Doğru Bilinen Yanlışlar

Hangi başlığa yazacağınıza karar veremediğiniz ve müzikle ilgili olmayan görüşler...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
bariton
Mesajlar: 35
Kayıt: 08 Haz Prş, 10:44
Konum: Samsun
İletişim:

Doğru Bilinen Yanlışlar

Mesaj gönderen bariton »

Doğru Bilinen Yanlışlar

Onur Akdoğu


Bizde, güzel taksim yapana, “ne güzel çalıyor” ya da “çok iyi ud çalıyor, çok iyi keman çalıyor, çok iyi kanun çalıyor” gibi yakıştırmalar yapılır. Oysa, doğrusu, “ne güzel taksim yapıyor” olmalıdır. Çünkü, bir çalgıyı iyi çalmanın göstergesi, seslendirilen eserdir. Sözgelimi, “ayva çiçek açmış” veya “Tatyos’un Rast Peşrevi”ni çalan bir çalgıcı, çalgısını ustalıkla çalıyor demek değildir. Çünkü, bu tür eserler, hiçbir çalgıda zorluk göstergesi değildirler. Ancak o çalgının repertuvarını oluşturan eserler, çalgı çalanın ustalık derecesini belirler. Ud ’u örnek verecek olursak, yalnızca peşrevler ve geleneksel sazsemaîlerini çalabilen bir udcu, vasat bir seslendiricidir. Ama, ud için yazılmış, ya da ud’un tekniğini zorlayan eserleri seslendirebilen bir udcu, çalgıda belirli bir düzeye gelmiş kişidir, ki, o, iyi bir udcudur. Virtuoz ise, o çalgıyla ilgili tüm repertuvarı seslendirebilen bir kişidir. Bu durumda ortaya çıkan temel soru ise, Türk çalgıları için basitten zora oluşturulmuş bir repertuvar olup-olmadığı sorusudur. Ud’un dışında böyle bir repertuvar var mıdır?

Geleneksel Halk Dansları’nı folklor terimi ile anlatmakta hala ısrar eden bilinç fakirlerine ne demeli? “Türk Folkloru”nun kapsadığı çok geniş alan içinde Geleneksel Halk Dansları’nın yanında, Geleneksel Halk Edebiyatı’ndan geleneksel yemek türlerine değin yığınla konu olduğunu bilmek için zeki olmaya gerek var mı?

Halk Oyunları tamlaması da en yaygın kullanılan yanlışlardan biridir. Oyun denilince, akla binbir değişik olgu gelir. Çelik-çomak, saklambaç, poker vd. Bazen de “kandırma” anlamında kullandığımız “yine oyun yaptı” gibi. Oysa, müzik bilimi içinde bu terimin karşılığı dans’tır. Halk Oyunu tamlamasının karşılığı ise, Halk Dansı’dır. Dans denilince, nedense, akla “papatya gibisin”den başka birşey gelmiyormuş gibi davranmak, büyük bir yanlıştır. Türkiye bağlamında doğrusu Geleneksel Türk Halk Dansı’dır. Geleneksel Türk Halk Dansı ise, doğal olarak ne tango’yu, ne de twist’i çağrıştırmaz.

Terimlerin Türkçeleştirilmesi her aydınının temel görevlerindendir. Bu görevi üstlenmek ise bir zorunluluk değildir. Ama hiç olmazsa her müzikçide müzik terimleriyle ilgili bir kökenbilim bilgisi mutlaka olmalıdır. Aksi taktirde, “porte, uluslararası bir terimdir!!!” gibi inciler yaygınlaşıverir. Oysa, porte, uluslararası kullanılan bir terim değildir. Örneğin, ingilizce konuşan uluslar staff ya da stave, Almanlar ise, Liniensystem derler. Türkçe karşılığı ise, tertemiz dizek ’tir. Benzer şekilde armür de uluslararası kullanılan bir terim değildir. Yerine donanım gibi tertemiz bir Türkçe terimin olması ne güzel.

Parti-Partisyon ya da daha doğru deyişle partitur terimleri de yanlış olarak kullanılmaktadır. Özellikle geleneksel müziklerle ilgili kişiler, sözgelimi, “bağlama partisyonu”, “keman partisyonu” gibi anlatımları alışkanlık haline getirmişlerdir. Oysa, doğrusu parti’dir. Yani, oda müziği topluluklarından orkestralara kadar tüm çoksesli müzik yapan topluluklar için yazılmış eserlerde herbir çalgının seslendireceği ezgilere parti denilir. Paritur ya da partisyon ise, tüm çalgıların (varsa şan partilerinin) seslendireceği ezgileri bir arada bulunduran nota yazısıdır. Yalnızca yönetenin önünde bulunur.

Geleneksel Türk Sanat Müziği ’nde çok sık kullanılan “dört ses aşağıdan”, “beş ses aşağıdan” anlatımları yanlıştır. Doğru olduğunda ısrar edenlere sormak gerekir. Sol kararlı bir eseri Re kararlı seslendirmek, yani Re’ye aktarmak amaçlı kullanılan dört ses aşağıdan anlatımı gerçeği yansıtıyor mu? Yansıtıyorsa, Sol-Re arasında dört ses mi vardır? Kuşkusuz ki hayır. Bu anlatımın doğrusu; bir tam dörtlü aşağıdan ya da bir tam dörtlü pestten, benzer şekilde; bir küçük üçlü pestten, bir tam beşli pestten’dir.

Form terimi de yanlış kullanılmaktadır. Yalnızca biçim anlamını içeren bu terim, genel olarak tür karşılığında da yerli-yersiz kullanılmaktadır. Örneğin, “şarkı formu” gibi. Oysa, şarkı hem bir biçim, hem de bir türün adıdır. Dolayısıyla, iki ayrı anlam tek terimle açıklanamaz. Bu nedenle; biçim’den söz edeceksek “şarkı biçimi”, tür’den söz edeceksek “şarkı türü” demek gerekir.

Atlamalı Aralık diye bir anlatım olamaz. Çünkü, atlamayan aralık yoktur. Doğrusu, aralığın adını belirtmektir. Küçük İkili, Küçük Üçlü, Tam Beşli, Eksik Beşli gibi. Benzer şekilde Atlamalı Ses de olamaz. Çünkü, hiçbir ses , hiçbir yere atlayamaz. Atlarsa !!!, o ses, o ses olmaz.

Çeyrek Ses, Yarım Ses anlatımı da büyük bir yanlıştır. İşin garibi, anlı-şanlı müzikçiler tarafından da cahilce kullanılmıştır. Oysa, bir sesin ne çeyreği, ne yarısı olabilir. “Olur” diyenlere sormak gerekir: “Do’nun çeyreği nedir?” Doğrusu Çeyrek Aralık olmalıdır, ki, bu durumda da bir büyük ikilinin dört eşit parçaya bölündüğü bir dizgeden söz ediyoruz demektir. Böyle bir dizge ise, Türk Müziği’nin hiçbir alt türünde kullanılmamaktadır. Dolayısıyla, bu anlatımla Türk Müziği kastediliyorsa, yine yanlıştır.

Bugüne değin körükörüne ve yanlış olarak ikiz kardeş gibi birlikte kullanılmış tavır ve üslûp terimleri de, terimözürlü oluşumuzun önemli göstergelerinden biridir. Bu iki terim birbirinden kesin olarak farklıdır. Genel olarak seslendiriciler için birlikte ve yanlış olarak kullanılmaktadır. Oysa, tavır seslendirici ’yle ilgili olup, üslûp ise yalnızca yaratıcı’yla yani üretenle ilgilidir. Sözgelimi, falan udcu’nun ya da tanburcu’nun tavrı olabilir, ama, üslûbu olamaz. Buna karşın, Mozart ’ın, Dede Efendi’nin, Yaşar Kemal’in üslûbu vardır. Bir başka deyişle, işitince, ya da okuyunca o eserin kime ait olduğunu anlarsınız. Bu ise, yaratıcının üslûbunu bilmekle olasıdır. Tavır ve üslûp bireysel ya da yöresel olmasına karşın, taklit edilebilirler. Örneğin, “Yorgo Bacanos gibi tavrı var” ya da, “Bu eserde Beethoven üslûbu seziliyor” gibi. Biçem de denilen tavır, geleneksel seslendirmede ortaya çıkar. Tavrı oluşturan öge ise, uzun süreli seslerin küçük sürelere bölünmesi sonucu ortaya çıkan küçük süreleri, kişisel ya da yöresel beğeni doğrultusunda, uzun süreli sesin dışındaki seslerle doldurmak, dolayısıyla, bu seslerle kümeler oluşturmaktır. Müzikte üslûp ise, doğruda müziğin organik yapısıyla ilgilidir. Örneğin; belirli yerlerde belirli uyguları, belirli tonlarda veya makamlarda ısrarla belirli aralıkları, ya da belirli ölçülerde belirli düzümleri kullanmak, bir başka deyişle, esere kimliğini ve kişiliğini yansıtacak tüm olguları gerçekleştirmek, üslûbu oluşturur. Bu doğrudan hareketle, TMDK’da okutulan “Üslûp ve Tavır” dersinin adının yanlışlığı da kendiliğinden ortaya çıkar.

Sazsemaî mi, Sazsemaîsi mi? İşte bir ikilem daha. Yıllardır, “Hüzzam Sazsemaîsi, Rast Sazsemaîsi” denilerek sürdürülegelmiş bir garip yanlışlık. Kuşkusuz ki Sazsemaî olacak. Çünkü, birazcık gramer bilgisi olan herkes, kelimenin sonundaki “i, ı”, eğer, kelime “i,ı” gibi harflerle bitiyorsa, bu durumda da kelimenin sonuna gelen “si, sı” eklerinin aidiyet bildirdiğini, dolayısıyla, isimle birlikte ve tamlama olarak kullanılması gerektiğini, ismin sonuna da “in, ın” gibi takılar geldiğini bilir. Örneğin, “Hasan’ın Kitabı, Ûdî Nevres’in Hüzzam Sazsemaîsi” gibi. Dolayısıyla, bu terim yalnız başına kullanıldığında Sazsemaî olarak yazılmalı veya söylenmelidir. Başta makam belirtilmesi, terimin sonuna “sı, si” getirilmesini gerektirmez. Örneğin; “Kırmızı Kapı-Evin kırmızı kapısı” ya da, “Rast Sazsemaî-Refik Talat’ın Rast Sazsemaîsi” gibi.

Bu yazı http://www.onurakdogu.com/ adresinden alınmıştır.
En son bariton tarafından 29 Oca Pzt, 23:47 tarihinde düzenlendi, toplamda 3 kere düzenlendi.
"Meclis'te çalındı yine tanbur ile neyler; aşık-ı biçarelerin gönlünü eyler"
j.s.bach
Mesajlar: 1
Kayıt: 28 Oca Pzr, 2:48
Konum: MALATYA

Mesaj gönderen j.s.bach »

çok güzel yazı tam yerinde değinilecek bir konu
ERAY ŞAHİN
Kullanıcı avatarı
balçiçekk
Mesajlar: 43
Kayıt: 01 Tem Sal, 20:23
Konum: Ankara

Re: Doğru Bilinen Yanlışlar

Mesaj gönderen balçiçekk »

ben de beğendim güzel 1 paylaşım olmuş teşekkür ederiz (((:
don't let your dying dreams escape..
Cevapla