Nihayet gözümüz aydın. Eğitim Fakültelerinde İlköğretim bölümlerinin sınıf öğretmenliği bölümlerinden de müzik dersi azaltılıyor. Ülkemizin Eğitim sorunlarının, yüzyılın ilericiliğine rağmen gerileyişine seyirci kalmanın ezikliği içinde "Çağdaş Uygarlık Seviyesi"'ne olan düş görülerimizin umudu ile yaşamaya ve çırpınmaya devam edeceğiz.
Müziğin ne menem bir gereklilik olduğunu bir daha yinelemeden, diğer derslerin sayısal çokluğu ile verilenlerin ne menem bir toplum yarattığını hepimiz görüyor, yaşıyor hayıflanıyoruz.
Gerek okullarımızın eğitim programlarında, gerekse de özel derslerle alınan Matematik, Fizik, Kimya Biyoloji vs ve vb derslerle ulaşılan bilimsel düzeyimiz yüzümüzü ağartacak niteliklerin dışındadır. Analitik zeka üzerine kurgulanılan tüm kazanımlar, okullarımızda ve toplumsal yaşayışımızda adaletsizliği ve şiddeti kılgılamaktan öteye geçemedi. Ansal iklimimize egemen olan bu kötücül durumun aymazlığı içinde korkarak yaşamanın paranoyasıyla bizi yönetenlerin de buna örnek oluşuyla yarınlar adına "iyi" şeylerden söz etmek epeyce zorlaştı. Ökültist söylem ve eylemlerin yoğunlaştığı günümüzde dünyaya daha rasyonel ve diyelektik bakma zorunluluğumuzu unutmuşuz. Sanatın ve bilimin ilericiliği üzerine eğitim programlarımızda geleceğimizi yeşertecek etkinliklerden uzak sorunlarla uğraşıyor oluşumuz son yıllarda uygulanılan “akültürasyon” unda bir sonucu olsa gerek.
Bir ilköğretim öğretmeni düşünün; öğrencisine en azından bir blok flüt çalamadan, birkaç çocuk şarkısı söyletmeden, beden eğitimi ile bedeni disipline edemeden, resim eğitimi ile görme ve yordamaları tuvale aktaramadan, oyunlar ve danslar ettirtemeden yetiştireceği kuşaklarla yarınlarımızın “aydın” lığı üzerine gözü ve düşüyle ileriye baksın! Diğer derslerinde aktardıkları ile de kuşkudan uzak bir dogmatizmle bilimsel yaşayış ve düşünüşü egemen kılsın.
Olası mıdır; önce insan olmanın erdemlerine, çalışıp üretmenin olgunluğuna inanmadan aydın olmak. Sürü içinde kula kulluk edenlerin, cemaatleşerek “aynı” lık üzerine yaşamaların tekdüzeliğinde ilerinin “mutluluk” getireceğine inanmak.
Her ne olursa olsun. Eğitim programlarımızı düzenleyenlere de düşen sorumlulukların vebali gün gelir onları da rahatsız edecektir. Sanatın gerekliliğini gereksinimsizlikler üzerinden hareketle “çaldır- söylet- oynat” özetiyle düşünenler, daha açık bir dille ifade etmenin zorunluluğuyla; bu dersleri basit sayanların basit düşünümüyle basit yaşamaya, basit çalışmaya, basit kazanmaya, basit yok oluşa düşürülen “BASİTLİK” tir. Aklın ve Emeğin gücü bu “Basitlik” leri aşacak yetkinlik, olgunluk ve eylemlerle doludur tarihin sayfalarında. Örnek mi istiyorsunuz? İşte iki örnek: Ulusal Kurtuluş savaşımız. Ve son olarak ta Fransa’daki gençlerin eylemleri…(Öğrencilerle ilgili olan.)
Derslerimizin azaltılmasına, bölümlerimizin kapatılmasına olan üzüncümüz için yalvaracak değilim. Tam tersine “Az” lıkların içinde “çok” çalışarak karanlıkları aydınlatabiliriz.
Yakınım
- erdemgedikli
- Mesajlar: 51
- Kayıt: 22 Ağu Pzt, 20:28
- Konum: Bursa
Yakınım
Dostlukla;
Sizin Erdem GEDİKLİ
Sizin Erdem GEDİKLİ