"Demek ki güzel ses, çalgı dinlemek aşıkların gıdasıdır,
Bu dinleyişte buluşmak, kavuşmak hayali vardır
Gönüldeki hayaller, güzel sesle gelişir;
Hatta güzel ses yüzünden şekillere bürünür o hayaller.
Suya ceviz atanın ateşi nasıl yalımlandıysa,
güzel seslerde aşk ateşi de parlar, yalımlanır"
Mevlana' ya göre "Müziğin sesi"!
SES....!
- Semra Fayez
- Mesajlar: 95
- Kayıt: 05 Haz Pzr, 23:25
- Konum: Ankara
Ses!
Müzik, hiçbir zaman görünüşleri dile getirmez. Müziğin dile getirdiği şey, bütün görünüşlerin iç özü ve kendinde varlığıdır; yani İRADE’ nin ta kendisidir. Bundan ötürü müziğin belli bir neşeyi , şu ya da bu hüznü,tutkuyu, iç rahatlığını dile getirdiği söylenemez. Müzikte dile gelen şey, herçeşit ruhsal dürtünün ve koşulun dışındaki genel ve soyut özdür. Ve müzikte , bu soyut özü, kolaylıkla ve eksiksiz bir biçimde kavrarız.
Melodinin yaratılması, insan duyarlılığının ve iradesinin en derin sırlarının keşfedilmesi, müzisyenin gerçekleştirdiği temel iştir.Olumlu ve soyut şeylerin önceden edinilmiş bilgisi, yani fikir , sanatın her alanında olduğu gibi müzikte de yetersizdir. Çünkü müzikçinin dile getirdiği şey, dünyanın en iç özü ve en derin bilgeliktir. Müzik bunları kendisininde kavrayamadığı bir dille anlatır. Bu bakımdan, uyandığı zaman hakkında hiç bir şey bilmediği nesneler üzerine sorulanlara şaşırtıcı cevaplar veren bir uyurgezere benzer.
İnsanın ruhunu daha dolaysız ve daha derin bir biçimde etkileyen bir başka sanat yoktur. Çünkü hiçbir sanat dünyanın gerçek özünü , müzik gibi dolaysız ve derin bir biçimde dile getiremez.Güzel ve yüce melodiler duymak, ruhu yıkamak gibidir; insanı bütün pisliklerden , bütün zavallılıklardan ve bayağılıklardan arındırır.
Schopenhauer'a göre "Müziğin sesi" !
Melodinin yaratılması, insan duyarlılığının ve iradesinin en derin sırlarının keşfedilmesi, müzisyenin gerçekleştirdiği temel iştir.Olumlu ve soyut şeylerin önceden edinilmiş bilgisi, yani fikir , sanatın her alanında olduğu gibi müzikte de yetersizdir. Çünkü müzikçinin dile getirdiği şey, dünyanın en iç özü ve en derin bilgeliktir. Müzik bunları kendisininde kavrayamadığı bir dille anlatır. Bu bakımdan, uyandığı zaman hakkında hiç bir şey bilmediği nesneler üzerine sorulanlara şaşırtıcı cevaplar veren bir uyurgezere benzer.
İnsanın ruhunu daha dolaysız ve daha derin bir biçimde etkileyen bir başka sanat yoktur. Çünkü hiçbir sanat dünyanın gerçek özünü , müzik gibi dolaysız ve derin bir biçimde dile getiremez.Güzel ve yüce melodiler duymak, ruhu yıkamak gibidir; insanı bütün pisliklerden , bütün zavallılıklardan ve bayağılıklardan arındırır.
Schopenhauer'a göre "Müziğin sesi" !
FAYEZ
- Semra Fayez
- Mesajlar: 95
- Kayıt: 05 Haz Pzr, 23:25
- Konum: Ankara
SES....!
Müziğin ruhu özgür kıldığının farkına varıldı mı!? Düşüncelere kanat taktığının? Ne kadar müzisyen olunursa o kadar çok filozof olunduğunun!? Soyutlamanın gri gökyüzü şimşeklerle doluyor gibi; büyük sorunlar elle tutulabilecek kadar yakın gibi. Dünya'ya sanki yüksek bir dağın tepesinden bakıyormuş gibi!
Nietzsche şöyle der: “sanatın ilk ve en önde gelen görevi hayatı güzelleştirmektir… Bu yüzden bütün çirkinlikleri gizlemeli ya da dönüştürmelidir –ancak bu muazzam görevi yerine getirdikten sonra sanat denen o özel durumla, sanat-üretiminin Sanatıyla ilgilenebilir- bu ise onun eklentisinden başka bir şey değildir. Bu güzelleştirme, gizleme ve dönüştürme güçlerinin fazlasına sahip olduğunun bilincindeki bir kişi sonunda kendisini bu fazlalığın yükünden sanat eserleri yoluyla kurtarmaya çalışacaktır. Bu durum, belli koşullarla, bütün bir ulus için de geçerlidir. Günümüzde genellikle sanatın yanlış ucundan işe başlıyoruz. Onu kuyruğundan yakalayıp, Sanat eserlerinin sanatın tümünü içerdiği, ve bu eserlerle hayatın düzeltilip dönüştürülebileceği nakaratını tekrarlıyoruz… Ne kadar bön insanlarız
Bu da Nietzsche'nin sesi:))
Nietzsche şöyle der: “sanatın ilk ve en önde gelen görevi hayatı güzelleştirmektir… Bu yüzden bütün çirkinlikleri gizlemeli ya da dönüştürmelidir –ancak bu muazzam görevi yerine getirdikten sonra sanat denen o özel durumla, sanat-üretiminin Sanatıyla ilgilenebilir- bu ise onun eklentisinden başka bir şey değildir. Bu güzelleştirme, gizleme ve dönüştürme güçlerinin fazlasına sahip olduğunun bilincindeki bir kişi sonunda kendisini bu fazlalığın yükünden sanat eserleri yoluyla kurtarmaya çalışacaktır. Bu durum, belli koşullarla, bütün bir ulus için de geçerlidir. Günümüzde genellikle sanatın yanlış ucundan işe başlıyoruz. Onu kuyruğundan yakalayıp, Sanat eserlerinin sanatın tümünü içerdiği, ve bu eserlerle hayatın düzeltilip dönüştürülebileceği nakaratını tekrarlıyoruz… Ne kadar bön insanlarız
Bu da Nietzsche'nin sesi:))
FAYEZ