YOKSULUYUZ YAŞAYIŞIMIZIN...
Yoksulluk parayla değil: Parasızlıkla. Yoksulluk bin türlü. Sevgi yoksulluğu, bilgi yoksulluğu, mizah yoksulluğu... Yoksulluğumuzun farkındayızdır, çoğu zaman. Yoksul olmayanlarla karşılaştırarak kendimizi. Varsıllarla. Belki karşılaştırmadan da, içimizde, yüreğimizde duyarız yoksulluğu. Boynumuz bükülür. İsyan ederiz. Boşluğumuzu, eksikliğimizi, yoksulluğumuzu, hangi alanda, ne düzeyde ise ortadan kaldırmaya çalışırız. Boşverenlerimiz de olabilir. Yakınıp bir şey yapmayanımız da.
Yoksulluk vurmalı. Uyanmalıyız. Hayat hiçbir zaman dolduramayacağımız boşlukları kapatmaya çalışmakla geçer. Geçmeli. Boşluksuzlardan söz etmiyorum. Boşluklarına perdeler asıp, görmek istemeyenlerden.
Yetinenler, uyuşuklar. Ağlayıp sızlayanlar. Yoksulluk saklayıcıları. Örtücüleri. Yoksulluklarından utananlar. Utandıkça saklayıp, sakladıkça daha da yoksullaşanlar.
Ben sevgili yoksuluyum. Sevgilim yok. Var da yetersiz. Ben para yoksuluyum. Geçinemiyorum. Bilgi yoksuluyum, merak ediyor, soruyor, yanıtlarını bilmiyorum. Ben akıl yoksuluyum. Düşünemiyorum. DUYGU yoksulu. Duyumsayamıyorum. Duygulanamıyorum.
Peki "yaşayışımın yoksuluyum" ne demek? Çorak yaşıyorum demek. Kuru. Tatsız. Renksiz. Heyecanları sönük, Yaşayışıma sahip çıkamıyorum demek. Kendimin yoksuluyum. Ülkemin yoksuluyum. Kültürümün yoksuluyum. Bütün bunlar bende yok, varsa da eksik, yetersiz. Yaşayışım yetmiyor bana. Sınırlarımın, duvarlarımın ötesinde "hayatlar" var. Duyuyorum. Ulaşamıyorum. Eriştiğimde coşacağım bilgiler, bakış biçimleri; algılama, düşünme, duyumsama yolları var, erişemiyorum. Yaşayışımın yoksulluğu için için acıyla yaşanıyor. Hiçbir dernek, sendika ya da örgüt bu temel yoksulluğuma eğilmiyor. "Asgarî" ücretimle uğraşılıyor, "asgarî" yaşayışımla ilgilenilmiyor. Aklımız, paraya, siyasete, futbola, günlük yaşayışın çıkarlarımızla ilgili birçok yanına eriyor. Aklımız "yaşayışımıza" pek ermiyor.
Nasıl yaşayacağım? Nasıl güzel yaşayacağım? Asıl soru, bu ikincisi. Nasıl ezmeden, ezilmeden, hak yemeden, karşımdaki insan yüzünü yok saymadan yaşayacağım. Güzel: Hem ethik hem esthetik anlamda. Esthetik yaşayış pek kavranamıyor. Şarkı söylemek, resim yapmak, şiir yazmak... İşte güzel yaşayış! Sanatla uğraşma güzel yaşayışa götürebilir de götürmeyebilir de. Kütük gibi yaşayan sanatçılar vardır, sanatla ilgilenenler. "Güzel", hayata belli bir biçimde "duruş"tan kaynaklanıyor. Böylesi bir tavır, bir tutum gerçekleştirilemedikçe, güzeli "memur sanatçı", "memur okuyucu", "memur duygulanıcı" yaklaşımıyla aramanın anlamı yok. "Güzel", lezzetli bir yiyeceğin vereceği bir "haz" değil. "Güzel", gerçekleştirilecek bir çaba! Bir iş. Bir ürün. Emek isteyen bir uğraş. Güzel yoksulu olduğumuzu duymakla başlıyor.
Zengin bir hayat var. Birçok hayatlar. En azından iki boyutuyla. İlki, "mikro" boyuttaki hayat: Ayrıntılar ve incelikler ağı. Farkına varamadığımız ne kadar çok incelik var! Ne denli ince kavramlar var. Dil İnce duyma, ince düşünme, ince yaşama, mikro düzeyde "zenginlik", "çoğulluk" anlamına geliyor. Makro düzeyde ise, geniş bakabilme, derinlikleri, ayrıntıları kavrama, alternatifleri görebilme gibi özellikler taşıyor. Genel kavramlarla, soyut düşünebilme gücü önemli, bu düzeyde.
Zengin yaşama, bir kültür sorunu. Bir yaşam biçimini öğrenebilme uğraşı. Henüz insanların buna pek zamanı yok. Doğayla bunca bilgi birikimiyle karşı karşıya kalan, toplumsal yaşayışını, birey-toplum, toplum-toplumlar düzeylerinde anlamlı biçimde gerçekleştirmeyi arzulayan insan, yaşam yoksulluğunu henüz, ekonomik, ekolojik, politik yönleriyle kavrayabiliyor. Düşlerindeki dünyayı gerçekleştirme çabasında "duygu ve düşünce" yoksulluğunun ayırdına varamadığı için, daha çok hırpalanacaktır. Anlaşmalar yaparak, kanunlar çıkararak, mal alıp, mal satarak, üniversite açarak, yemek yiyerek, sevişerek, kitaplar, makaleler yazarak durumunu çözebileceğini düşünüyor.
Yoksuluz, Cemal Süreyya usta, Hayatımız çok kısa, dörtnala, DUYMAK ve düşünmek lazım... Dünya zalimlerin dünyası ise, biz mazlumların yoksulluğumuzu gidermedeki TEMBELLİĞİMİZDENDİR!..
Prof. A. İnam'ın
"Hayatımızdaki İnce Şeylere Dair" kitabından alınmıştır."
YOKSULUYUZ YAŞAYIŞIMIZIN!
- Semra Fayez
- Mesajlar: 95
- Kayıt: 05 Haz Pzr, 23:25
- Konum: Ankara
- Semra Fayez
- Mesajlar: 95
- Kayıt: 05 Haz Pzr, 23:25
- Konum: Ankara
Yaşam yoksullarına Can Yücel'den DERS:)))
Can Yücel'in Mal Beyanı! Can Yücel Yaşam Yoksullarına Seslenmiş:))
1-Avsa adasında uc daire, dort ucgen, bes dikdortgen
2-Gokyuzunde bi bulut
3-Bitlis'te bes minare
4-Biri yazlık, biri kıslık iki platonik sevgili
5-Buro mobilyası ve celik kapı ureten bir fabrikanın ogle uzeri yaslanıp sigara
icilen beyaz duvarı
6-Islıkla da calınabilen dort anonim turku
7-Palandokende bir palan, iki doken
8-Kastamonu'da uc kasto
9-Uc fay hattı
10-Bir carsamba, iki persembe, uc cuma
11-Dunyada mekan
12-Ahirette iman
13-Denizde kum
14-Uzayda yercekimsizlik
15-Bi cuval gazoz kapagi
16-Bi kiprit kutusu sigara izmariti
17-On sekiz sac biti
18-Biri ingilizce 6 adet kufur
19-Yirmi tane bos naylon poset
20-Sevenlerin kalbinde kurulmus bir taht
21-Bi suru sac sakal, kıl,tuy,yun
22-Uc ayrı parkta uc ayrı belediyeye ait uc ayrı banka reklamlı bank
23-Bi ayakkabı cekecegi
24-Iki buyuk tas kutlesi
25-Bir adet agac golgesi
26-Uc kus kanadı sesi
27-Bi suru kedi kopek
28-Bi marmara denizi
29-Camına yaslanıp seyredilen iki pilic cevirmeci
30-Her aksam karıstırılan dort cop bidonu
31-Calıp calıp kacilan bes melodili apartman zili
32-Nakit 15 kurus
33-Anne babadan kalma yarisi yasanmis bi omur....
Bu beyanat oldukça düşündürücü ne dersiniz!?:) İster istemez insan kendi mal beyanını düşünüyor.! Çok daha zengin yaşamların olduğunu da bildiğim gibi milyonlarca parası olup yaşamdan hiç nasibini alamayanları da biliyorum.....Ya da tam bir yaşam yoksulu olup; nedenini sorduğunuzda fakirlik edebiyatı yapanları da......Bunlar sığınak sadece yoksulluğumuzu maskelemek için sığınaklar....yoksulluk parayla değil....Yoksulluk yüreklerde.....Yoksulluk beyinlerimizde....Yoksulluk kendi değerlerimizden haberdar olmayışımızda....Yoksulluk aklımızda , bilgimizde...... En büyük yoksulluğumuz ise "SEVGİ YOKSULLUĞUMUZ".......
sınırsız sevgimle....
1-Avsa adasında uc daire, dort ucgen, bes dikdortgen
2-Gokyuzunde bi bulut
3-Bitlis'te bes minare
4-Biri yazlık, biri kıslık iki platonik sevgili
5-Buro mobilyası ve celik kapı ureten bir fabrikanın ogle uzeri yaslanıp sigara
icilen beyaz duvarı
6-Islıkla da calınabilen dort anonim turku
7-Palandokende bir palan, iki doken
8-Kastamonu'da uc kasto
9-Uc fay hattı
10-Bir carsamba, iki persembe, uc cuma
11-Dunyada mekan
12-Ahirette iman
13-Denizde kum
14-Uzayda yercekimsizlik
15-Bi cuval gazoz kapagi
16-Bi kiprit kutusu sigara izmariti
17-On sekiz sac biti
18-Biri ingilizce 6 adet kufur
19-Yirmi tane bos naylon poset
20-Sevenlerin kalbinde kurulmus bir taht
21-Bi suru sac sakal, kıl,tuy,yun
22-Uc ayrı parkta uc ayrı belediyeye ait uc ayrı banka reklamlı bank
23-Bi ayakkabı cekecegi
24-Iki buyuk tas kutlesi
25-Bir adet agac golgesi
26-Uc kus kanadı sesi
27-Bi suru kedi kopek
28-Bi marmara denizi
29-Camına yaslanıp seyredilen iki pilic cevirmeci
30-Her aksam karıstırılan dort cop bidonu
31-Calıp calıp kacilan bes melodili apartman zili
32-Nakit 15 kurus
33-Anne babadan kalma yarisi yasanmis bi omur....
Bu beyanat oldukça düşündürücü ne dersiniz!?:) İster istemez insan kendi mal beyanını düşünüyor.! Çok daha zengin yaşamların olduğunu da bildiğim gibi milyonlarca parası olup yaşamdan hiç nasibini alamayanları da biliyorum.....Ya da tam bir yaşam yoksulu olup; nedenini sorduğunuzda fakirlik edebiyatı yapanları da......Bunlar sığınak sadece yoksulluğumuzu maskelemek için sığınaklar....yoksulluk parayla değil....Yoksulluk yüreklerde.....Yoksulluk beyinlerimizde....Yoksulluk kendi değerlerimizden haberdar olmayışımızda....Yoksulluk aklımızda , bilgimizde...... En büyük yoksulluğumuz ise "SEVGİ YOKSULLUĞUMUZ".......
sınırsız sevgimle....
FAYEZ