Ozan Yarman'ın "Bela Bartok ve Pentatonizm" makale

Doğrudan müzikle ilgili olan konulara yer veriniz.
Cevapla
mahiye
Mesajlar: 143
Kayıt: 16 Haz Prş, 13:39

Ozan Yarman'ın "Bela Bartok ve Pentatonizm" makale

Mesaj gönderen mahiye »

http://www.ozanyarman.com/mainpage/academic.html sitesinden.

“Bela Bartok ve Pentatonizm Üzerine” makalesinde gözden kaçmış birkaç nokta:

1-Bartok’un Türk Halk Müziğinde sadece pentatonizm aradığını söylemek doğru olamaz; çünkü araştırmaların yayınlandığı kitapta Macar Halk Müziği ile Türk Halk Müziğinin arasında 14 noktada ortak özellik saptandığı yazılıdır.
Kaldı ki Bartok’un inceleme yaptığı bölge tüm yörelerimizi kapsamamaktadır. Örneğin Doğu Karadeniz bu araştırmaya dahil değildir.

2- “Macar milliyetçisi Bartok…” tanımı doğru değildir. Bartok Yahudi asıllı Macardı. Sözgelimi bir müzikolog eğer Hint Müziğini araştırıyorsa ona Hint Milliyetçisi mi demek gerekir? Ya da, Nazım Hikmet modern Türk şiirini yarattığı için ona Türk Milliyetçisi mi demek gerekir?
Nazım Hikmet, komünist olduğu için değil modern Türk şiirini yarattığı için, Türkçe’nin egemen dil olmasından rahatsız olan batıcı birileri tarafından cezalandırıldığı da artık bilinmektedir. Aynı yıllarda İngiliz gizli servislerinin körüklediği, masonik ilişkilerle kotarılan “ulusal olan ne varsa dibe atılmalı” mantığı vardı ve bu halen daha vardır.
Korkarım Tolga Yarman gibi, Ozan Yarman gibi özgün çalışmalarıyla bilime ve sanata katkı getiren ustaların da önünde bugün aynı engeller vardır. Bu insanların görüşlerini itibarsızlaştırmak için yarın bir gün isimlerinin önüne bir takım sıfatlar konulursa, bundan kendileri de, görüşlerinden yararlanmak isteyenler de rahatsız olacaktır. Başkalarının koyduğu ideolojik sıfatlar bir düşün adamının toplumla arasına çekilmiş tel örgüdür.

3- Bartok, halktan yana bir çabanın içerisinde olduğu için komünistler tarafından desteklenmiş olabilir, kaldı ki kendisi de komünist olabilir, çağdaşı bir çok aydın bilim adamı gibi, hatta soydaşı Marks gibi. 1936’da Ankara’da Türk vatandaşlığına geçmek için verdiği dilekçeye red cevabı almasında neyin rolü olduğu düşünülmelidir. Hatta Adnan Saygun ile olan dostluğundan Saygun da cezalandırılmış, 1936’da Saygun CSO şefliği görevinden alınmış, on yıl sonra 1946’da ancak resmi bir görev alabilmiştir. (1935 mason localarının kapanış, 1946 mason localarının açılış tarihidir. Türk Beşleri’nin ilanı tarihiyle de bir bağlantısı kurulabilir.)
Bartok’un kendi siyasi görüşlerini açıkladığı bir yazısı da olabilirdi ve katılmak zorunda değildik. Örneğin bugün Ozan Yarman’ın müzik uğraşısına değer veririz, ama onun çok farklı bir inanışı varsa buna katılmak zorunda değilizdir.

4-1932’de kurulan Belçika Bilim Adamları Derneği aracılığıyla ülkemize gelen (Nazilerden kaçarak gelen yoktu), iki katı maaşlarla aile yakınlarına da iş verme koşuluyla çalıştırılan Yahudi bilim adamlarının bir bölümü müzik kurumlarında hakim iken Bartok buraya gelmiştir. Örneğin, Edward Zuckmayer 1936’da Musiki Muallim Mektebinin başındaydı.
Zuckmayer, Alman Yahudisi olduğu halde İngiltere’den gelmiştir, 1973’de ölene kadar bölümün başında kalmış, başka müzik bölümü açtırmamış, her yıl en iyi öğrencilerden birkaçını Almanya’ya göndermiş, gidenlerin çoğu orada kalmıştır. 1967-1970 arasında benim de öğretmenim oldu; piyano odalarını dolaşır, Türk müziği sesi gelen oda varsa kapıyı açar girer, ters ters bakar, “Hayır, etüdünüzü çalacaksınız” derdi.
Aynı dönemde, usta müzik eğitimcisi Halil Bedii Yönetken müzik okulundan uzaklaştırıldı, radyoda stüdyo elemanı olarak çalışmak zorunda kaldı. Faik Canselen gibi 1932’de Fransa’ya bestecilik eğitimine gönderilmiş olanlar ülkeye döndüğünde ortaokul öğretmenliğine geri hizmetlere verildi. Yahudi bilim adamlarına kadro açmak ( hem de 2 katı maaşla) için Osmanlı’dan devrolmuş hemen tüm bilim adamlarımız kürsülerinden atıldı, bahçevanlık gibi, musluk tamirciliği gibi düşük ücretlerle geri işlere verildiler. Bu dönemde, sadece Ziraat (ve veterinerlik) Fakültesi için sözleşmeli gelen 40 Yahudi öğretmenden 38’i 1939’da Almanya’ya döndü. 1932’de Rusya’dan sonra dünyada sığır vebası hastalığını yenen ikinci ülke iken, daha sonra koruyucu hekimlik bitti, hayvan hastalıkları arttı.
1953’de Yahudi öğretmenlerin kürsülerinden tam 40 üstün gayretli üniversite mezunu ABD’ye gönderildi, bir çoğu geri dönmedi; Cumhuriyet tarihimizde bilinen ilk büyük beyin göçü budur. Güya batılılaşıyorduk, oysa batıya beyinlerimizi gönderiyorduk.

5-Bartok, Hungari-Türkmen bağlantısı varsayımı üzerinden yola çıkmış, Kaçkari-Etrüsk bağlantısıyla ilgilenmemiştir. Etrüsklerin Ön-Türk bağları, Kazım Mirşan’ın 1980 sonrasında Roma müzesindeki Etrüsk Tamgalarını çözmesiyle başlamıştır. Bu bulgudan sonra İtalyan Lazio-Doğu Karadeniz müziklerinin bağlantısı dikkatimizi çekmeye başlamıştır. Artvin’e bağlı Borçka ilçesinin Macahel köyünde yaşlıca köylülerin otantik olarak söylediği çoksesli türkülerin artık CD kayıtları bulunmaktadır. (Türkücü Bayar Şahin kendi kasetlerinde bu kayıtlara yer verdi. 2005)
Bu kayıtlı türküler tarafımdan incelenmiş ve bazıları notaya alınmıştır. (Bkz. http://www.mahiye.com /Çoksesli Analizler/ Macahel Türküleri). Kodaly’nin Bartok’la birlikte geliştirdiği Koro Yönteminde karar sesiyle dem, ezgili dem gibi çokseslilik tekniklerini bu türkülerde görebiliyoruz.
Ayrıca, Doğu Karadeniz yayla türkülerinde ve Kars-Erzurum-Torul civarında pentatonik motiflerle yapılmış çok sayıda türkü bulunduğu tarafımdan tespit edilmiştir.
Bir Rize bebek nazlatması olan “Kişum kişum kişmana” ezgisinde bulunan 3 müzik cümlesinin de pentatonik özellikte olduğunu gördüm, bu ezgiyi Macaristan’da bulunan Zoltan Kodaly (Sultan Kutay) Enstitüsünün arşivine verdim. Notayı benden alan Carlos Miro halen bu okulda “Dünya Kültürleri” dersinin öğretmeni olup bizzat öğretmenim olmuş, 2004’deki yaz kursunda kendi ders saatini vererek benden bir ders vermemi istemiştir.

6-Rize nazlatmasındaki dilin Kırgız lehçesiyle ve Macarca ile benzerliği vardır. Kazım Mirşan’a göre, Kırgız lehçesini bilmeden Etrüsk ve Anadolu Medeniyetlerinin araştırması yapılamaz. Anadolu Ön-Türk medeniyetlerinin antik Yunan medeniyetine bağlanması da bugün artık kabul görmemektedir, Halikarnas Balıkçısı dahil (bkz. Hey Koca Yurt, Halikarnas Balıkçısı) bir çok yazar bu konuda görüş birliği içindedir.

Piyanoda Makam Müziği:
Sevgili Ozan Yarman’ın piyanoda makam müziği çalabilmek üzere yaptığı derinlikli çalışmalar inanıyorum ki müzik dünyasında ses getirecektir. Makam müziğinin piyanoda çalınabilir hale gelmesi için yaptığı çalışmaları çok önemsiyorum. Ses fiziği bilgisi ile makam müziği bilgisinin buluştuğu bu teknik çalışma benim gibi çocukluk çağı müzik eğitiminde derinleşmiş olanlara biraz uzak gelebilir. Ancak, belirtmeliyim ki, “önce ses vardı, sonra çalgılar yapıldı”, bu bağlamda, çalgıların insan sesine yaklaştırılması yolunda doğru bir şey yaptığını anlayabiliyorum.
Bu noktada bir endişemden söz etmek isterim; makam müziğini piyanoya taşıdıktan sonra, bugün batıda gelinen durum odur, insanlar şarkı söylemeyi bırakacaklar mı? Ki, makamların doğuşunda temel dildir. Tüm fonetik sanatlarda malzeme insandır; söz-anlam-ses-ritim uyumu temeldir. O makamları yaratan dil bugünkü konuşulan dil değildir. Bu geçiş divan edebiyatının gerilemesiyle, dilde Türkçeyi öne çıkartmayla, 1900’lardan önce başlamıştır.Bu doğal bir süreçti; Latince’nin ortadan kaybolması gibi, yeni ulus devletler halkının dilini eğitime ve sanata taşırken yaşanan doğal süreçti bu. Bu değişim sonucu yeni besteler artık üç-dört makamda yapılmakta, karma usûller de giderek kaybolmaktadır. Hatta, piyasanın egemenliğine geçilen son yıllarda cıs-tak hazır ritimleriyle iyice basite indirilmiş haldedir. Şuna gelmek istiyorum, toplumda dilde-şarkıda bir kısırlaşmaya doğru gidilirken, makam müziğini piyanoda çalmayı başarmak antik bir çaba olarak kalmaya mahkûm olur mu?
Asıl büyük tehlike ise, yine batıdan gelen ve tüm klasik sanatları enkaza çeviren pop kültüre doğru dünyanın zorlanmakta olduğudur. Ozan Yarman’ın geliştirdiği Makam Müziği Piyanosu dilerim başarıyla tamamlansın ve küresel fırtınadan sonraya sağlam ayakta kalabilsin.
Ozan Yarman’a başarılarının devamı dileğiyle.
Ankara 16.8.2007

Mahiye Morgül
Müzik ve Drama Eğitimcisi
Cevapla