1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Muhteşem Yüzyıl

Gönderilme zamanı: 15 Oca Cmt, 5:11
gönderen mmh
MUHTEŞEM YÜZYILA TEPKİLER
The Other Boleyn Girl… Philippa Gregory'nin aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan 2007 yapımı film. Oyuncular arasında Scarlett Johansson, Natalie Portman ve Eric Bana yer almakta.
Peter Morgan tarafından kaleme alınan Boleyn Kızı, ihtişamlı bir entrika, şehvet, iktidar oyunları, aşk ve ihanet hikâyesi. Film aynı zamanda, ailelerinin kör hırsı yüzünden yakışıklı ve tutkulu kral 8. Henry’nin aşkı için rekabet eden iki güzel kız kardeşin, Anne ve Mary Boleyn’in hikâyesini anlatıyor. Her iki kadın da kralın yatağını paylaşacaklardır, fakat yalnızca biri, kısa ve fırtınalı bir saltanat için tahta çıkacaktır; bu saltanat da celladın kılıcıyla trajik bir biçimde son bulacaktır.
Bu filmdeki önemli tarihsel kişilik kim?
VIII. Henry (d. 24 Haziran 1491, ö. 28 Ocak 1547) İngiltere kralı. Henry, babası VII. Henry'den sonra Tudor Hanedanı'na geçecek 2. prensti. Ama ağabeyi Arthur ölünce tahta o geçmiştir. En çok, altı kez evlenmesi ve İngiltere'yi Roma Katolik Kilisesi'nden ayırarak tamamen İngilizleştirerek Anglikan Kilisesini kurması ile tanınır. VIII. Henry'nin Bessie Blount ile olan ilişkisinden Henry Fitzroy doğdu. Henry altı yaşında İngiliz Kontu, Richmond ve Somerset Dükü oldu. Henry'nin bilinen ikinci metresi Mary Boleyn'den Catherine Carey ve Henry Carey adlı iki çocuğu oldu. Catherine Carey daha sonra teyzesi Kraliçe Anne Boleyn'e ve kralın 4. karısı Clevesli Anne'e nedimelik yapmıştır. Henry'nin ikinci karısı Anne Boleyn ile evliliği sırasında Anne ve Mary'nin kuzeni olan Madge Shelton ile de ilişkisi olduğu iddia edilmektedir. Aynı zamanda Anne Boleyn'den sonra evlendiği 3. eşi Jane Seymour'u Anne ile hala evliyken metresi yapmıştır. Bu yüzden Anne'le evliliği süresince sık sık kavga ettikleri iddia edilmektedir. Aynı şekilde 5. karısı Katherine Howard da Clevesli Anne'den boşanmadan önce metresi olmuştur.
Diğer Bir Film!
Elizabeth: Altın Çağ 1998 yılında gösterime giren, 1999 Oscar törenlerinde yedi dalda adaylık elde eden ve en iyi makyaj dalında bu ödülü kazanan Elizabeth filminin devamı. Senaryosunu William Nicholson yazmış, yönetmenliği ise Shekhar Kapur üstlenmiştir. Cate Blanchett “Elizabeth” filmindeki İngiltere Kraliçesi 1. Elizabeth rolüyle Oscar ödülüne aday gösterilmiş ve Altın Küre ödülüne ise layık bulunmuştu.
Bu filmdeki önemli tarihsel kişilik kim?
1558-1603 yıllarında toplam 45 yıl saltanat süren Kraliçe 1. Elizabeth ,1837-1901 yılları arasında toplam 64 yıl saltanat süren Kraliçe Victoria ve 1952’den bu yana 55 yıldır saltanat süren Kraliçe 2. Elizabeth’le birlikte tarihin en ünlü kraliçesidir.
Koyu Katolik inancıyla, babasının Protestan hale getirdigi ülkeyi tekrar dine döndürmek uğruna, Protestanları engizisyon mahkemelerinde yargılatıp diri diri yaktıran Mary'den sonra tahta geçen ve evlenmediği için tarihe Bakire Elizabeth olarak geçen 1. Elizabeth, İngiltere Kralı VIII. Henry'yi baştan çıkaran, onu İspanya Kraliçesi Aragonlu Catherine'in elinden alan, kralın Katolik inancını reddetmesini sağlayan, daha sonra ensest ilişkiye girdiği iddiasıyla idam edilen Anne Boleyn'in kızıdır.
Haddinden fazla beyaz tenli olduğu için öldüğünde, lanetli sayılıp cellada teslim edilen, ancak annesi tarafından kurtarılan Elizabeth, üvey ablası Kanlı Mary gibi saraydan uzakta, hak ettiği yaşam tarzından uzak şekilde büyüdü.
Bu 2 filmden başka birçok örnek var ama bu filmleri özellikle yazmamın nedeni, tarihe isimlerini yazdırmış, dönemlerinde radikal değişiklikler yapmış 2 karakter olmaları… Filmlerin de bu karakterlerin özel yaşamlarını merkeze alan içerikte yapılması.
Tıpkı Muhteşem Yüzyıl dizisi gibi…
1. Dizinin ismi tartışılabilir.
2. Olaylar 1520′de geçmektedir. Oysa Topkapı Sarayı’na haremin gelmesi 1540′ta başlar. Bu tarihten önce harem, Beyazıt’taki Eski Saray’daydı.
3. Dizide Hürrem’in Kanunu Sultan Süleyman için yaptığı raks ve oradaki müzik, Osmanlı Musikisini kesinlikle yansıtmıyor.
4. Harem derseniz =)) O ayrı bir tartışma konusu V.s v.s v.s.
Ayrıntılardaki yanlışlıklar saymakla bitmiyor. Lakin, yurdun dört bir yanından gelen tepkiler gerçekten düşündürücü! Sanırsınız ki toplumumuz çok okuyor, çok araştırıyor. Kanunu Sultan Süleyman’ ın yaptıklarını ve yaşadıklarını bilmeyi bir kenara bırakın, halkımızın %90 ı günümüzdeki kabinenin isimlerini bile bilmiyor, milli marşını bilmiyor, kurtuluş mücadelesini bilmiyor, hukuku bilmiyor, bugüne kadar gelmiş geçmiş cumhurbaşkanlarının isimlerini sorsanız durur kalırlar oracıkta! Bunlar da saymakla bitmez…
Şimdi düşünüyorum da tarihi olmayan yayındaki dizileri... Ne çirkeflikler dönüyor. Bunlar da Saymakla Bitmez…
Muhteşem Yüzyıl dizisi elbette eleştirilebilir ama Kanunu Sultan Süleyman’ın özel hayatının ön plana alınarak anlatıldığı bir dizi olduğu (en azından 2 bölümdür) aşikardır. Ha şunu da unutmamak gerekir; biz önyargılı bir toplumuz, hemen 1. bölümde, hatta fragmanlarda yaygarayı kopardık. Ne olacağını anlamadan dinlemeden.
Özel hayat dedim de; yukarıda İngiltere’nin biri kral biri kraliçe olmak üzere 2 önemli tarihsel karakteri var ve filmler tamamen bu karakterlerin özel hayatlarını anlatıyor. Onların İNSAN olarak hatalarıyla, doğrularıyla, yanlışlarıyla yaşadıklarını, kendi yönlerinden hissettiklerini yansıtmaya çalışıyor. İngiltere bu ve buna benzer tarihsel filmler yapıldığında ayaklanmadı. Cd-Dvd toplatmaya, filmleri yasaklatma yollarına başvurmadı. Olayı dinsel yönden algılayarak ortalığı ayağa kaldırmadı. Muhteşem Yüzyıl dizisine tepkiler bana, Da Vinci Şifresi filmine olan tepkileri anımsattı. Film Pakistan da, Çin de, Rusya da daha birçok ülkede yasaklandı. Vatikan ayağa kalktı. Yalnız bu 2 yapım arasında çok önemli bir fark var. Muhteşem Yüzyıl da bahse konu kişi, bir padişah ( ama aynı zamanda halife ki (halifenin ne demek olduğunu biliyor mu halkımız o da muamma )sanırım bu kadar hassas olunmasının nedeni bu bakış açısı olabilir) Da Vinci Şifresi’nde konu bir Peygamber!!!
Ben eleştirileri bazı noktalara katılmakla birlikte gerçekten aşırı buluyorum. Şimdi yurdum insanının nereden aklına gelecekti Osmanlı dönemi? Yine aklına gelir miydi yurdum insanın açıp bir kitap, ansiklopedi ya da internet v.s. acaba bu dönem nasıl geçti, neler yaşandı, gerçekten bu dizide anlatıldığı gibi mi her şey? Sabah ne yediğini, önceki gün neler yaptığını, hatta kime ne söylediğini unutan ve yakın tarihindeki gelişmeleri bilmeyen ya da unutan bir toplum, düşünmeyi unutan bir toplum acaba o dönemi okuyup araştırarak şöyle bir kafasında canlandırabilir miydi? Bu dizi ve bu tepkiler sayesinde Osmanlı Dönemi’ne ilgi duyup, bu konuda araştırmalar yapan bir kişi bile kazançtır bence. Yalnız bizim toplumumuzdaki büyük çoğunluk kendi araştırmayı, kendi düşünmeyi pek sevmez, hep birilerinin söylemleri ile hareket eder. Asıl risk burada, kötü olan bu. Umarım bu ve buna benzer konularda risk yaşamayız. Dizi bu haliyle gerçekten masumdur… Düşünsenize, Osmanlı’da Oğlancılık konusunu ele alsaydı! Eyvah Eyvah!!!