BİLDİRİLER |
ÖĞRETİM ELEMANI VE ÖĞRENCİ
GÖRÜŞLERİNE GÖRE
GÖRSEL, İŞİTSEL VE DOKUNSAL ALGI
TÜRLERİNİN PİYANO EĞİTİMİNDEKİ KULLANILMA DÜZEYİ
Öğr. Gör. Duygu Sökezoğlu
Afyon Kocatepe Ünv.
Devlet Kons.-Afyon
* Cumhuriyetimizin 80. Yılında Müzik
Sempozyumu, 30-31 Ekim 2003,
İnönü Üniversitesi, Malatya
Bildiriler,s.224-228.
Öğrenme
tanımlarını, soyut ve somut tanımlar olmak üzere ikiye ayırarak
inceleyen yazarlar da vardır. Somut tanımlar, öğrenme sürecinin sonunda elde
edilen ürüne bakarlar. Bu tanımlar, öğrenilenlerin yapılmasına, bellekte
saklanmasına, alışkanlık kazanmaya, öğrenilenlerin anlaşılmasına önem verirler.
Öğrenme sonucunda bu ürünler (amaçlar) elde edilmediğinde öğrenmenin
oluşmadığını savunurlar. Soyut tanımlar da ise, öğrenmenin ürününden çok
sürecine bakarlar. Bu tanımlar, etkilere karşı yapılan tepkilerin sinirlere
yerleşmesine, durumun iç görü ile kavranmasına, güdülerin doyurulması için
yapılan eylemlere önem verirler. “Öğrenmenin tanımları ister süreç, ister ürün
açısından yapılsın, tümünün vardığı sonuç, insanda oluşan davranış
değişikliğidir” (Büyükkaragöz, Muşta, Yılmaz, Pilten, 1997:110).Öğrenme, değişik türdeki öğrenme
formlarıyla oluşur. Bu formların başlıcaları,
-Gözlem ve taklit yoluyla öğrenme
-Model alma yoluyla öğrenme
-Algılama yoluyla öğrenme’dir.
Bu konunun içeriği nedeniyle algı ve
algılama yoluyla öğrenme üzerinde
durulacaktır.
Algı
Türk Dil Kurumu’nun (1969) Sözlüğünde; “Zihinle
ilgisi bakımından duyum, bir duyumdan edinilen yalın bilinç, idrak” şeklinde,
Dil Derneği Türkçe Sözlükte de (1998) “Bir şeye dikkati yönelterek, o şeyin
bilincine varma” olarak tanımlanmıştır.Algıyı “Dış dünyadan aldığımız izlenim
sonuçlarının yani duyumların bilinçli hale gelmesi ve anlam kazanması” olarak
da tanımlayabiliriz. Algı, öğrenmenin ve davranışın temelidir. Algı olmadan ne
öğrenme ne de davranış ortaya çıkabilir.
Algılama Yoluyla Öğrenme
Bir bireyin dış dünyadaki nesneler hakkında duyu
organları (yani görme, işitme, dokunma, koklama ve tat alma) yoluyla edindiği
mesajların beyinde yorumlanması ve anlam kazandırılması sonucunda gerçekleşir.
Ancak, bu mesajların anlamları, bireylerin bilgiyi algılamalarına bağlı olarak,
her birey için farklı olabilmektedir (Saban, 2000:125, 126).
Algısal – Devimsel Beceri
Algısal beceri, duyusal uyaranlara
belirli işlerin yapılabilmesini sağlayan kazanılmış bir beceridir. Bazı
devimsel eylemler kendiliğinden gelişirse de, insanın devimsel becerilerinin
çoğu belli bir alıştırmayı gerektirir. Örneğin, yürümek, yemek yemek ve giyinmek gibi görünüşte oldukça basit olan
beceriler, çocuklara ancak alıştırma yoluyla öğretilebilir.Kusursuz bir
eşgüdümü gerektiren etkinliklerde ustalık kazanılması, örneğin, bir piyanistin
tuşlara hakimiyeti, toplumda her zaman hayranlık uyandırmıştır (Ana Britannica, 1993:377).
Böylesine karmaşık becerileri edinmek ve uygulayabilmek
için, algısal uyarımların yakından gözlenmesi gereklidir.
Devimsel becerinin edinilmesinde üç
ayrı aşama olduğu sanılmaktadır. Kavrama aşaması denen ilk aşamada kişi,
yapacağı işin gereklerini kavramak zorundadır.İkinci aşamada, kişi o zamana
kadar öğrenmiş olduğu becerileri anımsar, bu işe özgü devimsel becerileri
edinir ve uygunsuz hareketlerden kaçınmak için bu iki beceriyi kaynaştırır. Son
aşamada, becerinin gittikçe otomatikleşmesi sonucunda kişi, sürecin her
basamağını düşünmekten kurtulur ve dış verilere bağlılığını olabildiğince
azaltır. Devimsel becerilerin yitirilmemesi, beceride ulaşılan ustalık düzeyine
bağlıdır. Beceride ulaşılan ustalık düzeyi yükseldikçe, kişinin o beceriyi
koruyup sürdürme olasılığı da o kadar artar (Ana Britannica,1993:377).
Algısal Öğrenme
Nesneleri duyu organları yoluyla anlamlandırma ve bu yolla öğrenmedir.
Laboratuarlarda algısal yeteneklere ilişkin araştırmalar yapılmış ve
sonuçları gözlenerek algısal öğrenmeyi sınama ve ölçme olanağı bulunmuştur. Bu
araştırmalar sırasında deneklerin çeşitli duyu organlarını ölçmek için testler
uygulanmış ve bu alıştırmalar sonucunda deneklerin başlangıçtaki puanlarını
araştırmaları, algısal yeteneklerin değişmez olmadığını aksine öğrenme yoluyla
değişebileceğini göstermiştir (Ana Britannica,
1993:377).
Bir özel
alan olan piyano eğitiminde de algıyı etkileyen faktörler ise; Dikkat, öğrenme
ve güdü’dür.
Dikkat: Aynı anda birçok uyarana maruz kalsak da, bunlardan
bir kısmını algılayabiliriz. Bu algılayışımızda, o anki ilgi, amaç ve
beklentilerimiz etkilidir. Bu algısal odaklanmaya dikkat denir (Atkinson, Atkinson, Hilgard, 1995:207).
Öğrenme: Bireyin çevresiyle etkileşim kurması sonucu
oluştuğu ve bireyin davranışlarında değişiklik meydana getirdiği görüşüdür.
Güdü: İnsanların yetenek ve olanakları eşit olmasına
rağmen başarıları farklı olmaktadır. Bu farklılığın birçok nedeni vardır. Ancak
bunların içinde en önemlilerinden birisi güdü’dür. Güdü, uyarılmayı
kolaylaştırır, bireyi yöneltir, yönetim düzeni sağlar. Bireyin algılama gücünü
arttırır.
Duyu organlarımız uyarılar vasıtasıyla
kendilerine gelen mesajları sinir sisteminin yardımıyla anlamlı hale getirerek
dünyayı algılamamıza yardımcı olurlar (Biçer, 1999:34). Algılamada duyu
organları yoluyla alınan bütün duyumlar önemlidir. Ancak bunlar önem sırasına
konulacak olursa görme duyumu birinci, işitme duyumu ikinci, dokunma duyumu
üçüncü ve diğer duyumlar bundan sonraki sıraları alırlar (Başaran, 1996: 36).
Görme Duyumu: Herkesin de bildiği gibi görme
duyumuz gözdür. Göz, dünyayı görerek algılamamıza yardımcı olur. En önemli organlardan
birisidir.
İşitme Duyumu: İşitme duyumuz kulaktır. Kulak aracılığıyla sesleri duyar ve onlara anlam veririz.
Duymak, algılamanın önemli bir boyutudur.
Dokunma Duyumu: Dokunma duyumuz deridir. Dokunma
duyumuz sayesinde nesneleri anlar, kavrar ve onlara anlam veririz.Bu duyumları
bireylerde farklı biçimlerde (görsel, işitsel ve dokunsal)
görmek mümkündür.
Görsel, İşitsel ve Dokunsal Birey Özellikleri
İnsanların öncelikli temsil
sistemleriyle (kanalları) iletişim kurmak onların dünyasına girebilmek açısından
önemlidir. Gün (2002:73), NLP Zihninizi Kullanma Kılavuzu adlı kitabında;
“Karşımızdaki kişinin ağırlıklı olarak kullandığı sözcüklerden onun öncelikli
temsil sistemini (kanalını) anlayabiliriz. Konuşmada ve yazışmalarda onun
temsil sistemine uygun sözcükler kullandığımızda uyum sağlarız. Aynı dilden
konuşan iki insan çok daha sağlıklı iletişim kurar” demektedir.
Görsel Birey Özellikleri
-Dünyayı görüntülerle algılarlar,
-Düşünürken ve dinlerken kağıt
üzerine şekiller çizmeyi severler,
-Eğitimde şemalarla anlatım onların
ilgisini canlı tutar,
-Çizerek, desen oluşturarak, hayal
ederek öğrenirler,
-Öğrendiklerini gözlerinin önüne
getirerek hatırlamaya çalışırlar,
-Düz anlatım dediğimiz öğretim
yönteminden yeterince yararlanamazlar,
-Konuşurken, görsel içerikli
kelimeler ve deyimler ile iletişim kurarlar.
İşitsel Birey Özellikleri
-Genellikle dinlemesini bilen
gruptur ama çok konuşmaya da eğilimlidir,
-İşiterek, dinleyerek ve tartışarak
öğrenirler,
-Düşünürken
de düşündüklerini sesli hale getirirler ve kulaklarının duymadıklarını
anlamakta zorlanırlar,
-Okumaktansa dinlemeyi tercih
ederler.
-Dünyayı duygularıyla algılarlar,
-Dokunarak, yaparak, yaşayarak,
hareket ederek öğrenirler,
-Dokunmayı ve dokunulmayı severler,
- Uzun süre yerlerinde oturamazlar.
Kımıldanmaya, hareket etmeye ihtiyaç duyarlar,
- Bu kişiler bilgiyi en iyi hareket
halindeyken alır. Görsel, İşitsel ve Dokunsal
bireylerin öğrenme özellikleri birbirinden farklıdır. Bunlara göre bir takım
öğrenme stratejileri geliştirilmiştir.
GÖRSEL, İŞİTSEL VE DOKUNSAL ÖĞRENME BİÇİMLERİ VE BU ALGI
TÜRLERİNİN PİYANO EĞİTİMİNDEKİ KULLANILIRLIĞI
Öğrenme biçimleri, her bir
öğrencinin yeni ve zor bilgiyi öğrenmeye hazırlanırken, öğrenirken ve
hatırlarken farklı ve kendine özgü yollar kullanmasıdır. Öğrenme biçimimiz
doğuştan var olan karakteristik özelliğimizdir.
Derslerde ve bireysel çalışmalarımızda edindiğimiz bilgiler, aşağıdaki
aşamalardan geçerek belleğimize yerleşir ve öğrenme
gerçekleşir. Öğrenme aşamasında, bireylerin hangi duyu sistemlerini öncelikli
kullandıklarını ve nasıl öğrendiklerini belirlemek öğrenmeyi daha etkili
kılacaktır.
Görsel Öğrenen Bireylerin;
- Düzenli ve
kalabalık olmayan bir mekanda ders çalışmaları,
- Kitapların
kenarlarına o bölümü hatırlatacak sembol ve resimler çizmeleri,
- Karmaşık konuları
çizimlere dönüştürmeleri,
- Anladığını kısa
birkaç cümle halinde yazmaları,
- Dersi dinlerken
not almaları,
- Ders çalışırken
renkleri kullanmaları,
- Okurken önemli
yerlerin altını çizmeleri,
- Belleğinde
tutması gerekenleri listelemeleri,
- Video kasetleri
izlemeleri,
- Konuları mümkün
olduğunca görsel malzemeyle çalışmaları öğrenmelerini kolaylaştıracak ve
verimlerini arttıracaktır. Piyano eğitiminde görselliğe yönelik çalışmalar
şöyle yapılmalıdır: Yeni çalışılmaya başlanan bir eserde;
- Ölçü sayısına,
- Donanımına,
- Eserin içinde
geçen dinamiklere,
- Tempo terimine,
- Notaların
grafiksel akışına,
- Teknik
özelliklere (arpej, dizi, akor vb.) bakma gibi
analitik incelemelerin yapılması gerekmektedir. Bu analitik incelemeler görsel
algılamaya öncelik veren özellikleri içermektedir.
İşitsel Öğrenen Bireylerin;
- Sessiz bir
çalışma ortamını tercih etmeleri,
- Ders, kaset
olarak satılıyorsa satın almaları ve dinlemeleri,
- Okuduklarını
kasete kaydederek kendi kasetlerini oluşturmaları,
- Bellekte
tutulması gereken bilgiler (tarih, isimler, yer adları) için melodiler
yapmaları,
- Yeni konuları
kendilerine anlatarak çalışmaları,
- Üzerinde
çalıştığı konuyu yüksek sesle okumaları ya da başka
arkadaşlarıyla çalışmaları, öğrenmelerini kolaylaştıracak ve verimlerini
arttıracaktır. İşitsel algıya yönelik çalışmalar da şöyle yapılmalıdır: Piyano
eğitiminde; görsel algılama çalışmaları gerçekleştirildikten sonra eserin;
- Solfejinin
yapılması,
- CD, kaset vb araçlardan veya öğretmenden
dinlenmesi gibi çalışmalar gerçekleştirilirken işitsel algılama ile öğrenme
sağlanmaktadır. Ayrıca;
- Çalışmanın ezbere
yönelik yapılması,
- Çalışıldıktan
sonra ezbere çalınması gibi yöntemlerde
işitsel algılamanın bu eğitimdeki kullanılırlığını ortaya koymaktadır.
Dokunsal Öğrenen Bireylerin;
- Çalışırken ileri
geri yürümeleri ve çalıştıkları konuyu yüksek sesle okumaları,
- Kendi istediği
yerde çalışmaları,
- Anlatılanları
kendi ifadelerine dönüştürerek kısa notlar almaları,
- Konu ile ilgili
yaşayarak öğrenebileceği yerlere gitmeleri (müze, tarihi yerler),
- Öğrendiği konuyu
önceki bilgileriyle ilişkilendirmeye çalışmaları,
- Ellerini
kullanabileceği çalışmalar yapmaları, öğrenmelerini kolaylaştıracak ve
verimlerini arttıracaktır. Piyano eğitiminde dokunsallığa
yönelik yapılan çalışmalar şöyle gerçekleşir:
- Öğretmenin,
öğrenci parçayı çalarken öğrencinin elini kendi eliyle desteklemesi,
- Öğretmenin,
eserin içindeki el pozisyonlarının (akorların,
gamların, arpejlerin) belirli bir açıyla kullanımını sağlaması,
- Yapılan bütün
çalışmalar, dokunsallığın en önemli özelliği olan
güçlü bir kas belleğine sahip olunması ve sıkça tekrarlanması ile gerçekleşir.
Araştırmada;
Müzik öğretmeni adaylarına, piyano eğitimi derslerinde görsel, işitsel ve dokunsal algıları kullanma derecelerini belirlemek
amacıyla, uzman piyano eğitimcilerine ise, bu algı türlerinin derslerdeki
kullanılırlığını tespit etmek amacıyla toplam iki anket uygulanmıştır. Hazırlanan bu anketler, G.Ü.G.E.F.
Müzik Öğretmenliği Bölümünde çalışan, piyano eğitiminde uzman öğretim
elemanlarına ve G.Ü.G.E.F. Müzik Öğretmenliği Bölümünün 3. ve 4. sınıfında
okuyan 70 kişilik bir öğrenci grubuna uygulanmış ve sonuçları değerlendirilmiştir. Bu
değerlendirmelere göre, ankete katılan alanın uzman öğretim elemanlarının “Bir
piyano dersinin daha etkin hale getirilmesinde farklı algılamalar üzerinde
durulmasının önemli olduğu” görüşüne katılmaları, piyano eğitiminde kullanılan
algı türlerinin önemli olduğunu göstermektedir.Yine uzman öğretim elemanlarının
“Öğrencinin piyano çalışma alışkanlığının onun algılaması üzerindeki etkisi” ve
“Öğrencinin çalışma süresinin uzunluğunun çalıştığı parçayı algılamasına
etkisi” düşüncelerine katılmaları, bu algıların geliştirilebileceği sonucunu
ortaya çıkarmakta, ayrıca; Uzman öğretim elemanlarının “Öğrencilere önerdiğiniz
çalışma yöntemlerinin farklı algı türlerini içermesi” düşüncesine katılım
oranlarının yüksekliği bu algı türlerinin uzman öğretim elemanları tarafından
kullanıldığını ortaya koymaktadır.Anketi yanıtlayan öğrencilerin de, görsel
algının kullanılmasına yönelik düşüncelere katılımlarının yüksek olması, bu
öğrencilerin görsel algıyı kullandıkları sonucunu vermektedir. Öğrencilerin
büyük kısmı çalıştıkları eseri ezberlemiş olsalar bile, eserin notalarının
önlerinde açık olarak durması gerektiği görüşünde birleşmektedirler. Notaların
önlerinde açık olarak durması da, öğrencilerin görsel hatırlatmaya ihtiyaç
duymalarından yani görsel algıyı kullanmalarından ileri geldiği sonucunu ortaya
koymaktadır. Ankete katılan öğrencilerin, “Verilen eseri kaset ya da CD’den dinleme” ve “Çaldığım eserde yaptığım hatayı,
öğretmenim bana çalmalı” düşüncelerine katılmaları, işitsel algıyı
kullandıkları sonucunu vermekte, yine işitsel algıya yönelik olarak “Daha önce
çalışılan eserin melodilerini hatırlama” ve “Bir eseri ezbere çalarken daha iyi
yorumlama” düşüncelerine öğrencilerin katılmaları işitsel algılarının gelişmiş
olduğunu göstermektedir. Çünkü, ancak işitsel algısı gelişmiş olan öğrenciler
önceden çalışılan eserin melodilerini hatırlayabilir ve eseri ezbere çalarken
yorum yapabilirler. Buradan da işitsel algının geliştirilebilir olduğu sonucu
çıkmaktadır. Öğrencilerin dokunsal algılarını
kullandıklarını ortaya çıkaran düşüncelerden biri “Bir eseri seslendirme
aşamasında klavyeye bakma ihtiyacı duyma” diğeri de “Çalışılan eserde yapılan
hatayı, hocanın öğrencisine hatalı yeri çaldırtarak düzeltmeye çalışması”. Bu
düşüncelere katılımın yüksek olması, dokunsal algının
kullanılırlığını vurgulamaktadır. Ayrıca; “Daha önce çalışılan bir eseri çalma
esnasında tuşedeki hakimiyete güvenme” ve “Daha önce
çalışılan eserlerin tuşe üzerindeki yerlerini
anımsama” görüşlerine öğrencilerin katılımlarının yüksek olması, dokunsal algının geliştirilebilirliğini ortaya
çıkartmaktadır. Yapılan anketler sonucunda piyano eğitiminde görsel, işitsel ve
dokunsal algı türlerinin öğrenciler tarafından
kullanıldığı saptanmış ve öğrencide saptanan algı türüne göre ders yapmanın,
öğrenci başarısını ve motivasyonunu arttıracağı düşüncesine varılmıştır.
Bireyler farklı algılamalara sahiptir. Kimisi görsel olarak algılarken, kimisi
işitsel ya da dokunsal
olarak algılayabilir. Piyano eğitiminde, öğrenci başarısını arttırmaya yönelik
bir çalışma olarak da düşünülen algı türlerini belirleme önemli bir boyuttur.
Görsel, işitsel ve dokunsal öğrenci tiplerini ve
bunlara yönelik öğretim stratejilerini belirlemek, öğrencinin derse olan
dikkatini toplamasını, motivasyonunu, öğrenme açısından daha iyi bir düzeye
gelmesini sağlayacak ve dersi anlamayan, derste yeterince başarı gösteremeyen
öğrencilere yardımcı olacaktır.
KAYNAKÇA
Ana Yayıncılık. (1993). Ana Britannica.
İstanbul: Birinci Cilt.
ATKINSON, Rita,
ATKINSON, Richard ve HILGARD, Ernest. (1995). Psikolojiye Giriş I. Çevirenler Kemal Atakay, Mustafa Atakay, Aysun Yavuz.
İstanbul: Sosyal Yayınlar.
BAŞARAN, İ. Ethem.
(1996). Psikoloji. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi Yayın.
BİÇER, Turgay. (1999). NLP (Nöro-Linguistik Programlama) Kişisel Liderlik. İstanbul:
Beyaz Yayınları.
BÜYÜKKARAGÖZ, Savaş, MUŞTA, Muammer,
YILMAZ, Hasan ve PİLTEN, Önder. (1997). Eğitime
Giriş. Konya: Günay Ofset Matbaacılık.
Dil Derneği. (1998). Türkçe Sözlük. Ankara: Kurtuluş
Basımevi.
FİDAN, Nurettin ve ERDEN, Münire. (1998). Eğitime
Giriş. İstanbul: Alkım Yayınları.
GÜN, Nil.
(2002). (Neuro
Linguistik Programming) NLP
Zihninizi Kullanma Kılavuzu. İstanbul: Kuraldışı Yayıncılık.
MORGAN, T. Clifford.
(2000). Psikolojiye Giriş. Çevirisi Sirel Karakaş. Ankara: Meteksan.
SABAN, Ahmet. (2000). Öğretme Öğrenme Süreci Yeni Teori ve
Yaklaşımlar. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Türk Dil Kurumu Yayınları. (1969). Türkçe Sözlük. Ankara: Türk Tarih
Kurumu Basımevi.
ÜLGEN, Gülten. (1997). Eğitim
Psikolojisi Kavramlar, Kuramlar, İlkeler, Yöntemler, Uygulamalar. İstanbul:
Alkım Yayınevi.