksal-Matematiksel Zekâ, Görsel-Uzaysal Zekâ, Bedensel-Kinestik Zekâ, Sosyal Zekâ, İçsel Zekâ, Doğacı Zekâ’dır. Bu
parçalara sonradan Duygusal Zekâ eklendi; sanat eğitimini dışladıklarını
hatırlamış olmalılar.
İnsanı çocuk
yaşta bu kadar parçalamak gerçek eğitimcilerin kabul edemeyeceği bir durumdur. Şirin
zekâ sözcükleriyle süsleyerek velilerden para toplamanın, okulları para toplama
şirketlerine çevirmenin ideolojik kılıfıdır bu. Bu kuramın yanlışlığını
savunan, “Kıral çıplak!” diye haykıran David Devis gibi İngiliz
eğitimcilerinin feryadı buralardan duyulmamaktadır.
Ülkemizde, aşağı
yukarı on yıldan beri Eğitim Fakültelerinde okumakta olan öğretmen adaylarına
çoklu zekâ kuramı öğretilmekte, iyi bir şeymiş gibi, çağdaş eğitim kuramı
olarak sunulmaktadır. Oysa batıda buna dayandırılan eğitim sistemi çoktan çöktü
ve bundan nasıl çıkacaklarını tartışmaktadırlar.
Çoklu zeka
kuramı ile insanın ve onu insan yapan beynin bütünselliği göz ardı edildi,
parçaların birbiriyle bağı kopartıldı. Bununla amaç, bütünü algılamayan,
olaylar arasında bağ kuramayan, evrende her şeyin birbirine bağımlı ve
birbirinin devamı olduğunu algılamayan, her şeyin birbirinden bağımsız ve
yalnız olduğunu düşünen insan yetiştirmektir. Böylece bütünü göremeyen,
yaşanmakta olan acı olaylarla emperyalist sistem arasında bağ kuramayan nesil
yetiştirildi. (Örneğin; bir gıda mühendisi salça fabrikası kuruyor, domatesi en
iyi şekilde salça yapıyor, kutulayıp satışa hazır hale getiriyor, ancak
kullandığı domatesin hormonlu olması, genetiğiyle oynanmış olması, insanlara
vereceği zarar onu ilgilendirmiyor. Ona göre herkes kendi işini yapmalıdır.)
Bu kuramla
beyin kas koordinasyonu parçalandı. Beyin kas koordinasyonu olmaksızın müzik
aleti çalınamayacağı açıktır. Paket programlar, uzaktan kumandalı oyuncaklar,
bilgisayar oyunları, kendin bir müzik aleti çalmak yerine hazır müzikleri
dinleme vb. durumlar sonucunda beyin kas
koordinasyonunda kopma ortaya çıktı. Avrupa ülkelerinde, beynin geri geri yürüme komutları vermemesi gibi sonuçlar anketlerde
görülmeye başlandı. Bu durumun çalgı öğrenimindeki sonuçları henüz test
edilmedi, ancak bilinen odur ki bir klasik çalgı öğrenme isteği çok düştü. Batı
ülkelerinde müzik eğitimcileri çalgı öğretecek öğrenci bulmakta
zorlanmaktadırlar.
Küresel sermaye
sadece insan beynini parçalamakla yetinmemekte, son model silahlarla
(bombalarla, sinemayla, televizyonla, ideolojisiyle) her yere ulaşmakta ve her
şeyi parçalamaktadır. Bu parçalanmadan en fazla etkilenen çocuklar olmaktadır:
(Küreselleşmenin
baş mimarı ABD, çevre kirliliği ile ilgili sözleşmeyi imzalamadığı gibi Çocuk
Hakları sözleşmesini de hâlâ imzalamamıştır.)
Çoklu zeka
kuramına dönecek olursak, resim, müzik ve drama eğitimini temel eğitimden
saymayan bir kuramı savunmak eğitbilimcilerin tavrı olmamalıdır. Sanat
eğitimcileri bu planın bir parçası asla olmamalıdır. Bilinmektedir ki müzik
resim ve drama eğitimi birer alan olarak sadece kendilerine değil tüm alanlara,
insanın insanlaşma sürecine hizmet eder. Zekayı parçalamak veya müziği diğer
alanlardan koparmak insanın içini boşaltmaktır.
Özellikle
müziğin iki temel öğesi olan ritim (sol beyinde ve konuşma ve matematik ile
aynı yerdedir) ve ezgi (estetik duygularla birlikte sağ beyindedir) birlikte
vardır ve beynin iki yarısının birlikte çalışmasıyla oluşmaktadır.
Doğru tavır
çoklu zekâ kuramına karşı durmaktır. Çünkü,
yerel yönetimlere devredilmesi tasarlanan ve tümüyle özelleştirilmesi planlanan
eğitim modeli, bu ideolojinin üzerine oturtulmaktadır.
Çoklu zeka
kuramını hizmet içi eğitim seminerleri yoluyla yaygınlaştırma il milli eğitim
müdürlüğünce Ankara’da başlatılmış, şimdilik ana okulu öğretmenlerine yönelik
duyurusu yapılmıştır. Batının çoktan terk etmek üzere olduğu bir program
konusunda öğretmenlerimiz tek taraflı bilgilendirilme durumunda kalmamalı,
uyarıcı yazıları artırmalıyız.
Çoklu zeka
aldatmacası hakkında önerilerimizi, düşüncelerimizi birbirimize ve dergimize
iletelim, paylaşalım. Kaleme aldığımız yazıları yerel ve ulusal basında
duyurmaya çalışalım ve bir kitapçık haline getirip tüm öğretmenlere
ulaştıralım.