BİLDİRİLER |
MÜZİK EĞİTİMİ ANABİLİM
DALLARINA GİRİŞ ÖZEL YETENEK SINAVLARININ
MÜZİKSEL SÖYLEME (SES VE ŞARKI SÖYLEME YETENEĞİ) BOYUTU *
Gazi Ünv. Gazi Eğt. Fak.
GSEB-MEABD
*XI. Eğitim Bilimleri Kongresi
Bildirisi,
In this study, an overview of the “Musical Aptitude Tests” for entrance
to the “Departments of Music Education” is made and the problems faced are
examined.
Türkiye’de,
eğitim fakülteleri güzel sanatlar eğitimi bölümlerinin müzik eğitimi anabilim
dallarına öğrenciler, özel yetenek
sınavı ile alınmaktadır. Bu sınavlarda öğrenci adayları, müziksel işitme ve
müziksel çalma ile ses ve şarkı söyleme açılarından ölçülmekte ve mesleki müzik
eğitimi alarak müzik öğretmeni olmaya
uygun yapıda olup olmadıkları belirlenmektedir.
Günümüzde,
müzik eğitimi anabilim dallarının öğrenci kaynaklarını, Anadolu Güzel Sanatlar
Liselerinin müzik bölümleri, konservatuvarlar, genel
ve çeşitli meslek liselerinin müzik ve sanat kolu mezunları ile müzik eğitimi
ağırlıklı olmayan genel lise mezunları oluşturmaktadır.
Türkiye’de
ilk özel yetenek sınavı, Musiki Muallim
Mektebine öğrenci alımı için 1925 yılında çıkarılan ‘’Musiki Muallim Mektebi
Talimatnamesi’’nin’’…ilk mektepten mezun olmak ve
musikiye istidatı
olduğu,icra edilecek muayene ve imtihanlar ile sabit olmak…’’(Uçan,1996:196)
maddesi uyarınca aynı yıl yapılmıştır.
Sayıları
son yıllarda artan (2001 yılında 43 AGSL) Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri,
kuruluş amaçlarına bakıldığında müzik eğitimi anabilim dallarına hazırlık okulu
niteliği taşıdığı görülmektedir. Bu okul mezunları çoğaldıkça, giriş özel
yetenek sınavlarında önceki yıllarda ölçülen ‘’yetenek’’ boyut ve düzeyine ek
olarak ‘’müziksel bilgi ve beceri’’düzeyinin de belirlenme gerekliliği ortaya
çıkmış, buna bağlı olarak da sözkonusu sınavların
ölçme ve değerlendirme yöntemleri değişmiştir.
Müzik
öğretmenliği eğitiminin Türkiye’deki 77 yıllık süreci içinde, değişik
zamanlarda(1931,1950,1960 ve 1990 lı yıllarda) günün
koşulları ve öğrenci adaylarının hazırbulunuşluk
düzeyleri dikkate alınarak geliştirilen özel yetenek sınavları, 2000 yılından
beri uygulanan en son şeklini almıştır.
Bu
sınav, birincisi’’ön eleme’’, ikincisi, müziksel işitme, müziksel söyleme ve
müziksel çalma boyutlarının ölçüldüğü‘’seçme’’olarak iki aşamada yapılmaktadır.
Genellikle tüm müzik eğitimi anabilim dallarına girişte uygulanan özel yetenek
sınavlarının birinci aşamasında,adayların müziksel işitme yeteneğini ön eleme
niteliğinde ölçmek amaçlanmakta ve değişik üniversitelerde farklı baraj puanı
uygulanarak ikinci aşama sınavına alınmaktadırlar.Örn.2002-2003 eğitim-öğretim
yılında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü
Müzik Eğitimi Anabilim Dalında birinci aşamada 50 puan ve üzeri alan adaylar
ikinci aşama sınavına girmeye hak kazanırken, Niğde üniversitesinde 70 ve üzeri
puan alanlar,Harran üniversitesinde ise birinci aşamada en yüksek puanı alan
adaydan itibaren,öğrenci kontenjan sayısının üç katı sayıda aday ikinci aşama
sınavına girmeye hak kazanmıştır.
İkinci
aşama sınavı,müziksel işitme,müziksel söyleme ve müziksel çalma boyutlarından
oluşmaktadır.1980 li yılardan beri müziksel söyleme
adı altında ölçülen boyutta,önceki yıllarda adayın ‘’şarkı söyleme yeteneği’’
ölçülmekte iken, günümüzde,AGSL mezunu adayların sayılarının
artmasıyla,sağlıklı bir sese sahip olma ve bu sesi ile güzel şarkı söyleyebilme
yeteneği ve becerisi de ölçülmektedir.
AGSL
lerden mezun olan adaylardan büyük bir kısmının ses
sağlıklarının bozuk olduğu,son yıllarda yapılan bilimsel araştırma ve doktora
çalışmaları sırasında elde edilen sonuçlardandır.Öğrencilerin ses gelişimi
dönemlerinde yapılan bilinçsiz ses eğitimi uygulamaları,bu yaş grubundaki
geleceğin müzik öğretmeni adayında,tedavisi mümkün olmayan ses bozukluklarına
ve hatta ses kayıplarına neden olmaktadır.
Bu
nedenle,2000 yılında uygulanmaya başlanılan
sınav yöntemindeki müziksel söyleme boyutunda,adayların sağlıklı bir
sese sahip olup olmadıklarını belirleme gereksiniminden hareketle,‘’sağlıklı
ses’’ölçütü ilave edilmiştir.Bu bağlamda,makalenin başlığında da belirtildiği
gibi ikinci aşamadaki bu boyutun adının’’ses ve şarkı söyleme yeteneği’’olarak
değiştirilmesi uygun olacaktır.
Bilindiği
gibi,şarkı söyleme yeteneği, müziksel işitme ve müzik hafızası iyi olan
bireyin, kendi ilgi ve beğeni düzeyine
uygun olarak da geliştirebileceği beceridir. Nitekim, Radocy
ve Boyle(1979:263) yeteneği,’’formal
müzik eğitimi olmaksızın gelişebilecek yaşantı ürünü müziksel beceriler’’olarak
tanımlamaktadır.
O
halde,özel yetenek sınavının ses ve şarkı söyleme yeteneği boyutu,’’sınava
yönelik hiçbir eğitim almamış olan ancak,kendi yaşantı ürünü olarak
geliştirdiği şarkı söyleme becerilerini’’ göstermek isteyen adaylara da olanak
tanımalıdır.Bu da, herhangi bir kurs veya okulda ses ve şarkı söyleme eğitimi
almamış adaylardan beklenilen davranışların neler olması gerektiğini doğru
saptamakla mümkündür.Yani, sözkonusu sınavdaki ses ve
şarkı söyleme yeteneği ölçme ve değerlendirme yöntemlerinin,’’giriş özel
yetenek sınavı’’olduğu hatırdan çıkarılmadan,öğretilerek kazandırılan müziksel
becerilerin yanında,’’formal müzik eğitimi almaksızın
geliştirebildiği yaşantı ürünü doğal şarkı söyleme yeteneğini’’ de belirleyip
ölçebilmesi gerekmektedir.
Diğer
taraftan özellikle,genel ve çeşitli meslek liselerinden mezun olup,AGSL
mezunlarıyla birlikte aynı sınava girecek olan adaylar,sayıları son yıllarda birhayli artan ‘’özel yetenek sınavı hazırlık kursları’’na devam ederek,uygulanmakta olan sınava yönelik eğitim
almaktadırlar.Adaylara kısa sürede birçok temel müziksel beceriyi
kazandırabilmek amacıyla hizmet veren bu kurslarda,ses ve şarkı söyleme
yeteneği boyutunda zaman zaman verilen eksik
ve/veya(yanlış seçilen repertuvara yönelik olarak
uygulanan) bilinçsiz ses eğitimi neticesinde, adaylar ya
yetersiz ses eğitimi ile bir Alman liedini,arie antiche eseri,hatta opera
aryasını seslendirmek zorunda bırakılmakta,ya da ses
sınırlarını ve gürlüğünü yeterince gösteremeyeceği beş-altı ses aralığında
yazılmış çok basit okul şarkıları ve piyano eşlikli halk türküleri söylemeye çalıştırılmaktadırlar.Bu
durum ise adayın,kendi ilgisi,yeteneği ve kültürel çevresinin etkisiyle
geliştirdiği ‘’doğal şarkı söyleme davranışı’’nı
yansıtmadığı gibi,ses ve şarkı söyleme yeteneğini yetersiz veya yanlış
göstermesine neden olmakta,dolayısıyla sınavını olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu bildiri,müzik
eğitimi anabilim dallarına giriş özel yetenek sınavlarındaki genel durum
ve sorunları irdeleyerek tartışmak ve
bilimsel bir ortamda çözüm yolları aramak amacıyla hazırlanmıştır.
Müzik
eğitimi anabilim dallarına giriş özel yetenek sınavlarının tarihçesine
bakıldığında,girişte de belirtildiği gibi ilk sınavın 1925 yılında yayımlanıp
uygulanan ‘Musiki Muallim Mektebi Talimatnamesi’’ne göre yapıldığı görülmektedir.1931
yılında yapılan değişiklikle öğretim süresinin altı yıla çıkarıldığı bildirilen
MMM talimatnamesinde ise giriş şartları biraz daha değiştirilerek
zorlaştırılmıştır.Sözkonusu talimatnamede’’…ruhen ve
bedenen sağlam ve özürsüz olmak ve teganniye müsait
sesi olmak…’’(Uçan,1996:195) diye açıklanan üçüncü madde ile ses ve şarkı
söyleme yeteneği boyutunun ilk olarak dikkate alınması, önemli bir gelişme
olarak görülmektedir.
1950 li
yıllarda,sınava Türkçe kompozisyon boyutunun ilave edildiği,1960 lı yıllardan itibaren ise merkezi sistemle yapılan bir
genel kültür sınavı sonrasında Türkçe kompozisyon,işitme,çalma ve söyleme
boyutlarında özel yetenek sınavı yapıldığı görülmektedir.
İki aşamalı özel
yetenek sınavı, ilk defa 1970 li yıllarda uygulamaya konulmuştur.Bu
sınavda da ilk aşama,ön eleme niteliğinde yapılmaktaydı.İkinci aşama ise
okuma-yazma,söyleme ve çalma boyutlarından oluşan seçme niteliğindeydi
1980
li yıllarda biraz daha geliştirilen sınavlarda,
müziksel duyarlık boyutu ilave edilerek,adayların ses konuşma ve beden
özellikleri ile müziksel özellikleri de
değerlendirme içine alınmıştır.
Bildirinin
giriş kısmında belirtildiği gibi,AGSL mezunlarının sayıca artmasından sonra
(1990 lı yılların sonu) uygulanan sınavlardaki
boyutlar ve değerlendirme ölçütleri de müziksel okuma ve yazma boyutunun ilave
edilmesiyle geliştirilerek, son şeklini almıştır.
1.1.Özel yetenek
sınavlarının ses ve şarkı söyleme boyutu
Musiki
Muallim Mektebinde 1931 yılında yapılan giriş sınavı,ses ve şarkı söyleme boyutunun
dikkate alındığı ilk sınavdır ve bu güne kadar da çeşitli gelişmeler
göstererek, müzik öğretmeni adayında bulunması gereken ses özelliklerini
saptayabilmek bakımından özel yetenek boyutları içindeki önemli yerini
korumuştur.
Müzik
öğretmenliğini meslek olarak seçmeyi amaçlayan bireyin müziksel işitme yeteneği
yanında, sağlıklı ve müziksel şarkı söylemeye elverişli,geliştirilebilen bir
sesi olması gerekir.Meslek yaşamında öncelikle ve çoğunlukla sesini kullanacak
olan müzik öğretmeninin,alacağı ses eğitiminde ilk koşul olarak sağlıklı sese
sahip olması beklenir.
Öte yandan AGSL
mezunlarında daha çok görülen ses bozuklukları ve rahatsızlıkları,özel yetenek
sınavlarındaki bu boyutun önemini artırmaktadır.Bu bakımdan özel yetenek
sınavlarının ses ve şarkı söyleme yeteneği boyutunun ağırlıkları ve yönteminde
yeni değişiklikler yapılmalıdır.
1.2. Ses
ve şarkı söyleme yetenek sınavının ölçme ve değerlendirme yöntemleri ile
değerlendirme ölçütleri
Eğitim fakülteleri güzel sanatlar eğitimi bölümü
müzik eğitimi anabilim dallarına giriş özel yetenek sınavları, ağırlıklarının
ve sınav şeklinin önceden belirlenerek ilan edildiği sınav yönergesi uyarınca
yapılmaktadır.
Son yıllarda,Gazi
Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı
giriş özel yetenek sınavında puanlamaya alınan boyutlar ve ağırlıkları
aşağıdaki şekilde uygulanmaktadır.
Sözkonusu yönergede
belirtilen ses ve şarkı söyleme yetenek sınavına ilişkin açıklamalarda,bu sınav
ile adayın sesini kullanmaya ilişkin özellik ve becerilerinin ölçüldüğü,tüm
adayların İstiklal Marşı’nı ve önceden hazırladıkları,sözleri Türkçe olan
istedikleri bir parçayı doğru,temiz bir sesle ve anlaşılır bir Türkçe ile
söylemeleri istenmektedir.Bu sınavda adayların ses özellikleri ve söyledikleri
parçalar çerçevesinde seslerini kullanabilme yeteneklerinin ölçüldüğü
belirtilerek,puanlamada;
*sağlıklı sese sahip olma(seste
hava,kısıklık,hışırtı,kırılma ve çatlama gibi olumsuz özelliklerin bulunmaması)
30 puan
*sesin tınısı,gürlüğü ve
genişliği(yeterince gür bir sese,geniş bir ses alanına ve güzel bir ses rengine
sahip olunması) 30 puan
*doğru,temiz söyleme(şarkının
doğru ritmlerde ve temiz seslerle söylenmesi) 20 puan
*konuşmada
anlaşılırlık(seslendirilen şarkıda sözlerin açık ve anlaşılır olması)10 puan
*müziksel duyarlılık
(seslendirilen şarkıda sesin duyarlı,etkili ve anlamına uygun kullanılması) 10
puan
ölçütlerinin dikkate alınacağı belirtilmektedir.
Türkiye’de,eğitim
fakültelerinin müzik eğitimi anabilim dallarında yapılan özel yetenek
sınavlarındaki ses ve şarkı söyleme yeteneğinin ölçme ve değerlendirme
yöntemleri,genelde büyük benzerlik gösterirken,bazı müzik eğitimi anabilim
dallarında,seste aranan özellikler ve ölçütlerin ağırlıklarında bazı
farklılıklar vardır.
Özellikle,AGSL
mezunu öğrencilerin az sayıda başvurduğu illerdeki anabilim dallarında,ses ve
şarkı söyleme yetenek sınavının genel ağırlığı daha da artırılarak,sınavda
adaylara formal bir müzik eğitimi almaksızın
geliştirdikleri’’doğal şarkı söyleme davranışı’’nı
değerlendirme fırsatı verilmektedir.
Müzik eğitimi
anabilim dallarının giriş özel yetenek sınavlarındaki ses ve şarkı söyleme
boyutunda önceden hazırlanmış yönergeye göre sınav uygulanmaktadır. Yönergede
istedikleri türde şarkı seçebilmelerinin mümkün olduğu belirtilmiş olmasına
karşın,adaylar kendi ilgi ve becerilerine uygun ve seslerinin tüm özelliklerini
gösterebilecek şarkılar,türküler ve eserler yerine,kendilerine sadece sınava
yönelik olarak öğretilmiş olan,çoğunlukla piyano eşlikli basit okul şarkıları
ve türküler söylemeyi tercih etmektedirler.
Bunun
aksi de olabilmektedir.Sınav parçası olarak belirlenen esere uygun ses eğitimi
tür ve düzeyini alıp almadığı sorgulanmadan
adaya,romantik döneme ait Alman liedleri başta olmak
üzere, Mozart opera aryaları önerilmekte ve seçtirilmektedir.Bu durum da
şüphesiz ki, adayın sınavını olumsuz yönde etkilemektedir.
Aslında bu
sorunun kaynağında, öğrenci adayını sınava hazırlayan ve sınav hakkında
yönergede yazılı olmadığı halde onu şarkı türü ayrımına yönelten,ilgi ve doğal
şarkı söyleme becerisini kendi kendine geliştirmiş olan adayı,farklı
yönlendirerek bu becerisini göstermesine olanak tanımayan yanlış bir alışkanlık
bulunmaktadır.Bir başka deyişle,mesleki müzik eğitimi kapsamında ileri ses
teknikleri ve hatta şan eğitimi gerektiren eserlerin seslendirilmesinin, sınav
komisyonları tarafından tercih edildiği düşünce ve inancı yaygınlaştırılarak bu
yönde eser seçtirilmektedir.Bazı adaylara ise,genellikle şarkı söyleme
eğitimine başlangıçta kullanılan,ancak doğru nefes kullanarak,doğru ses
üretebilme amacına yönelik olarak söyletildiğinde fonksiyonel olan,çok basit
piyano eşlikli halk türküleri seçtirilmektedir.Bu parçalar da adayın,ses
özelliklerini yeterince göstermesine uygun olmadıkları için,adayların sınavını
olumsuz etkilemektedir.
Özel
yetenek sınavlarında karşılaşılan sorunları,öğrenci adaylarının hazırbulunuşluk düzeyleri
ile sınav ortam ve yönteminden kaynaklanan sorunlar olarak iki grupta
toplamak mümkündür.
2.1.Öğrenci adaylarının hazırbulunuşluk
düzeylerinden kaynaklanan sorunlar
Hazırbulunuşluk düzeyi;bir eğitim sürecine başlama aşamasında öğrencilerin o eğitimi
almaya hazır olup olmadıklarını,hazırlarsa ne düzeyde hazır olduklarını gösterir.Yani,eğitim sürecinin başında
adayın/öğrencinin o alana ilişkin olarak sahip olduğu yetenekler,doğru
davranışlar ve becerilerin ölçüsüdür.
Özel yetenek giriş
sınavlarında,adayların yetiştirildikleri sosyal ve kültürel çevre,müzik
eğitimine başlama yaşları,ilk ve ortaöğretim basamağında aldıkları müzik eğitiminin tür ve düzeyi ile bu
eğitimi,müziği meslek olarak seçmek amacıyla alıp almamaları,adaylar arasında hazırbulunuşluk düzeyleri açısından farklılıklara neden olmaktadır.
Bireyin,yetiştiği
sosyal ve kültürel çevre,onun doğuştan beraberinde getirdiği yeteneklerini
geliştirmeye olanak tanıyabileceği gibi,aksi durumlar da olabilir.Bir başka
deyişle,formal bir müzik eğitimi almadığı halde içinde bulunduğu müziksel çevrenin etkisiyle
şekillenen müzik yeteneği,bireylerin bulunduğu ortama göre farklı müziksel
davranışları kazanıp geliştirmesine neden olur.Bu da,adayların hazırbulunuşluk düzeylerinin farklı olmasına yol açar.
Formal
müzik eğitimine olabildiğince erken yaşlarda başlamak,bireyin özellikle çalgı
çalma ve müziksel işitmeye ilişkin doğru davranışları daha erken yaşlarda
kazanmasını sağlar.Buna imkan bulamayan öğrenci adayları arasında da hazırbulunuşluk düzeyleri açısından farklılıklar olacaktır.
Özel yetenek
sınavına giren öğrenci adayları arasında hazırbulunuşluk
düzeyini en fazla etkileyen unsur,onların ilk ve ortaöğretim basamağında
aldıkları müzik eğitiminin tür ve düzeyidir.Adaylar,ilköğretimden itibaren
mesleki müzik eğitimine yönelmek amacıyla
müzik eğitimi aldılarsa, pek çok müziksel davranışı küçük yaşlarda
kazanmış olarak müzik öğretmenliği eğitimine başvuracakları için,giriş
sınavında gösterecekleri müziksel davranış türü çok,düzeyi de yüksek
olacaktır.Bir başka deyişle,mesleki müzik eğitiminin ilk yıllarında
kazandırılmak istenilen pek çok müziksel davranış,ilk ve ortaöğretim sürecinde
kazandırılmış olduğu için diğer adaylara karşı üstün durumda bulunacaklardır.Bu
durum da,öğrenci adayları arasında hazırbulunuşluk
düzeyleri açısından eşitsizliğe neden olmaktadır.
AGSL leri Türkiye’deki müzik öğretmenliği eğitimine hazırlık
olarak,lise düzeyinde mesleki müzik eğitimi veren müzik okullarıdır.Bu
okulların mezunlarının hazırbulunuşluk düzeyleri,genel
müzik eğitimi alarak müzik öğretmenliği eğitimine devam etmek isteyen öğrenci
adaylarının yanında daha üst seviyelerdedir. Ancak,özellikle ses ve şarkı
söyleme eğitimi sınavında karşılaşılan sorunların bir kısmı AGSL mezunlarında
görülmektedir.
Özellikle ses
rahatsızlıkları,bu öğrencilerde rastlanan başlıca sorunlardandır. Ses gelişim
dönemlerinde, ses eğitimine özen göstermeden,özellikle repertuvar
oluşturmaya yönelik olarak yapılan koro çalışmaları,o yaş grubu öğrencilerinde
ciddi ses rahatsızlıklarına yol açmaktadır.
Ayrıca sözkonusu liselerin programlarında ses eğitimi dersi
olmadığı için, belki bazı AGSL lerinde toplu ses
eğitimi derslerinde temel ses ve soluk çalışmaları yaptırılmakta ancak,bu da
yeterli olmamaktadır.
Özet olarak,öğrenci
adaylarının yetiştikleri sosyal ve kültürel çevre,müziğe başlama yaşları,ilk ve
ortaöğretim düzeyinde mesleki müzik eğitimini amaçlayan bir müzik eğitimi alıp
almamaları ve aldıkları müzik eğitiminin niteliği,onların hazırbulunuşluk
düzeyleri bakımından önemli farklılıklar oluşturmaktadır..Bu durum ise,’’formal müzik eğitimi almaksızın geliştirebildiği kendi
yaşantı ürünü müziksel becerilerinden olan doğal şarkı söyleme yeteneği’’ni ortaya çıkarmasını engelleyecek şekilde,adaylar arasında
eşitsizlik yaratmaktadır.
O halde öncelikli
olarak, adayların hazırbulunuşluk düzeyleri
arasındaki eştsizliklere rağmen,her adayın gerçek ses
ve şarkı söyleme yetenek ve düzeyini ölçebilecek nitelikte,geçerliği ve
güvenirliği yüksek ölçme araç ve yöntemleri
geliştirmek gerekmektedir.
2.2.Sınav ortam ve yönteminden
kaynaklanan sorunlar
. Sınav ortamının,ölçme-değerlendirme sonuçlarını belli ölçülerde etkilediği
bilinen bir gerçektir.Giriş özel yetenek sınavlarının yapıldığı
salon,değerlendirme komisyonunun sayısı,sınav sırasında ses eğitimine ilişkin
adaya yapılan uyarılar v.b gibi pek çok durum,sınavdaki başarıyı etkileyen
önemli unsurlardandır.
Bazı
müzik eğitimi anabilim dalları giriş sınavlarında,adayların ses özelliklerini
daha iyi belirleyebilmek için,önce ses alıştırmaları
yaptırılmaktadır.Alıştırmalarla ses genişliği,gürlüğü,tını özellikleri,seste
kırılma olup olmadığı gibi özellikler ortaya çıkarılarak,değerlendirilmektedir.
Sesinin
sağlık sorunu olan adayların kolaylıkla belirlendiği bu aşamayı,komisyon
üyeleri dinleyerek kendi algılaması ve sağlıklı-sağlıksız sesi ayırt edebilme
becerisi doğrultusunda değerlendirmektedir.Bazen yanıltıcı sonuçlar alınan bu
değerlendirme biçimi yerine,günümüzde sayıları gittikçe artan foniatristlerden(ses
uzmanları) yardım alarak daha objektif değerlendirmeler yaptırılması uygun
olacaktır.
Uygulamalı
derslerin eğitim süreci sonundaki
değerlendirme sınavlarında çoğunlukla karşılaşılan bazı sorunlar,giriş özel
yetenek sınavlarında da görülmektedir.
Sınav anında aday şarkısını söylerken ses eğitimine ilişkin uyarılarda
bulunmak,görülen bir aksaklığı,veya yanlış bir davranışını düzeltmeye
çalışmak,adayın dikkatini dağıtacağı için bu tür davranışlardan kaçınmak
gerekir.Oysa özellikle uygulama ve performansa dayalı bu tür sınavlarda benzeri davranışlar,sınav komisyonları
tarafından adayın lehine bir davranış olarak gösterilerek,adaylara zaman zaman müdahele
edilmekte,dolayısıyla sınav olumsuz etkilenmektedir.
Türkiye’de
eğitim fakülteleri güzel sanatlar eğitimi bölümü müzik eğitimi anabilim
dallarına giriş özel yetenek sınavının ses ve şarkı söyleme yeteneği boyutu ilk
defa 1931 yılında Musiki Muallim Mektebine öğrenci alımı sırasında dikkate
alınmış ve aynı yıl uygulanmıştır.
Bugüne kadar,öğrenci kaynaklarının çeşitliliği
nedeniyle pek çok değişiklik yapılarak ses ve şarkı söyleme yeteneğini
belirleyip ölçmeye en uygun seçme yöntem ve ölçütleri geliştirilmiş olsa
da,öğrenci adaylarının hazırbulunuşluk düzeylerindeki
farklılıklardan kaynaklanan ciddi sorunlar yaşanmaktadır.
Bu
bağlamda,halen kullanılan seçme sınav yöntem ve ölçütleri özellikle,bazı
öğrenci adaylarındaki formal müzik eğitimi almaksızın
geliştirebildiği yaşantı ürünü müziksel becerilerinden olan doğal şarkı söyleme
yeteneğini ortaya çıkarmakta yeterli olamamaktadır.
Ses
ve şarkı söyleme yetenek sınavına giren adaylarda,seslendirecekleri şarkı,türkü
veya eseri seçmede eskiden kalan bazı yanlış inanç ve alışkanlıklar etkili
olmakta ve sesinin tüm özelliklerini ortaya çıkarmaya yeterli olmayan veya
aldığı ses eğitimi tür ve düzeyine aykırı parça seçmektedirler.Bu durum da
adayın ses yeteneği ve ses özellikleri hakkında eksik veya yanlış
bilgilenmeye,dolayısıyla sınavı olumsuz yönde etkilemeye neden olmaktadır.
Sınav
ortamı ve uygulama biçiminden kaynaklanan önemli sorunlar vardır.Sınav
değerlendirme komisyonlarının sınav anında adayın şarkı seçimi ve söyleme
biçimine ilişkin uyarılarda bulunması,sorunlar yaratmaktadır.
Ses ve şarkı
söyleme sınavında ses uzmanlarının yardımları alınarak,adayların sağlıklı sese
sahip olup olmadıkları belirlenmelidir.Bütün bu sorunların daha da ötesinde
ikinci aşama sınavındaki müziksel işitme,müziksel çalma ve ses ve şarkı söyleme
yeteneği boyutlarının toplam puan içindeki ağırlıkları tekrar gözden geçirilmelidir.
Radocy & Boyle,J.D (1979)Psycological
Foundations of Musical Behaviour, Springfields, III.:Charles
C Thomas
Uçan,Ali.1996,Gazi
Yüksek Öğretmen Okulu Müzik Bölümü Müzik Alanı Birinci Yıl Programının
Değerlendirilmesi,yayımlanmış doktora tezi 1982,MAY yayınları.