BİLDİRİLER |
MÜZİK ÖĞRETMENİ
YETİŞTİRMEDE
AVRUPA
ve TÜRK CUMHURİYETLERİ ile
TÜRKİYE ARASINDAKİ ETKİLEŞİM *
Gazi Ünv. Gazi Eğt. Fak.
GSEB-MEABD
* Uluslararası Avrupa ve Türk
Cumhuriyetleri’nde
Müzik Kültürü ve Müzik Eğitimi
Kongresi
Bildirisi, 13-16 Kasım 2002,
GÜGEF, Ankara.
GİRİŞ:
Müzik
öğretmenliği,örgün genel müzik eğitiminin hedeflerine ulaşmasında en etkili
unsurlardan biridir.Türkiye’de müzik öğretmenliği eğitimi tarihine
bakıldığında, müzik öğretmeni yetiştiren kurum olarak, Cumhuriyet’in kuruluşunu
takip eden yıllarda henüz hukuk fakültesi (1925 te), ve konservatuvar (1934 te)
gibi pek çok okul açılmamışken’’Ulu Önder Atatürk’ün direktifleriyle 1924
yılında Ankara’da ilkin Musiki
Darülmuallimini adıyla kurulan, kısa bir süre sonra Musiki Muallim Mektebi (Müzik Öğretmen Okulu) olarak adlandırılan’’
ve (Uçan,1994) bugünkü GÜGEF müzik eğitimi anabilim dalının da temelini
oluşturan okul görülmektedir.
Bu okul zamanla,
(1924-1937) ortaeğitim düzeyindeki Musiki Muallim Mektebinden,( 1937-1978 ) üç
yıllk yükseköğretim düzeyindeki Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Şubesine, oradan(
1978-1982 ) dört yıllık yükseköğretim düzeyindeki Gazi Yüksek Öğretmen Okulu
Müzik Bölümüne ve 1982 de üniversiter
sisteme geçilmesiyle daha da gelişerek, lisans-yüksek lisans-doktora ve ona
eşdeğer sanatta yeterlik düzeyinde eğitim veren Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim
Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümüne ulaşmıştır. Ancak, son olarak 1997 yılında
eğitim fakültelerinin yeniden yapılandırılması kapsamında resim-iş eğitimi
bölümü ile birleştirilmiş ve ‘’bölüm’’niteliğinden çıkarılarak ‘’Müzik Eğitimi
Anabilim Dalı’’ na dönüştürülmüştür.
Türkiye’de müzik
öğretmenliği eğitimi veren kurumların sayısı 1960 lı yıllarda ikiye, 1970 li
yıllarda dörde çıkarak artmış, bugün ise 21e ulaşmıştır. (Şentürk, 2001)
Günümüzün, siyasi,
ekonomik ve teknolojik gelişmelerine bağlı olarak küreselleşen dünyasında,
ülkeler arasında kültür ve eğitim alanındaki etkileşim de eskiye oranla daha
yoğun yaşanmaktadır. Bu bağlamda özellikle eğitimdeki gelişmeler, yeni eğitim alanları ile öğretim
yöntem ve tekniklerinin başka ülkelerde de incelenme, araştırılma, denenme ve
uygulanma olanağını sağlamaktır. Buna ulusların kendi kültürlerini diğer
toplumlara tanıtma ve yayma çalışmaları ile çokkültürlü (multicultural) toplum
anlayışı da eklenince, uluslararası etkileşimin yoğunluğu daha da
artmaktadır.
Bilindiği gibi
müzik aynı zamanda ‘’iletişim ve etkileşim aracı’’dır. Bu yönüyle de insan yaşamında çok önemli işlevleri vardır.
Uluslararası kültür etkinlikleri bu işlevselliğin bireyler ve toplumlar
tarafından daha kolay farkedilip hayata geçirilmesine zemin hazırlamakta, yardımcı
olmaktadır.
Türkiye, coğrafi konumu
nedeniyle tarihin her döneminde Avrupa ile Asya arasında, kıtalar arası farklı kültürlerin aktarımında köprü görevi
üstlenmiştir.Bu görev sadece bulunduğu konumdan dolayı değil, aynı zamanda
çeşitli Anadolu uygarlıklarının zengin kültür birikimini barındırıp yaşatarak,
komşu ülkelerle paylaşması ve etkileşmesi sonucunda edindiği misyonudur.
Öte taraftan, 1990
lı yıllarda Türk Cumhuriyetlerinin kurulması ile hızlanan etkileşim, kökleri
Orta Asya’ya uzanan Türk kültürünün, Türkiye’deki devamına yeni boyutlar
getirerek katkı sağlamakta, Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye arasında başta
eğitim ve kültür olmak üzere çeşitli alanlarda ülkeler arası işbirliğini ve
eşgüdümlü çalışmayı zorunlu kılmaktadır.
Bu etkileşim,
21.yüzyılın hızlı teknolojik gelişmelerine bağlı olarak komşu ülkeleri de
aşmakta, küreselleşme adı altında dünyayı küçültmekte ve sonuçta ulusların bir yandan yeni kültürleri
tanımasına, diğer taraftan kendi ulusal kültürlerini dünyanın değişik
uluslarına tanıtıp benimsetmesine neden olmaktadır.
Bu bağlamda,
Türkiye’nin müzik öğretmeni yetiştirme sisteminde Türkiye ile Avrupa Ülkeleri
ve Türk Cumhuriyetleri arasındaki etkileşim, araştırılıp tartışılması gereken
önemli bir konu olarak görülmüş, Avrupa ve Türk Cumhuriyetlerinde Müzik Eğitimi
ve Kültürü kongresinde ele alınması uygun bulunmuştur.
Bildiri, betimsel
bir araştırma sonucu elde edilen bulgulara göre hazırlanmıştır. Veri toplama
yöntemlerinde, sözkonusu ülkelerdeki müzik öğretmenliği eğitimine ilişkin
Türkçe, İngilizce ve Fransızca yazılı kaynaklar taranmış, ayrıca Almanya,
Bulgaristan, Moldova, Türkmenistan ve Azerbaycan müzik öğretmenliği eğitimini bilen ve uzman
olarak kabul edilen eğitimcilerle, görüşme tekniğine uygun olarak yazılı
görüşme yapılıp bulgulara ulaşılmıştır. Avrupa ülkeleri ve Türk
Cumhuriyetlerindeki bulgular ayrı ayrı ele alındıktan sonra, bütün olarak
yorumlanmış ve tartışılmıştır.
Müzik
öğretmenliği eğitimi, bireye belli müziksel davranışlar kazandırmak ve/veya
müziksel davranışlarında amaçlı olarak olumlu değişiklikler yapmak görevini
üstlenen müzik öğretmenini yetiştirmek
için uygulanan, bir meslek eğitimidir.
Bu
bakımdan müzik öğretmeni, bireyin müziksel davranışları kazanıp kazanamamasında
doğrudan sorumluluğu olan kişidir. Bu
yönüyle de toplumların müziksel beğeni ve gelişmişlik düzeylerinde etkin
görevler üstlenmiştir. Dolayısıyla amaçlanan müziksel davranışların öğretilme yöntem
ve tekniklerini iyi bilip uygulama becerisine de sahip olmalıdır.Yani, yalnız
yeterli ve yetkin bir müzisyen değil, aynı zamanda iyi bir eğitici ve öğretici
olmalıdır.Türkiye’de 1997 yılından beri uygulanan müzik öğretmenliği
programında mesleki formasyonun kazandırılmasına gereken önemin verildiği
görülmektedir.
Bazı
Avrupa ülkeleri ve özellikle Türk Cumhuriyetlerinde hala özel bir meslek
eğitimi olarak düşünülmediği görülen müzik öğretmenliği eğitimine Türkiye’de, hukuk fakültesi ve konservatuvar
gibi kurumlardan önce 1924 yılında Ulu Önder Atatürk’ün direktifleriyle açılan Musiki Darülmuallimini adlı okulda
başlanılmıştır. Burada dikkati çeken önemli husus, performansa yönelik olarak
sanatçı ve icracılık eğitimi verilen okulun, yani konservatuvarın, bu okuldan
ayrı tutulması ve müzik öğretmenliğinin ayrı bir meslek olduğunun bilincinde
olunarak, önceliğin müzik öğretmenliği meslek eğitimine verilmesidir.
Günümüz
Türkiye’sinde müzik öğretmenliği eğitiminde uygulanan programlar, ülkenin
eğitim ve kültür politikaları ile gelişen dünya koşulları dikkate alınarak
sürekli bir değişim ve gelişim göstermekedir.
1.1.Avrupa’da Müzik Öğretmenliği
Eğitimi
1981
yılında Frommelt, yayınladığı Avrupa Birliği raporuna göre’’her bireyin müzik
yeteneğini geliştirip kendisini müzikle ifade edebilmesi gerekliliğine rağmen,
ne yazık ki Avrupa’da müzik eğitimi, eğitim kurumlarında ve müzik eğitimcisi
yetiştirmede istenilen düzeyde değildir” diyerek, “o yıllardaki müzik öğretmeni
yetiştirme işinin genellikle çok da ciddiye alınmadığını’’ belirtmiştir.(Spelman and Killeavy,1988)
Ayrıca,
İrlanda’da 1976 yılında ‘’Irish National
Teachers’ Organisation’’ İrlanda Ulusal Öğretmenler Birliği tarafından yapılan
bir araştırmada sınıf öğretmenlerinin ancak %51 inin müzik dersi verirken
kendisini mutlu ve yeterli gördüğünü
belirtmiştir.1977 ve 1980 yıllarında yapılan benzer araştırmalar ise müzik öğretmenlerinin
bu dersi hayata geçirişlerini yeterli bulmadıkları sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Ancak, daha sonraki araştırmalar, örneğin 1985 yılında Herron yayınladığı Arts
Courcil Deaf Ears adlı raporda genel müzik eğitimi yanında müzik öğretmeni
eğitiminde, eğitim fakültelerine giren adayların durumlarının eskiye oranla çok
daha iyi, yetişmiş ve hazır olduğunu belirterek, İrlanda’da genel ve mesleki
müzik eğitiminde kısa zamanda alınan mesafe hakkında ipuçları vermektedir.
Bildiri için yapılan araştırma bulgularına
göre Almanya’daki mesleki müzik
eğitimine bakıldığında, ‘konservatuvar ve müzik akademisi olmak üzere
mesleki müzik eğitimi veren iki tür müzik eğitim kurumu olduğu görülmektedir.
Konservatuvarların, gymnasiumlara paralel olarak 10-13 yaşlarından itibaren,
çocuğun müzik yeteneğini geliştirmek amacına yönelik, en fazla 4 yıl müzik
eğitimi verilen okullar olduğu, mezun olanlardan müziği meslek olarak seçmek
isteyenlerin ancak, ya müzik akademilerinin (müzik hochschule) okul müziği
(schulmuzik) bölümüne giderek müzik öğretmeni olabileceği, ya da bireysel
performans/sanatçılık bölümlerine giderek sanatçı olabilecekleri elde edilen
bulgulardandır.
Burada
dikkati çeken durum, konservatuvar programlarının çocuğun müzik yeteneğini
geliştirmek üzere hazırlanması ve ortaöğretim düzeyinde mesleki müzik eğitimi
vermesinin yanında, müzik öğretmeni veya profesyonel icracı (sanatçı) olmak
için ayrıca müzik hochschule diye adlandırılan müzik akademileri/müzik yüksek
okullarından mezun olmak gerekliliğidir. Yani konservatuvarların öğrenciye
meslek kazandırmadığı, ancak mesleğe
hazırlık eğitimi verdiği görülmektedir.
Bulgulara
göre, Almanya’da konservatuvara gitmeden önce çocukların, ilköğretim kurumları olan gymnasiumlarda,
zorunlu müzik dersleriyle birlikte koro çalışmaları yaptıkları görülmektedir.
Ayrıca bulgular, ülkede müzik eğitimine erken yaşlarda özel derslerle başlama
geleneği sonucunda, öğrencilerin mutlaka blokflüt çalmaları, istisnasız olarak
nota okumaları, yürüyüş marşlarını ve okul şarkılarını söylemeyi bilmeleri, onları ileride
konservatuvar eğitimine hazırlamada etkili ve yönlendirici olduğunu
düşündürmektedir.Bu durum da müzik öğretmenliği eğitim kurumlarındaki
eğitimcilerin temel müzik eğitimine zaman harcamadan, doğrudan
mesleki müzik eğitimine yoğunlaşmalarına, dolayısıyla müzik öğretmenliği
düzeyini yüksek tutmalarına olanak sağlamakta olduğu varsayımına ulaştırmaktadır.
Araştırma bulgularına göre, müzik öğretmenliği eğitimi
veren okullara girebilmek için müziksel davranışları kazanmış olmanın yanında,
normal lise diplomasına da sahip olmak gerekliliği vardır. Çünkü, müzik
öğretmenliğinin gerektirdiği tüm kültür derslerini lise düzeyindeki bu
okullarda alıp, mesleki müzik eğitimi kapsamında müzik öğretmenliği eğitimi
derslerine yoğunlaşmak amaçlanmaktadır.
Almanya’da
uygulanan müzik öğretmenliği programlarıyla, Türkiye’dekiler
karşılaştırıldığında öğrencilerin hazırbulunuşluk düzeylerinden kaynaklanan
önemli farklar ortaya çıkmaktadır. Orada öğrencilerin en azından bir müzik
aletini çalarak geldikleri, temel müzik eğitimi kapsamında da pek çok müziksel
davranışı kazanmış oldukları görülmektedir. Alman müzik tarihine bakıldığında
en iyi müzik eğitimcilerinin kantor
denilen papaz müzisyenlerden çıktığı görülmektedir.Yani Almanya’da müzik
öğretmenliği bir bakıma dini müzikle ortaya çıkmış, kiliselerde başlayan müzik
eğitimi zaman içinde kurumsallaşarak yaygınlaşmıştır. Araştırmada, uygulanan
müzik öğretmeni yetiştirme modelinin Alman eğitim ve kültür bakanlıkları
tarafından kendi ülkeleri için geliştirildiği görülmektedir. Ayrıca bu modelin
bazı Avrupa ülkelerinde de uygulanmakta olduğu ortaya çıkmıştır.
Araştırma,
Alman müzik eğitimi ve kültür politikalarının, başka Avrupa ülkelerindeki
kültürel faaliyetlerden, kendine özgü çok standart ve köklü kültürel yapısı
olması nedeniyle pek fazla etkilenmediği sonucunu da ortaya çıkarmıştır.Buna en
uygun örnek, hiç bir yabancı enstrumana kendi müzik kültürlerinde yer
vermemeleridir.Öte yandan, genel müzik
eğitiminde farklı bir okul müziği sistemi geliştiren Carl Orff ’un pek çok ülke
müzik eğitimine yeni bir model oluşturduğu gerçeğinden hareketle, gelişmiş
müzik eğitim sistemleri ile başka ülke müzik eğitimlerini etkilemekte
oldukları söylenebilir.’’ (Arman, 2002)
Araştırmaya
göre, ‘’Bulgaristan’ın müzik eğitimi sisteminde iki yöntem olduğu
görülmektedir. Birinci sistemde, ilkokuldan itibaren yatılı olarak 11 yıl müzik eğitimi
verilip (lise sona kadar) isterlerse konsevatuvara, durumları çok iyi olanlar
da isterlerse yurt dışında lisans eğitimlerine devam ederek sanatçı
olmaktadırlar.
İkinci
sistemde ise anaokulundan başlayan normal okullara paralel, devletin açtığı ve
kurs sistemi gibi, önceleri ücretsiz, şimdi ise sembolik bir ücret karşılığında
lise sona kadar devam edilebilen müzik okulları olduğu görülmektedir.’’
(Öztürk,2002)
Bulgaristan’daki
müzik öğretmeni yetiştirme modelinde eski Sovyetler Birliği eğitim sisteminin
etkisi görülmektedir.Yılmaz,(1994) araştırmasında müzik öğretmenliği eğitiminin
üniversitelerin eğitim fakültelerinde veya eğitim yüksek okullarında gerçekleştirildiğini belirtmektedir. Ayrıca, bu okulların okul
öncesi ve ilkokul müzik öğretmeni yetiştirdiği, Sofya Devlet Konservatuvarına
bağlı olan Filibe Müzik Pedagoji Enstitüsünde ise ortaokul müzik öğretmeni
eğitimi verildiği belirtilmektedir.
Aynı
araştırmadan elde edilen bulgulara göre, ortaokul müzik öğretmeni yetiştiren
Filibe Müzik Pedagojisinde klasik batı müziği, Bulgar halk müziği ve koreografi
ağırlıklı müzik eğitimi olarak üç ayrı bölüm vardır. Bu bölümlerde okuyan
öğrencilerin çoğu müzik lisesinden mezun, diğerleri de en az onlar kadar özel
ders veya kurslarla müzik eğitimi almış öğrencilerdir. (Yılmaz,1994)
Bu
bildirinin veri toplanması sırasında elde edilen bulgulardan, Bulgaristan müzik
eğitimi modelindeki, olabildiğince erken yaşlarda başlanılan müzik eğitiminde
öncelikle amacın, çocuğu müzik yapmaya yöneltmek ve bol bol şarkı söyleterek
sıkmadan müzik yetenek ve zevkini geliştirmek olduğu ortaya çıkmıştır.
Bulgaristan’daki
kültür ve eğitim etkinliklerinin karşlıklı olarak her iki ülkeyi etkilediği
görüşü de araştırmada elde edilen
bulgulardandır.Buna örnek olarak çeşitli koro ve orkestra turnelerinden sonra,
yapılan müzik türüne ilginin devam etmesi gösterilmektedir. Özellikle
sınırların açılmasıyla önceleri yasal olmayan yollardan Bulgaristan’a giren
Türkiye’deki bazı kaset ve CD lerin, rahatlıkla Bulgar resmi ve özel yayın
kuruluşlarında yayınlandığı gerçeği, bu
etkileşimin bir başka boyutunu göstermesi açısından önemli bir ipucu olarak
düşünülmektedir. ‘’(Öztürk,2002)
Diğer
birçok Avrupa ülkesinde müzik öğretmenliği eğitimi, pedagojik formasyon veren
eğitim fakülteleri veya onlara denk yüksek okullar tarafından verilmekte olup,
burada hemen hemen hepsinde ortak olan durum, mesleki müzik eğitimine güçlü bir
şekilde hazırlayan ön hazırlık
okullarının olduğu gerçeğidir.
Aynı
zamanda Avrupa’da bir çok ülkede,’’Erken Müzik Eğitimciliği’’, ’’İlköğretim
Okulları Müzik Öğretmenliği’’, ‘’lköğretim İkinci Kademe + Ortaöğretim Müzik
Öğretmenliği’’…gibi eğitimin tür ve düzeyine göre birbirlerinden az çok
farklı biçimde adlandırılıp
nitelendirilen çeşitli öğretmenlik modelleri uygulana geldiği
bilinmektedir.(Uçan,1999)
1.2.Türk Cumhuriyetlerinde Müzik
Eğitimi
Türk
Cumhuriyetleri olarak adlandırılan eski Sovyetler Birliğine bağlı ülkelerdeki
müzik eğitimi sistemi, bireyi olabildiğince erken yaşlarda müzik eğitimiyle
buluşturarak, ona yetenek ve becerilerini geliştirmelerine olanak sağlamayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda
devletin resmi okullarının yanında her çocuğun rahatlıkla devam ederek, yeteneğini
geliştirebileceği müzik okullarını Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan ve
Kazakistan gibi Türk Cumhuriyetlerinde görmekteyiz.
Azerbaycan’da
müzik öğretmenliği eğitimi, ‘’eğitim fakültelerine bağlı pedagoji
enstitülerinde verilmektedir. Azerbaycan bağımsızlığını kazanmadan önce bu
enstitülere beş ve yedi yıllık müzik okulunu bitirenler girmekteyken, son
yıllarda genel lise mezunlarına da bu hakkın verildiği görülmektedir.
Azerbaycan’daki
müzik eğitimcisi yetiştirme sisteminde yedi yıllık müzik okulu ile başlayan
eğitim, dört yıllık müzik kolejiyle (orta ihtisas eğitim okulu) devam
etmektadir.Buradan pedagojik enstitüye devam eden ilkokul,ortaokul ve liselere
müzik öğretmeni olmakta, konservatuvara giderse profesyonel sanatçı olmaktadır
Bunların içinden de çok iyi durumda olanlar konser sanatçısı olurken, diğerleri
dört yıllık müzik kolejlerine öğretmen olma hakkını elde
etmektedirler.’’(Demirova;2002)
Araştırmada
elde edilen bulgulara göre,’’Türkmenistan’ın müzik öğretmenliği eğitimi de
diğer Türk Cumhuriyetleri ve Balkan
ülkeleri gibi Sovyetler Birliği sisteminin özelliklerini taşımaktadır. İki ayrı müzik eğitimi sistemi
oluşturulan Türkmenistan’da, birinci sistemde; normal okullara paralel olarak sekiz yıllık müzik ilkokullarını takip
eden ve 17-18 yaşlardan itibaren eğitim veren, dört yıllık müzik ortaokulları
bulunmaktadır. Şan ve koro bölümleri bu müzik okullarında başlamakta ve toplam
12 yıl müzik eğitimi verilmektedir.
İkinci sistemde ise kesintisiz 10 yıl devam eden müzik okulu bulunmakta ve 6
yaşında başlatılan müzik eğitimi 16-17 yaşında
sona ermektedir.Bu iki sistem arasındaki en önemli fark, ilk sistemin
8+4 yıl olarak kesintili olmasına karşı, ikincisinde hiç ara vermeden 10 yıl
devam etmesidir.
Her iki
sistemden de mezun olan bireyler isterlerse konservatuvara giderek 5 yıl
okumakta ve sanatçı olabilmaktedirler. Konservatuvara devam etmeyenler ise
müzik öğretmeni olarak görev almaktadırlar.
Burada
dikkati çeken en önemli husus, Türkmenistan’da müzik öğretmenliği eğitimi gibi
bir kurum veya programın eğitim sistemi içinde yer almayışı ve iyi çalan iyi çaldırır,iyi söyleyen iyi
söyletir gibi bir düşüncenin hakim olmasıdır. Bu da müziksel davranış
kazandırmanın öğretmenlik formasyonu gerekliliğine fazla önem verilmediğini
göstermektedir.
Araştırma
bulgularına göre, Türkmenistan’daki eğitim ve kültür faaliyetlerinden Avrupa
ülkeleri ve Türkiye’nin karşılıklı olarak etkilendiği anlaşılmaktadır. Ancak, halen uygulanmakta
olan eğitim sisteminin Rus komünist rejimi
tarafından yerleştirildiği yıllarda Avrupa ülkelerinin Türkmenistan
müziğinden etkilendiği, şimdilerde ise tersine bir etkileşim olduğu da elde
edilen bulgulardandır.‘’(Muhatov,2002)
Araştırmanın
Moldova cumhuriyetine ilişkin bulgularında ise, ‘’Bulgaristan’daki müzik
eğitimi sistemine çok benzeyen bir model olduğu
görülmektedir.7+4 yıllık müzik okullarından mezun olan öğrenciler, bu
okullara müzik öğretmeni olabilmektedirler. Diğer taraftan 10 yıllık lise ve
müzik lisesini bitirenlerin devam
edebileceği eğitim fakülteleri müzik
bölümleri mevcuttur. Eğitim fakülteleri ilk ve ortaokullarla liselere müzik öğretmeni yetiştirmektedir.
Elde edilen
bulgulardan, 7+4 yıllık müzik okullarını bitirenlerden devam etmek isteyenlerin
konservatuvarlara giderek sanatçılık için
ileri düzeyde performans eğitimi almakta oldukları belirlenmiştir.
Araştırmada,
Moldova’daki müzik eğitimi sisteminin Sovyet Rusya modelinden örnek alınarak
oluşturulduğu, ancak son yıllarda Romanya ile daha çok etkileşim içinde bulunduğu belirlenmiştir.Ayrıca, bir Balkan
ülkesi olan Moldova’nın özellikle halk müziğinde, diğer Balkan ülke halk
müziklerinin etkisi olduğu, ancak ülkenin kendi içine dönük ve kapalı yapısı
nedeniyle Türkiye ve diğer ülkelerin kültür ve müzik faaliyetlerinden çok fazla
etkilenmediği de edinilen
bulgulardandır.
Türk
Cumhuriyetlerindeki müzik eğitimi sisteminde ortak olan bir başka husus da,
mesleki müzik eğitiminde ağırlıklı olarak klasik müzik eğitiminin yanında, geleneksel halk müziği,
pop, caz gibi diğer türlerin eğitiminin de verilmesidir.
SONUÇ ve TARTIŞMA
Müzik
öğretmeni yetiştirmede, Avrupa ve Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye arasındaki
etkileşim bağlamında araştırmadan çıkan sonuçlar şöyle sıralanabilir.
1.Toplumların
gelişmesinde müzik ve kültürel kalkınmanın önemi nedeniyle, müzik öğretmenliği
mesleğine büyük sorumluluk ve görevler düşmektedir.
2.Türkiye’de
müzik öğretmenliği eğitiminin Cumhuriyet’le başlayan aydınlanma hareketleri
çerçevesinde öncelikle ele alınması, günümüz Türkiye’sinin müzik eğitim ve
öğretimine sağlam bir temel oluşturmuştur.
3.Çağdaş
eğitim anlayışıyla daha da geliştirilen Türkiye’deki müzik eğitimcisi
yetiştirme sistemi, kuruluş yıllarında örnek aldığı Avrupa müzik eğitim
sistemlerini, kendi eğitim ve kültür politikaları ile çağın gereklilikleri doğrultusunda
daha da geliştirerek bölgesinde örnek
olma yolundadır.
4.Türkiye
bulunduğu coğrafi konumu nedeniyle pek çok alanda olduğu gibi, müzik öğretmeni
yetiştirme modelindeki etkileşimde, Asya ile Avrupa arasındaki bağlantıyı sağlamakta ve kendi koşullarına en uygun
olan modeli oluşturma çabası
göstermektedir.
5.Araştırmadan, Avrupa ülkeleri ve Türk Cumhuriyetlerinde
uygulanan müzik eğitimi sistemlerinin en önemli ortak özelliğinin, müzik
eğitimine olabildiğince erken yaşlarda başlayarak uzun bir süre hazırlık
döneminden sonra müzik öğretmenliği formasyonu kazandırılması (Türkmenistan
haricinde) sonucu çıkmıştır.
6.Bazı Türk Cumhuriyetlerinin eğitim sisteminde
yapılan değişikliklerin, Türkiye’de
uygulanan modelin örnek alınmasıyla gerçekleştirildiği de çıkan sonuçlardandır.
Örn:Azerbaycan pedagoji enstitülerinin
müzik bölümlerine eskiden yalnızca 5 ve 7 yıllık müzik okulunu bitirenler
alınmakta iken, Perestroykadan sonra Türkiye’de uygulanan üniversiteye giriş
sistemi örnek alınarak, genel lise mezunu öğrencilerin bu eğitimi almasına da olanak tanınmıştır.
7.Türkiye’deki müzik öğretmeni yetiştiren kurumların
çekirdeğini oluşturan Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar
Eğitimi Bölümü Müzik Öğretmenliği ABD, öğretime açıldığı 1924 ten bu yana
‘’kendi alanında Avrupa, Asya ve Dünya’da ilkler arasındadır.’’(Uçan,1994) Bu
köklü geçmişi O’nu bazı Avrupa va Asya ülkelerinde düzenlenen bilimsel ve
sanatsal çalışma topluluklarına katılma olanağı sağlamaktadır. Bu bağlamda 1990
yılında Almanya’nın Lübeck kentinde yapılan Avrupa Müzik Eğitimi Forumu’na
çağrılı olarak, 1997 yılında Viyana’da yapılan Arge-Süd (Avrupa Ülkeleri Müzik
Eğitimi Uluslararası Çalışma Topluluğunun 19.kongresine de Prof.Dr.Ali Uçan’n
temsil etmesiyle katılmıştır.
Bu
ve benzeri uluslararası bilimsel ve sanatsal etkinlikerin,Türkiye ve diğer
katılımcı ülke müzik öğretmenliği modelleri başta olmak üzere çeşitli kültür ve
müzik sorunlarını tartışma ortamına taşıyarak birbirlerinden esinlenmelerine
neden olacağı herkes tarafından bilinen bir geçektir.
Sonuç
olarak; 21.yy da yaşanan teknolojik gelişmeler sonucunda daha da kolaylaşan
uluslararası iletişim ve buna bağlı olarak ortaya çıkan küreselleşme
çalışmaları, toplumların ulusal kimlik ve kültürün korunması adına gösterilen
her türlü çabaya karşı, kültür ve müzik
politikalarını da etkilemektedir.
Burada
özellikle müzik eğitimcilerine düşen önemli görev, Ulu Önder Atatürk’ün
gösterdiği çağdaşlaşma yolunda Türk toplumunun sahip olduğu kültürel değerlere
sahip çıkarak, onu uluslararası paylaşım
ve etkileşimde güçlü kılmaktır.
Uçan Ali,1994,Kuruluşunun yetmişinci yılında ve ikibinli
yılların eşiğinde Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü ve Türkiye’de
Müzik Öğretmenliği Eğitimi GÜGEF Dergisi Yeni Dönem Özel Sayı s.3
Uçan,Ali,1999,Müzik Öğretmenliğinde Model Arayışları ve
Eski-Yeni Müzik Öğretmenliği Modelleri Orkestra Dergisi,yıl:38 sayı:300
s,30 Mart 1999 Yenilik Basımevi San ve Tic.Ltd.Şti.İstanbul
Şentürk,Nezihe,2001,Musiki Muallimden Günümüze Müzik Öğretmeni
Yetiştiren Kurumlar GÜGEF Dergisi cilt 21,sayı 2 (2001)135-142
Arman,Edip,2002,Ankara Devlet Opera Sanatçısı, yazılı görüşme
Brenden Spelman and Maureen
Killeavy,Music Standart and Dispositions
of Students Entering a College of Educatıon, 1988, Dublin (ED305272
ULAKBİM+OBES )
Demirova,Güler,2002,Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı
Öğr.Gör. yazılı görüşme
Yılmaz,Nilüfer,Türkiye’deki İlk ve Ortaokullarda Müzik
Eğitimi ile Bulgaristan'’daki İlk ve Ortaokullarda Müzik Eğitiminin
Karşılaştırılarak İncelenmesi YayımlanmamışYüksek Lisans Tezi GÜFBE
1994,s,48 Ankara
Öztürk,Birsen,2002, GÜEBE Müzik Eğitimi ABD Doktora Öğrencisi
yazılı görüşme
Muhatov,Serdar;2002,GÜGEF Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik
Eğitimi ABD Öğr.Üy. yazılı görüşme