Mandolin (Yakup Kıvrak gönderdi)

Doğrudan müzikle ilgili olan konulara yer veriniz.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Admin
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi
Mesajlar: 543
Kayıt: 03 Haz Cum, 22:00
Konum: Ank/Aksaray
İletişim:

Mandolin (Yakup Kıvrak gönderdi)

Mesaj gönderen Admin »

Değerli Arkadaşlar, geçen hafta İsviçre’den bana gönderilen bir maili sizlerle paylaşmak istedim. Biraz uzunca bir yazı. Görüşlerin bazılarına katılırız, bazılarına katılmayız belki ama bütünüyle çok keyifle okuduğum bir mektup. Sayın Uluğ özkan’ın girişte söz ettiği yazım, bir sempozyumda sunduğum “80 Yılda Müzik Eğitimi Çalgılarımız” başlıklı bildiri. Bu sitenin “Bildiriler” bölümünde var. Bu bildiriyi okuyup ardından aşağıdaki mektubu okursanız biraz daha anlam kazanacak olan bu konu üzerinde kişisel mail adresime ya da bu köşeye görüş bildirirseniz sevinirim. Saygı ve selamlarımla.
Yakup Kıvrak

Sayin Kivrak.
Internette tesadufen rastladigim Turkiyedeki koy enstituleri ve mandolin egitimi programinin basina gelenleri aciklayan yazinizi cok gercekci buldum.Ne yazik ki bu hakikat aci bir sekilde tarihin tozlu sahifelerine mal edilmeye calisiliyormus gibi geliyor bana.Koy enstituleri demokratik sisteme ilk adimini atmis bir ulkenin en ucra koselerine cagdas kulturu tasimak ve mandolin de bati muziginin temel ogelerine cocuklarin dimagini alistirmak bakimindan iki onemli proje idiler isin aslinda.

Annem ve babam,her ikisi de ilkokul ogretmeni idiler.Ozellikle danistay ve universite cevrelerinde faaliyet gostermis bireyleri yetistirmis olan bir aileden gelen ve koy enstitulerinin aci hikayesini arada bir bize anlatan annemin sayesinde o zamanlar hala gecerliligini muhafaza eden ilkokul mandolin kurslarina katilarak muzige ilk adimimi attim.10 yasinda da mandolin calmanin verdigi harika pena teknigiyle electrik gitara baslayarak once rock sonra da jazz muzigini ogrendim.Liseden sonra Istanbul Ataturk Egitim Enstitusune girip bitirdim. Bu arada da yas olarak 6 yil gecikmeme ragmen Istanbul Devlet Konservatuvarina ozel yeteneklilere taninan bir kanun sayesinde Carlo Domenico’nun gitar sinifinin ilk talebesi olarak kabul edildim.Bu arada da Erdem Sokmen,Erkan Ogur,Betin Gunes,Aydin Esen gibi bugünün taninmis simalariyla da jazz ve cagdas muzik faaliyetlerinde bulundum.Ahmet Kanneci de o donemde Ankara’da klasik gitarla ilgili faaliyetlerde bulunuyordu.O sirada okestrasinda gitar caldigim Serif Yuzbasioglunun vefati ve gitar ogretmenimin de Kenan Evren hukumetinin gelmesiyle Berline donmesi yuzunden ben de Isvicreye giderek Biel Muzik Akademisi gitar bolumune girdim.Bu okulda 4 yil boyunca klasik gitar ve muzik teorisi dersleri aldim.Okul sonrasinda da Alban Bergin meshur piano sonati olan Op.1 i ilk kez gitara adapte edip bizzat kendim seslendirerek mutevazi bir kayit studyosunda kaydettim.Cok basarili bir yorum degildi ama cagdas Viyana okulunun (Schonberg,Berg,Webern) en guzel piano eseri olan bu yapit bu calisma sayesinde gitara uyarlanmis oldu.Hemen ardindan da tek bolumlu iki orkestra eseri yazip klasik muzigi ve gitari terkederek elektrik gitara donus yaptim.Su an jazz ve rock alaninda Isvicrede faaliyetlerime devam ediyorum.Yasayan muzigin de profesyonel muzisyenleri tatmin edecek taraflari reddedilemez bir gercek.Muzik tarihinde cok onemli seyler yapmis olan bir sahis oldugumu iddia etmiyorum ama mandolin gibi bir enstrumanla bati muzigini tanimaya baslamis benim gibi bir tasra cocugunun yapabilecegi seyler Turkiyede mandolin egitiminin cok faydali olabilecegini ispatliyor. Pena teknigiyle kemanin semasini cozme,cift telli olmasi sayesinde de tini olarak baglama ve gitar/lavta arasinda kopru olarak kullanilabilme niteligine sahip olan bu sazin egitim programindan kaldirilmasi beni bayagi dusunduruyor.Ortada muzik egitimi konusunda bazi sacmaliklarin yapilmis oldugu belli oluyor dogal olarak.

Isin ilginc tarafi da benim gibi "mandolinle cocuk muzik egitimi" programindan gelerek ciddi enstrumanlara gecis yapanlarin ortaliklarda hic gorunmemesi."Acaba bu programdan gelerek ciddi bati muzigine adimini atan sadece benmiydim?" diye bir soru olustu dimagimda ozellikle sizin internetteki yazinizi okuduktan sonra.

Isvicredeki akademiyi diploma imtihanindan 3 ay evvel hic bir resmi gerekce olmaksizin armoni,kulak egitimi ve ana enstruman dallarinda en parlak talebelerden biri olmama ragmen terketmek zorunda biraktirilmam ve bunu bizzat yapan akademi direktorunun de hemen rdindan Paul Hindemith cemiyetinin mudurlugune atanmasi bende dogal olarak bazi dusunceler uyandirdi. "-Acaba bu milletler arasi cemiyet ve ilgili kulturel kurumlarin Turkiyedeki koy enstituleri ve mandolin egitiminin iptal edilmesinde bir rolu olabilirmi?" gibilerinden bir soru turedi dimagimda bu olayi takiben fakat sizin yazilariniza rastlamadan once bu konuyu kimseye acmak istememistim.Cunku zaten baska deliller olmadan boyle bir sey zaten ispatlanamaz.Ortada olan tek gercek ise Isvicrede kariyer yapan diger Turk muzisyenlerin hicbirisinin benim gibi mandolin programindan gelmemesinin yaninda bana bunu yapan direktorun Paul Hindemith gibi Turkiyeyle yakin iliskilerde bulunmus bir cemiyet tarafindan ihya edilmis olmasi.Acaba bu cemiyetin prensiplerine ters dusen bir egitim sisteminden gelmem mi bu rezil olayin esas sebebi? Bazi okudugum belgelere gore Turkiyede muzik egitmini baslatan iki rehber batili besteci Bela Bartok ve Paul Hindemith. Nasil olur da benim gibi basarili bir talebeyi sebepsiz yere hic kimsenin de sahit olamadigi gayri resmi ve sozlu bir bildiriyle okuldan atan bir direktor Paul Hindemith cemiyetinin mudurlugune getirilir? Iste bu da beni en fazla dusunduren soru. Demek ki Hindemith sektoru boyle ahlaksiz entellektuelleri besleyip ihya eden bir sirketten baska bir sey degil.Boyle bir sirketin prensipleriyle gelismekte olan bir ulkenin cok sesli muzik egitimini duzenlemek bence cok buyuk bir hata maalesef.

Bahsettiginiz gibi tutucu baskilarla koy enstitulerinin kapattirilip rönesans muzigi temel armoni duygusunu tatli ve hos melodilerle koy cocuklarimiza ileten mandolin programinin yok edilmesi ortaya cok sacma bir tablo cikartti.Henuz rönesans temel cok seslilik kulturu asamalarinin yapilmadigi bir ulkede 20. yuzyilin kakisimli akorlariyla suni ve okulcu olarak uretilmis olan "cagdas Turk muzigi" bir millete cok seslilik duygusunu nasil asilayabilir ki zaten?Hangi mantik 5li ve 7li akorlara kulagi alismamis bir toplumu J.S Bachin Vivaldinin temalari uzerinde gelistirdigi komplex mozaik polifoni veyahutta algilamasi amator muzisyenler icin bile zor olabilen 20. yüzyil muzik yazma teknigini kullanarak egitmeyi onerir?Bu tip bir cagdaslasmayi ben bir Rolls Royce dan cok gudumlu roket takilmis at arabasi uretimiyle ozdeslestiriyorum.Tek tük kenarda kalmis bir kac deneme haricinde hangi bestecimiz Turk halkina cok sesliligi basit fakat otantik rönesans akorlariyla ogretmeye odakli bir muzik yazdi? Tonal cok sesliligi kavramamis toplumlar asla Richard Wagnerler cikaramazlar.Bu da cok sesli milli kulturu olusturamadiklarinin ifadesidir. Richar Wagnerden sonra gelen butun klasik bati muzigi ekollerinin cogu deneysel ve profesyonel muzisyenlerden baska kimseye hitap etmeyen alanlardir.Bu batida da boyledir.Isvicre dagindaki koylu Wagnere kadar olan kismi tanir fakat ondan sonraki alanlari kulagi kabul etmez.(istisnalar haric)Yani su durumda biz muzigimizi sadece 20 yuzyilin karmasik teknigiyle cok seslendirip sonra da tasramiz buna olumsuz tepki verince "-Bos ver yahu bizim koylu ne anlar bu isten" diyoruz. Ardindan da koy enstitulerini,mandolin derslerini yok ediyoruz.Sonra da Richard Wagner gibi gercek muzik kulagi olan relative kulaga sahip devlerin yaninda abidik gubudik ten baska bir sey ifade etmeyen eserler yazarak absolute kulak satis mudurlugu yapan Paul Hindemith gibi tipleri bas taci ediyoruz.Sirasi gelmisken sunu da ekleyeyim.Absolute kulak bir beyin deformasyonundan baska bir sey degildir.Ispati da Richard Wagnerin tonal cok seslilik ve modulasyon teknigini en son noktaya getiren besteci olarak relative kulaga sahip olmasidir.Turkiyede bir absolute kulak furyasi almis gidiyor.Buna biz batida trajikomik diyoruz.Israilde Wagner calmak yasaktir.Sayet alman kulturunu yahudiler sevmiyorlarsa bu onlarin problemidir.Bizim ne Adolf Hitler gibi bir antisemitist ne de insanlik dusmani canavar Stalinle isimiz yoktur.Eski kokmus hikayelerini kendilerine saklasinlar lutfen.Biz Ataturk Turkiyesinin cocuklariyiz.Batida insani degerler kazanmis butun degerleri vatanimiza ve milletimize getirmemiz de dogaldir.Bu yuzden de Richard Wagner gibi bestecileri yaratmak icn gerekli faaliyetler dururken Paul Hindemith gibi tuccarlarla ugrasmak bana mantiksiz geliyor maalesef.

Bu gidisle folk muzigimiz tek seslilikten,rock gruplarimiz lüzumsuz gurultuden,jazzcilarimiz degersiz gam/akor alistirmalarindan ve klasikcilerimiz de geleneksel temalarimizi kakisimli notalarin deneme tahtasi olarak kullanmaktan asla vazgecemeyeceklerdir. Nerede otantik degerlerle halk kulagini oksayacak sekilde cok seslendirilmis muzigimiz?Nerede Wagnerlerimiz?

Evet bence mandolin,lavta gibi Bach oncesi donemlerin cok sesliliginin tini ve armonik ozelliklerini yansitarak cocuklari dogal bir yonden cok seslilige tesvik eden bu instrumentlerin tekrar egitime sokulmasi ve bunun koy enstituleri programiyla beraber yeniden en ucra koselere ilatilmesi gerekir.Bu yapilmadan en kuvvetli armoni ve solfej dersleri bile mekanik duyustan baska bir ozelligi olmayan muzisyenler ve urettikleri mekanik eserlerden baska bir sey kazandiramaz Turkiyeye.Unuttugum son sozu de ekleyerek bu mailimi burada sona erdiriyorum.

Batinin 2. Leonard de Vinci si olan Wagner eserlerindeki akor acilimlarini
bulmak icin yataginin basucunda olan gitari devamli kullanmistir. Bu da gitar ailesine mensup olan lavta,mandolin gibi enstrumanlarin bati cok sesliliginin kronolojik gelismesindeki onemli rolunu vurgular. Size tesekkur ederek faaliyetlerinizde cok cok basarilar diliyorum. Saygilarimla.
Ulug Ozkan.
Kullanıcı avatarı
hasancihatorter
Mesajlar: 25
Kayıt: 04 May Prş, 15:40
Konum: İnsanbul
İletişim:

Mandolin

Mesaj gönderen hasancihatorter »

Değerli Arkadaşlarım,
Mandolin ve Biok flüt çocukluğumuzun enstrumanlarındandır, bilmeyen yoktur...doğru dürüst çalanlardan dinlemek keyiftir..
HASAN CİHAT ÖRTER
Cevapla