1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
KAMURAN GÜNDEMİR'İN VEFÂTI
Gönderilme zamanı: 07 Şub Sal, 15:52
gönderen RAVEL
Değerli müzik eğitimcisi ve piyanist Kamuran Gündemir 2 gün önce vefat etmiştir. Tüm Türk müzik camiasının başı sağolsun.
Kendisini Öğrencilerine AdayanPiyano Çğretmeni.....
Gönderilme zamanı: 07 Şub Sal, 23:54
gönderen Semra Fayez
Yeteneğini öğrencilerine adadı...
Sevda Cenap And Müzik Vakfı 2001 Yılı Altın Madalyası, piyanist Kamuran Gündemir'e verildi. Gündemir, Muhittin Dürrüoğlu Demiriz, Fazıl Say ve Emre Elivar gibi öğrenciler yetiştirmiş, ekolü olan bir eğitmen...
"Ne zaman radyodan, televizyondan ya da banttan, bir akordeon parçası, bir tango, bir keman, bir saksofon sesi duysak, Ayvalık'ın geçmişte kalan sıcak yaz gecelerini anımsarız. Hele akordeon sesiyle Kamuran Gündemir'i, saksofonda Kamuran'ın babası Bahri ustayı kafada canlandırmamak, anımsamamak olanaklı mıdır?" diye soruyor daha yakınlarda 6. baskısını yapan
'Ayvalık'ı Gezerken' kitabının yazarı Ahmet Yorulmaz.
Nereden nereye?
1940'lı yılların 'asri' hatta 'modern' Ayvalık'ının Şehir Kulübü'nde ya da Tenis Kulübü'nde yaşanan mutena yaz gecelerini, kendi kendine çalmasını öğrendiği akordeon ve piyanosundan yayılan nağmelerle büyüleyen Kamuran Gündemir, bugün ülkemizde müzik alanında verilen en saygın madalyanın sahibi olacak.
1949 yılının eylül ayında Ankara Devlet Konservatuvarı'nın İzmir'de açtığı sınava biraz da çekinerek giren Kamuran, yaşının büyüklüğünden dolayı önce kompozisyon bölümüne kabul edilmişti. 16 yaşındaydı. Piyanoya ciddi olarak başlamak için hayli geç kalmıştı gerçi ama en az 10 yıllık eksiğini 3 yılda kapamış, 9 yıl sürmesi gereken eğitimini 7 yılda tamamlamıştı. Kamuran sabahları beşte kalkar, pijamasının üzerine geçirdiği paltosuyla yatakhaneden çalışma odalarına iner, kahvaltıya kadar iki saat, akşam yemeğinden sonra da gece yarılarına kadar piyano çalışarak yılların eksiğini günbegün telafi ederdi. Günlerce, hatta haftalarca gün yüzü görmemekten sararmış solmuş olsa da temposunu hiç aksatmadan sürdürdüğü bu neredeyse keşiş disiplini sayesinde piyano dağarının en zorlu eserlerini büyük bir kolaylıkla çalabilme becerisini kendinden çok daha önce yarışa başlayanları geçerek elde etmişti.
Ferhunde Erkin'in piyano öğrencisiydi Kamuran Gündemir. Sert disipliniyle tanınan Ferhunde hanım da önce Karl Berger'in, sonra da Leipzig Konservatuvarı profesörlerinden Otto Weinreich'ın öğrencisiydi. Böylece, Kamuran'ın piyanistlik geçmişinin ilk ayağı Alman piyano ekolüne dayanıyordu. 1958'de kazandığı devlet bursu ile gittiği Paris'te ise zamanın ünlü Fransız piyano öğretmenlerinden Lazare Levy ve Bonville ile çalışarak dağarına Fransız ekolünü de katmış oldu.
Çağdaş müziğe eğilimi ve yatkınlığı okul yıllarından başlamıştı. Bunda kendisi gibi Ayvalıklı olan İlhan Usmanbaş ile ilk gençlik yıllarından beri sürmekte olan yakınlığının elbette etkisi vardı. Öte yandan öğretmeni Ferhunde Erkin de, hem başta eşi Ulvi Cemal Erkin olmak üzere tüm Türk bestecilerinin piyano eserlerini yorumlamayı görev bilen, hem de 20. yüzyılda yaşayan her müzisyenin, yaşadığı çağın müziğini tanıması gereğine inanan bir piyanistti. Öğrencisi Kamuran'ı çağdaş müziğe yönlendirenlerden biri de kuşkusuz Ferhunde hanımdı.
İlklere imza attı
Kamuran Gündemir'in özgeçmişinde yer alan şu cümle çok önemliydi bu bağlamda. "... özellikle çağdaş Türk bestecilerinin piyano yapıtları üzerinde yoğunlaşarak ve bestecilerimizi adeta esinleyerek, aralarında kendisi için yazılmış olanlar da bulunan bir dizi önemli piyano yapıtını konserlerde seslendirdi, radyolarda bant kayıtlarını yaptı, pek çoğunun ilk seslendirilişini gerçekleştirdi."
Kendisi gibi piyanist olan eşi Selçuk Gündemir ile alçakgönüllü ve özverili bir hayat seçti kendine Kamuran. Olağanüstü yeteneği, kolaylığı ve geniş dağarı ile çok daha tanınmış bir piyanist olarak konser kariyeri yapabilirdi. Oysa o, konser kariyerini kısa kesip kendini öğrenci yetiştirmeye verdi. Yetiştirdiği öğrenciler arasında bugünkü genç kuşağın önde gelen piyanistleri Muhittin Dürrüoğlu Demiriz, Fazıl Say, Emre Elivar ve yeni yetişmekte olan Emrecan Yavuz var. Böyle öğrenciler yetiştiren bir öğretmenin ekolü var demektir. İşte bu ekol, 19. yüzyıl Almanya'sından, Fransa'sından Türkiye'ye uzanan ve bu toprakların yeteneklerini de bağrından çıkararak devam eden öyle bir zincirdir ki, önemi yadsınamaz.
FİLİZ ALİ
"Ölümsüz Deniz Taşlarıydı" İlham Usmanbaş bu piyano eserini değerli Piyano Öğretmeni ve piyanist Kamuran Gündemir' e adamış. O ise KENDİSİNİ ÖĞRENCİLERİNE ADAMIŞTI..Kamuran hocamıza Tanrı'dan rahmet diliyor, Ve ÖLÜMSÜZ DENİZ TAŞLARIYDI onlar diyoruz............