Nevruzunuz kutlu, yılınız bereketli ola!
Gönderilme zamanı: 22 Mar Prş, 21:48
M.Morgül
Canlarım, Nevruzunuz Kutlu Ola!
Bu hafta boyunca Azerbaycan devlet televizyonunda muhteşem sanat gösterileri, opera, bale, halk müziği ve makam müziği programları var. Nevruz bayramını büyük coşkuyla kutluyorlar. Nevruz kültürünü bütün sanat dallarına taşımışlar, muhteşem eserler yaratmışlar, keyifle izliyorum.
Nevruz bayramını böylesi coşkuyla kutlamanın beni heyecanlandıran bir başka yanı var; Asyalıların dip kültürlerinin ortak olduğunu dosta düşmana haykırıyor bu şenlikler.
Ayrıca Azerilerin neden bu kadar güzel nevruz kutladıklarını düşündüm. Dil bağlarını aklımdan geçirdim. Onların resmi dili Kaşgari Türkçesidir. Kimdir Kaşgari Türkleri? Bunların değişik boyları, dilleri, lehçeleri var mıdır? Evet vardır fakat hepsini tasnif edecek kadar bilmek zor. Kaşgarlı Mahmut bile ünlü dil ansiklopedisinde sadece birkaç sözcükte “Kaşgari Türkçesinde” belirteci kullanmıştır.
Azerbaycan’daki yerel lehçelerin içinde en yaygın kullanılanı Kaşgari Türkçesidir, o nedenle resmi dil olmuştur. Kaşgarilerin en önemli erkek isimlerinden biri HAYDAR’dır, Hazar/Azer denizi Haydar’ın denizidir. (D ve Z harfleri ortak tınıya sahiptir; Athena ile Asena gibi)
Haydar isminin Rize çevresinde (Artvin-Hemşin) yerel şivelerinde seslendirilişi “Heydor” olup, yaylamızın adıdır, sonradan kibarlaştırılmış “Ayder” olmuştur. Fransa’da ise “Hector” şeklinde yazılır. (Keza, Basklar, Katalunlar, Skotlar aynı yöreden gitmiş kollardır.)
Bakıyoruz İran’da, Pers devletinin kurucuları olan İran Kaşgarileri, Kaçarlar nevruz bayramı yapıyorlar. Tarih boyunca Azeri şehri olarak bilinen Gence ve Tebriz şehirleri bunların önemli merkezlerindendir.
Gence’ye bir nokta koyalım. Gence MÖ 3 bin-5 binlerde birkaç kere büyük deprem geçirmiş bir uygarlık merkezidir. Öylesine büyük bir merkez idi ki, Urfa’yı Harran’ı içine alırdı, onların merkeziydi; alışverişler, ticaret sanat ilişkileri, aynı ordunun askeri olmak vs.
Bugün bizim sınırlarımız içinde bulunan Kürtçe konuşulan kimi şehirler birkaç bin yıl önce Kaşgari Türklerinin yerleşim alanı içinde görünüyor. Kürtçenin fonetiğiyle Azeri Türkçesinin fonetiği arasında benzerliğe dikkat edilirse, Kürtçe içinde Oğuz Türkçesinden daha çok Kaşgari Türkçesinin hakim olduğu fark edilir. Ortak sözcükler ve rakamlar varsa, ki var, Pars/Pers/ İran Kaşgarilerinin saraylı dili olan Farsça’dan da, din dili olan Arapça’dan da doğal olarak tüm bu topraklarda yaşayanlar etkilenmişse, doğal değil midir?
Sonra diğer simgelere bakalım; demirci ustası Ergenekon’da var. Kurt ile Pars / Pardi /Pardus dağların belirgin simgesi. Tanrıça Kıbele’nin oturan heykelinde görünen, ellerinin altındaki güç simgesi olan hayvan başı ve Afrodit’in omuzları üzerindeki güç simgesi olan hayvan başları PARS’tır. Etrüsklere ait bilinen (Ön-Türkler olduğu resmen ilan edildi) Roma müzesindeki Zeyna ana kurt heykeli; onlar bugünkü İran Azerbaycan topraklarından Doğu Karadenizdeki Kaşgar yaylalarından ilerleyerek giden ÖN-KAŞGARİ Türkleridir. Çünkü Doğu Karadeniz’de bugün konuşulan Türkçe Kaşgari Türkçe’sinin şivesidir; hem İranlılarla hem Azerilerle fonetik yakınlığı vardır.
Bu yüzden Rize sahillerinden bile görünen bembeyaz karlarla kaplı Kaçkar dağlarına biraz değinelim. Rize şivesiyle KAŞĞAR denir, kibarlaştırılmış, yani İstanbul Türkçesine oturtulmuş halidir Kaçkar. Uygur’da, yamaçlarında yıl boyu PARILDAYAN K(G)ARLARI olan bir dağ var ve onun da KAŞGAR.
Şimdi biraz da KAŞGAR sözcüğü üzerinde duralım. KAŞ, ışıldayan demek Uygurca. Bizde de var; yüzük taşı demeyiz, yüzük KAŞ’ı deriz.
Uygur Kaşgar bölgesini gezen turistlere ilk anlatılan, Kaşgar dağının yamaçlarındaki o devamlı parlayan(kaş) karın kristal özelliği ve çabuk erimeyişidir. (Bu yüzden haftada 3 gün İsrail’den helikopterle turist gelmektedir Ayder yaylamıza! Helikopterlerin İsrail’e boş dönmediklerini, Ayder suyu taşıdıklarını kuşlar bana söyledi.)
Uygur Kaşgar dağlarının aynı doğal güzelliği ve özellikleri Kaşgari Türklerinin yaşamlarında öylesine belirleyici olmuş ki, gittikleri yerlerde benzerlikler bulunca yerleşmişlerdir.
Uygur Kaşgarlarından gelenlerin inançlarını da birlikte getirdiklerini eklemekte yarar var, örneğin; Gök Tanrısına inandıkları o dönemde yapılan danslar, sema ayinleri, semahlar ve en önemlisi Gök Tanrısının oğlu olan METE /MED adını getirdiler.
İşte, tarihte Kaşgari Türklerinin kurduğu antik MED ve PERS devletleri böylece karşımızdadır.
Bilinen bir şeyi daha ekleyelim; Akdeniz’e İngilizce okunuşuyla MEDETERRANİANSİ derken aslında, METE TURANIN SUYU diyoruz. (Turan sözcüğü yer/ alan kavramıdır ve “Türklerin yaşadığı alan” anlamındadır.)
Nevruzu birlikte bayram yapan toplumlarda, başka ortak ne kaldı, düşünelim. Tarımın hayata şekil vermesini kutlamak diye bakarsak, MÖ.14.000 de ilk sulu tarım yapılan Uygur Turfan bölgesinden söz etmek gerekecektir.
Hem ki, nevruz bayramlarında, danslarla halaylarla coşanların, davul- balaban/zurna ve bağlama/kopuz çalanların karındaş olduklarını anlatmak için başka şey söylemeye gerek yoktur.
Son bir ayrıntı daha; Dede Korkut geleneğinin ozanlarından Teslim Abdal’ın köyü olan Çorum ili merkez Teslimköy’de, ninelerden torunlara sürüp gelen kız adıdır “Nevruz”. Üstüne, bir de erkek adıdır Anadolu’da, bir de karın altından yeşeren ilk çiçektir.
Sözün kısası; NEVRUZ, OĞUZ VE KAŞGARİ TÜRK BOYLARININ ATA BAYRAMIDIR, hem de ANA BAYRAMIDIR!
Nevruz, hem Türklerindir, hem Kürtlerindir, hem Türkmenlerindir, hem Azerilerindir, hem Farsilerindir, hem Kaşgarilerin, hem Kırgızların, hem Özbeklerin, hem Uygurlarındır, yani bizimdir, yani ASYANIN.
Doğa ile sevişen, bayramlaşan, koklaşan, böylesine bütünleşmiş bir başka kültür başka nerde bulunur? Bir haftadır Azeri Televizyonlarında Nevruz coşkusuyla eğleniyor kızlar oğlanlar, gençler, yağız, yiğit, koç yiğitler...
Hepinizi Nevruz ateşinde kardeşlik ateşiyle halaya çağırıyorum.
Vurun davullara canlarım, bayramınız şen ola!
Çalın zurnaları canlarım, Nevruzunuz kutlu ola!
20.3 2007
Canlarım, Nevruzunuz Kutlu Ola!
Bu hafta boyunca Azerbaycan devlet televizyonunda muhteşem sanat gösterileri, opera, bale, halk müziği ve makam müziği programları var. Nevruz bayramını büyük coşkuyla kutluyorlar. Nevruz kültürünü bütün sanat dallarına taşımışlar, muhteşem eserler yaratmışlar, keyifle izliyorum.
Nevruz bayramını böylesi coşkuyla kutlamanın beni heyecanlandıran bir başka yanı var; Asyalıların dip kültürlerinin ortak olduğunu dosta düşmana haykırıyor bu şenlikler.
Ayrıca Azerilerin neden bu kadar güzel nevruz kutladıklarını düşündüm. Dil bağlarını aklımdan geçirdim. Onların resmi dili Kaşgari Türkçesidir. Kimdir Kaşgari Türkleri? Bunların değişik boyları, dilleri, lehçeleri var mıdır? Evet vardır fakat hepsini tasnif edecek kadar bilmek zor. Kaşgarlı Mahmut bile ünlü dil ansiklopedisinde sadece birkaç sözcükte “Kaşgari Türkçesinde” belirteci kullanmıştır.
Azerbaycan’daki yerel lehçelerin içinde en yaygın kullanılanı Kaşgari Türkçesidir, o nedenle resmi dil olmuştur. Kaşgarilerin en önemli erkek isimlerinden biri HAYDAR’dır, Hazar/Azer denizi Haydar’ın denizidir. (D ve Z harfleri ortak tınıya sahiptir; Athena ile Asena gibi)
Haydar isminin Rize çevresinde (Artvin-Hemşin) yerel şivelerinde seslendirilişi “Heydor” olup, yaylamızın adıdır, sonradan kibarlaştırılmış “Ayder” olmuştur. Fransa’da ise “Hector” şeklinde yazılır. (Keza, Basklar, Katalunlar, Skotlar aynı yöreden gitmiş kollardır.)
Bakıyoruz İran’da, Pers devletinin kurucuları olan İran Kaşgarileri, Kaçarlar nevruz bayramı yapıyorlar. Tarih boyunca Azeri şehri olarak bilinen Gence ve Tebriz şehirleri bunların önemli merkezlerindendir.
Gence’ye bir nokta koyalım. Gence MÖ 3 bin-5 binlerde birkaç kere büyük deprem geçirmiş bir uygarlık merkezidir. Öylesine büyük bir merkez idi ki, Urfa’yı Harran’ı içine alırdı, onların merkeziydi; alışverişler, ticaret sanat ilişkileri, aynı ordunun askeri olmak vs.
Bugün bizim sınırlarımız içinde bulunan Kürtçe konuşulan kimi şehirler birkaç bin yıl önce Kaşgari Türklerinin yerleşim alanı içinde görünüyor. Kürtçenin fonetiğiyle Azeri Türkçesinin fonetiği arasında benzerliğe dikkat edilirse, Kürtçe içinde Oğuz Türkçesinden daha çok Kaşgari Türkçesinin hakim olduğu fark edilir. Ortak sözcükler ve rakamlar varsa, ki var, Pars/Pers/ İran Kaşgarilerinin saraylı dili olan Farsça’dan da, din dili olan Arapça’dan da doğal olarak tüm bu topraklarda yaşayanlar etkilenmişse, doğal değil midir?
Sonra diğer simgelere bakalım; demirci ustası Ergenekon’da var. Kurt ile Pars / Pardi /Pardus dağların belirgin simgesi. Tanrıça Kıbele’nin oturan heykelinde görünen, ellerinin altındaki güç simgesi olan hayvan başı ve Afrodit’in omuzları üzerindeki güç simgesi olan hayvan başları PARS’tır. Etrüsklere ait bilinen (Ön-Türkler olduğu resmen ilan edildi) Roma müzesindeki Zeyna ana kurt heykeli; onlar bugünkü İran Azerbaycan topraklarından Doğu Karadenizdeki Kaşgar yaylalarından ilerleyerek giden ÖN-KAŞGARİ Türkleridir. Çünkü Doğu Karadeniz’de bugün konuşulan Türkçe Kaşgari Türkçe’sinin şivesidir; hem İranlılarla hem Azerilerle fonetik yakınlığı vardır.
Bu yüzden Rize sahillerinden bile görünen bembeyaz karlarla kaplı Kaçkar dağlarına biraz değinelim. Rize şivesiyle KAŞĞAR denir, kibarlaştırılmış, yani İstanbul Türkçesine oturtulmuş halidir Kaçkar. Uygur’da, yamaçlarında yıl boyu PARILDAYAN K(G)ARLARI olan bir dağ var ve onun da KAŞGAR.
Şimdi biraz da KAŞGAR sözcüğü üzerinde duralım. KAŞ, ışıldayan demek Uygurca. Bizde de var; yüzük taşı demeyiz, yüzük KAŞ’ı deriz.
Uygur Kaşgar bölgesini gezen turistlere ilk anlatılan, Kaşgar dağının yamaçlarındaki o devamlı parlayan(kaş) karın kristal özelliği ve çabuk erimeyişidir. (Bu yüzden haftada 3 gün İsrail’den helikopterle turist gelmektedir Ayder yaylamıza! Helikopterlerin İsrail’e boş dönmediklerini, Ayder suyu taşıdıklarını kuşlar bana söyledi.)
Uygur Kaşgar dağlarının aynı doğal güzelliği ve özellikleri Kaşgari Türklerinin yaşamlarında öylesine belirleyici olmuş ki, gittikleri yerlerde benzerlikler bulunca yerleşmişlerdir.
Uygur Kaşgarlarından gelenlerin inançlarını da birlikte getirdiklerini eklemekte yarar var, örneğin; Gök Tanrısına inandıkları o dönemde yapılan danslar, sema ayinleri, semahlar ve en önemlisi Gök Tanrısının oğlu olan METE /MED adını getirdiler.
İşte, tarihte Kaşgari Türklerinin kurduğu antik MED ve PERS devletleri böylece karşımızdadır.
Bilinen bir şeyi daha ekleyelim; Akdeniz’e İngilizce okunuşuyla MEDETERRANİANSİ derken aslında, METE TURANIN SUYU diyoruz. (Turan sözcüğü yer/ alan kavramıdır ve “Türklerin yaşadığı alan” anlamındadır.)
Nevruzu birlikte bayram yapan toplumlarda, başka ortak ne kaldı, düşünelim. Tarımın hayata şekil vermesini kutlamak diye bakarsak, MÖ.14.000 de ilk sulu tarım yapılan Uygur Turfan bölgesinden söz etmek gerekecektir.
Hem ki, nevruz bayramlarında, danslarla halaylarla coşanların, davul- balaban/zurna ve bağlama/kopuz çalanların karındaş olduklarını anlatmak için başka şey söylemeye gerek yoktur.
Son bir ayrıntı daha; Dede Korkut geleneğinin ozanlarından Teslim Abdal’ın köyü olan Çorum ili merkez Teslimköy’de, ninelerden torunlara sürüp gelen kız adıdır “Nevruz”. Üstüne, bir de erkek adıdır Anadolu’da, bir de karın altından yeşeren ilk çiçektir.
Sözün kısası; NEVRUZ, OĞUZ VE KAŞGARİ TÜRK BOYLARININ ATA BAYRAMIDIR, hem de ANA BAYRAMIDIR!
Nevruz, hem Türklerindir, hem Kürtlerindir, hem Türkmenlerindir, hem Azerilerindir, hem Farsilerindir, hem Kaşgarilerin, hem Kırgızların, hem Özbeklerin, hem Uygurlarındır, yani bizimdir, yani ASYANIN.
Doğa ile sevişen, bayramlaşan, koklaşan, böylesine bütünleşmiş bir başka kültür başka nerde bulunur? Bir haftadır Azeri Televizyonlarında Nevruz coşkusuyla eğleniyor kızlar oğlanlar, gençler, yağız, yiğit, koç yiğitler...
Hepinizi Nevruz ateşinde kardeşlik ateşiyle halaya çağırıyorum.
Vurun davullara canlarım, bayramınız şen ola!
Çalın zurnaları canlarım, Nevruzunuz kutlu ola!
20.3 2007