BİLDİRİLER |
ÖZEL
EĞİTİMDE “MÜZİK ÖĞRETMENİ” SORUNU
Yrd.Doç. N.İpek KIVRAK
İnönü Ünv.Gazi Eğt.Fak.
GSEB-MEABD-Malatya
* Cumhuriyetimizin 80. Yılında Müzik
Sempozyumu, 30-31 Ekim 2003,
İnönü Üniversitesi, Malatya
Bildiriler,s.303-306.
Kişilerin
birbirinden farklı özellikleri bazen bir üstünlük, bazen de bir eksiklik olarak
değerlendirilmiş, ancak “insan”ı tanımlayan bir değişken olarak hep varolagelmişitir. Bu farklı özelliklerin eğitim-öğretim
açısından önem kazanması, olağan okul koşulları ve kullanılan bilindik
yöntemlerin dışında farklılıklar gerektirir. Çünkü eğitimde önemli, öğrenmede
etkili nitelikler açısından kendisiyle aynı takvim yaşındaki çocuklara göre
olağandışı farklılıklar gösteren çocuklar “Özel Eğitim”e gereksinim
duymaktadırlar.
“Özel gereksinimli çocuklar”ın
eğitim-öğrenim hakkından etkili bir biçimde yararlanabilmeleri;
1- Bireysel farklılıklarına göre tanılarının doğru
yapılmasına,
2- Bu tanıya göre doğru eğitim- öğretim kurumlarına
yerleştirilmelerine,
3- Kendilerine uygulanacak programların farklılıklar göz
önüne alınarak planlanmış yaklaşımlar içermesine,
4- Ve en önemlisi de programların uygulayıcısı olan;
bilgi-beceri, birikim-aktarım, yöntem-yaklaşım açısından donanımlı “özel
yetiştirilmiş öğretmen”lerin varlığına bağlıdır.
Bireysel farklılıklara göre planlanarak oluşturulmuş
bir programın başarısı, farklı yetenek, algı ve eğilimlerin en verimli biçimde
değerlendirilmesine bağlıdır. Burada amaç; topluma üretken ve yaşam uyumu
geliştirilmiş bireylerin kazandırılmasıdır. Öğretmen, böyle bir amacı
gerçekleştirme sürecinde başta kişisel ilgi-yapısal uygunluk, üretken-yaratıcı
kimlik ve mesleki bilgi-donanım açısından en önemli unsurdur.
Öğretmen,
kişisel ilgi-yapısal uygunluk, üretken-yaratıcı kimlik ve mesleki bilgi-donanım
açısından “Özel Eğitim”de en önemli unsurdur. Özel Eğitim, “özellikli bir
eğitimdir. Bir grup veya sınıf eğitiminden çok tek bir çocuğun gereksinimlerine
yanıt verebilen “bireyselleştirilmiş eğitim” anlamı taşımaktadır. Öğretmenin
etkinliği, her yönden donanmışlığı ve birikimi ile doğru orantılı olarak başarı
derecesini belirleyip geri bildirimlere dönüşecektir. Özel eğitim öğretmeni yaklaşım ve planlama açısından “özellikli” bir
eğitimcidir.
Ülkemizde “Özel Eğitim Okulları”na öğretmen yetiştirme
amacıyla 1952-53 öğretim yılında ilk kez Gazi Eğitim Enstitüsü Özel Eğitim
Bölümü 2 yıllık olarak açılmıştır. 3 yıl sonra 1955 te
kapatılan bu bölümde, en az iki yıl başarılı ilkokul öğretmenliği yapmış öğretme
okulu mezunları öğrenim görmüşlerdir. Bu arada açılan Özel Eğitim Okullarının
sınıf öğretmeni gereksinimi başarılı ilkokul öğretmenlerinden istekli
olanlarının sertifika ve hizmet içi eğitim programlarından geçirilmeleriyle
giderilmeye çalışılmıştır. Daha sonraları Eğitim Fakülteleri bünyesinde açılan
Özel Eğitim Bölümleri mezunları bu okulların ilköğretim sınıf öğretmeni açığını
gidermeye başlamıştır. Branş öğretmenliğinde ise, bugün olduğu gibi öğretmen
yetiştiren kurumların mezunlarından yararlanılmıştır. Ancak özel eğitimde branş
öğretmeni yetiştirmeye yönelik bir düzenleme hiç bir zaman düşünülmemiştir.
Özel Eğitim Okullarının programlarını incelediğimizde
müzik eğitimi derslerinin ağırlık taşıdığını, özellikle müzik dersinin –özel
eğitimdeki araç niteliği göz ardı edilmeksizin- önemlendirildiğini
ve hemen tüm diğer derslerin de yerini koruduğunu görmekteyiz.
Özel Eğitim Okulları programlarında sanat eğitimi
dersleri sayısal olarak oldukça önemli yer tutmaktadır. Ancak bu derslerin
birey yetiştirmedeki “araç” özelliği, içerik ve işleniş açısından da büyük önem
taşımaktadır.
Özel eğitime gereksinimi olan engelli bireylerin
engelleri ne olursa olsun öğrenmede gösterdikleri-gösterebilecekleri başarı
doğrultusunda yapılan müzik eğitimi yoluyla:
1- Özgüven duygusu yaratıp yaşam uyumu geliştirilmesi,
2- Toplumdaki diğer bireyler gibi davranış yetileri
oluşturulması,
3- Bireyin doğasında taşıdığı nitelik ve yeteneklerin
ortaya çıkartılıp işlenerek öncelikle bir birey olduğunun kendisine ve topluma
algılatılması,
4- Çevresindeki her cismi, sesi, olayı özellikleri ve
kaynaklarıyla tanıtıp yaşamsal öğretiler kazandırılması,
5- Müzik ve müzik eğitimi yoluyla kazandırılan
davranışların yaşantılara dönüşümünün gerçekleştirilmesi ve bu davranışların
aktarımına ait öğretiler kazandırılması,
6- Müziğin geniş ufkundan yararlanarak yaratıcı, çoklu
düşünen, kendine yeten bireyler yaratılması,
7- Bağımsız hareketlerinin gelişmesinde ve fiziksel
özelliklerini kullanmasında gelişim sağlanması, birlikte iş yapabilme becerisi
ve uyumlu davranışlar geliştirmede destek sağlanması,
8- Engelli bireylerin yeti-yetenek ve becerilerinin
yüreklendirilmesiyle engelinden kaynaklanan doğal mutsuzluğunun yok edilmesini
sağlayacak sergilemeler gerçekleştirerek duygusal dünyasına olumlu katkılar
sağlanması,
9- Yetenekleri doğrultusunda mesleki seçimlere yönlendirerek iş gücünden
yararlanılması ve böylece toplum içinde üretken-bağımsız, yaşam hakkı elde
edebilmiş bireylerin yetişmesine katkı sağlanması amaçlanmalıdır.
Ülkemizde özel eğitim veren kurumlar:
-
Görme Engelliler
İlköğretim Okulları,
-
İşitme
Engelliler İlköğretim Okulları,
-
Ortopedik
Engelli Çocuklar İlköğretim Okulları,
-
Eğitilebilir
Zihinsel Engelli Çocuklar Okulları
a) Eğitilebilir Çocuklar Okullar,
b) Eğitilebilir Çocuklar İş Okulları
-
Öğretilebilir
Çocuklar Okulları adları altında yer almaktadır.
Ülkemizde müzik öğretmeni yetiştirme işi diğer
branşlardaki gibi tek tip programlarla gerçekleştirilmektedir. Ancak bu
programlardan yetişen müzik öğretmenleri ise özel eğitim kurumlarında da
görevlendirilmektedir. Oysa özel eğitim kurumlarındaki eğitim öğretim hakkından
yararlanacak öğrencilerin farklı özellikte mesleki formasyon kazanmış
eğitimcilere gereksinimi vardır. Mesleki donanım bu alanda amaç- hedef-hedef
davranışlar, yöntem ve yaklaşımlarla sunuma dönüşmek zorundadır. Örneğin
Braille Müzik Sembolleri’ni tanıyıp tanımlayabilme yöntemlerini bilmeyen bir
müzik öğretmeninin görme engelliler okullarında yapabileceği pek de fazla bir
şey yoktur. Aynı şekilde müziğin ritmik boyutundan hareketle kemik titreşim algısı
ile bir müziksel hedef gerçekleştirebilme bilgisinden yoksun müzik öğretmeninin
işitme engelliler okullarında görev yapması gerçekçi olamaz Özellikle zihinsel
engelli öğrencilerin her iki grubunda da müziğin ne denli yaşamsal önem
taşıdığı bilgisinden yoksun bir müzik öğretmeninin bu okullarda müzik
öğretmenliği adına gerçekleştirebileceği hiçbir şey yoktur. Oysa özel eğitim
genel eğitim ile bir bütündür. Genel eğitime sunulan her türlü olanağın özel
eğitime de sunumu bir çağdaşlık göstergesidir.
Genel
Eğitim ve Özel Eğitim sıkı bir ilişkiyle birbirlerine bağlı, sürekli iletişim
ve etkileşim içinde olması ve birbirlerine göre farklı öncelikleri olmaması
gereken bir bütündür. Özel Eğitime yapılan her katkı Genel Eğitime önemli bir
katkı anlamına gelmektedir. Çünkü Özel Eğitim, Genel Eğitime aşağıda bir bölümü
belirtilen oldukça önemli katkıları sağlamıştır:
ü
Günümüzde
anaokullarında kullanılan öğretim araçlarının çoğu M.Montessorri
tarafından zihinsel engelli çocukların eğitiminde kullanılmak üzere
geliştirilmiştir.
ü
Bireysel
eğitimde önem taşıyan sınıf mevcudu prensibi genel eğitimde de belli prensipler
belirlenmesini sağlamıştır.
ü
Problem
envanteri ve projektif testlerden bazıları uyum
bozukluğu olan çocuklar için geliştirilmiş ve daha sonra genel eğitimde de
kullanılmaya başlanmıştır.
ü
Az görenlerin
görme artıklarını koruyabilme amacıyla yeşil tahta, ışıltısız duvar boyası,
soldan ışık alan sınıf düzeni, hareketli sıra kullanımı göz sağlığını koruma
açısından önemli bulunmuş ve genel eğitimde de kullanılması ilkeleştirilmiştir.
ü
İşitme kaybı
olanlar için geliştirilen yardımcı araçlardan zamanla genel eğitimde de
kullanılmaya başlanmıştır.
ü
Önceleri
kalıtımsal nedenlere bağlanan kan uyuşmazlığı gibi zihinsel engel yaratan
hastalıkların doğum öncesinde saptanmasıyla özel eğitim kurumlarına duyulan
gereksinimin azaltılması sağlanmıştır.
ü
Graham Bell,
insanlığa armağan ettiği telefonu, sağır-dilsiz nişanlısının ses dünyasıyla
tanışabilmesini sağlamak üzere yaptığı çabalar sonucu icat etmiştir.
Ülkemizde
müzik öğretmeni yetiştiren kurumların lisans ve lisansüstü programlarında Özel
Eğitime ilişkin ders/dersler yer almamaktadır. Bu programlardan mezun olanlar
ise özel eğitim okullarına atanabilmektedirler. Böylece öğretmen, atandığı
okulun gereklerini, yaparak-yaşayarak yaşantılarından doğru edindiği bilgilerle
yerine getirmeye çalışmaktadır.
Özel Eğitim Okulunda görev yapmakta olan müzik
öğretmeninin sosyal, akademik ve davranışsal hedeflerde ilerleme gösteremeyen
bir öğrencisine sabır, yaratıcılık, yapısal yaklaşım ve müziksel etkinlikli bir
program uygulayamayacağı açıktır. Buna yanıt olarak da öğrencide akademik, davranışsal ve sosyal
gelişme alanlarında büyük ilerlemeler beklenemez. Bu bütünlük içinde özel gereksinimli
çocukların müzik derslerinde “özel yetiştirilmiş müzik öğretmenleri” tarafından
eğitim-öğretim almaları da bir özel gereksinimdir. Böyle nitelikte
öğretmenlerin yetiştirilmeleri ise gereksinimden çok “zorunluluk”tur.
“Özel
Eğitim” birey yetiştirme açısından düşünüldüğünde “branş öğretmenliği” sorun
olarak karşımıza çıkmaktadır. Her alanda 21. Yüzyıla uyum sağlamaya çaba
gösterdiğimiz günümüzde öğretmenlik mesleğini yeniden gözden geçirerek yapmamız
gerekli ivedi çalışmalar vardır. Artık tek tip öğretmen yetiştirme yerine
farklı roller ve sorumluluklar yüklenmiş, çağı yakalayıp yakalatacak yetenek ve
birikimde yeni bir öğretmen modeli yaratmamız görevlerimizin ilk sırasında yer
almaktadır. Bu konuda ilgili alanlara düşen sorumluluk eşit paylaşımı
gerektirmektedir. Öğretmen yetiştiren kurumlardaki eğitimcilerin kişisel ve
kurumsal sorumlulukları ve sunulmaya çalışılan konu üzerinde düşünüp-üretmek,
yaratıp-uygulamak, uyarıp-yönlendirmek gibi görevlerinin yanı sıra programları
21. Yüzyıl gereklerine uygun biçimde oluşturma adına ivedi yetkilendirilmelerine
gereksinim vardır.
ÖNERİLER
1-
Her alanda yeni çağa uyum sağlamaya çaba gösterdiğimiz günümüzde öğretmenlik
mesleğini de yeniden gözden geçirerek tek tip öğretmen yerine farklı
gereksinimlere göre farklı roller, sorumluluklar yüklenmiş, çağı yakalamış bir
öğretmen modeli yaratmamız, görevlerimiz arasında ilk sırada yer almalıdır.
2- Öğretmen yetiştiren kurumlardaki “özel eğitim
öğretmenliği” bölümlerinin dışındaki bölümlerde de özel eğitim kurumlarına
branş öğretmeni yetiştirmeye ve Özel Eğitim Bölümündeki Anabilim dalları ile
diğer Bölümlerin Anabilim Dalları arasında eşgüdümlü çalışma ve program
hazırlama-geliştirme çalışmalarına ivedilikle gereksinim olduğu
düşünülmektedir.
3- “.........
Özel eğitim hizmetlerinin nicelik ve nitelik açısından gereğince
yaygınlaşmasını en çok etkileyecek olan tedbirin “gerekli personelin yetişmesi”
olduğu kuşku götürmez. Bu konuda hayli geç kalınmıştır. Bu gecikme uzadıkça iki
eğitim alanındaki olumsuz açıklık da genişleyecek, özel eğitim yetersiz bir
düzeyde kalacakıtr........”Mayıs 1975, Ankara /
Mithat ENÇ
2000
li yıllar artık bu olumsuz açıklığın giderilmesine
yönelik önlemleri ve projeleri üretmelidir.
4- Genel
Eğitimle bu bütünlüğü nedeniyle Özel Eğitim, Genel Eğitimin olanak ve
gelişmeleri ile birlikte ele alınıp tartışılmalıdır.
5- Genel Eğitimden, Özel Eğitim adına katkı
sağlayabilecek her konu seçilerek yaşama geçirilmek üzere projelendirilmelidir.
6- Milli Eğitim Bakanlığı ile Üniversiteler arasında
işbirliğine gidilerek Özel Eğitimdeki gereklilik ve gereksinmeler Eğitim
Fakültelerince tanınıp bilinmeli ve beklentilere yanıt verebilecek bilimsel
programlar hazırlanarak geliştirilmelidir. Bu yolla, branşlara göre Özel Eğitim özellikleri
hakkında bilgilenmiş donanımlı öğretmenler yetiştirilmesine bir an önce
başlanmalıdır.
7- Özel Eğitim Genel Müdürlüğünce Özel Eğitim
Okulları birlikteliği sağlanarak sanat eğitimi alanında yapılan çalışmaların
ortak sergilenmesi gibi projeler üretilip hayata geçirilmelidir.