Mevlana Törenleri ve Antalya Festivali Piyasaya Devredildi
Gönderilme zamanı: 27 Ara Çrş, 2:47
Mevlana Törenleri ve Antalya Opera Bale Festivali Piyasaya Devredildi
2007 yılı her ikisinin de piyasaya teslim yılı olacak. Bu kararlar mevcut iktidarın kendi siyasi görüşlerine uygun kararlar görünse de gerçekte Dünya Bankasının istediği kararlardır. ABD ve Dünya Bankası, AKP iktidarına Dünya Ticaret Örgütünün isteği doğrultusunda olan bu kararları aldığı sürece destek vermektedir.
IMF raporları bu kararlara bakılarak verilmektedir; bu yıl ne kadar daha özelleştirme gerçekleştirmişse o kadar artı puan veriyor, ona göre kredi/borç musluğunu açıyor ve hükümeti bir kez daha rahatlatıyor.
Bakınız, son AKP iktidarı döneminde üç katı artmış dış borcumuz, bu ne demektir? Önceki hükümetlerden üç kat daha fazla özelleştirme yapmış.
Mevlana törenlerini özel şirketlere devretmek, Mevlana’yı satmak yani, bu hükümetin alacağı karar olabilir miydi? İktidar partisinin ideolojisiyle ilgili olmayan kararları bile aldırtırlar adama, çünkü dış destekle iktidarlarını sürdürebilmektedirler.
Geçen yıl Antalya Opera Bale Festivalinde organizasyon bozukluğu en düşük izleyici sonucunu getirmişti. Bir manivela var bu işlerde, “zaten kar etmiyor, özelleştirelim, biz yapamıyoruz en iyisi piyasaya devredelim!”
Bütün sosyal devlet kurumlarımız bitirilirken aynı şeyi yaşamıyor muyuz?
İzleyici kaçırtmak için yapılan şey o kadar basitti ki:
-Gece 9.30 da operayı başlatmak.
Buna bağlı diğer sorunlar arka arkaya sıralanırdı elbette. Bir saatlik yolu olan Aspendos’a kadar o saatte gitmek, gece 01.00 den sonra dönmek işkenceye dönüşür tabii. Bir akşam gitmeyi göze alan bir sonraki konsere gitmeyi göze alamazdı.
Yöntem hep aynı, işleri içinden çıkılmazmış gibi boz, sonra da vahşi piyasaya devret.
Mevlana’yı yiyip bitirmeye sıra gelmiş demek ki! Piyasada tüketime arz olunan her şey gibi o da yozlaştırılarak, değersizleştirilerek, anlamsızlaştırılarak bitirilecektir.
Artık yöntemlerini kanıksadık; uluötesi sermaye ne zaman kara geçse zil takıp oynuyor, fişekler patlatıyor. Paranın kokusu alınmış görünüyor; bir şenlik yılı bile ilan edildi. UNESCO bu işin içinde baş organizatör görünüyor; 2007 yılını “Mevlana Yılı” ilan etti. Onlar bunu ilan ettiğinde hemen turizm şirketleri, reklam şirketleri, dernekler lobiler ellerini ovuşturmaya başlar.
Hemen bir sempozyumla beyin fırtınası başlatılır, konuya dikkatler çekilir. Bu görev yeri İstanbul ve şimdiden 400 kişi 8-12 Mayıs tarihlerinde bu sempozyuma davet edilmiş bile.
İşte, “Podyumlarda Mevlana rüzgarı esecek” diye başlıklar; moda sektörü bu işten iyi kazanacak!!!
Konya belediyesi Mevlana çizgi filmi yapmış. Bu, O’nun ulvi kişiliğini çocuklara animasyon eğlencesi yapmaktır, cansız ruhsuz, sanal ortamda Mevlana’yı bitirmektir.
Yakında, otellerde müşterilerine sema döndürme seansı reklamları duyarız. Beden eğitimi öğretmenliği bölümlerinden mezun işsizlere “Sema nasıl döndürülür kursları” açar birileri ve lüks oteller sema sertifikalı animatörler çalıştırır!!!
Piyasanın kontrolü yoktur! Kültürün özel sektörü olamaz, eğitim ve sağlığın olamayacağı gibi.
Sorunu, işbaşındaki iktidarın gerici ideolojisiyle sınırlandırmak bizi asıl konudan uzaklaştırır. Çünkü çok özgürlükçü liberal ve hatta Atatürkçü görünerek de özelleştirmeler yapılmaktadır. Yani sosyal devletin bitirilişinde, Cumhuriyet devrimimizin kültür kalelerini piyasaya devretmekte zıt gibi görünerek işbirliği halinde olanları bir tutmak gerekir.
Konu, antiemperyalist, bağımsız, halkçı devletçi devrimci milli bir iktidarın acilen gerektiği noktasında ele alınmalıdır. Çünkü; piyasaya devredilen şey farkındaysanız Kemalist Türkiye’dir.
Mahiye Morgül
26.12.2006
2007 yılı her ikisinin de piyasaya teslim yılı olacak. Bu kararlar mevcut iktidarın kendi siyasi görüşlerine uygun kararlar görünse de gerçekte Dünya Bankasının istediği kararlardır. ABD ve Dünya Bankası, AKP iktidarına Dünya Ticaret Örgütünün isteği doğrultusunda olan bu kararları aldığı sürece destek vermektedir.
IMF raporları bu kararlara bakılarak verilmektedir; bu yıl ne kadar daha özelleştirme gerçekleştirmişse o kadar artı puan veriyor, ona göre kredi/borç musluğunu açıyor ve hükümeti bir kez daha rahatlatıyor.
Bakınız, son AKP iktidarı döneminde üç katı artmış dış borcumuz, bu ne demektir? Önceki hükümetlerden üç kat daha fazla özelleştirme yapmış.
Mevlana törenlerini özel şirketlere devretmek, Mevlana’yı satmak yani, bu hükümetin alacağı karar olabilir miydi? İktidar partisinin ideolojisiyle ilgili olmayan kararları bile aldırtırlar adama, çünkü dış destekle iktidarlarını sürdürebilmektedirler.
Geçen yıl Antalya Opera Bale Festivalinde organizasyon bozukluğu en düşük izleyici sonucunu getirmişti. Bir manivela var bu işlerde, “zaten kar etmiyor, özelleştirelim, biz yapamıyoruz en iyisi piyasaya devredelim!”
Bütün sosyal devlet kurumlarımız bitirilirken aynı şeyi yaşamıyor muyuz?
İzleyici kaçırtmak için yapılan şey o kadar basitti ki:
-Gece 9.30 da operayı başlatmak.
Buna bağlı diğer sorunlar arka arkaya sıralanırdı elbette. Bir saatlik yolu olan Aspendos’a kadar o saatte gitmek, gece 01.00 den sonra dönmek işkenceye dönüşür tabii. Bir akşam gitmeyi göze alan bir sonraki konsere gitmeyi göze alamazdı.
Yöntem hep aynı, işleri içinden çıkılmazmış gibi boz, sonra da vahşi piyasaya devret.
Mevlana’yı yiyip bitirmeye sıra gelmiş demek ki! Piyasada tüketime arz olunan her şey gibi o da yozlaştırılarak, değersizleştirilerek, anlamsızlaştırılarak bitirilecektir.
Artık yöntemlerini kanıksadık; uluötesi sermaye ne zaman kara geçse zil takıp oynuyor, fişekler patlatıyor. Paranın kokusu alınmış görünüyor; bir şenlik yılı bile ilan edildi. UNESCO bu işin içinde baş organizatör görünüyor; 2007 yılını “Mevlana Yılı” ilan etti. Onlar bunu ilan ettiğinde hemen turizm şirketleri, reklam şirketleri, dernekler lobiler ellerini ovuşturmaya başlar.
Hemen bir sempozyumla beyin fırtınası başlatılır, konuya dikkatler çekilir. Bu görev yeri İstanbul ve şimdiden 400 kişi 8-12 Mayıs tarihlerinde bu sempozyuma davet edilmiş bile.
İşte, “Podyumlarda Mevlana rüzgarı esecek” diye başlıklar; moda sektörü bu işten iyi kazanacak!!!
Konya belediyesi Mevlana çizgi filmi yapmış. Bu, O’nun ulvi kişiliğini çocuklara animasyon eğlencesi yapmaktır, cansız ruhsuz, sanal ortamda Mevlana’yı bitirmektir.
Yakında, otellerde müşterilerine sema döndürme seansı reklamları duyarız. Beden eğitimi öğretmenliği bölümlerinden mezun işsizlere “Sema nasıl döndürülür kursları” açar birileri ve lüks oteller sema sertifikalı animatörler çalıştırır!!!
Piyasanın kontrolü yoktur! Kültürün özel sektörü olamaz, eğitim ve sağlığın olamayacağı gibi.
Sorunu, işbaşındaki iktidarın gerici ideolojisiyle sınırlandırmak bizi asıl konudan uzaklaştırır. Çünkü çok özgürlükçü liberal ve hatta Atatürkçü görünerek de özelleştirmeler yapılmaktadır. Yani sosyal devletin bitirilişinde, Cumhuriyet devrimimizin kültür kalelerini piyasaya devretmekte zıt gibi görünerek işbirliği halinde olanları bir tutmak gerekir.
Konu, antiemperyalist, bağımsız, halkçı devletçi devrimci milli bir iktidarın acilen gerektiği noktasında ele alınmalıdır. Çünkü; piyasaya devredilen şey farkındaysanız Kemalist Türkiye’dir.
Mahiye Morgül
26.12.2006