BİLDİRİLER |
|
PİYANO EĞİTİMİNDE ETKİN
ÖĞRETİM İÇİN
ÖĞRENCİLERİN ÖĞRENME DURUMLARININ
ROLÜ
Doç. Z. Seçkin
Gökbudak
Selçuk Ünv. Eğt.Fak.
GSEB MEABD-Konya
* Cumhuriyetimizin 80. Yılında Müzik
Sempozyumu, 30-31 Ekim 2003,
İnönü Üniversitesi, Malatya
Bildiriler,s.193-197.
1. Giriş
“Öğrenme, birey ve çevresi arasındaki etkileşim sonucu
oluşan kalıcı yaşantı ürünlerinin bireylerde oluşturduğu olumlu yöndeki
davranış değişimleridir. Öğretim ise belirli bir öğretme durumunda saptanmış
amaçlara, en etkili biçimde ulaşabilmek için uygun personel, araç-gereç, yöntem
ve teknikler kullanma etkinliğidir” (Babadoğan,1997).
Öğretme ve öğrenme birbirleriyle iç içe olan bir etkinlik olup, öğretmede
öğrencinin rolü, öğrenmede öğrenenin rolü fazladır (Fidan,1996). Öğrenen-öğreten
arasındaki sağlıklı iletişim ise başarılı eğitimin bir koşuludur. Özellikle,
birebir yapılan bir eğitimde öğretmen, öğrencilerin tepkilerine bakarak ne
ölçüde öğrettiğini ölçebilir ve aynı zamanda nasıl öğretmesi gerektiğini de belirleyebilir (Küçükahmet,1999). Piyano eğitimi de birebir yapılan bir
eğitim olduğundan, bu eğitimde öğretmen, öğrencinin tepkilerinden ona ne ölçüde
öğrettiğini ve nasıl öğretmesi gerektiğini daha kolay belirleyebilir.
Bir öğretim yönteminin her ders ve tüm öğrenciler için
verimli olması beklenemez. Öğretmen, öğrencilerinin öğrenme şekline ve
anlatacağı konunun özelliklerine göre değişik öğretim yöntem ve teknikleri
kullanabilmelidir (Özden,1997). Genellikle, birçok piyano eğitimcisi
kendilerine öğretildiği gibi piyanoyu öğretir. Oysa, öğrenciler farklı yollarla
öğrenirler ve her öğrencinin “öğrenme durumu” (buna öğrenme şekli, öğrenme
stili de denebilir) farklıdır. Bu farklılıklar ara-sıra öğretmenleri çıkmaza
sürükleyebilir. Örneğin, bir öğrenci piyano parçasını çalabilir, ancak nota
okuyamaz veya nota okuyabilir, ancak ezberleyemez. Çoğu piyano öğretmenlerinde
olduğu gibi, diğer branş öğretmenleri de buna benzer örneklerle muhakkak
karşılaşmış veya karşılaşmaktadır. Piyano öğretmeni için zor olan bu
deneyimler, “öğrencilerin öğrenme durumları” yoluyla aşılabilir ve öğrenci de
öğretmen de “bu işi beceremeyeceğim” ümitsizliğine kapılmadan başarısızlıklar
başarıya çevrilebilir. Bu nedenle, öğretmenin öğrencisini çok iyi tanıması
gerekir. Bir başka deyişle, öğrencinin öğrenme durumunun tespit edilmesi,
öğretmenin öğrencisinin müzikal davranışlarını çok dikkatli bir şekilde
gözlemlemesiyle gerçekleşir. Ayrıca bunun için, var olan bazı testlerden de
yardım alınabilir.
Bireylerin öğrenmeyi farklı şekillerde gerçekleştirmelerinin
nedeni, onların farklı algısal özelliklere (görsel-işitsel-dokunsal
) sahip olmalarından ileri gelmektedir. Buna bağlı olarak bireyler, eğitimde de
algıya yönelik farklılıklar göstermektedir (Ömür,2003). Müzik eğitiminde,
dolayısıyla piyano eğitiminde de durum böyledir. Pamir’in
(1984) “öğrencinin yetenek türü” olarak adlandırdığı öğrencinin öğrenme durumu,
temel olarak üçe ayrılır: Görsel, işitsel ve devinimsel/dokunsal.
İyi nota okuyan ve notayı göz önüne getirerek müziği anlayan bir öğrenci
“görsel öğrenci”dir. Müziği dinleyerek öğrenen ve
algılayan öğrenci “işitsel öğrenci”dir. “Devinimsel/dokunsal öğrenci” ise el-kol hareketleri (vücut
hareketleri) ve dokunma hissiyle öğrenen öğrencidir. Genellikle bu öğrenme
durumlarından birisi her zaman daha baskın olmasına rağmen, diğerleriyle bir
dereceye kadar ortaktır (Garcia,2002). Çünkü,
öğrenciler zaman içerisinde diğer öğrenme durumlarını kendi öğrenme
durumlarıyla birleştirmeyi öğrenir.
Bilindiği gibi müziğe en yatkın olan öğrenciler işitsel ve
devinimsel olanlardır (Pamir,1984). Başarı oranı bu
öğrencilerde daha yüksektir. Ancak, diğer öğrencilerin de doğru yönlendirilmesi
ve onların öğrenme durumlarına uygun olan öğretme yöntemlerinin seçilmesi ile
başarı oranları yükselebilir. Müzik eğitimiyle ilgili olarak, her ne kadar
sınırlı olsa da, bu konuda yapılmış araştırmalar mevcuttur. Örneğin, Persellin ve Pierce (1988)
yaptıkları bir araştırmada, öğrencilerin tercih ettikleri öğrenme metotlarıyla
basit ritimleri daha az zamanda daha az hatayla öğrendiklerini tespit etmiştir.
Ayrıca Ömür (2003), Nöro Linguistik
Programlama modeli doğrultusunda öğrencilerin kullandıkları temsil
sistemlerinden (görsel-işitsel-devinimsel/dokunsal)
yola çıkarak uygulanan tekniklerle öğrencilerin piyanodaki performanslarının
arttığını ve başarı düzeylerinin olumlu yönde etkilendiğini tespit etmiştir.
Araştırmalardan da anlaşıldığı üzere, öğrencilerin kendi
öğrenme durumlarına göre bir öğretim yönteminin seçilmesi, her eğitimde olduğu
gibi, piyano eğitiminde de onların başarılarını artıracaktır. Bu nedenle,
öğretmenler öğrencilerin öğrenme durumlarının ortak ve ayrılan yanlarını iyi
bilmek durumundadır.
2. Öğrencilerin
Öğrenme Durumları
2.1.Görsel öğrenci: Görsel öğrenci gerçekte gördüğüne
kafa yorar ve notaları sembol/şekil olarak gördüğünden iyi bir okuyucudur.
Ancak, yeni çalınan bir melodiyi tekrarlaması istendiğinde bunu yapamayabilir.
Bu nedenle kulaktan çalmayı sevmez. Yazılı bulunan teori alıştırmalarını,
egzersiz kitaplarını ve eserleri çalışmayı sever. Ayrıntılara odaklanır.
Okuduğu metne oldukça bağımlı olduğundan ezberleme zor gerçekleşebilir.
2.2.İşitsel öğrenci: İşitsel öğrenci en iyi duyarak veya
dinleyerek ve duyduğunu tekrarlayarak öğrenir. Kulaktan çalmayı sever ve
kulaktan her şeyi çalabilen bir öğrenci olabilir. Ancak basit bir müziği bile
okumakta güçlük çekebilir. Çünkü, sonra çalacağı notaları okumaktan çok tahmin
eder. Bestecinin parça içerisinde kullandığı notaları ve ritimleri kendi
geliştirdikleriyle değiştirebilir. Çok kolay ezberler.
2.3.Devinimsel/dokunsal öğrenci: Bu öğrenci dokunma hissiyle ve nota kalıplarını ellerinin
altında hissedinceye kadar yaparak öğrenir. Bunu yaparken de vücut hareketi
uygular. Öğrendiği parçayı tekrar-tekrar ve sesli (gürültülü) çalmaktan
hoşlanır. Yeni bir parça çalışırken ellerinin altında oluşturduğu bir parmak
şekli veya kalıbını değiştirmek son derece zordur. Dokunma hissiyle hemen
ezberler.
Garcia (2002), piyano öğretmenlerine yardımcı olması amacıyla,
piyano öğrencilerinin öğrenme
durumlarına ve özelliklerine ilişkin bir tablo oluşturmuştur. Buna göre;
GÖRSEL |
İŞİTSEL |
DEVİNİMSEL/DOKUNSAL |
İyi
okuyucu, notayı doğru çalar. |
Kulaktan çalmaya çok güvenir.Notaları düşünmekten çok
tahmin etmeyi yeğler. Parçadaki notaları sık-sık değiştirir, çünkü kullandığı
ses kendisine daha güzel gelir. |
Hissederek çalar.Çalışmaktan çok tekrar etmeye isteklidir.
Geleneksel yolla sunulan bir notanın anlatım süresi ona zor gelebilir. |
Kulaktan çalmayı sevmez. |
Sıklıkla şarkıları uydurur veya doğaçlamayı sever.
Şarkıları seçmekten hoşlanır. |
Şimdiye kadar öğrendiği şarkıları çalmayı sever. |
Bazen, ses kalitesine veya cümlelemeye
duyarsızlık gösterir. Çalınan melodiyi söyleyemeyebilir. Pedali uygunsuz şekilde basabilir. Mekanik çalabilir. |
Genellikle etkileyici bir çalıcıdır. Nasıl ses çıkardığı
konusunda dikkatlidir. |
Büyük hevesle çalacaktır. Nasıl çaldığı çıkardığı sesten
daha önemli olabilir. Her şeyi karıştırabilir, gürültücüdür. |
Ezberleme problemi vardır. |
Gerekirse uydurabilir. |
Kolayca ezberleyebilir, fakat dokunmayla. |
Parmaklara dikkati azdır. Sürekli parmak egzersizleri
yapmadığı için bir parçayı öğrenmede güçlük çekebilir. |
Eğer yeni parmak kullanımları ses kalitesini etkiliyorsa değişik
parmak stillerine daha istekli olabilir. |
Edindiği parmak kullanımını değiştirmesi kesinlikle
zordur |
Ayrıntılara odaklanabilir. Baştan sona çalmayı tercih eder
ve her bölümü yavaş-yavaş pekiştirir. |
Düzeltmeden önce, genellikle yanlışlarla birlikte tüm
parçanın genel yapısını hissetmeyi sever. |
Düzeltmeden önce, genellikle yanlışlarla birlikte tüm
parçanın genel yapısını hissetmeyi sever. |
Yazılı partisyona çok güvendiğinden acayip tekniklere
sahip olabilir. Genellikle vücudun doğal yapısının ne hissettiğinin farkında
değildir. |
Genellikle teknik çalışma eğilimindedir. |
Genellikle klavyede rahattır. Bir şeyi öğrenmek istiyorsa
teknik çalışmaya meyillidir. Genellikle vücudun ne hissettiğinin farkındadır. |
En iyi, müziği ve yazılı emirleri okuyarak öğrenir.
Alıştırma kitaplarını, yazılı teoriyi ve alıştırma yazılımlarını sever. |
En iyi, yaparak ve tekrarlayarak öğrenir. Müzik kayıtları
ve bilgiler çok etkili olabilir. Bilginin işitsel uygulaması onlar için en
iyisidir. |
En iyi, yaparak ve tekrarlayarak öğrenir. Anlaması
için oyunlar ve faaliyetler gereklidir. Klavyedeki
yapıları görmesi ve hissetmesi için, sık-sık uygulanan bir akor yaklaşımı bu öğrencilere iyi cevap verebilir. |
Görüldüğü gibi bu tablo, öğretmenlerin öğrencilerinin
öğrenme durumlarını belirlemesine yardım etmeye yöneliktir. Bu bilgilerle
donatılan bir öğretmen, kendi öğretme yöntemlerinin planlanmasında öğrencinin
doğal gücünü kullanabilir. Örneğin, işitsel yönden güçlü olan bir öğrencinin
iyi bir nota okuyucusu olması için, öğretmenin, işitsel ağırlıklı nota okuma
yöntemi bulması veya geliştirmesi yararlı olabilecektir.
3. Öğrencilerin
Öğrenme Durumlarına Göre Piyano Öğretim Yöntemlerine Yönelik Bazı Öneriler
3.1.Görsel öğrenciler
için öğretim yöntemleri: Görsel öğrencilerde “gözler” önemli olduğu için, bilgiler en iyi
şekilde görsel yolla sunulur. Okumayla, yazmayla veya resimlere bakarak.
Piyanoya yeni başlayan görsel öğrenci için, piyanonun fiziksel yapısıyla
birlikte görsel şekillerin verilmesi önemli bir ilk adım olabilir. Ayrıca, bu
öğrencilere tümden gidiş yoluyla veya yazılı müzik tarihiyle öğretmekte
kolaydır. Örneğin, daire şeklinde pasta çizerek bunun bir bütün olduğu ve
yanına da notayı çizerek bunun da bir bütün olduğu söylenebilir. Ardından da
pastayı yarıya bölüp yarım olduğu ve notanın da yarısı budur deyip notayı çizip
göstermek onlar için algılanması kolay olan görsel bilgiler olacaktır. Ya da, hiçbir çizgisi olmayan, sadece aşağı-yukarı söyleme
sembolleri olan Gregorian işaretlerinden başlayarak, Guido de Arezzo’nun okumayı
kolaylaştırmak için renkli çizgiler kullandığını, özellikle Fa çizgisini
kırmızıya boyadığını, ancak yine de nota okumanın zor olduğunu ve Rönesans’ın
sonuna doğru ayrı anahtarları olan eşit beş çizginin doğduğunu ve Barok Çağın
sonunda da bugün kullandığımız sağ el için Sol, sol el için Fa anahtarlarının
kullanıldığını, ortada ise çizgisi olmayan Do sesinin bulunduğunu anlatır bu
küçük hikayeyi resimlemek veya çizmek, görsel olarak öğrenen öğrencinin
başlangıç noktası için kısa ve etkili bir yol olabilir. Yukarıda söz edilen bu
işe ölçü sayısı ve bağların tanımları eklenerek devam edilir. Ancak görsel
olacak şekilde her şeyi işaretlemek unutulmamalıdır.
Daha ileri düzeyde olan görsel öğrencilerde, yeni bir
parçanın çalışılması esnasında öncelikle partisyonları okutmakla başlamak
onların en çok sevdiği iştir. Bu arada parçadaki aralıklar, akorlar,
ritimler gibi görsel olarak verilen bilgilerin değerlendirilmesi de
gerekmektedir. Ayrıca görsel bir çalışma esnasında öğrencinin melodiyi bulması
istenir. Bulunan melodi piyanoda çaldırılır ve görsel herhangi bir işaretle
belirlenir. Bunlar renkler, resimler, semboller, simgeler gibi şeylerdir.
Ayrıca parça bir bütün olarak çalışıldıktan sonra parçanın ne anlama geldiğini
gösterir resim yapma, hayal kurma, bir kişiyle veya bir başka olayla
bağdaştırma gibi onun görsel imgelerini geliştirir sorular yöneltilebilir. Bu
çalışmalar, mekanik olarak çalan görsel öğrencinin ifade gücünü artıracak ve
geliştirecektir.
Kısaca şu söylenebilir, görsel bir öğrenci, bilgiyi görsel
bir madde eşlik ettiği zaman hafızasında tutacaktır.
3.2.İşitsel öğrenciler
için öğretim yöntemleri: İşitsel öğrencilerde “kulaklar” önem kazanmaktadır. Çünkü, bu öğrenci
dinleyerek ve dinlediğini tekrarlayarak öğrenmeyi sevdiği için bilgiler işitsel
yolla sunulur. İşitsel öğrencilerde teori ikinci planda olmalıdır. Ayrıca
piyanoya ve müziğe yeni başlayan bu tip öğrencilerde vücut dilini ve belirli
ritmik kalıpları kullanmak da faydalı olabilir. Örneğin, sapı olmayan siyah bir
nota çizip öğrenciden her nota için el çırpması ve siyah demesi istenir. Bu notalardan çokça çizerek aynı işlem
yaptırılır. Ardından içi boş ve sapı olmayan bir nota çizerek buna da beyaz
demesi ve ellerini çırpıp havaya
kaldırması istenir. Böylelikle bir ve iki vuruşluk notaların ilk temelleri
atılmış olur. Bu ritmik kombinasyonlar çoğaltılabilir ( SSB, SSB, BSS, BSS gibi
). Öğrenci bunları yaparken hem söyleyecek, hem de el çırpacaktır. Daha sonra
da bu kalıplar gerçek nota değerleriyle öğrenciye gösterilecektir. Bu yaklaşım
kısa notadan daha uzun nota değerlerine kadar uzanır.
Yine, yeni başlayan işitsel öğrencilere notaları önce çalıp
sonra ona söyletmek gerekmektedir. Örneğin, orta Do sesini önce çalmak,
söylemek ve işaretlemek, daha sonra da öğrencinin notayı isimlendirerek
söylemesini ve çalmasını istemekle başlamak iyi bir çıkış yoludur. Ardından iki
anahtarı çizmek, isimlendirmek ve çıkış noktası olan orta Do sesini kırmızı bir
çizgiyle belirtmek, onun için bu notanın kılavuz nota olacağının bir işareti
olacaktır. Sonra, orta Do sesinden başlayıp, aşağı ve yukarı inip-çıkan
seslerin aralıklarını dinleterek ve bu nota aralıklarını şarkılarla
eşleştirerek kavratmak ilk adımlardır. Daha sonraki adımlarda da bu yöntemler
devam eder. Örneğin, Fa ve Sol anahtarlarının başladığı çizgiler veya yine bu
anahtarlarda yer alan Do seslerinin renklendirilmesi onlar için nota
okumalarını kolaylaştıracak kılavuz notalar olacaktır. Ayrıca, işitsel öğrenci
için yüksek sesle notaları veya ritmik kalıpları söylemek, anlamayı ve hafızayı
geliştirecektir.
Daha ileri düzeyde olan işitsel öğrenci ile yeni bir parça
çalışılırken, önce parça çalınır ve öğrenciye dinletilir. Bu öğrencilerde okuma
güçlüğü olduğundan, öğrenciden parçanın ana melodisini, parça içerisinde geçen
dizileri, üçlü veya dörtlü akorları, sık-sık
kullanılan ritmik kalıpları ve benzer şekilleri dinlemesi istenir. Sonra,
kulaktan belirli şekilleri çalması ve bu şekillerin partisyonda bulunması
istenir. Notalar ile çalınan şekiller kontrol edilir. Çünkü, onların nota
okumalarını geliştirmek, yazılı şekillerin çalınan seslerle eşleştirilmesi ve
aradaki farkların tespit edilmesiyle mümkün olabilir. Bunlardan başka, onların
ifade gücünü artıracak sözel anlatımlar da ihmal edilmemelidir.
Kısaca, unutulmaması gereken ve bu öğrenciler için
söylenecek olan en önemli şey, sesin her zaman notadan önce geldiğidir.
3.3.Devinimsel/dokunsal öğrenciler
için öğretim yöntemleri: Bu öğrenciler, en iyi şekilde dokunma hisleriyle yaparak
öğrendiklerinden “vücut dili” önem kazanır. Nota kalıplarını ellerinin altında,
parmaklarının arasında hissetmesi gerekmektedir. Piyano eğitimine yeni başlayan
bu tip öğrencilerde de işitsel öğrencilere uygulanan yöntemler kullanılabilir.
Ancak, çalacağı bir nota kalıbının başlangıç notasını çizmek veya bir sembol
koymak yazılı partisyonda onların görülmesini hızlandıracaktır. Ayrıca,
başlangıçta her notada parmak numarasının olması da onların farklı parmak
kullanımlarını engeller. Çünkü, bu öğrencilerin alıştıkları parmak
kullanımlarını değiştirmek son derece güçtür. Daha sonra, her bir notanın
parmak numarası yerine sadece değişen parmakların numaraları verilmeli ve
bunlar önceden öğretilmelidir. Bu, öğrencinin çalışmaya başlamadan önce dokunsal anlayışa sahip olması açısından önemlidir.
Aynı parçayı tekrar-tekrar çalmaktan hoşlanan bu
öğrencilere, yeni bir parçanın çalışılması zor geldiğinden, parça içerisinde
yapılması gerekenler sırayla verilmelidir. Öncelikle, çalınacak olan notanın
yazdırılması onun yazılı partisyonda ne olduğunu hatırlaması ve hissetmesi
açısından önemli olabilir. Bir staccato çalış gibi,
küçük bölümlerin veya figürlerin fiziksel uygulamaları ve tekrarları da
önemlidir. Çünkü, notayı gördüğünde uygulanması gereken fiziksel davranışlar
önceden uygulanmış ve herhangi bir yanlışlığa yer verilmemiş olacaktır. Piyano
başında değişik parmak kombinasyonları kullanarak aralık ve akorları
çalmak da öğrencilerin onları hissetmesini sağlayacaktır. Ayrıca en önemli şeylerden
birisi de, onların çıkardığı sesleri taklit yoluyla çıkarmak ve olması gereken
ses kalitesini çalarak onlara hissettirmektir. Bu, onları daha duyarlı bir müzikaliteye teşvik edecektir.
4. Sonuç
Öğrenme yüzdesinin artması, öğretmenin öğrencisinin öğrenme
durumunu tespit edebilmesi ve ona göre bilgiyi sunma yöntemlerini öğrenmesine
bağlıdır. Bu arada, öğretmenlerin kendilerinin de hangi grupta olduğunu
bilmesi, kendi öğretim yöntemlerini değerlendirmesi açısından önemlidir.
Öğretmenin öğretme yöntemi, öğrencinin öğrenme yöntemine uymuyorsa öğrenme
güçleşir. Bu nedenle, yukarıda sözü edilen tanımlar doğrultusunda, piyano
öğretmenlerinin kendilerini ve öğrencilerini tanıyabilmesi önem kazanmaktadır.
Ültanır’ın (1997) “öğrenme başarısındaki
hareket”i tüm eğitimciler tarafından dikkate alınmalıdır.
Kaynakça
Babadoğan, C.(1997), “Öğretmenlerin Öğrenme
Stratejilerine Sahip Olma
Düzeyleri İle Öğretim Stratejilerini Kullanma Düzeyleri
Arasındaki İlişki”, Nasıl Bir Eğitim
Sistemi: Güncel Uygulamalar ve
Geleceğe İlişkin Öneriler,
Eğitim Sempozyumu - 1997, Bilgisayar Yayınları 1, s.78, İzmir.
Fidan, N.(1996), “Okulda
Öğrenme ve Öğretme”, Alkım Yayınevi, s.10, İstanbul.
Garcia, L.(2002), “Learning
Styles and Piano Teaching”, Piano Pedagogy Forum,
v.5, No.1, p.1-3, University
of South Carolina School of Music.
Küçükahmet, L.(1999), “Öğretimde Planlama ve
Değerlendirme”, Alkım
Yayınevi, s. 34, İstanbul.
Ömür, Ö.(2003),“Piyano
Eğitiminde Nöro Linguistik Proglamlama Tekniklerinin Öğrenci Başarısı Üzerindeki
Etkileri”,Yayımlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, s.38-79, Ankara.
Özden, Y.(1997), “Öğrenme ve Öğretme”, Önder Matbaacılık, s.135, Ankara.
Pamir, L.(1984),“Çağdaş Piyano Eğitimi”,Beyaz Köşk(Müzik Sarayı)Yayınları,s.45,
İstanbul
Persellin,D.C.and Pierce,C.(1988), “Association
of Preference For Modality to Learning of Rhythm Patterns in Music”, Perceptual and Motor Skills 67,
p.825-826
Ültanır, Y.G.(1997), “Öğrenme Kuramları”,Hatipoğlu Yayınevi,
s.96, Ankara.