Uzun yıllar önce Patogonya ülkesinde küçük bir köy varmış. Köylüler yiyecek sıkıntısı içinde yaşarlarmış; sebebide köylülerin tarlalarına gidip mahsüllerini toplamalarını engelliyen bir canavarmış!
Birgün köye bir yabancı gelmiş ve köylülerin halini anlamak istemiş. Köylüler bir canavarın
bütün bu yoksulluğun sebebi olduğunu ve ondan korktukları için tarlalarına gidip mahsüllerini toplayamadıklarını anlatmışlar. Yabancı cesur biriymiş , kılıcını çekerek canavarın olduğu söylenen tarlaya gitmiş. Ancak yaklaştıkca hayreti artmış, çünkü köylülerin canavar diye gösterdikleri tarlada gözüken şey kocaman bir kabakmış. Kabağı parçalıyarak köye dönen yabancı korktukları şeyin bir kabak olduğunu söylince köylülerin hışmına uğrayarak öldürülmüş.
Bir hafta sonra köye başka bir yabancı gelmiş ve aynı şekilde canavar hikayesini dinlemiş. O da cesur biriymiş ve kılıcını çekip tarlaya doğru yürümüş.O da büyük bir kabakla karşılaşınca şaşırmış. Kabağı parçalara ayırdıktan sonra köye dönüp, korkulan şeyin bir kabak olduğunu söyleyince kızgın köylülerin saldırısına uğrayıp öldürülmüş.
3-5 Hafta sonra köylüler açlıktan kıvranırken köye üçüncü bir yabancı gelmiş, köylülere „korkmayın canavarı öldüreceğim „ diye söz verdikten sonra tepeye yürümüş. Tarlaya vardığında o da büyük bir kabakla karşılaşmış.kılıcını çekip kabağı parçalara ayırdıktan sonra köye dönüp canavarı öldürdüğünü söylemiş . Sevinçten havalara uçan köylüler adamı uzun süre misafir edip ondan özgüven ve cesaret dersleri almışlar.
Adam bu zaman zarfında köylülere kabaklarla canavarlar arasındaki farkıda bir güzel öğretmiş...