MAKALELER   

TÜRKİYE TÜRKÇESİNE UYGUN ŞAN EĞİTİMİ *

 

Dr. Ayşe Meral TÖREYİN

 

 * Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi,

Sayı 583, s.83-91, Temmuz 2000

Giriş:

Türkçe, Ural-AItay grubunun, Altay kolunda bulunan eklemeli bir dildir. Türkçenin ilk defa kimler tarafından ve ne zaman kullanıldığı hakkında değişik görüşler vardır. Ancak, Wolfram Eberhard'ın Çin Tarihi adlı yapıtından öğre­nildiğine göre Çin'in kuzeyinde, milâttan dört bin yıl önce Türkçe konuşan bir kavim bulunduğu, milâttan iki bin yıl önce de Türkçeden Çinceye çevrilmiş bir şiir parçasının mevcut olduğu Çin kaynaklarından anlaşılmaktadır. (Baydar, 1973)

Günümüzde, dünyanın çeşitli yörelerinde ana dili Türkçe olan, iki yüz elli milyon insan yaşamaktadır. Bu sayı ile Türkçe diller sıralamasında beşinci sıra­dadır. (Ergin, 1994)

Türkiye'de konuşulan Türkçenin, şan eğitimi ilke amaç ve yöntemlerine uygunluk durumunu saptamak üzere hazırlanan bu yazının başlığında, konuyu diğer ülkelerde konuşulan Türkçeden ayırmak için 'Türkiye Türkçesi' ifadesi­nin kullanımı uygun görülmüştür.

Dünyada 16. yüzyılda başlayan opera sanatının, Türkiye'de halk kitlelerine ulaşması Cumhuriyet dönemine rastlar. 1936'da açılan devlet konservatuarına yurt dışından getirilen şan öğretmenleri, Türkiye'de şan eğitimini başlatan ve önemli hizmetler veren sanatçılardır.

Opera sanatına yönelik olarak gelişen bir şarkı söyleme biçimi olan 'şan' eğitiminin, Türk müziğinde de uygulanmak istenmesine çalışılması, özellikle çok seslendirilmiş halk türkülerinin söyleniş biçiminin "gerek özüne, gerekse Türk diline uygun olmadığı" tartışmalarını başlatmıştır. Nitekim, "büyük Türk bestecisi A. Adnan Saygım, çok seslendirdiği halk türkülerinin ilk seslendirildi-ği yıllarda, müziğin dil ve tür özelliklerine bağlı kalınarak söylenmesi gereklili­ğini sık sık hatırlatmıştır". (Arman, 1998)

Yıllar içinde şan eğitimi, diğer meslekî müzik eğitimi verilen kurumların yanında, tüm müzik eğitimi tür ve düzeylerinde de yaygın olarak uygulanmaya başlamıştır. Bu arada, özellikle genel müzik eğitimi kapsamındaki birçok ses eğitimi (ilköğretim ve ortaöğretim düzeylerindeki koro ve şarkı söyleme eği­timleri) şan eğitimi amaçlarına yönelik olarak, şan eğitimi yöntemleriyle veril­miştir.

Günümüzde 'şan eğitimi' kavramının, Türk müzik eğitiminde şarkı söyle­meyle ve sesle ilgili davranışların kazandırıldığı genel bir ad olarak, her tür ve düzeydeki ses eğitimini anlatmak için kullanıldığı görülmektedir. Bu da, genel, amatör ve meslekî müzik eğitimi verilen kurumların, çeşitli düzeylerindeki ses eğitimlerinde farklı uygulamalara, dolayısıyla da yanlış artikülâsyonlara ve sözcüklerin bozuk ve anlaşılmaz oluşturulmasına, kısaca Türkiye Türkçesinin giderek bozulmasına neden olmaktadır.

Oysa, Fransızca şan (chant) teriminin gerçek anlamının; 'dayanıklılık ve sağlamlık kazandırmak için sesi işlemek, yetiştirmek, ses müziği sanatı, tekniği ve insan sesiyle oluşturulan teknik sesler bütünlüğü' (Töreyin, 1998) olması nedeniyle, şan eğitiminin de, uygun düzey ve türlere yönelik olarak, ses geli­şimini tamamlamış ve temel şarkı söyleme eğitimini almış olan bireylere, ileri ve sanatsal boyutta şarkı söyleyebilmeye ilişkin davranışlar kazandırmak ama­cıyla verilmesi gerekir.

Öte yandan, operalarda oynanan Türkçeye çevrilmiş eserlerdeki sözlerin, Türkçenin ses bilgisi (fonetik) yapı özelliklerine ve söz-ses uyumuna (prozodi) dikkat edilmeden çevrilmesi ve seslendirilmesi sonucu, dildeki anlaşı-lırlığın kaybolması, şan eğitiminin Türkiye Türkçesine uygun olup olmadığı tartışmalarını artırmıştır.

Müzik eğitimi kapsamındaki ses eğitiminin genel amacı, bireye sesini ve soluğunu doğru kullanarak, her tür ve düzeydeki şarkıyı güzel ve etkili bir bi­çimde söylemeye ilişkin davranışlar kazandırmaktır. Söylenilen şarkının etkili ve güzel olabilmesi, sesin ve soluğun doğru kullanılmasının yanında, sözlerinin anlaşılırlığına da bağlıdır.

Şan eğitimi de, ses eğitiminin sanatsal boyuttaki ileri düzey şarkı söyleme eğitimi olduğu için, ses eğitimi genel amacı gereğince, bu eğitimi alan bireyle­rin, söyledikleri şarkılarda dili doğru kullanmaları, sözcüklerin daha açık ve anlaşılır biçimde duyulması beklenir.

Bütün bu sorunların, ses eğitiminin kuramsal boyutunun, bugüne kadar ih­mal edildiği ve konuyla ilgili yeterince bilimsel araştırmalar yapılmadığı, buna bağlı olarak da verilmek istenilen ses eğitiminde, yönelik olduğu kurum ve dü­zeylere ilişkin tanımlar, ilkeler, amaçlar, içerikler ve yöntemlerin açıkça belir­lenmemiş olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Bu nedenlerle, sanat ve bilimin bileşkesi olan müzikte, şan eğitiminin ge­reklerine uygun olarak şarkı söylemenin, Türkiye Türkçesinin dil bilgisi yapısı­na uygun olup olmadığının, bilimsel araştırmalarla saptanması gerekli görül­müştür.

Bu makale, 'Türkiye Türkçesi dil bilgisi yapısının, şan eğitimi amaç, ilke ve teknikleri açısından incelenmesi' konulu bir doktora tezinde elde edilen
bulgular ışığında hazırlanmıştır. Söz konusu tez, kullanılış, amaç ve işlevine göre
temel; çevreye ve ortamına göre saha; yöntem, amaç, zaman ve kontrol olanak­larına göre de betimsel bir araştırma ile gerçekleştirilmiştir.

Türkiye Türkçesi dil bilgisi yapısının, şan eğitimi ilke, amaç ve yöntemleri açısından incelenmesi için öncelikle, ses eğitimi genel kavramı ile içinde bulu­nan diğer ses eğitimi türleri tanımlanarak (şarkı söyleme eğitimi, şan eğitimi, koro eğitimi, konuşma eğitimi gibi) hangi bilimsel disiplinlerle ilişkili olduğu belirlenmiş ve söz konusu eğitimlerin ilke, amaç ve yöntemleri saptanmıştır. Bunun için, konuyla doğrudan ilgili ve hâlen Ankara ve İstanbul'daki opera, konservatuar ve müzik eğitimi bölümlerinde etkin görev yapan ses eğitimcileri ve opera sanatçılarıyla yazılı ve sözlü görüşmeler yapılmış, elde edilen bilgiler ve konuya ilişkin olarak bulunabilen, Türkçe ve yabancı dildeki yazılı kaynaklar ışığında bulgulara ulaşılmıştır.

Türkiye Türkçesi dil bilgisi yapısı ise; çeşitli yazılı kaynaklardan; ses bil­gisi (phonetique), şekil bilgisi (morphologie), söz dizimi bilgisi (syntaxe), an­lam bilgisi (semantique) ve kelime bilgisi (lexicologie) açısından incelenmiş ve ilgili uzmanların görüşleri doğrultusunda saptanan şan eğitimi amaç ilke ve yöntemleriyle karşılaştırılarak, Türkiye Türkçesinin şan eğitimine söz konusu açılardan uygun olup olmadığı hakkında sonuca varılmıştır.

1. Türkiye Türkçesi ve Genel Dil Bilgisi Özellikleri

Cumhuriyetin ilânına kadar Osmanlıcanın yaygın olarak kullanıldığı Tür­kiye'de, Arapça ve Farsçanın etkisiyle yeterince gelişememiş olan Türkçenin, 'bağımsızlığı üzerindeki kökten değişiklik, 1924'te Teşkilat-i Esasiye Kanu­nuyla yapılmıştır' (Baydar,1973)

1926'da Arapça ve Farsça öğretiminin okul programlarından kaldırılması, 1928'de yeni Türk alfabesinin kabul edilmesiyle birlikte Türkçenin yaygın ola­rak kullanılmaya başlanılması ve Atatürk'ün önderliğinde Türk Dil Kurumunun kurulmasıyla, Türkiye Türkçesi beklenilen gelişmeyi hızla gerçekleştirmiştir.

1932 yılında kurulan Türk Dil Kurumu, Türkçenin dil bilgisi yapısını sağ­lam temellere oturtarak, yazım sorunlarının çözümlenmesinde önemli görev üstlenmiştir.

Konuşma Türkçesi, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinin kültürel yapı farklılık­larından kaynaklanan çeşitlilikler göstermektedir. Yazıda sağlanan dil birliğinin temelinde, dil bilgisi kurallarına uygunluk vardır. Türkçe konuşmadaki birlik ve bütünlüğün de, bilinçli bir biçimde uygulanacak olan konuşma öğretimi ve eği­timiyle sağlanacağı düşünülmektedir.

Konuşmada doğruluk ve birlik, dilin ses bilgisinin, boğumlama (artikülâsyon), vurgulama ve ton güdümü (entonasyon) özelliklerine uyularak
elde edilir. Bu bakımdan, Türkçenin genel dil bilgisi özellikleri, ilköğretim ku­rumlarından başlayarak bütün eğitim basamaklarında, 'Türkçe doğru ve güzel konuşma dersleri' adıyla programlanmalı ve verilmelidir.

1. Türkçenin Genel Dil Bilgisi Özellikleri

Türkiye Türkçesinin dil bilgisi özellikleri genel olarak şöyledir:

*  'Türkçe, genellikle yazıldığı gibi konuşulan, konuşulduğu gibi yazılan bir dildir.

*  Türkçede yazıldığı hâlde söylenmeyen, söylendiği hâlde yazılmayan  'ğ' harfinin dışında hiçbir harf yoktur.

*  Türkçe, ses yönünden çok zengin, yumuşak, ezgili ve renklidir.

*  Türkçenin sesleri gırtlaksılıktan, burunsuluktan kurtulduğu için, hırıltılı, pırıltılı, hımhım,ve boğuk değil, tınılı ve parlaktır.

*  Türkçenin ses yapısını oluşturan ünlü ve ünsüzler boğumlamaya uygun ve rahattır.

*  Türk dili, yazma, okuma ve konuşmayı kolaylaştıran birtakım kurallara sahiptir.'(Taşer,1978)

Türkiye Türkçesinin dil bilgisi özellikleri içinde, Türkçe şarkı söylemedeki dilin anlaşılırlığını olumsuz yönde etkileyen hiçbir özellik yoktur. (Türkiye Türkçesinin, fonetik, morfolojik, semantik, sentaks ve leksikoiojik yapı özellikleri hk. bk. Töreyin, 1998, s.32-49).

2. Ses Eğitimi Türleri

'Ses eğitimi; bireylere konuşma ve/veya şarkı söylemede seslerini doğru, etkili ve güzel kullanabilmeleri için gereken davranışların kazandırıldığı ve içinde konuşma, şarkı söyleme, koro ve şan eğitimi gibi alt ses eğitimi basa­maklarını barındıran, disiplinler arası bir özel alan eğitimidir. Tanımda kullanı­lan 'doğru'; anatomik ve fizyolojik yapıya, dil ve müzik özelliklerine, gerçeğe ve kurallara uygunluğu, 'güzel'; söyleme biçimindeki uyum ve ölçülebilir dav-ranışlardaki dengeyi, 'etkili' kavramı ise; başkaları üzerinde bıraktığı duygusal izi nitelendirmektedir'. (Töreyin,1998)

Ses eğitimi, müzik eğitimi kapsamında düşünüleceği gibi, konuşma bo­zukluklarına yönelik olarak konuşma patologları (foniatrist) tarafından uygula­nan tedavinin de ses eğitimi kapsamında olduğu söylenebilir. Ancak, bu maka­lede müzik eğitimi kapsamındaki ses eğitimi ve türleri ele alınmıştır.

Ses eğitiminin bütün türleri için verilen soluk, ses ve dille ilgili davranışlar temelde aynıdır. Ancak, konuşma eğitimi, şarkı söyleme eğitimi, şan eğitimi ve
koro eğitiminin, uygulandığı kurumların amaç ve düzeylerine göre hedef davra­nışları da değişebilir.

2.1. Şarkı Söyleme Eğitimi

'Ses eğitimi genel kapsamında bulunan, şarkı öğretimini de içine alan ve bireylere ses eğitiminin gereklerine uygun olarak, doğru, etkili ve güzel şarkı söylemeyle ilgili davranışların kazandırıldığı, özellikle genel ve özengen (ama­tör) müzik eğitimi verilen kurumlarda uygulanan bir ses eğitimi türüdür.

Şarkı söyleme eğitimi, şarkı öğretimindeki tartım (ritm), ezgi, dil ve müzik-sel işitme çalışmalarının yanında, sesini doğru, güzel ve etkili kullanma davra­nışlarını kazandırmayı amaçladığı için, özellikle ilköğretim ve ortaöğretim ku­rumlarında verilir.

Ses eğitiminin güzel şarkı söyleme amacı, şarkı söyleme eğitimini oluştur­maktadır. Doğru, etkili ve güzel şarkı söyleme eylemi, bir bakıma ses eğitiminin ürünüdür.

Şarkı söyleme eğitimi temelde, ses, soluk ve dil unsurlarının doğru, etkili ve güzel kullanılmasına yöneliktir ve söz konusu unsurlarla ve müzikle ilgili olan doğru davranışları kazandırmayı amaçlayarak, şan eğitimine temel oluştu­rur.'

2.2. Şan Eğitimi

Ses eğitiminin içinde, şarkı söyleme eğitimine dayanan, özellikle meslekî müzik eğitimi kapsamında ve şarkı söyleme eğitimiyle kazandırılmış olan temel davranışların üzerinde oluşturulan, ileri teknikle ve artistik düzeyde şarkı söyle­yebilmek için sese güç ve dayanıklılık kazandırmayı amaçlayan, disiplinler arası, mesleksel bir ses eğitimidir.

Şan eğitiminde, özellikle şan eğitimi için bestelenmiş eserlerin, sanatsal boyutta ve teknik üstünlükle söylenmesine ilişkin davranışlar kazandırılması hedeflenirken, şarkı söyleme eğitiminde, her tür ve düzeydeki şarkıları, doğru, etkili ve güzel söylemeye yönelik olarak, sesle ve müzikle ilgili davranışlar kazandırılması amaçlanmaktadır.

Şarkı söyleme eğitimiyle, şan eğitimi arasındaki fark, ses eğitimi kapsa­mında bulunan bu iki tür ses eğitiminin amaç ve düzeyinin değişik olmasından kaynaklanmaktadır.

Bu iki tür eğitim, temelde ortak olan birtakım davranışları amaçlar. Bunlar; soluğun doğru alınıp kullanılması, sesin doğru yerde oluşturulması (anatomik yapıya uygunluk), dilin doğru bir şekilde kullanılması ve müziğin doğru olarak söylenmesidir. Ancak, uygulandığı kurumun özel hedefleri doğrultusunda, se­çilen şarkının tür ve düzeyine göre verilecek davranışlar ve buna bağlı olarak yöntemler de değişiklik gösterir. İşte bu aşamada şarkı söyleme eğitimi ve şan eğitimi uygulamaları ayrılırlar.

2.3. Ses Eğitimi, Şarkı Söyleme Eğitimi ve Şan Eğitimi Kavramlarının Birbirleriyle Olan İlişkileri

Bu üç tür ses eğitimi kavramı birbirleriyle yakından ilişkilidir ve birbirine bağlıdır. Bundan dolayı da müzik eğitiminde zaman zaman karıştırıldıkları gö­rülmektedir.

Ses eğitimi; bireylere sesini konuşurken ve şarkı söylerken, anatomik ve fizyolojik yapısına uygun olarak kullanabilmesi için gereken davranışların kazandırıldığı, önceden saptanmış ilke ve yöntemlerle, plânlanan hedeflere yöne­lik olarak uygulanan,plânlı-programlı bir etkileşim sürecidir.

Ses eğitimi, her tür müzik eğitimi ve her düzeydeki eğitim basamağında uy­gulanır ve konuşma, şarkı söyleme ve şan eğitimi gibi ses eğitimi türlerini kap­sar.

Şan eğitiminde, özellikle şan eğitimi için bestelenmiş eserlerle opera arya­larının, sanatsal boyutta ve teknik üstünlükle söylenmesine ilişkin davranışlar kazandırılması amaçlanırken, şarkı söyleme eğitiminde, her tür ve düzeydeki şarkıları doğru, etkili ve güzel söylemeye yönelik olarak sesle ve müzikle ilgili davranışların kazandırılması amaçlanmaktadır. Şarkı söyleme eğitimi, şan eği­timinin temel basamağıdır.

Şarkı söyleme eğitimi daha çok genel ve özengen (amatör) müzik eğitimi verilen kurumlarda uygulanırken, şan eğitimi genellikle mesleksel müzik eğiti­minin uygulandığı kurumlarda verilmektedir.

Özetle, ses eğitimi; sesin her tür etkinliğindeki (şarkı ve konuşma) doğru, etkili ve güzel kullanımını sağlamaya yönelik, şarkı söyleme eğitimi; ses eğiti­miyle kazanılan davranışların her tür şarkı söylerken uygulanabilmesine yöne­lik, şan eğitimi ise; şarkı söyleme eğitiminden daha ileri bir düzeyde şarkı söy­leme biçimi olan ve sesin dayanıklılık ve sağlamlık kazanabilmesine ilişkin olan davranışların kazandırıldığı disiplinler arası özel alan eğitimleridir.

3. Şan Eğitiminin Amaç, İlke ve Yöntemleri

'Şan eğitiminin genel amacı; ilgili olduğu bilim dallarının gerekleri doğ­rultusunda, bireyin konuşurken ve şarkı söylerken sesini anatomik ve fizyolojik yapısına en uygun olarak doğru ve etkili bir biçimde kullanabilmesini, konuş­tuğu dilin ses bilim (fonetik) özelliklerine uygun olan artikülâsyon (boğumlama-eklemleme) ve diksiyon alışkanlığını kazanabilmesini sağlamaktır.

Şan eğitiminin ilkeleri ise;

*  Düzenli bir solunumla, gırtlak altı (subglottik) basınç çok iyi ayarlanmalıdır.

*  Ses, doğal ses oluşumuna aykırı olmamalıdır.

*  Ses bölgeleri (registerler)iyi tanınmalı, yerine göre ve uygun olarak kul­lanılmalıdır.

*  Ses, anatomik yapı özelliklerinin dışında zorlanmamalıdır.

*  Artikülâsyon, dilin gereklerine uygun olarak oluşturulmalıdır.

*  "Konuşur gibi" şarkı söylenmelidir.

*  Müziğin gerekleri yerine getirilmelidir.

*  Şan eğitiminin (temelden, en ileri düzeye kadar) her aşamasında eğitim­cilik ve öğretmenlik mesleğinin gereklerine uygun davranılmalıdır.

Şan eğitiminde yöntemler, temelde aynı öge, ilke ve amaçlara yönelik ola­rak ortak özellikler taşırken, değişik ülkelerin dil ve müzik özelliklerine bağlı olarak farklılıklar göstermekte ve ekol, tarz ve stil gibi adlar almaktadırlar. Örn; İtalyan ekolü denilen şan eğitimi tekniği, İngiltere'de dil ve müzik özellikleri dikkate alınarak farklı, Fransa'da farklı uygulanmakta ve 'İngiliz stili', 'Fransız ekolü' diye adlandırılmaktadır.

Bu bağlamda, Türkiye Türkçesine uygun bir şarkı söyleme ve şan metodu­nun, dilimizin fonetik yapı özellikleriyle, geleneksel müziklerimizin belirgin seslendirilme özellikleri dikkate alınarak, bilimsel araştırmalar çerçevesinde ve özenle hazırlanmasının gerekli olduğu düşünülmektedir.' (Töreyin, 1998)

Sonuç:

Türkiye Türkçesi dil bilgisi yapısının, şan eğitimi amaç, ilke ve yöntemle­rine uygunluğunun belirlenmesi amacıyla yapılan bu araştırma sonuçlarından, öncelikle ses eğitimi, şarkı söyleme eğitimi ve şan eğitimi kavranılan ile bunlar arasındaki ilişkiler, farklar, uygulama alanları, kapsamları, amaçları, ilkeleri ve yöntemleri saptanmıştır. Buna ilişkin bulgular yukarıda verilmiştir.

Elde edilen sonuçlara göre;

1.  Dünyadaki ekol olarak kabul edilen şarkı söyleme biçimlerindeki ortak özelliğin,   doğru ve üstün tekniğin yanında, dilin ses yapısı özelliklerine göre oluşturulduğu,

2.   Kullanılan dilin ses yapısı özelliklerinin, şan tekniğiyle uyumunun (korelâsyon) yapılarak 'dile uygun yöntem' geliştirilmesi gerektiği,

3.        Türkiye Türkçesinin ses yapısının şan eğitimine büyük çoğunlukla 'uygun' olduğu görüşü,

4.        Elde edilen bu sonuca karşın, şan eğitiminde Türkçe şarkıların seslendirilmesi sırasındaki dilin anlaşılırlığını yitirmesinin nedenleri olarak, teknik ye­tersizlik gibi başka nedenlerin de araştırılması gerektiği,

5.        Türkiye Türkçesinin, şan eğitimine çeşitli düzeylerde artikülâsyon ve diksiyon yönünden uygun' olduğu görüşü,

6.        Türk alfabesinin, Türkçedeki tüm sesleri büyük ölçüde ve tamamen ifade edebildiği,

7.        Türkçede sesleri oluşturma kurallarıyla, şarkı sesi oluşturma kuralları arasında doğrudan ilişki olduğu,

8.        Konuşmada ve şarkı söyleme anındaki artikülâsyon odağının değişmedi­ği, ancak her ikisinde de özen ve dikkatle davranıldığında, dilin anlaşılırlığında
bozukluk olmayacağı,

9.        Araştırmada, Türkçenin ses yapısının şan eğitimiyle her konuda uyuştu­ğu, bunun için şan eğitimi amaç, ilke ve yöntemleriyle, Türkçenin ses yapısını
iyi bilmek gerektiği,

10.    Ancak, araştırmada   görüşüne   başvurulan   bir   uzmanın,   Türkiye Türkçesinde bulunan ses uyumu kurallarının, özellikle uzun sözcüklerdeki ses türünün (ince-kalın, yuvarlak-düz gibi) tek düzelikle ilgili olarak deformasyona uğrayıp, (örn; gelebilirler, koşuşturdular vb.) sesin kalitesinde bozulmaya neden olduğu gerekçesiyle, şan eğitimine uygun olmadığı görüşünü belirttiği saptan­mıştır.

Araştırmadan ayrıca;

*  Türkiye'de toplumun örnek alabileceği görevlerdeki bireylerin 'örnek Türkçe' ile konuşmadıkları,

*  Toplumun hemen hemen hiçbir kesiminde dile gereken özenin gösteril­mediği,

*  Şan eğitimi veren ve uygulayan bireylerin, uygulamanın gerektirdiği mü­zikal boyutun yanında, dil bilimi, ses fizyolojisi ve anatomisi ile söz konusu
eğitimin dayandığı bilimsel disiplinler hakkında yeterince bilgi edinmedikleri,

*  Türkiye'nin müzik ve şan eğitimcisi yetiştirme alanındaki düzeyinin, bi­lim ve teknik alanında ulaştığı düzeyden daha aşağıda olduğu,

*  Şan eğitiminde amacın genellikle sesi doğru kullanmak olduğu dikkate alınarak, dilin ihmal edildiği,

*  Türkiye'de bugüne kadar dile uygunluğu araştırılmadan alınıp kullanılan şan tekniklerinin, bugün üzerinde yeni yeni düşünülmeye başlayan bir sorun
oluşturduğu sonuçlarına varılmıştır.

Ses eğitimi, şan eğitimi ve şarkı söyleme eğitimine ilişkin sonuçların ta­mamı, bu makalenin genel konusu dikkate alınarak burada belirtilmemiştir.

Öneriler:

Varılan sonuçlara yönelik olarak şu öneriler getirilmiştir;

1.        Türkiye'de, şan eğitimindeki sorunlara çözümler bulmak üzere, şan eği­timinin çeşitli bilim dallarıyla ilgili ve disiplinler arası bir eğitim olduğu gözden
kaçırılmadan, söz konusu bilim dallarıyla ilişkileri doğrultusunda, ilgili uzmanlardan oluşturulacak bir ekiple iş birliği içinde çalışılmalıdır.

2.        Dünyada şan eğitiminin başarıyla uygulandığı ve kendi dillerine uygun şan metodu oluşturan ülkelerde olduğu gibi, şan eğitiminin kuram ve uygulama
boyutları, bilimsel yöntemlere uygun olarak yapılacak çalışmalarla geliştirilme­lidir.

3.        Şan eğitimciliğinde bugüne kadar uygulanan 'taklit' yönteminin yerine,  daha çok çağdaş olan yöntemlere ağırlık verilmelidir.

4.        Bunun için bazı büyük kentlerimizde yapılmakta olan, uygulamalı bilim­sel araştırmalar, ses ve konuşma patologlarıyla birlikte, ses laboratuarlarında deneyli ses çalışmalarıyla olabildiğince geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.

5.        Bu bağlamda öncelikle şan eğitimcileri ve uygulayıcıları konunun gereğine inandırılarak, bilgilendirilmelidir.

6.        Türkiye Türkçesine uygun şan metodu oluşturulmak üzere, yukarıda belirtilen alanlardaki ilgili ve yetkin bireylerle ortak ekip çalışması yapılmalıdır.

7.        Bu amaçla, Türkçenin ses yapı özelliklerinin, üstün şan yöntemleriyle uyumu (korelâsyonu) yapılarak dile uygun şan yöntemi oluşturulmalıdır.

Kaynaklar

Arman,Edip, Opera Sanatçısı ve HÜ Devlet Konservatuarı Opera ve Şan ASD Öğretim Görevlisi, Yazılı ve Sözlü Görüşme, Ankaral998.

Baydar, Mustafa, Atatürk ve Devrimlerimiz, T. İş Bankası Yayınları, s.275, 281, İstanbul 1973.

Ergin, Muharrem, Üniversiteler İçin Türk Dili, Bayrak Yayınları, s.63, İstanbul 1994.

Taşer, Suat, Konuşma Eğitimi, Türk Tarih Basım Evi, s. 193, Ankara 1978.

Töreyin, Ayşe Meral, Türkiye Türkçesi Dil Bilgisi Yapısının Şan Eğitimi Amaç, İlke ve Teknikler Açı­sından İncelenmesi, GÜFBE Yayınlanmamış Doktora Tezi, s.9, 7, 10, 16, Ankaral998.