Livaneli'den bir ironi...
Gönderilme zamanı: 15 Ara Cum, 14:50
> Gazeteler; TGRT'den yüklü maas, lüks cip ve araba alan ünlü
artistlerin dudak uçuklatan anlasmalarını yayınlıyor. Bir sarkıcıya toptan 3 milyon dolar, ötekine ayda seksen milyar
maas, berikine 700 bin Dolar... Bu arada hediye edilen yüz bin dolarlık cipler, trilyonluk villalar da caba.
Peki, bu durum sadece TGRT'de mi böyle?
Hayir! Son yillarda medya ve eglence sektöründe, Amerika'ya parmak ısırtacak rakamlar telaffuz edilmeye baslandi.
Milyonlarca dolarlık transferler, yüz-yüzelli bin dolar aylık
maaslar herkesin çenesini yoruyor. kendisini dinleyenlere göbek attırma
hünerine sahip sarkıcılar, milyonlarca dolarlik servetin sahibi oluyor.
Görgüsüz "sosyete" dügünlerinde sarki-türkü söyleyenler bir
gecede iki "ekstra" çikarip 100 bin dolari cebe koyuyor, ertesi gün
programlari için sete, bir sonraki gün de dizilerine kosuyorlar.
Peki bu adamlar kadinlar, topluma hangi katkida bulunuyorlar da bu servetlere kavusuyorlar dersiniz? Bu paralari kim ödüyor ve daha
önemlisi neden ödüyor?
***
Bu sorularin cevabi basit: Bir takim hanende sazende takimi, bizden
enayilik vergisi aliyorlar.
Onlara bu büyük serveti kazandiran sey; bizim toplumsal
enayiligimiz.
Degerler sistemi asiri derecede bozulmus, ayakların bas, basların
ayak oldugu bir toplumda yasanan çarpıklıgın, her el çırpan kisinin
arkasından agzı açık ayran budalası gibi koşmamızın sonucu
bütün bunlar.
Kendileri gibi erkek olan arabesk sarkıcısının çıplak
ayaklarına dokunabilmek için birbirini ezen kalabalıgın psikopatolojik
yansımaları.
Her taraflarından löpür löpür et ve yag fiskıran terli escinsel
sarkıcılara hayranlıkla baglı olan ve onların söyledigi
sarkının ritmine uyarak kalça tokusturan aslan parçası erkeklerimizin eglence dünyası.
Adamlar ve kadınlar, böyle bir toplumdan enayilik vergisi tahsil
etmesin de ne yapsin!
***
Siz siz olun; sakın Mehmet Akif'in, istiklal marsının ödülünü
almamasını ama son günlerinde çektigi sefaleti unutun, Nazim Hikmet'e sahip çıkmayın, Sabahattin Ali'yi kim öldürdü diye sormayın, Melih
Cevdet Anday ne yapiyor diye merak etmeyin, Türkiye'nin AB'ye alinması karsılıgında hangi bedelle karsı karsıya olduguyla ilgilenmeyin,
Fazil Hüsnü Daglarca nasil geçiniyor diye akliniza takmayin, Avni Arbas'i ziyarete gitmeyin, Cemil Meriç'in kitaplarina el sürmeyin.
Dogduklari ev müze yapilacak, adlarına enstitüler kurulacak,
üniversite doktoraları hazırlanacak degerlerinizi bir an önce tepelemeye
bakin. Çünkü kültür, siir, resim, nitelikli müzik, düsünce gibi
kavramlar bu millete zararlıdır. Allah korusun, onun aklını falan bozar! Bu insanların çıktıgı televizyon kanallarını hemen "zap"layip,
kalça-göbek lümpen eglence dünyasına zıplayın. Ve pasa pasa enayilik
verginizi ödeyin.
Sonra sokaklara çıkıp "Bütün dünya sasirma, sabrimizi tasirma!"
diye bagırın. Bizler gibi bir avuç insana da "damarlarımızda mevcut
olan asil kanı" arayarak ömür tüketmek düssün. Bence bu yaziyi forward
yapmak vatan hizmeti olur.
Zülfü Livaneli
artistlerin dudak uçuklatan anlasmalarını yayınlıyor. Bir sarkıcıya toptan 3 milyon dolar, ötekine ayda seksen milyar
maas, berikine 700 bin Dolar... Bu arada hediye edilen yüz bin dolarlık cipler, trilyonluk villalar da caba.
Peki, bu durum sadece TGRT'de mi böyle?
Hayir! Son yillarda medya ve eglence sektöründe, Amerika'ya parmak ısırtacak rakamlar telaffuz edilmeye baslandi.
Milyonlarca dolarlık transferler, yüz-yüzelli bin dolar aylık
maaslar herkesin çenesini yoruyor. kendisini dinleyenlere göbek attırma
hünerine sahip sarkıcılar, milyonlarca dolarlik servetin sahibi oluyor.
Görgüsüz "sosyete" dügünlerinde sarki-türkü söyleyenler bir
gecede iki "ekstra" çikarip 100 bin dolari cebe koyuyor, ertesi gün
programlari için sete, bir sonraki gün de dizilerine kosuyorlar.
Peki bu adamlar kadinlar, topluma hangi katkida bulunuyorlar da bu servetlere kavusuyorlar dersiniz? Bu paralari kim ödüyor ve daha
önemlisi neden ödüyor?
***
Bu sorularin cevabi basit: Bir takim hanende sazende takimi, bizden
enayilik vergisi aliyorlar.
Onlara bu büyük serveti kazandiran sey; bizim toplumsal
enayiligimiz.
Degerler sistemi asiri derecede bozulmus, ayakların bas, basların
ayak oldugu bir toplumda yasanan çarpıklıgın, her el çırpan kisinin
arkasından agzı açık ayran budalası gibi koşmamızın sonucu
bütün bunlar.
Kendileri gibi erkek olan arabesk sarkıcısının çıplak
ayaklarına dokunabilmek için birbirini ezen kalabalıgın psikopatolojik
yansımaları.
Her taraflarından löpür löpür et ve yag fiskıran terli escinsel
sarkıcılara hayranlıkla baglı olan ve onların söyledigi
sarkının ritmine uyarak kalça tokusturan aslan parçası erkeklerimizin eglence dünyası.
Adamlar ve kadınlar, böyle bir toplumdan enayilik vergisi tahsil
etmesin de ne yapsin!
***
Siz siz olun; sakın Mehmet Akif'in, istiklal marsının ödülünü
almamasını ama son günlerinde çektigi sefaleti unutun, Nazim Hikmet'e sahip çıkmayın, Sabahattin Ali'yi kim öldürdü diye sormayın, Melih
Cevdet Anday ne yapiyor diye merak etmeyin, Türkiye'nin AB'ye alinması karsılıgında hangi bedelle karsı karsıya olduguyla ilgilenmeyin,
Fazil Hüsnü Daglarca nasil geçiniyor diye akliniza takmayin, Avni Arbas'i ziyarete gitmeyin, Cemil Meriç'in kitaplarina el sürmeyin.
Dogduklari ev müze yapilacak, adlarına enstitüler kurulacak,
üniversite doktoraları hazırlanacak degerlerinizi bir an önce tepelemeye
bakin. Çünkü kültür, siir, resim, nitelikli müzik, düsünce gibi
kavramlar bu millete zararlıdır. Allah korusun, onun aklını falan bozar! Bu insanların çıktıgı televizyon kanallarını hemen "zap"layip,
kalça-göbek lümpen eglence dünyasına zıplayın. Ve pasa pasa enayilik
verginizi ödeyin.
Sonra sokaklara çıkıp "Bütün dünya sasirma, sabrimizi tasirma!"
diye bagırın. Bizler gibi bir avuç insana da "damarlarımızda mevcut
olan asil kanı" arayarak ömür tüketmek düssün. Bence bu yaziyi forward
yapmak vatan hizmeti olur.
Zülfü Livaneli