GÖNÜLDEN BİLİME
Gönderilme zamanı: 12 Mar Pzr, 13:39
GÖNÜLDEN BİLİME
Türk Kültürü Neye Gebe
Önce soru şu: Türk kültürü gebe bir kültür müdür? Önce yanıtım bu: Elbette. Sonraki yanıtım: Yoksa bunu farkedemediniz mi daha ? Canı karnında bir kültür. Canı çıkmış bir kültür değil ! Neden öyle olsun ki ? Bu topraklarda binlerce yıldan beri devinen kültür, şimdileştirilebildi mi ? Şimdiye aktarılabildi mi ? Şimdi ile geçmiş arasında köprüler kurulabildi mi ? Bu topraklarda binlerce yıldan beri devinen kültür geleceğe aktarılabildi mi? Anadolu toprağının öyküsü, türküleri, dilleri, masalları, söylenceleri, bilmeceleri ile öykülenebildi mi ? Öyküleyemediğimiz, öyküsünü, kültürel zenginliğini sanatla, bilimle, felsefeyle anlatamadığımız yaşam, bizim değildir. Bu topraklardaki yaşama, yaşam biçimlerine saygı, onların şimdi de yeniden yorumu ve geleceğe taşınması, kültürümüzün kökleriyle ilişkisinden çıkarak, geleceğe taşınması, kültürümüzün kökleriyle ilişkisinden çıkarak, yaratıcı atılımlara zemberek oluşturacak, düşünce değirmenlerinin kurulması bu öykülemenin birkaç adımıdır. Düşünce değirmeni yaşam deneyimini ''öğüterek'' düşünceye dönüştüren değirmendir. Değirmen yaşamdan beslenir: Bilim, sanat, düşünce ürünleri verir.
Burada temel sorunlardan biri, kültürel duyarlılığımızın kütlüğü yüzünden yaşadığımız yılgınlık, bıkkınlık. ''Ne var ki, kültürümüzde ? Şaman kültürü, at sırtında yaşamaktan doğan sığ bir göçer kültürü? Biraz tasavvufla, hafif renklendirilmiş incelikler de uçup gitmiş, şimdiye taşınmamış. Kolay taklit eden, özgünlüğü olmayan, kendini yenileyememiş, farklı kültürle hesaplaşmasını yapamamış, pragmacı bir kültür. Siyasanın, askerliğin, yağmanın, fethetmenin yönlendirdiği, biçimci bir kültür. Cumhuriyet'le gelense, Batı'nın izinde, kendi değerlerinin farkında olmayan, pragmacı, pozitivist bir anlayışla yaşanan, ekonomik sorunları içinde çırpınıp duran bir yaşam...'' ''Ağır'' saptamalar bunlar. ''Bizde bir şey yok. Batı'nın hala fesli, peçeli gördüğü ucube bir kültürüz !''
Bizde bir şey var diyenlerin bir bölümü, abartılarını en uca götürüp ''bizde her şey var'' savına geliyorlar. Yok diyenler, abartının diğer ucunda, bu topraklardaki yaşamı hiçliyorlar. İkisi de kültürel öyküleme çabamızı örseliyor. Öyküleme yerine öykünmeyi seçiyoruz. ''Bizde her şey var''ın anlamı, ''Batı'da ne satılıyorsa bizde de aynısı var''a dönüşüyor.
Değerini bilemediğimiz bir kültür mirası üstünde gaflet içinde oturuyoruz. Bu kültür mirasının anlamını kavramaktan yoksun olduğumuz için, o geçmişin olanaklarıyla besleyemiyoruz yaşamımızı. Kendi kültürümüzün gündemini belirleyemiyor, kendimizi kendi gözlerimizle göremiyoruz. Kısa erimli çıkarlarla yapılan siyasal tartışmalar, dünyada olup biteni yine bizim dışımızdaki otoritelerin gözüyle görüp yorumlamalar, kültür zenginliğimizin anlamını kavramada güdükleştiriyor bizi.
Türk kültürü gebe. Dünyayla, Avrupa'yla bütünleşme atılımlarının yoğunlaştığı bu dönemde bu gebeliği iyi değerlendirmek gerekiyor. Gebelik, teknolojinin, genetik mühendisliğinin, tıbbın son bu bulgularıyla ''yapay'' olarak oluşturulmuş değil. Tek Tanrılı dinlerin öncesinden gelen, taşına toprağına oyulmuş yaşam serüvenlerinden gelen ''sesi'' dinleyebilecek, onu çağdaş sanat, çağdaş bilim, çağdaş düşünce ile harmanlayabilecek insanların yaratıcı ürünlerini doğuracak bu kültür. Dünyanın bu yüzyıldaki siyasal, ekonomik gelişimine bu topraklar, içlerindeki olanak genişliğini, anlam derinliğini damla damla sunacaklar.
Hamasi sözler değil bunlar. Kültürümüzün doğurganlığı, dünyaya sunacağı, ''farklı'' seçeneklerle görülecek. Kendine özgü yaşamındaki özgünlüğü evrensel boyutlarıyla dünyaya sunamadı daha. Doğurmadı daha.
''Doğuramaz'' mı diyorsunuz ? Ölü mü doğurur ? Kültür duyarlılığı küt insanların vurdumduymazlığı, yılgınlığı bu toprakların kültür rahmindeki canları öldüremeyecek. Neden gebedir Türk kültürü ? Çünkü, Türkiye şaşırtıcı çelişkilerin, işlenmemiş, bakir yaşam deneyimlerinin ülkesidir. Neye gebedir? Yaşam deneylerimin yaratıcı ürünlerine ya da egemen dünyanın kültür gündemini belirlediği silik bir ülke olmaya. (Bu seçenek doğruysa, gebelik, yalancı gebeliktir.)
prof. Ahmet İnam
Odttü felsefe bölüm başkanı
Türk Kültürü Neye Gebe
Önce soru şu: Türk kültürü gebe bir kültür müdür? Önce yanıtım bu: Elbette. Sonraki yanıtım: Yoksa bunu farkedemediniz mi daha ? Canı karnında bir kültür. Canı çıkmış bir kültür değil ! Neden öyle olsun ki ? Bu topraklarda binlerce yıldan beri devinen kültür, şimdileştirilebildi mi ? Şimdiye aktarılabildi mi ? Şimdi ile geçmiş arasında köprüler kurulabildi mi ? Bu topraklarda binlerce yıldan beri devinen kültür geleceğe aktarılabildi mi? Anadolu toprağının öyküsü, türküleri, dilleri, masalları, söylenceleri, bilmeceleri ile öykülenebildi mi ? Öyküleyemediğimiz, öyküsünü, kültürel zenginliğini sanatla, bilimle, felsefeyle anlatamadığımız yaşam, bizim değildir. Bu topraklardaki yaşama, yaşam biçimlerine saygı, onların şimdi de yeniden yorumu ve geleceğe taşınması, kültürümüzün kökleriyle ilişkisinden çıkarak, geleceğe taşınması, kültürümüzün kökleriyle ilişkisinden çıkarak, yaratıcı atılımlara zemberek oluşturacak, düşünce değirmenlerinin kurulması bu öykülemenin birkaç adımıdır. Düşünce değirmeni yaşam deneyimini ''öğüterek'' düşünceye dönüştüren değirmendir. Değirmen yaşamdan beslenir: Bilim, sanat, düşünce ürünleri verir.
Burada temel sorunlardan biri, kültürel duyarlılığımızın kütlüğü yüzünden yaşadığımız yılgınlık, bıkkınlık. ''Ne var ki, kültürümüzde ? Şaman kültürü, at sırtında yaşamaktan doğan sığ bir göçer kültürü? Biraz tasavvufla, hafif renklendirilmiş incelikler de uçup gitmiş, şimdiye taşınmamış. Kolay taklit eden, özgünlüğü olmayan, kendini yenileyememiş, farklı kültürle hesaplaşmasını yapamamış, pragmacı bir kültür. Siyasanın, askerliğin, yağmanın, fethetmenin yönlendirdiği, biçimci bir kültür. Cumhuriyet'le gelense, Batı'nın izinde, kendi değerlerinin farkında olmayan, pragmacı, pozitivist bir anlayışla yaşanan, ekonomik sorunları içinde çırpınıp duran bir yaşam...'' ''Ağır'' saptamalar bunlar. ''Bizde bir şey yok. Batı'nın hala fesli, peçeli gördüğü ucube bir kültürüz !''
Bizde bir şey var diyenlerin bir bölümü, abartılarını en uca götürüp ''bizde her şey var'' savına geliyorlar. Yok diyenler, abartının diğer ucunda, bu topraklardaki yaşamı hiçliyorlar. İkisi de kültürel öyküleme çabamızı örseliyor. Öyküleme yerine öykünmeyi seçiyoruz. ''Bizde her şey var''ın anlamı, ''Batı'da ne satılıyorsa bizde de aynısı var''a dönüşüyor.
Değerini bilemediğimiz bir kültür mirası üstünde gaflet içinde oturuyoruz. Bu kültür mirasının anlamını kavramaktan yoksun olduğumuz için, o geçmişin olanaklarıyla besleyemiyoruz yaşamımızı. Kendi kültürümüzün gündemini belirleyemiyor, kendimizi kendi gözlerimizle göremiyoruz. Kısa erimli çıkarlarla yapılan siyasal tartışmalar, dünyada olup biteni yine bizim dışımızdaki otoritelerin gözüyle görüp yorumlamalar, kültür zenginliğimizin anlamını kavramada güdükleştiriyor bizi.
Türk kültürü gebe. Dünyayla, Avrupa'yla bütünleşme atılımlarının yoğunlaştığı bu dönemde bu gebeliği iyi değerlendirmek gerekiyor. Gebelik, teknolojinin, genetik mühendisliğinin, tıbbın son bu bulgularıyla ''yapay'' olarak oluşturulmuş değil. Tek Tanrılı dinlerin öncesinden gelen, taşına toprağına oyulmuş yaşam serüvenlerinden gelen ''sesi'' dinleyebilecek, onu çağdaş sanat, çağdaş bilim, çağdaş düşünce ile harmanlayabilecek insanların yaratıcı ürünlerini doğuracak bu kültür. Dünyanın bu yüzyıldaki siyasal, ekonomik gelişimine bu topraklar, içlerindeki olanak genişliğini, anlam derinliğini damla damla sunacaklar.
Hamasi sözler değil bunlar. Kültürümüzün doğurganlığı, dünyaya sunacağı, ''farklı'' seçeneklerle görülecek. Kendine özgü yaşamındaki özgünlüğü evrensel boyutlarıyla dünyaya sunamadı daha. Doğurmadı daha.
''Doğuramaz'' mı diyorsunuz ? Ölü mü doğurur ? Kültür duyarlılığı küt insanların vurdumduymazlığı, yılgınlığı bu toprakların kültür rahmindeki canları öldüremeyecek. Neden gebedir Türk kültürü ? Çünkü, Türkiye şaşırtıcı çelişkilerin, işlenmemiş, bakir yaşam deneyimlerinin ülkesidir. Neye gebedir? Yaşam deneylerimin yaratıcı ürünlerine ya da egemen dünyanın kültür gündemini belirlediği silik bir ülke olmaya. (Bu seçenek doğruysa, gebelik, yalancı gebeliktir.)
prof. Ahmet İnam
Odttü felsefe bölüm başkanı