BİLDİRİLER |
SANAT VE TIP *
* Müzisyen Sağlığı Günleri-I,
11-12 Mart 2005,
Yıldız Teknik Üniversitesi, İst.
Tıbbın Sanata Yansımaları
Geçmiş çağlardan bugüne resim, heykel ve edebiyat gibi sanatın pek çok dalında; hastalık gibi olgular sıkça işlenmiştir. Rembrantın ‘Anatomi Dersi’, Bruegel’in ‘Körler’ konulu tabloları, Molier’in ‘Hastalık Hastası’ veya Türk edebiyatından ’34.Koğuş’ ilk akla gelen örnekler.
Anatomi bilgisi güzel sanatlar akademisinin kaçınılmaz temel öğesi olduğu gibi Sibernetik ilmi, biyolojik fenomenleri ilim ve sanata uygulamayı üstlenmektir. Sanat tarihinde bunun en çarpıcı örneklerinden biri de, Leonardo da vincinin, St.Pietro Katedralinin kubbesini inşa ederken,kafatası yapısını model alarak değerlendirmiş olmasıdır hiç kuşkusuz.
Sanatın Tıbba Katkıları
Daha antik çağlarda Bergama’da Asklepion teraiasında ruh hastaları flüt ve lirle yapılan müziğin sağaltıcı etkisiyle tedavi edilirdi. Bir zaman sonra Selçuklu Dönemi şifahanelerinde.. sesi refakatinde uygulanan saz ve ney nağmeleri bir tür terapi yöntemi olarak değerlendirildi. Günümüzde resim psikoterapi ve rehabilitasyonda uygulanmakta, psikodrama ise yardımcı psikanalize yardımcı olmaktadır.
Tıbbın uygulamalarında kullanılan tıbbi aperayaj ve protezler, tıbbi teknik tablo ve fotoğraflar, birer sanat ürünüdürler. Sanatla tıbbın birbirlerine en çok yakınlaştıkları alan ise şüphesiz estetik ve reconstructive cerrahidir. Daha da ileriye gidip, bugün uygulanmakta olan endoskopik cerrahi prensibinin, şişe içine monte edilen maket gemiciklerin yapımından kaynaklandığı söylenebilir.
Sanatçı ve Hastalık
Sanatçı, hassas yapısı dolayısıyla hasta olmaya yatkın yaşantısı ve uğraşısının bu duruma çoğu kez körükler niteliği nedeniyle tedaviye ve iyileşmeye refrakterdir. Genç yaşta hayata veda eden sanatçıların sayısı küçümsenemeyecek kadar çoktur. Ayrıca sanatçıların meslek hastalıkları da söz konusudur.Ressamlar kullandıkları boyalardan dolayı allerji ve romotoit artrit, kemancılar boyun artrozu, şarkıcılar ses tellerinde rastlanılan çeşitli rahatsızlıklar, piyanistler ise sırt ve bel deformasyonlarından şikayetçi olurlar.
Bazı durumlarda da hastalığın varlığının sanatçıyı yönlendirdiğini görürüz. Chopin, tüberkülozu sırasında içli nameler, bestelemiş. Van Gogh sarası sırasında ilginç tablolar resmetmiş. Caville Claudele ise psikozları sırasında eşsiz heykeller yaratmıştır. Ayrıca hastalığa ‘kafa tutan’ sanatçılar da vardır. Beethoven’in sağırlığı, J.S.Bachın ileri devrelerindeki körlüğü, Sarah Bernard’ın kesik ayağı, bu kişilerin sanatlarında doruğa çıkmalarında engel olamamıştır.
Hekim, mizacı gereği sanatla ilgilenir. Eski çağlarda tıp ile sanat aynı kişiler tarafından icra edilirdi ve sırası ile filozof, ulema,hümanist gibi isimlerle zikredilmişlerdi.Çağımızda bu meslekler zorunlu olarak birbirlerinden ayrılmışlarsa da,hekim genelde sanattan vazgeçememiştir.
Tıp ile sanatın ayrıca teknik benzerlikleri de vardır. Örneğin keman ile cerrahiyi karşılaştıracak olursak, her ikisinde de metot, ekol, manipülasyon, (duante-pozisyon) hafıza performansı, kondisyon, stres, heyecan, kritik ve satisfakyon gibi olgular sayabiliriz.
Hekimi sanata yaklaştıran bir diğer şey de yorucu ve bazen üzücü bir mesaiden sonra sanatla relaksasyona erişmesidir. Ayrıca perfonksiyonist kişiliğinin tatminini tıpta olduğu kadar sanatta da bulur Hekimin sanatla uğraşmasının bir başka nedeni dekalıcı olma isteğidir. Hekimin eseri olan hasta fani olduğu gibi metodlar ve bilgiler de çok kısa ömürlüdür. Tıpta değişiklik ve yeniliğin kaçınılmaz oluşu sevindirici olmakla birlikte, hekim, kalıcı eser bırakma ve ilerde hatırlanma isteğini bir nebze de olsa sanatla dile getirir. Hekimler arasında profosyonele yakın düzeyde eserler veren sanatçılara rastlanmasının bir nedeni de ,aslımda sanatçı olmak için küçük yaştan kendini hazırlamış ve sanata oldukça yetenekli gençlerin,zamanında ailenin veya çevrenin ‘aç kalır’ korkusu ile başka mesleklere yönlendirilmesindendir ve genelde sanatın yerine tıp önerilir. Tüm bunlardan sonra tarihte sanatla uğraşmış pek çok hekime rastlanmasına şaşmamak gerekir. Violonselist cerrah Dr.Bilroth, organist cüzzam hekimi misyoner Dr.Schweitzer, yazar cerrah Dr.Henri Monder, Türk hekimlerinden şair, cildiye uzmanı Dr.Cenap Şehabettin, ressam, hattat, minyatürcü, tıp tarihçisi Dr.Süheyl Ünver, bestekar, nöroşirurjiyen Dr.Bülent Tarcan ve daha niceleri, insana duydukları sevgiyi yalnızca hekimlikleri ile değil, sanatçı kişilikleri ve yapıtlarıyla da dile getirmişlerdir.