MAKALELER   

 

BATI SANAT MÜZİĞİ’NDE ÖZELLİKLE SON ON YILDA KARŞILAŞILAN STARLIK OLGUSUNUN SEKTÖREL BOYUTTA DEĞERLENDİRİLMESİ *

 

 * Orçun Berrakçay

Dokuz Eylül Ünv.GSF.

Müzik Bilimleri Anabilim Dalı

Yüksek Lisans Öğrencisi

09.11.2006

 

 

Soylu sınıfın müziği olarak ortaya çıkan Batı Sanat Müziği tarihsel gelişiminde uzun dönemler geçirmiştir.1877’de fonografın icadı ile birlikte saray ve konser salonu icrasının dışına çıkarak radyo ve plaklarda da dinlenebilir duruma gelmiştir.

 

            20. yüzyılda popüler müzik endüstrisindeki hızlı gelişimi, kayıt sektöründe büyük bir hareketliliğe neden oldu. Kayıt edilen müzikler artık bir meta haline gelmiş ve tüketiciye sunulmuştu. Batı Sanat Müziği dinleyicilerinin canlı icrayı daha çok tercih etmesi kayıt endüstrisi açısından albümlerde düşük satış demekti. Popüler müzik albümlerindeki satış oranının yüksek olması, sektörün paketleyip hazırladığı kişiyi kısa sürede şöhret yapmasıyla ilişkilenir. Şöhreti yakalayan kişi yıldız olma yolunda ilerlemek hedefindedir. “Yıldız kavramını tanımlamaya başlamadan önce onu şöhret kavramının içinde ele almak ve bu bağlamda sınıflamak gerekmektedir. Şöhret, kavram olarak belirli bir nedenle belirli bir çevrede tanınmışlık anlamına gelmektedir. Bunun neticesinde tanınmışlık sayesinde gelen şöhreti kendi çıkarları açısından doğru kullanan kişiler yıldız olurlar. Bu sınıflamanın birinci sırasına tarihsel süreç gözetildiği zaman aileden gelen şöhret ve buna bağlı yıldızlar yerleşir. Bu kişiler doğuştan gelen asalet sayesinde bu hakkı (yıldız/şöhret) elde ederler. Krallar, lordlar, padişahlar bunun en büyük örneğidir. Fransız ihtilali ile birlikte karşımıza çok açık bir şekilde kazanılmış şöhret çıkar.” (Rojek 2001:20-23) Şöhretin yıldızdan ayrılan en büyük özelliği, şöhretin gelip geçici olmasıdır. Bu sebeple yıldız olmak için ilk adım şöhret olmaktır diyebiliriz. Şöhret olmak kısa bir sürede (Mirkelam’ın bir gecede olduğu gibi) gerçekleşirken, yıldız olmak daha uzun bir süre gerektirir.      

 

“Kültürel aracılar denince aklımıza bir bireyin yıldızlaşma yolunda ilerlerken çevresinde onu yıldızlaşma sürecinde takip eden imaj makerlar, sanat danışmanları, menejerleri ve izleyici ile yıldız arasında bağ kuran herkes gelir. Bu noktada eşik bekçisi terimi de karşımıza çıkar, ancak eşik bekçileri yıldız ile dinleyici arasındaki bağlantıda sadece müziksel olarak faaliyette bulunur. Bu sebeple eşik bekçileri de kültürel aracılardan sadece biridir.” (Lull 2000:149-150) Kültürel aracılar, yıldız daha topluma sunulmadan önce çalışmalarına başlarlar. İlk hedef yıldız olması değil şöhret sahibi olmasıdır. Nasıl bir isim kullanacağı, ne gibi kıyafetler giyeceği, ne şekilde konuşacağına varıncaya kadar her şey önceden en ince ayrıntısına kadar belirlenir. Daha sonra yıldız toplum önüne görücüye çıkartılır. Belirlenmiş olan özellikler toplum önünde test edilir. Bu test aşamasında gerekli görülen değişiklikler yapılır “Günümüzde medya içerisinde olan ve iletişim teknolojileri ile topluma kolayca ulaşabilen herkes bir kültürel aracıdır. Bu sebeple kazanılmış şöhret aslında atfedilmiş şöhret şeklinde tanımlanır. Bu şöhret türüne de şöhretimsi demekte hiçbir sakınca yoktur.  Biz yıldız kavramını incelerken esas olarak dikkate alacağımız türde, kazanılmış şöhret yoluyla edilen ve şöhretimsi diye tanımlanan şöhret ve tabiki bu şöhret olgusunun içerisinde yükselen yıldız türüdür” (Rojek 2001:23-33) Yıldız belli nitelikleriyle diğer insanlardan daha üstün olan, ulaşılamaz özellikleri barındıran kişidir. Yıldızlar toplumun farklı yüzlerini yansıtmaktadırlar. Bu sebepten yıldız varolduğu her toplumda birden fazladır. Yıldızlar toplumun bir nevi aynasıdır. Onlar medyanın da yardımıyla bize tüketilmek üzere sunulmuş metalardır.

 

Gündem değiştikçe çıkan yıldızlar unutulur. Bunu engellemek için sürekliliğini sağlayacak bir strateji oluşturulması gerekir. Yıldız parlamaya başladıktan sonra onun devamlılığını sağlamak için sürekli olarak göz onunda bulunmasını sağlamak gerekir. Bunun için çeşitli televizyon programlarına, hafta sonu dergilerindeki söyleşilere katılması gerekir. Bunun yanında çeşitli dizilerde oyunculuk ve reklamlarda rol alması yıldızı sürekli olarak gündemde tutan şeylerdir. Aynı zamanda bu yoğun kamuoyu kovalaması devam ederken araştırma şirketlerine anketler yaptırılır. Bu arada yıldız kendini bir iki ödülle desteklemeyi başarırsa yerini sağlamlaştırma konusunda büyük adımlarda atmış olur. Bir yandan (özellikle Avrupa ve Amerika’ da) yıldızla ilgili olan yan ürünler piyasaya satışa çıkartılır. Giydiği kıyafetler, onun oyuncakları gibi. Bu süreç içerisinde yıldızın halktan biri gibi gösterilmesi de yer alır. Bunun için halkın yıldızı kendisine yakın hissetmesini sağlayacak yollar geliştirilir. Örnek olarak yıldızların sadece ilk adları ile sunulması gösterilebilir. Hatta yıldızın adı bir kenara bırakılıp o anki gündemin ya da modasının yapısına uygun olan bambaşka bir isim seçilebilir. Yıldızların toplumun benimsediği bir lakapla anılması da başka bir örnektir. Bu en başta zaten yıldız ortaya çıkartılırken başlamış olan bir sürecin ilerleyen adımları şeklinde belirir. Yıldız ortaya çıkarken çoğunlukla sadece ilk adıyla lanse edildiği için halk onu benimsemekte daha rahat olacaktır. Ya da o anki gündeme uygun olan bir lakapla kullanılması da aynı sonucu getirecektir. Zaman içerisinde lakaplar o kadar bütünleşir ki yıldızlarla bu o yıldızın ömür boyu taşıdığı bir isim halini alır. Birden fazla yıldız olduğu gerçeğinde tüm yıldızları aynı kefeye koymakta mümkün değildir. Çünkü bu yıldızların temsil ettikleri toplum katmanları birbirlerin farklıdır. Bu da toplumsal-kültürel yapı ile yakından ilgilidir. Yıldızın bu şekilde gündemde kalmasını sağlayan, yaptığı hareketleri denetleyen ve hatta nerede ne giymesi veya yemesi gerektiğine kadar belirleyen sistem yıldız sistemidir. Bu sistem içerisinde bu

 

Müzik endüstrisi son on yıl içinde Batı Sanat Müziği üzerinde ciddi bir pazar yakalamışlardır. Konser dinleyicileri her ne kadar canlı icrayı tercih etseler de, şöhret olan yeni isimler hem albüm satışlarındaki artışla hem de verdikleri konserlerde kendilerine olan ilgiyle birlikte starlık basamaklarını tırmanıyorlar. “Ciddi müzik” diye etiketlenen bir müzik türünü icra etmelerine karşın, gerek giyinişleri, gerek albüm kapakları, gerekse medya haberleri ile sürekli gündemde tutulurlar. Alışılmışın dışında olmaya çalışırlar ve yeni bir devinme yaratırlar. Solist olarak katıldıkları her konserde salonları doldurmayı başarırlar. Sorgulanması gereken ise konserlere gelen izleyicilerin klasik müziği sevdiği için mi yoksa hayranı olduğu sanatçıyı görmek için mi geldiğidir. Dışarıdan bakıldığında Batı Sanat Müziği’nde devinim yaratma düşüncesinin yeni nesile bu müziği sevdirmek olduğu düşünülse de işin endüstriyel boyutu çok daha büyük önem kazanır. Medya bu müziği araç olarak kullanıp, bu iş üzerinden büyük gelir elde etmektedir. Fazıl Say’ın reklamlarda piyano çalarak oynaması bunun bir göstergesidir. Bir başka strateji ise cinselliği kullanarak söhret yakalama sürecine girmektir, Linda Brava’nın elinde kemanıyla Playboy dergisine soyunduktan sonra bir anda gündeme gelip şöhret olması bununla ilişkilenir.

 

Müzik Endüstrisi popüler müziklerden aldığı olumlu sonuçlar ve nasıl star yaratılır yollarını farklı stratejiler kullanarak keşfetmesiyle birlikte, aynı yöntemi Batı Sanat Müziği üzerinde denemiş ve başarılı olmuştur. Böylece hem sektöre yeni isimler katılmış hem de icra edilen müziklerde bir popülerleşme görülmüştür.

 

 

KAYNAKÇA

1-Lull, James (2000), Popüler Müzik ve İletişim, (çev: Turgut İblağ), İstanbul, Çivi Yazıları

2- Rojek, Chris (2001), Şöhret, (çev: Serme Kunt Akbaş-Kürşad Kızıltuğ), İstanbul, Ayrıntı Yayınları