Mozart'ın Mitridate /Bedridede Operası yeniden sahneleniyor

Doğrudan müzikle ilgili olan konulara yer veriniz.
Cevapla
mahiye
Mesajlar: 143
Kayıt: 16 Haz Prş, 13:39

Mozart'ın Mitridate /Bedridede Operası yeniden sahneleniyor

Mesaj gönderen mahiye »

Mozart’ın Büyük Bedri İçin Bestelediği Opera; Mitridate!

Mozart, henüz 14 yaşındayken, 1770 de, İtalya’da bulunduğu bir sırada Büyük Bedri’yi anlatan şiirlere, öykülere rastladı ve çok etkilenerek onun için bir opera besteledi.
Bu bilgiye ulaştığımda çok sevindim. Büyük Bedri hakkında öğrendiklerim arttıkça, onunla ilgili mutlaka opera, film, tiyatro, şiir ve roman yazılmalıdır diyordum.
Operanın adı, “Mitridate Re Di Ponto”. İlk kez 26 Aralık 1770’de Milano karnavalında sahnelendi. Başarılı bulundu, 21 kere daha sahnelendi.
(http://213.188.106.66/serie29.htm)
200 yılı aşkın bir süre hiç sahnelenmeyen bu eser, 1997 Salzburg Mozart Haftasında ve 2006 Salzburg Festivalinde sürpriz şekilde sahnelendi. (Hayırdır, Ön-Asya Birleşik Orduları bir daha mı yeniliyordu yoksa!?)
Operadaki rollerin fonetik analizi:
(http://en.wikipedia.org/wiki/Mitridate%2C_re_di_Ponto)
Farnace: Farnesi; For-an-esi; Boran-esi.
Fırtına gibi, boran gibi esen. Babasına karşı Romalılarla birleşen oğlu.
Arbate: Er-başı. Resmi temsilci, elçi olarak haber getiren.
Aspacia; Hasbacı. Büyük bacı, ana bacı, Büyük Bedri’nin eşidir.
İsmene: Os’man-ana. Os kültürü bol olan, akıllı Pers prensesidir.
Sifare, Siphare; Superi /Sümeri. Ailenin son çocuğu olsa gerek.
Rize’de yerel şivede “sumari”, evin en küçüğüne takılan sıfattır. O en küçük olduğu için şımartılan (simar’an), neşeli canlı, peri gibi uçuşandır. İhtimaldir ki operada Sifari bu karakterdedir.
Bu analizimiz sırasında SUMER sözcüğüne dair yeni bir açılıma ulaşmaktayız; SU-PERİ, SİPER, SİMER, SİMAR...
Sümerlerin Mezopotomya’da iki nehir arasında, suyu bol topraklarda yaşadıklarına, tarım yaptıklarına bakılırsa, onlar, SU-PERİ sıfatına uygun insanlardır. Milattan önce, Karadenizin üzerinde su perisi gibi uçan atalarımızın bu denize SİMER DENİZİ adını vermeleri de anlamlı durmaktadır.
Bu bağlamda, su perisi anabacıların (Latince;Anabasis) yaşadığı Rize-Trabzon dağlarına PERİA-TOROS, Türk soylu Oğuz perilerinin yeri, denilmesi çok doğaldır.
Kendi başını en yakın arkadaşı ve komutanına kılıçla kestiren VI.Bedri’ye Sinopta cenaze töreni yapıldı; Şaman töresine uygun şekilde seramoniyle cesedi yakılarak külleri göğe uçuruldu (MÖ.63). Ondan sonra Anadolu, yavaş yavaş Roma korsanlarının yağma alanı oldu. Milattan çok yıllar önce başlayan Roma saldırılarının semeresini toplayacakları yeni bir dönem, yağmacılar için bir “MİLAT” başlıyordu, bunun üzerinde durulmaya değer görünmektedir.
Kendileri için dönüm/milat olan o tarihte, Ön-Asya halkı için esaret, yoksulluk başlıyordu. Şaman-Oğuz-Hitit kültürü yerine yeni bir din yerleştiriliyordu; İsa adında bir mesih geliyor, elindeki kitaba 2.Ahit (İncil) adını veriyorlar, ilkinin adı ise Tevrat. Elinde 2. Ahitle gelen Romalı misyonerler topraklarımızı karış karış dolaştılar. Asıl değiştirmek istedikleri şey, binlerce yılın dayanışma kültürü idi. Çünkü Oğuz inanışında, çocuklarının rızkını, onların karnını doyuracağı, ki adına vatan (Vetan, Bet-an, Bed-an; suyu bol olan bereketli yer) denir, bu toprağı haydutlara kaptırmak da, satmak da yoktur!
Böyle bir toplumcu-kamucu-sosyal inanışı kırmadan burada rahatça sömürüye devam edemeyeceklerdi, o nedenle Romalılar ellerinde İncil ile dolaştılar, hala daha dolaşıyorlar.
Hazin not:
Bugün (18.2.2008)Kosova’da sahte bağımsızlık ilan edildi ve Arnavutlar diyormuş ki, Osmanlılar bizi zorla Müslüman etti, biz şimdi Hıristiyan olacağız! 2 bin yıldır Hıristiyanlaştırmayı tamamlayamadıkları Balkanlar’da aynı tuzak devam ediyor, Hıristiyan olunca AB ülkesi olacakları ve para yağacağı hayalleri!
Balkanlar’dan Basra’ya kadar Hıristiyanlaştırma ve köleleştirme BOP planıyla yürüyor, bu planın eş başkanı da başbakanımızdır. Şu anda iki büyük ABD üssünden biri Kosova’da (Kös-oba, Oğuz davulu çalınan oba, ki, kutlamalarda davul-zurna çalındı), diğeri Erbil’de yapılmaktadır; bu iki üssün atış alanı içindeki yerin adı ANADOLU’dur, Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Bir anımsatma:
Romalılarda korsanlık özgür/serbest meslekti, özgür korsanlığın adı “deniz ticareti” idi. Şimdiki adı serbest ticaret.
Romalı komutanlar ganimet toplamaya denizlere açılırdı. Esirler korsan gemilerinde kürek mahkumu olarak çalıştırılırdı. Karadeniz halkı, Çepni Türklerini ve özellikle Sinop ilini saygıyla anarak geçelim, asırlar boyu Romalı Cinibiz (Trabzon’da Ciniboz, Cinibüzük) korsanlarıyla savaşmak zorunda kaldı.
Görünen odur ki Dünya Ticaret Örgütü ve onun korsan bankası WB, 2001’de başlayan 3.bin yılı kendilerine biat yılı ilan ederek, 3.Dünya savaşını başlatan bu küresel örgütlü haydutlar, ellerinde İncil, emellerinden hiç vazgeçmediler.
18.2.2008
Cevapla