Aşk ve Estetik üzerine Polemiklerim
Gönderilme zamanı: 09 Şub Prş, 2:09
21.yy insanı yaşanılan tüm olay olgu ve yaşayışların etkisi ile "zihin" boşaltımını gerçekleştiremeyecek yapıda nesnel bir varlık olarak "bilincin tüm eksik ve yanlışlarından arındırma" 'yı da genetik ve biyolojik ve anatomik yapısı gereği gerçekleştiremeyecektir. Çünkü "hatalarıdır insanı güzel ve iyi kılan." Antik Yunan filozofisinin öykünsel düşünümleri insan yaşamına yön veren tüm "karşıtlıkları" ile düşsel imgelemlerimize sunduğu -yazınsal ve sözel- düşlemler gerçek bilginin "heruistik" yöntemlerini de dağarcığımıza bir kanıt olarak sunmuştur.
13. yy Ozanı Yunus Emre (aslında panteizm'den etkilenmiş bir anlayışla) "Aşk" denilenin üstünde "Sevi" ile dile getirdiği "aşktan üstün olan aşk" olarak tanımlanabilecek sözleri ile dilden dile aktarıla- söylenile "Tanrı" 'ya olan aşkını dile getirmiş ve o uğurda eryip gitmiştir.
"Küllenen aşk, kendi küllerinden yeniden doğar" mı bilinmez ama -başka aşkla yeniden doğcağı ve süreç ile söneceği döngüsü süre-gidecektir insan soyunun sonuna kadar.
Aşk, mantığın körelimine neden olmakla birlikte, bireyin -yaratıcı- etkinliklerine düşlemsel, söylemsel ve eylemsel kılgılar bırakması açısından yanlışın olumlanmasıdır. (Paradigma) "Kendi kendimizi aşarak ebedi ve ilahi alana ulaşmamızı ancak aşk sağlayabilir." tümcesi ansal iklimin egemenliği olmadan sunuluşu ile ulaştığımız çağın "inançsal" etkinlikleri açısından düşündürücü değil midir?
İdeal güzellik nedir? Aşk denilen genel-geçer duyuşsal etkilenimin yöntemleri nesnel midir? Çekilecek "çile" bedensel ve tinsel bir ezilgenliğin içinde rahat olmadan nasıl -nirvana- ya ulaşacak?
Ütopik umuların içinde cebelleşen birey "güzel" denen fizikselliğin mi?, bedenselliğin mi?, tinselliğin mi? çekim alanında yer alacaktır. Fiziğin , bedenin ve tinselliğin mükemmel bireşimini gösterebilecek bir birey görebilmek, bulabilmek düşlemlerimizde kurguladığımız yaşamsallıklarda olası değil midir?
Bilimin, doğanın ve insanın aşkı sonsuzluğun içinde sonsuzluğa ulaşma yani tözleşme ile örtüşünce "suya yazılan yazı" gibi eylemsel bir etkinlik olarak akıp gidecektir iz bıraktığı beyinlerde ve yüreklerde...
Mutlak güzellik diye bir olgu insanın ve doğanın gelişim-değişim ve dönüşüm sürecinde değer yargısal bir anlamdan öte gidememektedir. Tümel'in aynı "mutlak güzellik" fikri olmayacağından hareketle tikel'in "izafi güzellik" anlayışı analitik düşlemlerimle örtüşür olması aşka, güzelliğe, insana ve doğaya bakış açımızın derinliği ile "çoklu bakış" ın zenginliğini dile getirmesi umudu ile şu örneği vererek polemiğimi sonlandırıyorum.
V. Hugo'nun -"Notre Damme" 'ın Kamburu- adlı yapıtında estetik açıdan tümelin "güzel" saydığı -Esmeralda ile yine tümelin "çirkin" saydığı -Kuazimodo'nun aşkları ile sunumlananın -güzel-'liği konusundaki "aşk ve güzellik" ideallerin mi? mantığın mı? sonucudur.
13. yy Ozanı Yunus Emre (aslında panteizm'den etkilenmiş bir anlayışla) "Aşk" denilenin üstünde "Sevi" ile dile getirdiği "aşktan üstün olan aşk" olarak tanımlanabilecek sözleri ile dilden dile aktarıla- söylenile "Tanrı" 'ya olan aşkını dile getirmiş ve o uğurda eryip gitmiştir.
"Küllenen aşk, kendi küllerinden yeniden doğar" mı bilinmez ama -başka aşkla yeniden doğcağı ve süreç ile söneceği döngüsü süre-gidecektir insan soyunun sonuna kadar.
Aşk, mantığın körelimine neden olmakla birlikte, bireyin -yaratıcı- etkinliklerine düşlemsel, söylemsel ve eylemsel kılgılar bırakması açısından yanlışın olumlanmasıdır. (Paradigma) "Kendi kendimizi aşarak ebedi ve ilahi alana ulaşmamızı ancak aşk sağlayabilir." tümcesi ansal iklimin egemenliği olmadan sunuluşu ile ulaştığımız çağın "inançsal" etkinlikleri açısından düşündürücü değil midir?
İdeal güzellik nedir? Aşk denilen genel-geçer duyuşsal etkilenimin yöntemleri nesnel midir? Çekilecek "çile" bedensel ve tinsel bir ezilgenliğin içinde rahat olmadan nasıl -nirvana- ya ulaşacak?
Ütopik umuların içinde cebelleşen birey "güzel" denen fizikselliğin mi?, bedenselliğin mi?, tinselliğin mi? çekim alanında yer alacaktır. Fiziğin , bedenin ve tinselliğin mükemmel bireşimini gösterebilecek bir birey görebilmek, bulabilmek düşlemlerimizde kurguladığımız yaşamsallıklarda olası değil midir?
Bilimin, doğanın ve insanın aşkı sonsuzluğun içinde sonsuzluğa ulaşma yani tözleşme ile örtüşünce "suya yazılan yazı" gibi eylemsel bir etkinlik olarak akıp gidecektir iz bıraktığı beyinlerde ve yüreklerde...
Mutlak güzellik diye bir olgu insanın ve doğanın gelişim-değişim ve dönüşüm sürecinde değer yargısal bir anlamdan öte gidememektedir. Tümel'in aynı "mutlak güzellik" fikri olmayacağından hareketle tikel'in "izafi güzellik" anlayışı analitik düşlemlerimle örtüşür olması aşka, güzelliğe, insana ve doğaya bakış açımızın derinliği ile "çoklu bakış" ın zenginliğini dile getirmesi umudu ile şu örneği vererek polemiğimi sonlandırıyorum.
V. Hugo'nun -"Notre Damme" 'ın Kamburu- adlı yapıtında estetik açıdan tümelin "güzel" saydığı -Esmeralda ile yine tümelin "çirkin" saydığı -Kuazimodo'nun aşkları ile sunumlananın -güzel-'liği konusundaki "aşk ve güzellik" ideallerin mi? mantığın mı? sonucudur.