Kierkegaard'ın varoluşçuluğu!
Gönderilme zamanı: 26 Eyl Pzt, 18:01
"Herkesin maskesini çıkarıp atmak zorunda kalacağı bir geceyarısı vaktinin geleceğini bilmiyor musun? Hayatın her zaman kendisiyle alay ettireceğini mi sanıyorsun? Bundan kaçmak için geceyarısından biraz önce sıvışabileceğini mi zannediyorsun? Yoksa ondan dehşete kapılmıyor musun? Gerçek hayatta insanlar gördüm, öylesine uzun zamandır başkalarını kandırmışlar ki en sonunda gerçek mizaçları ortaya çıkmaz olmuş; saklambaç oynayan insanlar gördüm, o kadar uzun zaman oynamışlar ki en sonunda delirip o ana kadar gururla sakladıkları gizli düşüncelerini iğrenç bir şekilde başkalarının gözünün içine sokmuşlardı. Peki, sonunda mizacının bir çokluğa dönüşmesinden, açıkçası çok sayıda olmaktan, o mutsuz şeytanîler gibi bir lejyon oluşturmaktan ve bu şekilde bir insanda bulunan en içteki, en kutsal şeyi, kişiliğin birleştirici gücünü kaybetmiş olmaktan daha korkutucu birşey düşünebiliyor musun? Doğrusu, ciddi olduğu kadar dehşet verici de olan o şeyle dalga geçmemelisin."
Sören KİERKEGAARD (Kahkaha Benden Yana) s.163
Hep böyle olmamış mıdır zaten? Bir kadın çıkar ve insanın hayatı altüst olur. Erkek kendisiyle hesaplaşmaya başlar, ciddileşir ve ‘erkek olma’yla yüzleşir. Kadın kah olur dipsiz kuyuya çeker, kah olur uçsuz göğe. İyi veya kötü, ne olursa olsun, kadın erkeği sarsan bir hadisedir ve Kierkegaard’ı da derinden etkilemiştir. Regine’ye evlenme teklif eden ve bir sene sonra da bilinmeyen bir sebeble nişanı bozan Kierkegaard Berlin’e kaçar. Ve bu bilinmez sebebi, halinin muhasebesini, neredeyse dünyanın en uzun aşk mektubu diyebileceğimiz tuğla kalınlığındaki “Ya / Ya Da” ile yapmıştır. Ömrünün sonuna kadar yazdığı bütün eserlerde artık hep Regine’in izi olacaktır!
Sören KİERKEGAARD (Kahkaha Benden Yana) s.163
Hep böyle olmamış mıdır zaten? Bir kadın çıkar ve insanın hayatı altüst olur. Erkek kendisiyle hesaplaşmaya başlar, ciddileşir ve ‘erkek olma’yla yüzleşir. Kadın kah olur dipsiz kuyuya çeker, kah olur uçsuz göğe. İyi veya kötü, ne olursa olsun, kadın erkeği sarsan bir hadisedir ve Kierkegaard’ı da derinden etkilemiştir. Regine’ye evlenme teklif eden ve bir sene sonra da bilinmeyen bir sebeble nişanı bozan Kierkegaard Berlin’e kaçar. Ve bu bilinmez sebebi, halinin muhasebesini, neredeyse dünyanın en uzun aşk mektubu diyebileceğimiz tuğla kalınlığındaki “Ya / Ya Da” ile yapmıştır. Ömrünün sonuna kadar yazdığı bütün eserlerde artık hep Regine’in izi olacaktır!