MAKALELER |
(LEGACY
OF JOHN FIELD FOR FREDERIC CHOPIN: NOCTURNES)
Dr. Belir Tecimer KASAP
H.Ü. Devlet Konservatuarı Öğr. Üyesi
* SDÜ,
Burdur Eğ.Fak. Dergisi
Sayı:
10, Aralık 2005
Sayfa:
23-36
ÖZET
İrlanda’lı bir piyanist ve besteci
olan John Field solo piyano için bestelenmiş noktürnlerin yaratıcısı olarak bilinmektedir.
Bu şiirsel form daha sonra Frederic Chopin tarafından geliştirilmiş ve zirveye
ulaştırılmıştır. Bu çalışmada piyano eğitiminde sıkça kullanılan noktürn formu
gözden geçirilecek ve Chopin’in, Field’ın noktürnlerinden nasıl etkilenerek
kendi eserlerini oluşturduğu incelenecektir.
Anahtar
Kelimeler: Noktürn, John Field,
Frederic Chopin
ABSTRACT
John Field, an Irish pianist and
composer, has been credited with the invention of the nocturne form for the solo
piano. Frederic Chopin has later developed this poetic form and carried to the
top. In this study, nocturne form which is often used in piano training will be
overviewed and the fact that how Chopin was influenced by Field’s nocturnes and
created his own compositions will be studied.
Key
words: Nocturne, John Field,
Frederic Chopin
1. Giriş
Karakter
parçaları 19. yüzyılda çoğunlukla solo piyano için bestelenmiş lirik
eserlerdir. Kurallarla belirlenmiş bir formu olmasa da (Say, 2002) oldukça
serbest olarak kullanılan şarkı formunda bestelenen bu eserler daha çok bir ruh
durumu veya bir programı ifade etmek üzere bestelenmişlerdir (Randel, 1978). Karakter parçalar için en güzel örneği
oluşturan ve “gece müziği” anlamına gelen noktürn ağır
tempolu, lirik, hüzünlü ve düşsel özellikler taşıyan eserlerdir (Kamien, 2002). Solo piyano için bestelenmiş noktürnler genellikle romantik karakterli, şiirsel ifadeli bir
ezgi ve arpejlerden oluşan bir sol el eşliğinden oluşmaktadır (Randel, 1978).
Piyano için
bestelenmiş noktürnler John Field
tarafından 19. yüzyılın başlarında yaratılmış ve noktürn başlığı yine aynı besteci
tarafından ilk kez kullanılmıştır (Gillespie, 1965).
Bu form daha sonra ise Chopin’in
ellerinde zirveye ulaşmıştır. Chopin’den etkilenen Faure,
Barber gibi besteciler piyano için noktürn bestelerken, Debussy
orkestra için, Britten ise tenor ve orkestra için noktürn bestelemişlerdir.
Bu araştırmanın
amacı Chopin’in, Field’ın yarattığı noktürnlerden nasıl etkilendiğini ve bu formu kendisine nasıl
bir model olarak seçtiğini ortaya koymaktır. Çalışmada öncelikle yaşadığı
dönemde oldukça ünlü olmasına ve pek çok romantik dönem bestecisini
etkilemesine rağmen 19. yüzyılın sonlarına doğru unutulan ve daha sonra
keşfedilen Field’ın kısa bir özgeçmişi sunulacaktır. Daha
sonra ise her iki bestecinin noktürnleri ezgi, armoni,
form, stil ve eşlik partisi yönünden incelenecek ve birbirleri ile
karşılaştırılacaktır. Bu araştırmada örnek olarak Field’ın
besteleme tekniğini oldukça güzel özetleyen No. 8 noktürnü
ile Chopin’in Op. 9, No. 2 ve Op.
27, No. 2 noktürnleri ele alınacaktır.
2.
John Field ve Eserleri
2.
a. John Field’ın Hayat Hikayesi
Solo piyano için bestelenen noktürnlerin yaratıcısı olarak bilinen İrlanda’lı
piyanist ve besteci John Field (1782-1837) 19. yüzyıl
başlarında Avrupa’da en çok ses getiren konser piyanisti ve öğretmenlerinden
biriydi. Piyano çalış tekniği ve şarkı söyler gibi ifadeli tonu ile pek çok piyanisti
ve besteciyi derinden etkilemişti. Müzisyen bir aileden gelen Field, Dublin’de Giordani’den
dersler aldı, 1793’de ailesi Londra’ya taşındığında ise ünlü besteci ve piyano
öğretmeni Muzio Clementi
ile çalışma fırsatı buldu. Clementi, çok sevdiği
öğrencisi Field’ı konser turnesi ve kendi
piyanolarının satışı için 1802’de önce Paris, sonra Viyana ve St. Petersburg’a götürdü. Field hocasının himayesi altında bu şehirlerde pek çok
konserler verdi ve dinleyenleri çok etkiledi. Paris’te verdiği konserlerde akıcı
ve mükemmel piyano tekniği ile etkilediği müzisyenler arasında Liszt’de vardı.
Clementi ile olan beraberliği
süresince Field, hocasının benzeri görülmemiş cimriliği yüzünden yoksulluk ve
sıkıntı çekti. Clementi 1803’de Rusya’yı terkettiği zaman onun yüksek sınıf ile
olan inanılmaz bağlantıları öğrencisine inanılmaz kapılar açtı. Field St.
Petersburg’da pek çok konserler verdi ve orada yaşamaya karar verdi. St.
Petersburg’da hem piyanist, hem de öğretmen olarak ün saldı. Öğrencileri
arasında ünlü besteci Michael Glinka’da vardı. Field Rusya’nın önemli
şehirlerinde konserler vermeye devam etti ve 1821’de ise Moskova’ya yerleşti. Hastalığı
ve Londra Filarmoni Derneği’nin bir
konser daveti Field’ı 1831’de İngiltere’ye geri götürdü. 1832’de Londra’da
verdiği konserde kendi piyano konçertosunu çaldı ve büyük beğeni topladı. Orada
kısa bir süre kaldıktan sonra Belçika, Fransa, İsviçre ve İtalya’da konserler
verdi. Napoli’de hastalığı ilerledi ve bir kaç ay hastahanede
kaldı. Bir Rus ailesi Field’ı bulup Rusya’ya götürdü. İyileşir, iyileşmez
Viyana’da Carl Czerny’ nin misafiri olarak üç konser veren Field 1835 yılında
Moskova’ya döndü ve 1837’de orada öldü (Field, 2005a; Encyclopedia Britannica,
1911).
Field romantik dönemi hazırlayan
önemli bestecilerinden biridir. Günümüzde hatırlanıyor olması, bestelediği
müzikten çok, noktürn formunu yaratmış olmasından kaynaklanmaktadır (Gillespie,
1965). Yaşadığı dönemde özellikle bestelediği noktürnler ve mükemmel
piyanistliği ile çok ünlüyken 19. yüzyılın sonlarına doğru unutulmuş ve 20.
yüzyılda ise yeniden keşfedilmiştir. Field’ın pek çok eseri Sovyetler Birliği’nin
çöküşünden sonra ortaya çıkmıştır.
2. b. Field’ın Piyano Eserleri
Field bestelediği bütün eserlerinde
piyanoya yer vermiştir. Buradan bütün eserlerini kendi konserleri için
bestelediği sonucu çıkarılmaktadır. Field’ın eğitimi ve yeteneği ne yazık ki onun
büyük formlarda başarı göstermesi için yeterli değildi (Encyclopedia Britannica,
1911) ve sadece piyano için konçertolar, noktürnler, sonatlar, düetler ve
piyano ve yaylı çalgılar için dörtlüler ve küçük eserler bestelemiştir. Piyano
eserleri daha çok improvize özelliği taşır ve bunlarla kendi piyano çalma
stilini dinleyiciye gösterme şansı bulduğu var sayılmaktadır. Piyano sonatları
ve konçertolarında ilk bölüm Clementi’nin etkisinde olmasına rağmen yavaş
tempodaki orta bölüme yer verilmemektedir. Field’ın ikinci bölüm yerine bir
noktürn veya benzeri bir eseri improvize ettiği tahmin edilmektedir (Field,
2005b).
2. c. Field’ın Noktürnleri
Field ilk noktürnünü 1814’de
bestelemiş ve piyano literatüründe tamamen orijinal bir yol açmıştır. Bu
isimden önce pastoral, serenad ve romans
gibi başlıklar kullanmış ve nihayet noktürn
isminde karar kılmıştır (Field, 2005b). Sonuncusunu 1835’de bestelediği 18
noktürnü Chopin’in yanı sıra pek çok besteciyi de çok etkilemiştir. Liszt bu
eserleri yazmış olduğu oldukça güzel bir önsöz ile 1859’da yayınlamıştır
(Hinson, 1987; Magrath, 1995). Günümüze geldiğimizde ise Field’ın bütün
noktürnlerinin Ricordi, Peters ve G. Schirmer yayınevleri tarafından yayınlandığını görmekteyiz
(Gillespie, 1965).
Field’ın yaşadığı dönemde teknik
çalışmalar ve dansların yanı sıra sonat, sonatin, varyasyon, fantazi, rondo ve
füg formları besteciler tarafından yaygın olarak kullanılmaktaydı. Field
noktürnü yarattığı zaman belirli bir form takip etmemiş, piyanoyu lirik ve
şiirsel bir müzikal araç olarak kullanmayı tercih etmiştir. Şu bir gerçektir ki
Field, hocası Clementi’ye adadığı sonatlar dışında genellikle hiç bir eserinde
klasik anlamda bir form takip etmemiştir. Noktürnlerinde de verilen bir temayı
geliştirmek veya bir program yaratmak yerine bir atmosfer, bir ruh durumu veya
bir duygu hali yaratmıştır (Field, 2005b).
Güzel tonu, şiirsel çekiciliği
ve duygusal karakteri Field’ın noktürnlerinin en önemli özellikleridir. Bu
eserler pek çok yönden zamanının ilerisindedir. Kimisine göre zamanın ünlü
İngiliz şiirlerine paralel olarak piyanonun şiirsel kapasitesini keşfetmiştir. Field’ın
noktürnleri romantik dönemin ilk sözsüz
şarkılarıdır ve o dönemin anlamına uygun olarak, “müzik, sözlerin yer
almadığı durumlarda duyguların dilini oluşturmaktadır”. Pek çok besteciyi
etkileyen bu sözsüz şarkılar romantik dönem düşüncesini fazlasıyla tatmin
etmiştir (Field, 2005b).
Field’ın noktürnleri pek çok
yönden Chopin’in noktürnlerine paralellik gösterir. Chopin’i cezbeden bu noktürnlerin
klasik modeli sol eldeki barkarol bir eşlik üzerinde sağ elde yer alan
melankolik ve rüya gibi akan ezgilerden oluşur. Eserlerinde en çok kullandığı
şeyler kromatik armoniler, dominant 7’liler, pek çok modülasyona yol açan küçük
veya büyük 6’lılar, süslemeler, poliritmik pasajlar, kadanslar ve kromatik dizilerdir.
Bu çalışmada incelenecek olan Field’ın
8 numaralı noktürnü ilk kez 1811’de Moskova’da ve Londra’da Piyano ve Yaylılar Dörtlüsü için 2.
Divertimento’nun Pastoral bölümü
olarak yayınlanmıştır. Bu bölüm 1815’de kısaltılmış olarak 3 Romans’ın ilk eseri olarak Leipzig’de yayınlanmıştır. Daha sonra
ise bu eser noktürn olarak adlandırılmıştır. Cecil Hopkinson’ın hazırlamış
olduğu tematik kataloğa göre No. 9 olmasına rağmen bu noktürn günümüzde No. 8
olarak literatürde yerini almıştır (Palisca, 1988).
Field’ın No. 8 la major noktürnü
6/8 lik ölçü içerisinde, sol elde yer alan barkarol bir eşlik ile sağ eldeki
sade, zarif, melankolik, ifadeli ve hayal dolu bir ezgiden oluşur. Sol el
eşliği aşağıda verilen örnekte de görülebileceği gibi piyanonun geniş bir
alanında kullanılan çeşitli, ancak birbirleri ile tutarsız figürlerden
oluşmaktadır. Hayal gibi akan A teması ise arpej pasajlar tarafından sık sık
kesilmektedir.
No.
8
Palisca, 1988, s. 231
Field bu eserinde
belirli bir form takip etmemiştir. Eser incelendiği zaman genel yapının romantik
dönemin alışılmış şarkı formlarına uymamakta olduğu ve temaların oldukça
serbest olarak improvize edildiği görülmektedir. Noktürnde ezgi çizgisi daha önem kazanarak form ikinci
planda bırakılmıştır. Eser içerisinde temalar adeta genel bir A B C B yapısı
içerisinde sunulmaktadır. Her biri 4 ölçüden oluşan motifler ritmik
değişiklikler ve ezgisel süslemelerle çeşitlendirilmişlerdir. Noktürnün açılış bölmesinde (A) sunulan motifler a a’ b a’ olarak sıralanmıştır. B bölmesi c d c’ d
motiflerinden oluşmaktadır. C bölmesi ise e ve e’ motiflerinden oluşmakta ve ritardando ile sonlanan ve kadansa
benzer bir pasajdan sonra duraklamaktadır. Bu noktada besteci sanki nereye
gideceğini bilememektedir. Bu bölme sürpriz bir f motifi ile sona erer. Eser alışılmadık
bir şekilde B bölmesinin tekrarı ile devam eder ve sakin bir ruh durumu ile sona
erer.
Aşağıda yine ana ton olan la majör tonunda
yazılmış bir “cantilena” örneği olan B teması
verilmiştir.
No. 8
(Palisca,
1988, s. 232)
Barkarol bir eşlikle başlayıp sonra bir
diziye dönüşen sol el figürü üzerine kurulu olan B teması süslemeler, kromatik geçişler, küçültülmüş 6’lı ve kromatik armonilerle doludur.
Bu noktürnde yer alan süslemeler ve kadanslar adeta Bellini’nin
operalarından alınmış gibidir. Field eserlerindeki temaların
tekrarını hep değiştirerek, çeşitleyerek dinleyiciye sunar. Aşağıda verilen B
temasının tekrarı bir opera şarkıcısının söylediği süslemeli pasajlardan
alınmış gibidir. Tema oldukça nostaljik kromatik dizilerden oluşan “koloratur”
pasajlar ile doludur. Field temayı yukarı ve aşağı yöne kromatik olarak hareket
eden diziler, ritmik varyasyonlar, kromatik armoni ve poliritmik pasajlar ile
çeşitlemiştir. Bu tür pasajlar aslında piyano
için bestelenmiş ve ilk kez notası yayınlanmış bir improvizasyondan başka bir
şey değildir.
No. 8
(Palisca,
1988, s. 232)
Field’ın piyano için yarattığı noktürn
formu başta Chopin olmak üzere pek çok romantik dönem bestecisi için bir model
oluşturmuştur. Ancak, yukarıda verilen noktürn örneğinde
de görülebileceği gibi genel olarak ezgi çizgilerinin gidişi bazen amaçsız, sol
el partisindeki figürler monoton ve bazen tutarsız gelmektedir. Buna rağmen, bu
noktürnler tarihsel öneminden dolayı bugün halen
yaşatılmaya çalışılmaktadır.
3. Frederic Chopin’in Noktürnleri
Chopin (1810-1849) tıpkı Field gibi çoğunlukla piyano için eserler bestelemiştir. Bu
eserlerinden bazıları piyano ve orkestra için 2 konçerto, piyano ve orkestra
için bir kaç büyük eser, 3 sonat, 27 etüd, 4 scherzo, 4 ballad, 24 prelüd, 4 impromptü, 21 noktürn ve pek çok vals, mazurka, polonez,
barkarol, bersöz ve fantezidir (Grout
ve Palisca, 1988).
Chopin, Field’ın
bestelediği noktürnlerden çok etkilenmiş ve bu
eserleri kendi piyano öğrencilerinin eğitiminde de kullanmıştır. Besteci, Field’ın kullandığı noktürn
başlığını ve stilini benimseyerek kendi noktürnlerini
yaratmıştır. Chopin ilk noktürnünü 1827 yılında 17
yaşında iken bestelemiş ve bu eser ölümünden sonra Op.
72, No.1 olarak yayınlanmıştır. Bununla beraber do minör ve do diyez minör noktürnleri yine ölümünden sonra opus numarası
verilmeksizin yayınlanmıştır. Opus 9’dan, Opus 62’ye kadar sıralanan diğer 18 noktürnü ise
değişik zamanlarda bestelenmiştir. Böylece, Chopin’in noktürnlerinin sayısı
toplam olarak 21 adet etmektedir (Palmer, 1984).
Chopin’in üstün yeteneği Field’ın
yarattığı formülün içini kolayca dolduruvermiştir; barkarol bir eşlik üzerinde
hayal gibi akan ezgileri sık sık kesen, oldukça nostaljik kromatik dizilerden
oluşan “coloratura” pasajlar... Noktürn formu Chopin’in ellerinde en
müzikal, en kederli ve en romantik ifade ile gelişmiştir. Chopin eserlerinde
kendi düşüncelerini, hüzünlerini ve özlemlerini ortaya koymuştur. Chopin’in
noktürnleri kesinlikle eşsiz, mükemmel derecede lirik ve çeşitli ruh
durumlarını ve duygularını yansıtan eserlerdir ve kişiliği en çok bu
eserlerinde seçilir. Bu noktürnler esrarengiz ve melankolik, bir gece gibi
yıldızlar, ızdırap, pişmanlık ve romantizm ile doludur. Tıpkı 19. yüzyıl şairi
Alfred de Musset’in şiirlerinde olduğu gibi “en güzel şarkılar, en hüzünlü
şarkılardır”.
Chopin’in noktürnleri romantik
dönemin popular şarkı formundaki karakter parçalarıdır. Noktürnlerinin çoğu 3
bölmeli şarkı (ABA) formundadır. Ancak, Chopin şarkı formu çerçevesi üzerine
oturttuğu eserlerinde temaları improvize ederek formu oldukça serbest bir
şekilde kullanır. Chopin’in eserlerinde kullandığı stil dinleyici tarafından
hemen ayırt edilir. A teması genellikle bel-canto stilinde, B teması ise daha
dramatiktir. Temaları genellikle 4 veya 8 ölçülük cümlelerden oluşmaktadır. Chopin’in
armonileri yenilikçidir. Eserlerinde kromatik armoniler, dissonanslar, küçültülmüş
7’liler
ve büyütülmüş 6’lılarla sınırsız modülasyonlara kapı açar. Bazen kasıtlı olarak
pek çok tona peş peşe modülasyonlar yaparak ana tonalite hissini ortadan
kaldırır. Ezgileri oldukça ateşli ve kadans benzeri süslemelerle doludur ve
adeta opera şarkılarından alınmış gibidir. Pek çok ezgisi Op. 9 No.1; Op. 27,
No. 2; Op. 37, No. 1; Op. 72, No. 1 vb. örneklerinde olduğu gibi melankolik,
inici yapısı ile sanki dalgın, düşünceli bir hava yaratır. Ezgileri renkli bir
ton ve duygusal içeriğinin gereği olarak rubato ile çalınır.
Chopin’in en çok sevilen
noktürnlerinden biri olan Op. 9, No. 2 piyanistik açıdan kolay çalınabilen bir Andante’dir.
Besteci, Marie Pleyel’e adadığı bu noktürnü 1830-32 yıllarında bestelemiş ve
1833’de yayınlamıştır. Bu noktürn pek çok yönden Field’ın 8 numaralı noktürnüne
paralellikler gösterir. Eser Field’ın noktürnü gibi majör bir tondadır (mi
bemol majör). Chopin’in noktürnlerinin dokusu yine Field’ın eserleri gibi
dalgalı ve zengin bir sol el figürünün desteklediği incelikle işlenmiş
ezgilerden oluşmaktadır. Eserin açılış temasında temel olan şey yine Bellini
geleneğinde olan ve büyük atlamalardan oluşan, ifadeli bir “cantilena” stilidir.
Chopin sol elde yer alan barkarol figürünü Field’ın aksine eserin sonuna kadar
korumuştur. Piyanonun geniş bir alanında kullanılan ve valsi anımsatan bu figür
12/8 lik ölçüyü vurgulamaktadır. Besteci sağ pedalı sol el figürünün ve sağ eldeki
ezginin legato çalınabilmesi için ustaca kullanmaktadır. Chopin’in bu
noktürnünün ilk teması (A) aşağıda verilmiştir.
(Chopin,
1951, s. 11)
Chopin eserlerinde kullandığı
temaları genellikle sanki improvize edercesine çeşitleyerek tekrarlar. Bu
noktürn içerisinde pek çok kez tekrarlanan A teması aşağıdaki örnekte görüldüğü
gibi eşsiz süslemeler, kromatik diziler ve değişen ritmik yapısı ile büyük bir
değişime uğrayarak karşımıza çıkar.
Op. 9 Nr. 2
(Chopin,
1951, s. 12)
Bu noktürn klasik anlamda tıpkı
Field’ın eserleri gibi hiç bir form üzerine oturtulamamakta ve sunulan temalar
oldukça serbest olarak kullanılmaktadır. Eserin genel planı A, B ve C
temalarının serbest bir şekilde çeşitlenmesinden oluşmaktadır. Temalar A: a a’,
B: b a’’, B’: b a’’’ ve sürpriz bir yeni tema (C) c c’ gibi bir plan içerisinde
serbestçe sunulmaktadır. Her bir motif 4 ölçüden oluşmaktadır. C bölmesindeki c’
motifi arpejlerle ve büyük bir crescendo ile bir oktav yukarıya çıkarak
oktavları ile oldukça güçlü bir şekilde çalınır. Eser trile benzer bir pasajdan
sonra decrescendo ile oldukça sakin, ninniye benzer bir kodetta ile sona erer.
Op. 27, No. 2 romantik dönemin Paris
salonlarında oldukça ünlü olan bir noktürndür. Chopin bu eseri 1834-35’de
bestelemiş, 1836’da yayınlamış ve Kontes d’Apponyi’ye adamıştır. Bu noktürn Chopin’in
cantabile stilinde, oldukça durgun ve yine büyük olasılıkla İtalyan opera
bestecisi Bellini’nin etkisinde bestelediği bir başka noktürn örneğidir. Eser
bir ölçülük giriş bölümü ile başlar. Sağ elde yer alan berrak, sakin, insanı hipnotize edecek kadar
güzel bir ezgi, sol elde yer alan re bemol major armonisi üzerinde adeta
yüzmektedir. Bu tema arpejler, süslemeler ve kromatik armonilerle doludur. Geniş
bir palette yazılmış olan sol el figürü, Alberti bas partisinin genişletilmiş
bir şeklinden başkası değildir. Chopin bu sol el figürünü yine Field’ın aksine eserin
başından sonuna kadar korumuştur.
(Chopin,
1951, s. 40)
Yine serbest bir form kullanılan bu
eserde A ve B temaları sürekli olarak değişerek karşımıza çıkar. Her bir motifi
yine 4 ölçüden oluşan iki tema genel olarak A: a b ve ilgili minör tonunda (si
bemol minör) sunulan B: c c’ motifleri ile karşımıza çıkar. Genel olarak sürekli
olarak çeşitlenerek tekrar edilen B teması 8 ölçü dışına çıkarak kromatik
düşüşlerle A temasını ana tonda geri getirir. Bu noktürnde sunulan temaların
geliştirilmesi esere dramatik bir nitelik kazandırmakta ve yaratıcı piyanistik
süslemeleri adeta empresyonist akımı çağrıştırmaktadır. Bu noktürn kromatik
armonilerin yol açtığı pek çok modülasyonlar, süslemeler, kromatik diziler,
poliritmik pasajlar, virtüözite seviyesindeki büyük atlamalar ve ritmik
çeşitlemeler ile doludur. Eser yine kromatik
düşüşlerin dramatik bir hava yarattığı büyük ve yine virtüözite seviyesindeki
bir koda ile sona erer.
Ana tonun ilgili minor tonu olan si
bemol minor tonundaki espressivo B
temasının ilk motifi (c) aşağıda verilmiştir. Ezgi oldukça ifadeli, kromatik ve
poliritmik pasajlardan oluşan ve birbirine paralel hareket eden bir düettir.
Op. 27,
No. 2
(Chopin, 1951, s. 40)
Bu motifin nasıl ritmik ve
ezgisel yönden çeşitlendirildiği ve kromatik armonilerle çokseslendirildiğini
aşağıda verilen örnek (c’) gözler önüne sermektedir.
Op. 27, No. 2
(Chopin, 1951, s. 41)
Ritmik çeşitlemeler, poliritmik pasajlar,
sağ eldeki iki sesli ezgi ve kromatik diziler bu motifin çalınmasını
zorlaştırmaktadır. Burada motif si bemol minör yerine bu tonun sudominantı olan mi bemol minör tonunda verilmiştir. Bu
motif kromatik inişlerle ana ton re bemol tonuna dönerek ilk temayı geri
getirir.
Chopin, Field’ın
noktürnlerinden derinden etkilenerek onlara paralel noktürnler bestelemiştir. Chopin’in noktürnleri
kesinlikle eşsiz, mükemmel derecede lirik ve çeşitli ruh durumlarını ve
duyguları yansıtan eserlerdir. Field’ın noktürnleri ise hiç bir zaman Chopin’in kendine özgü
ezgilerine, lirik çizgilerini destekleyen o zengin armonilere ve orijinal
piyano stiline ulaşamaz. Field’ın noktürnleri
kendi döneminde oldukça sevilmesine rağmen bugün kulağa boş ve sönük, melodik
çizginin gidişi amaçsız, sol eldeki eşlik partisindeki figürler monoton ve
bazen tutarsız gelmektedir. Chopin en güzel ezgileri, en mükemmel armonik
eşliklerle birleştirerek, noktürnü romantik dönemin en
sevilen sanat formu haline getirmiştir. Diğer eserleri gibi Chopin’in noktürnleri de popülerliğini hiç bir zaman kaybetmemiştir. Field noktürnlerin yaratıcısı
olmasına rağmen, o dönemden günümüze kadar pek çok besteci Chopin’in noktürnlerini kendilerine model olarak almışlardır.
4.
Sonuç
“Gece müziği”
anlamına gelen noktürn ağır tempolu, lirik, hüzünlü
ve düşsel özellikler taşıyan, solo piyano için bestelenmiş eserlerdir. Noktürnler genellikle romantik karakterli, şiirsel ifadeli
ezgiler ve barkarol bir eşlikten oluşmaktadır. Noktürn
ilk kez İrlanda’lı piyanist ve besteci John Field (1782-1837) tarafından 19. yüzyılın başlarında
yaratılmıştır. Field bu noktürnlerin
yanı sıra piyano çalış tekniği ve şarkı söyler gibi ifadeli tonu ile de pek çok
piyanisti ve besteciyi derinden etkilemiş ve romantik dönemi hazırlamıştır. Yaşadığı
dönemde çok ünlüyken 19. yüzyılın sonlarına doğru unutulmuş ve 20. yüzyılda ise
tekrar keşfedilmiştir. Pek çok eseri Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra ortaya
çıkmıştır. Günümüzde hatırlanıyor olması bestelediği müzikten çok noktürn formunu yaratmış olmasından kaynaklanmaktadır.
Güzel tonu, şiirsel
çekiciliği ve duygusal karakteri Field’ın noktürnlerinin en önemli özellikleridir. Bu eserlerinde klasik
anlamda bir form takip etmemiştir. Noktürnlerinde
verilen bir temayı geliştirmek veya bir program yaratmak yerine bir atmosfer,
bir ruh durumu veya bir duygu hali yaratmıştır. Field’ın
noktürnleri pek çok yönden Chopin’in noktürnlerine paralellik gösterir. Chopin’i cezbeden bu noktürnlerin klasik modeli sol eldeki barkarol bir eşlik
üzerinde sağ elde yer alan melankolik ve rüya gibi akan bir ezgiden oluşur.
Eserlerinde en çok kullandığı şeyler kromatik armoniler, dominant 7’liler, pek
çok modülasyona yol açan küçültülmüş veya büyütülmüş 6’lılar, süslemeler, poliritmik pasajlar, kadanslar ve
kromatik dizilerdir.
Chopin Field’ın bestelediği noktürnlerden
çok etkilenmiş ve bu eserleri kendi piyano öğrencilerinin eğitiminde
kullanmıştır. Field’ın kullandığı noktürn
başlığını ve stilini benimseyerek kendi noktürnlerini
yaratmıştır. Bunun yanı sıra Field’ın kullandığı
besteleme teknikleri Chopin’in kendi stilini yaratmasına da yardımcı olmuştur. Chopin’in
noktürnleri kesinlikle eşsiz, mükemmel derecede lirik
eserlerdir ve çeşitli ruh durumlarını ve duyguları yansıtmaktadır. Bu noktürnler diğer eserleri gibi romantik dönem piyano
edebiyatında önemli bir yer tutmaktadır ve piyano eğitim müziğinin vazgeçilmez
eserlerindendir.
Field’ın noktürnleri ne yazık ki hiç
bir zaman Chopin’in lirik çizgilerini destekleyen o zengin armonilere ve
orijinal piyano stiline ulaşamaz. Kendi döneminde oldukça popüler olmasına
rağmen, Field’ın noktürnleri
bugün kulağa boş ve sönük, ezgi çizgilerinin gidişi amaçsız, sol eldeki eşlik
partisindeki figürler monoton ve bazen tutarsız gelmektedir. Ancak, bu noktürnler
tarihsel öneminden dolayı halen yaşatılmakta ve Chopin’in müziğinde
mükemmelliğe ulaşmış bir müzik çeşidinin embriyonunu temsil etmektedirler.
Kaynaklar
Chiu, C. (2000). “The Nocturnes of John Field”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. (Electronical Theses Heap of NSYSU. http://etd.lib.nsysu.edu.tw/ETD-search/view_etd?URN=etd-0123101-230514).
Chopin, F. (1951). “Nokturny”.
Warsaw, Poland, Instytut Fryderyka Chopina.
Encyclopedia Britannica (1911). In Field, J. (Mayıs, 2004) URL
http://www.malaspina.com/site/person_473.asp
Field, John (18
Nisan 2005a). URL http://www.web-helper.net
Field, J. (2005b). The Irish Romantic.
URL http://www.carolinaclassial.field.html
Field, J. (Mayıs
2004a).
URL http://www.karadar.net/dictionary/field.html
Field, J. (Mayıs
2004b).
URL http://www.trombonelagoon.com/1703392.html
Friskin, J. and Freundlich, I. (1973). “Music for the
Piano”, New York, Dover Pub. Inc.
Gillespie, J. (1965). “Five Centuries of Keyboard Music”, Belmont, CA, Wadsworth Publishing Company, Inc.
Grout, D. J. and Palisca, C. V. (1988). “A History of Western Music”, New York, NY, W.W. Norton
& Company, Inc.
Hinson, M. (1987). “Guide to the
Pianist’s Repertoire”, Bloomington and Indianapolis, Indiana University Press.
Kamien, R. (2002). “Music: An
Appreciation”, New York, NY, McGraw Hill Companies, Inc.
Magrath, J. (1995). “The Pianist’s
Guide to Standard Teaching and Performance Literature”,Van Nuys, CA, Alfred.
Palisca, C. V. (Ed.) (1988). “Norton Anthology of Western Music” (Vol. 2), New York, NY,
W.W. Norton & Company, Inc.
Palmer, W. A. (Ed.) (1984). “Nocturnes for the Piano”,
Van Nuys, California, Alfred
Pub. Co.
Pamir, L. (1989). “Müzikte
Geniş Soluklar”, İstanbul, Ada Yayınları.
Randel, D. M. (1978). “Harvard
Concise Dictionary of Music”, Cambridge, The Belknap Press of Harvard
University Press.
Todd, R. L. (Ed.) (1990). “Nineteenth-Century Piano Music”,
New York, NY, Schirmer Books.
Say, A. (2002). “Müzik Sözlüğü”, Ankara,
Müzik Ansiklopedisi Yayınları.