BİLDİRİLER |
Öğr. Gör. H.Selen
Ergöz Özeren
Sakarya Ünv.
Devlet Kons.-Sakarya
* Cumhuriyetimizin 80. Yılında Müzik
Sempozyumu, 30-31 Ekim 2003,
İnönü Üniversitesi, Malatya
Bildiriler,s.229-231.
Çocukların
ulusal ezgilerine gösterdikleri ilgi ve sevgi, yabancı ezgilere olan ilgiden
daha güçlü ve doğal olduğu için, geleneksel ezgi, ulusal eğitimin önemli bir faktörüdür. Bu inançtan yola
çıkarak; eğitsel müzik sorunumuzun çözümü konusunda temel görüş: Çağdaş bir
anlayışla Türk okul müziği eserlerinin yaratılması ve eğitsel müzik öğretimine
temel alınmasıdır. Türk okul müziği temel olmak üzere eski eserlerin ve evrensel
değerdeki müziklerin seçkin örneklerine de eğitsel müzik öğretiminde önemleri
oranında yer verilmelidir. Kaynağı geleneksel müziklerimizde olan, evrensel
verilerden yararlanarak çağdaş bir anlayışla yaratılan okul müziklerine “Türk
okul müziği” denir. Bu türlü müziklerin yaratılması, eğitsel müzik öğretimini
ulusal bir yörüngeye oturtacaktır. Türk okul müziği yurt içinde ve yurt dışında
ancak o zaman var sayılabilecek, gerçek kişiliğini bu yoldan ortaya
koyabilecektir.
Eski müzik eserlerimize; özellikle çevreden derlenecek
(tekerleme, sayışma, türkü vb.) müziklere eğitsel müzik öğretiminde yer
verilmesi, öğrencinin, çevresinde duyduğu müzikleri okulda da yaşatması,
çevresine ve kendisine yabancılaşmasını önleyecek; çevre müziklerinin
gelişmesini, bunlar içinden seçkin değer taşıyanların bütün yurda yayılarak
ulusallaşmasını sağlayacak, değişik bölgeler arasında ve bütün Türkiye’de müzik birliğinin
kurulmasını hızlandıracaktır. Çevre müzikleri Türk okul müziğinin mayası
olacak, çevre müzikleri ve Türk okul müziği Ulusal Müzik Dağarcığını
oluşturacaktır.
Evrensel değerdeki müziklerin seçkin örnekleri ise,
öğrencilerin, başka ulusların müzikleri yoluyla dünyaya açılmasını
kolaylaştıracak, yalnız Avrupalı toplumların değil, bütün dünya toplumlarının geleneksel
müziklerini ve okul müziklerini tanımasını sağlayacak, böylelikle, okuldan
geçen her yurttaş kendisinden kopmadan çevresinin- komşu çevrelerin- bütün
Türkiye’nin, Türk bestecilerinin ve bütün dünya toplumlarının müziklerini yaşamına katabilmiş olacaktır.
Eğitsel müzik öğretimi ancak bu yoldan bu temel görüş açısından yurt çapında
köklü müzik kalkınmasının etkin bir parçası olarak kendi alanına düşen görevi
başarabilecektir.[1]
Ülkeler, kendilerine özgü olabildikleri ve özgün değerleri
tüm insanlığın ortak değerlerine katabildikleri ölçüde, diğer ülkelerin yanında
yer alır ve yücelirler. Bu düşüncenin, giderek düşünce sistemimize egemen
olması, geleneksel müziğin, müzik eğitimimizdeki konumunu büyük ölçüde
değiştirmiş ve eğitim müziğini geleneksel müziğin biçimlendirmesi kuramını da
beraberinde getirmiştir. Ancak, tekerleme ve saymacaların
dışında, halk müziğimizde çocuk ezgileri yok denecek kadar azdır. Bu nedenle,
sözleriyle çocukların ilgi alanlarını içerip onların dünyalarına seslenen,
ezgileriyle, ulusal müziğimizin yapı ve karakteristik özelliklerini taşıyıp,
onlara kültürel zenginliklerimizi aktaran; eğitici ve eğlendirici özgün
şarkılar gerekmektedir. Bu gereksinim, eli kalem tutanları, çocuklara karşı
sorumlu bir duruma getirmekte ve onları şarkı yazmaya zorlamaktadır.[2]
Özgün değerlerimizi yaşatıp, geliştirebildiğimiz sürece
gelişmiş toplumlar arasında yer almamız mümkündür. Batıyı taklit ederek,
onların melodilerinin üzerine Türkçe sözler yazarak, müzik eğitiminde istenen
hedefe ulaşamayacağımız açıktır. Bu anlamda yeni çağda eğitim sisteminde köklü
bir yapılanmaya gitmeye ve Türk müziğinin temel alınmasına ihtiyaç
duyulmaktadır.
Şu anda var olan ilkokul müzik eğitimi kitaplarını
incelediğimizde, çoğunlukla majör ve minör kalıplarla oluşturulmuş öykünme veya
adapte çocuk şarkılarına yer verildiği gözlenmiştir. Ayrıca Türk müziği makam
bilgisi zorlaştırılarak, çocuklar
tarafından anlaşılması zor eserlere yer verilmiştir. Durum böyle olunca da
çocuk için müzik dersi bir karmaşa haline gelmektedir. Oysa çağımız anlayışında
çocuklarımıza müziği sevdirmek, bu yolla müziği yaşayarak diğer kavramları,
bazı erdemleri öğretmek, estetik bir bakış açısı oluşturmak sorumluluk
olmalıdır. Bunu yapabilmek için tıpkı Zoltan Kodaly gibi çağdaş müzik yaklaşımlarının bakış açısıyla,
yerel müziğe odaklanmalıyız. Beethowen’ın 9.
senfonisi gibi klasik batı eserlerinin yanında, bizim Aşık Veysel’imiz, Dede
Efendimiz de ihmal edilmemelidir. Üstelik çağdaş bir çok Türk bestecisi bu
konunun üzerinde durmuş ve çocuk müziği alanında seçkin eserler ortaya
çıkmıştır. “Ilgaz’’, “Sarı Zeybek”, “Palandöken” bunlardan bir kaçıdır. Bunların
geliştirilmesi yönündeki çalışmalar, eğitimi yürüten ilgili devlet kurumları
tarafından desteklenmelidir. Bu anlamda eğitici, milli değerlerimizi yansıtan
yeni Türk müziği çocuk şarkılarının bestelenmesi teşvik edilmelidir.
Türkiye’de çocuk müzik eğitimi konusunda; aşağıdaki konular
üzerinde önemle durulmalıdır;
1.
Özellikle
Türk müziği konservatuarları müfredat programında, Türk okul şarkılarının
yaratılmasına yönelik dersler olmalıdır. Zira konservatuarlardan yetişip Türk
müziğini çok iyi bilen, ancak bunu eğitime nasıl aktaracağını bilemeyen birçok
müzik öğretmeni vardır.
2.
Eğitim
Fakültelerinin müzik bölümleri gerçek anlamda
müzik öğretmeni yetiştiren kurumlardır. Ancak bu kurumlarda da
öğretmenlik eğitimi açısından gerekli niteliklerle donanmış adaylar; ders
saatlerinin azlığından Türk müziğini yeterince öğrenememektedirler. Bu ders
programlarında Türk okul şarkılarının yaratılması ve Türk Müziği teorisinin
eksiksiz bir biçimde verilmesi önem taşımaktadır. Tek dönemde Türk Müziği
teorisinin anlaşılamayacağı açıktır.
3.
Müzik
eğitimi verilen okullarda piyanonun yanı sıra, bir Türk Çalgısı (bağlama, ud, tambur v.b.) zorunlu
olmalıdır.
4.
Türk
Çalgılarından birini en iyi şekilde çalabilen bir müzik öğretmeni, bir batı
sazını da iyi öğrenirse gerektiğinde bestelerini armonilemeye
yönelebilecektir. Ayrıca armonileme konusu da okul
müzik eğitiminde önemsenmelidir.
5.
Müzik
eğitimi alanında uzman yetiştiren okullarda, kompozisyon dışında kalan bölümlerde de bestecilik
eğitimi verilmelidir. Çünkü, müziğin içinde olan her birey yeni müzik eserleri
oluşturabilir. Gençlerin bu açıdan teşvik edilmeye çok ihtiyaçları vardır.
Özellikle geleneksel müzikte, var olanları zedelememek adına aşırı hassas
davranıldığı bir gerçektir.
6.
Tüm
müzik okullarında yeni Türk okul şarkılarının tanıtımına yönelik, müzik
öğretmenlerince maddi ve manevi olarak desteklenen bir derginin yayınlanması
gereklidir. Zira yeni oluşan eserlerden bir çok müzik öğretmeni habersiz
kalmaktadır. Konservatuarlar ve müzik okulları tarafından desteklenecek olan bu
dergi yurt çapında yaygın hale getirilmelidir.
7.
Bütün
bu çalışmaların yapılandırılabilmesi için gerek müzik eğitimi veren okullardaki
uzmanların (güzel sanatlar liseleri de dahil olmak üzere) gerekse Milli Eğitim
Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı yetkililerinin işbirliği halinde çalışmaları
gerekmektedir.
8.
Ulusal
şarkı dağarcığının oluşturulması yönünde, 1945’li yıllarda olduğu gibi
derlenmiş halk ezgileri de değerlendirilmelidir.
9.
Okullarda,
bu amaca hizmet edecek araç-gereçler; her okulda bir müzik odası, her okulda
geleneksel sazlar, her okulda akustik bir piyano bulundurulmalıdır.
10.
Bu amaçla oluşturulan kitaplar her yönden ilgi
çekici olmalı, eski müzik kitaplarında olduğu gibi resimlerle
desteklenmelidir.
Yarınlarımızı emanet edeceğimiz geleceğin büyükleri için
eğitim sistemimizi yerel ögelerle yeniden
yapılandırmak önemlidir. Bu çalışmalara katkı olması amacıyla yapılan
bestelere, konuyla ilgili diğer kişi ve kurumların da ilgisiyle Türk müzik
eğitiminde yeni bir döneme girileceği açıktır. Özellikle pop müzik, arabesk
müzik gibi, yoz müzik türlerinin vereceği zararlardan çocuklarımızı
koruyabilmek için, kendi değerlerine sahip çıkmasını küçük yaştan öğretmeli ve
bu konuda onları bilinçlendirmeliyiz.
Ulu Önder Atatürk’ün belirttiği gibi, çağdaş toplumlar
arasında yer almak istiyorsak, önce
kendimiz olmalıyız. Bunu; “Beyler, şu gördüğünüz küçük sazın bağrında bir
milletin kültürü dile geliyor. Bir milletin kültür ve sanat hareketlerini ve
seviyesini, milli geleneklerine bağlı kalarak, medeni dünyanın kendisine ayak
uydurmaya mecbur olduğumuzu unutmamalıyız. Bu küçük sazın bağrından kopan
nağmeleri, bu istikamette geliştirmeye ehemmiyet ve kıymet verilmelidir.”
sözüyle en güzel şekilde vurgulamıştır.[3]
KAYNAKLAR
[1] Say,
A., 1996. Müzik Öğretimi. “Eğitsel Müzik Öğretimi” Muammer Sun.Müzik
Ansiklopedisi Yayınları, Ankara
[2] Aydoğan, S.
1982. Müzik Eğitimi
[3]
Ataman, S.Y., 1965. Okullar İçin Halk Müziği ve Müsamere Türküleri,
Anten Yayınevi, İstanbul
[4] Saydam, R., 1999.İlköğretim Müzik Ders Kitabı
6. Sevgi Yayınları, Ankara
[5] Yıldız, H., Çam, M., 1996. İlköğretim Müzik
Ders Kitabı 6, Pasifik A.Ş., Ankara
[6] Aydın, S.Ş, 1997. İlköğretim Müzik Ders
Kitabı 1,2,3,4,5,6,7,8, Küre yayıncılık, İstanbul
[7] Yurtoğlu, F., 1999.
İlköğretim Müzik Ders Kitabı 1,4,5, Düzgün Yayıncılık, İstanbul
[8] Akkaş, S., 1995.
İlköğretim Müzik Ders Kitabı 1,2,8 , Ocak Yayınları