BİLDİRİLER |
MÜZİSYENLERDE STRES VE RAHATLAMA TEKNİKLERİ
Fzy. Dr. Hamiyet Yüce
Stres nedir?
Stres, üzerimizde fiziksel ve ruhsal etkileri olan, olumlu ve olumsuz duygular
yaratan; fiziksel, zihinsel ve duygusal yüklenmeler sonucu otomatik olarak
ortaya çıkan değişiklik durumudur. Stresin
en basit tanımı isteklerimize karşı gösterdiğimiz tepkilerimizdir. Bizim aşırı
duygularımız ve isteklerimiz sonucunda ortaya çıkan durumlara karşı bizim göstermiş
olduğumuz tepkilerdir. Pek çok insan stresin, kişinin dışında gelişen çevresel
nedenlerle oluştuğunu düşünür. Aslında stresi oluşturan, bu çevresel etkileri
bireyin nasıl algıladığı ve yorumladığıdır. Kişi bu yaptığı değerlendirmeler sonucunda
stres yaşar veya yaşamaz. Stresin dört aşaması vardır.
Stresin oluşması .......................
Happening
Stresin değerlendirilmesi .......... Evaluation
Strese karşı tepkilerimiz .......... Response
Sonuç ........................................ Outcome
Pozitif yansıma olarak
stres, bizi harekete zorlar; uyanıklık ve heyecan oluşturur. Performansı
arttıran bir etken olarak strese ‘yapıcı stres (eustress)
denir. Olumlu bakış açısı, stresin zehirli kimyasallarının salgılanmasını
engeller. Ancak stres, altından kalkamayacağımız, uyum sağlayamayacağımız
boyutlara ulaştığında yıkıcı strese(distress)
dönüşür. Olayların stres verici etkileri, olumsuz ve hoşa gitmeyen
niteliklerinden kaynaklanır. Negatif yansıma olarak; güvensizlik, ret etme,
öfke ve depresyon oluşur. Sevilen kişinin ölümü, yarışma, düş kırıklıkları,
işte terfi, yeni ilişkiler ile hayatımızı yeniden düzenleyerek stres deneyimi
yaşarız.
Yetersiz stres depresant gibi etki ederek bize sıkıntı ve üzüntü
verebilir; diğer taraftan aşırı stres ‘eli kolu bağlı-düğümlenmiş hissi
verebilir. Olumsuz stres, çok az veya çok fazla gerilim altında olduğumuzda ortaya
çıkar. Olumlu stres, gereğinden az ve gereğinden fazla stres bulunan alanların,
arasında kalan alandır. Olumlu stres ile olumsuz stres arasındaki sınır, kişisel
gelişmenin meydana geldiği denge noktasıdır. Verimlilik ve deneyim bu
noktadadır. Amacımız stresi yok etmek değil nasıl idare edeceğimiz ve bize
yardımcı olacak kadar nasıl kullanacağımızdır.
Yapmamız gereken, uygun düzeyde bireysel motivasyon
sağlayacak fakat bizleri yönetmeyecek seviyede stres
yaratmaktır. Eğer stres belirtilerini test edebiliyorsanız, optimal stres düzeyini
aşmışsınız demektir; hayatınızdaki stresi azaltmanız ve baş edebilmeyi geliştirmeniz
gerekmektedir.
Stresli olduğumuzda vücudumuzda neler olmaktadır?
Bir stres kaynağı ile
karşılaşınca, bedenin normal, evrensel tepkisi kendini eylem için hazırlamaktır:
Tehlikeyle yüzleşme yada tehlikeden kaçma. Bu ‘savaş veya
kaç’ olarak adlandırılır. ,Bir tehlike anında, kişinin beyni tehlikenin farkına
varır ve sempatik sinir sistemi
(otonom sinir sisteminin bir dalı)
hızla devreye girerek stres hormonu olan adrenalin salgılar
ve bir dizi bedensel değişiklikler
ortaya çıkar.
Bedensel tepki veya
alarm yanıtı:
-Nefes alıp-verme hızlanır
-Kalp atım sayısı ve kan basıncı artar,
kasların gereksindiği oksijen ve şekerin bu bölgelere daha hızlı ulaşmasını
sağlamak için.
-Kan kaslara, özellikle bacaktaki
kaslara yöneltilir, gerekli olmayan yerlerden kan çekilir. Korkudan bembeyaz
kesilme, yüzde kanın çekilmesindendir.
-Daha hızlı tepki için kaslar gerginleşir
-Yoğun bedensel aktivitesi nedeniyle,
aşırı ısınmayı engellemek için vücudun soğutulması amacıyla terleme artar. Kan
damarları genişler.
-Sindirim sistemi yavaşlar; Ağız kurur, mide
bulantısı olur, boşaltım faaliyetleri durur.
Birey tüm enerjisini kaçmak için
harcar.
Bu tepki ister fiziksel, ister psikolojik
isterse hayali olsun, herhangi bir tehlike beklentisinde harekete geçer.
Eğer bedeniniz, hiçbir
yaşamsal tehlike olmadığı halde, sanki gerçekten çok ciddi bir tehlike varmış
gibi tepki veriyorsa, bedeniniz yanlış reaksiyon veriyor demektir.
Parasempatik sinir
sistemi vücudun lehine yönelik faaliyetleri yönetir. Sempatik sinir sistemine
tamamen zıt olarak çalışmaktadır. Otonom sinir sisteminin bu bölümü sakinlik ve
rahatlık sağlar. Sempatik sinir sisteminin aksine parasempatik sistem kendi
kendine harekete geçmez; emir bekler ve bu özelliği ile derin nefes alma,
olumlu düşünce ve rahatlama ihtiyaçlarını açıklar.
Gündelik yaşamda vücut dengede
kalabilmek için her iki sinir sisteminin tepkilerini dengeler(homeostaz)) ve olağanüstü
durumlarda bu denge bozulur.
Genel uyum sendromu
Genel uyum belirtisi,
alarm tepkisi, direnç dönemi ve tükenme dönemi gibi aşamalardan oluşur.
Alarm tepkisi, organizmanın dış uyaranı stres olarak algıladığı durumdur. ‘Savaş
yada kaç’ tepkisi sırasında, bedende oluşan fiziksel
ve kimyasal değişmeler sonucunda, birey stres kaynağı ile yüzleşmeye yada
kaçmaya hazır hale gelir. Bu iki eylemin yapılmadığı durumlarda, stresi içimize
gömmek ve öfkemizi birinin üzerine boşaltmaktan başka yapılabilecek fazla bir
şey yoktur.
Direnç tepkisi: İnsandaki gerilimi bir yaya benzetmek mümkündür. İnsandaki
bireysel farklar, gerilime karşı tepkileri farklılaştırır. Dayanıklılık ve
deneyim, direnç oluşturmada etkilidir. Dayanma sınırlarını aşan bir gerilim
direncin yitirilmesine, yardım alma ihtiyacını ortaya çıkarır. Direnme
sınırlarının çok ötesinde gerilim yaşama ise, bireyi kırılma veya tükenme
nokrasına götürür.
Tükenme tepkisi: Tükenme döneminde parasempatik sistem çalışmaya devam eder.
Başa çıkılamayan stresler dengeyi bozar. Uyum enerjisi tükenir. Tükenme ve
bitkinlik nöbetleri görülür. Genel uyum belirtisi bedenin strese karşı kendini savunmasında
etkin rol oynar. Stresli durumlarda, ortaya çıktığı anda başa çıkılırsa, stres
öncesi düzeye dönme durumunda, bedenimiz ciddi zarar görmez (kısa süreli
stres). Sorunlar çözümlenmediği sürece, fizyolojik
tepkiler de artarak sürer. Ayrıca beraberinde sürekli kaygı, hayal kırıklığı ve
üzüntü vardır(uzun süreli stres). Sabit ve sürekli stres insanı zayıflatır ve
tüketir.
Neler
strese neden olur?
Stres çevreden ya da
kişinin kendisinden kaynaklanabilir.
Çevresel stres
kaynakları: Fiziksel çevre değişikliği, gürültü, kirlilik
Sosyal stres kaynakları: İş yerinde
çalışma arkadaşları ile yaşanan sorunlar,
aile ve arkadaşlardan ayrılma, yeni bir sosyal ortama uyum sağlayamama, sevilen
birini kaybetme.
Kişisel stres
kaynakları: Sıkıntılı duygusal ilişkiler, kişinin kendine güvensizliği, akademik
başarısızlık, fiziksel durum (alkol kullanma, fast-food yiyecekler, reçeteli veya reçetesiz ilaç kullanmak)
Mancester üniversitesi, Bilim ve teknoloji enstitüsünün
hazırladığı stres skalasın(0-10) göre yüksek stresli
işlerin listesi;
İş stres
oranı
______________________________________
Maden
işçisi....................... 8.3
Emniyet görevlisi................ 7.7
(polis,
gardiyan)
İnşaat işçisi,
pilot, gazeteci......7.5
Reklam
yöneticisi, dişçi...........7.3
Doktor,
medya personeli..........6.8
Hemşire, film yapım işçisi....... 6.5
Ambulans
personeli..................6.3
Müzisyen....................................6.3
İtfaiyeci......................................6.3
Öğretmen...................................6.2
SHU,
personel md......................6.0
__________________________________________-
Condition of work digest (London 1999)
Müzisyenlerde stres belirtileri
Fizyolojik(somatik) Belirtiler; Bulantı, baş dönmesi, kalp hızı
ve kan basıncında artma, ellerde terleme ve titreme, ağız kuruluğu, solunum
hızında artma, el ve ayakların üşümesi, kas geriliminde artma.
Psikolojik Belirtiler;
Duygusal; korku, kaygı, huzursuzluk, utanma,
sinirlilik.
Düşünsel; Unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, mükemmeliyetçilik, güvensizlik,
kendini eleştirme, karar verme zorluğu, korku.
Davranışsal
Belirtiler;
Bir maddeye aşırı
düşkünlük, uyku bozuklukları, yeme alışkanlıklarında değişiklik, ağlama,
dişleri sıkma, konuşma güçlükleri, sosyal ortamlardan kaçınma.
Müzisyenin üç ana stres kaynağı vardır;
1.Konser kaygısı
(performans anxiety) veya sahne korkusu (stage fright)
2.Yarışmanın psikolojik veya
fizyolojik etkileri
3.Bir enstrümanı
çalmaya bağlı rahatsızlıklar
1.Stres kaynağı ‘performans kaygısı’
Başlangıç düzeyindeki
öğrencilerden profesyonel sanatçılara kadar tüm müzisyenlerin hemen hepsinde
stres kaynağıdır. Senfoni orkestralarında çalışan sanatçılar üzerinde yapılan
bir araştırma, sanatçıların % 50 kadarının hafiften şiddetliye doğru değişen
bir oranda konser kaygısı taşıdıklarını, % 40 kadarının kaygıdan
etkilenmediklerini, %10’nun da kaygıdan olumlu yönde etkilendiklerini göstermektedir.(Evans,1994)
Iowa müzik okulu öğrencilerinde
performans kaygısı üzerine yapılan bir çalışmada; 49(%16.5)’da müzik performansının bozulduğu,
%21’nin çalarken aşırı stres yaşadığı ve %16.8’nin kariyerlerini olumlu
etkilediği gösterilmiştir. (Wesner, 1990)
Konser kaygısı endişe ve duygusallık
olarak belirti gösterir.
Endişe; Kişinin performansı ile
ilgili olumsuz düşüncelerden kaynaklanır.
-Ezbere çalarken notaları unutma korkusu
-Çalma programındaki zor pasajı çalamama
korkusu(çalışma sırasında bile),
-Dinleyicilerden gelebilecek olumsuz değerlendirme
Duygusallık; Kişinin
kendi somatik durumunu algılamasıdır. Terleme, kalp ve solunum hızında artma
gibi fiziksel belirtiler başlı başına kaygı göstergesi değildir. Kaygı çalma
sırasında, çakan kişinin bu belirtilere konsantre olması
ile gelişir.
ör; terli ellerin enstrümandan kayacağı
korkusu gibi
Müzik öğrencilerinde yetersiz sahne deneyimi kaygı nedenini
oluşturmaktadır. Topluluk karşısında performans deneyimi arttıkça, kaygının
azaldığı gösterilmiştir.
2. Stres kaynağı ‘yarışma’
Yarışma müzisyenin
yaşamında olan hatta çok erken döneminde, çalışma zamanlarında bile olan bir
elementtir. Okula girme, orkestra içinde yer alma için, solo çalma için
seçimlerde, üniversite düzeyinde ileri müzik çalışması için, icra eden olarak
meslek kazanımı. Her müzisyen olmak istediğinin en iyisini olmak ister. Meslek
olarak müzik yapıldığında yarışma, sahne kaygısından daha çok daha yoğun fakat
kısa süren kümülatif formda kaygıya neden olur.
3.Stres kaynağı ‘ağrı’
Yıllardır, uzun süreli
müzik aleti çalma sonucu ağrının meydana gelmesi kaçınılmazdır. Bu kaslarda
aşırı gerilimden, kötü postürden yada
aşırı yüklenmeden (daha çok hatalı kullanıma bağlı) oluşur. Enstrüman çalma, çalgının
çeşidine göre vücudun doğal duruşuna aykırı bir pozisyona girmesini gerektirir
ve fiziksel gerilime neden olur. Çalgının dışında uzun süre bilgisayar başında
oturma vücuda ek gerilim ve stres yükler.
Ağrı ve Stres sıklıkla
vücut/zihin bağlantısında bir dengesizliğe neden olarak, nefesin stresli saha
içine (gögüs kafesi) bloke olmasına neden olacaktır. Fiziksel
rahatsızlıklar nedeni ile müzik çalışmalarına ara veren çalgıcılarda daha yoğun
fakat kısa süren bir kaygı gelişebilir. Stres ve fiziksel gerilim
sakatlanmalara yol açabilmesi nedeni ile çok önemli bir sorun olarak
gösterilmektedir.
Sık görülen fiziksel rahatsızlıklar
-kola yayılan boyun ağrısı
-boyun ve kolun tutulması, hareketin
kısıtlanması
-çalma sırasında parmaklarda soğukluk
-kaslarda aşırı gerilim, gerilime bağlı baş
ağrısı
-çalışma sırasında veya sonrasında başlayan
ağrı
-çalgıyı tutarken, kaldırırken veya taşırken
ağrı
Çalgıyı
çalmaktan kaynaklanan fiziksel rahatsızlıklar
-aşırı kullanım sendromu(overuse syndrome)
-yanlış kullanım sendromu(misuse sydrome)
-tekrarlayıcı zorlanma hasarları(RSI-repetetive strain)
-göreve bağlı üst organ rahatsızlıkları(work related upper
limb disorder) son yıllarda
kullanılan bir başka terim.
STRES İLE BAŞETME
Stresle savaşmayı denediğinizde, bu
sizi sadece daha gergin kılar. Tam aksi tavırlar benimsediğinizde, başka bir
deyimle bedeninizin çarpıntı, göğüs daralma hissi, el ayaklarda terleme, baş
dönmesi ve benzeri belirtilerine izin vermeniz, stresi çok hızlı ve kolay
yenmenizi sağlayacaktır. Burada yapmanız gereken, stres anında vücudunuzda
fizyolojik olarak bir uyarılma olduğunu bilmek, ardından doğal olarak ortaya
çıkan bedensel belirtileri gözlemlemek ve bu belirtileri kesinlikle daha fazla
sıkılmadan ve korkmadan izlemektir.
Claire Weeks, ilk korku ve
ikincil korku arasında ayırım yapar. İlk korku, stres sırasında ortaya çıkan
bedensel tepkilerdir. İkincil korku ise; bu bedensel tepkileri yaşarken kendi
kendinize söylediğiniz ‘Bunu kontrol edemezsem?’ şeklindeki yorumlarınızın
oluşturduğu korkudur. İlk korkunuz için fazla bir şey yapamayabilirsiniz. Ancak
bedensel değişikliklere korku ile tepki vermek veya savaşmak yerine bedensel
uyarılma halinizi yatıştırmayı öğrenerek ikincil korkunuzun üstesinden gelebilirsiniz.Stres sırasındaki bedensel belirtilerden
korkmak yerine, kendi kendinize ‘Buda geçecek’ ‘ Daha önce üstesinden geldiğim
gibi onu şimdi de kontrol edebilirim’ şeklindeki düşüncelerinizle kendinize güvence verebilir
ve olumsuz yorumlarınızın önüne geçebilirsiniz.
Kandaki
adrenalin düzeyinde ani artışın neden olduğu bedensel değişiklikleri olduğu
gibi yaşamayı deneyin, başka bir anlatımla bedeninizin bu değişiklikleri
yaşamasına izin verin. Bu sırada kandaki adrenalin hızla metabolize
edilecek ve etkileri ortadan kalkacaktır. Bu metabolizma süreci tamamlanır
tamamlanmaz kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Olumsuz yorumlar yaparak
kendinize korkutucu sözler söylemek suretiyle (ikincil korkuyu tetikleyerek)
korkunuzu daha fazla arttırmazsanız, stres hızla yatışacaktır.
Stresi
azaltmada en fazla yardımcı olan yaşam değişiklikleri :
-
Düzenli
olarak uygulanan gevşeme egzersizleri
-
Düzenli
bir egzersiz programı
-
Diyetten,
uyarıcı maddelerin (özellikle kafein, şeker ve nikotin) çıkarılması
-
Duygularınızın
(öfke ve üzüntü) farkına varma ve bunları ifade edebilme
-
Olumsuz
içsel konuşmalarınızı ve yanlış inançlarınızı belirleme ve bunları değiştirme
Gerek konser kaygısı gerekse yarışma
stresini azaltmak
amacıyla dört aşamada
bilişsel stratejilerden yararlanılabilir.
1.Konsere veya yarışmaya hazırlık
dönemi
2.Sahneye
çıkmadan önce
3.Konser veya yarışma anında
4.Konserden veya yarışmadan sonra
1.Konsere veya yarışmaya hazırlık
dönemi:
Zaman: Çalışma süresi
ve yoğunluğu iyi ayarlanmalı. Yaklaşan bir konser ve sınav yüzünden çalışma
süresini aniden iki katına çıkarılması ve aynı pozisyonda uzun süre çalışılması
rahatsızlıklara yol açabilir. Çalışma hiçbir zaman kişinin kapasitesini aşan
yoğunlukta olmamalı. Her 45-50 dakikada-yeni
başlayanlarda 20 dakika- ara verilerek yorgun kasların gevşetilmesi sağlanmalı,
birkaç germe ve gevşetme egzersizleri yapılmalıdır. 50 dakikalık bir çalışmada
1-2 dk ara verilerek, oda içinde gezinmek, kolları
sallayarak gevşetmek ve yeniden doğru pozisyonda duruşa dikkat edilerek
çalışmaya başlamak yararlı
bir yöntem olabilir.
Pratik yapma: İyi
planlanmış bir çalışma programı izlenerek konser parçaları teknik
açıdan tam olarak
çalışılmalıdır. İyi bir konsantrasyonla düzenli pratik
programları esastır. Zor pasajları atlamadan, 3-kez kuralına uyarak mükemmel
olarak parçayı çalışın. Kusursuz hazırlık kendine güveni arttırır dolayısı ile
stresi azaltır.
Performans provaları: Aile veya
arkadaşlarınıza çalma fırsatları yaratın.
Kendi performansınızı değerlendirin:
Video/teyp kaydı yaparak, çaldığınızı eleştirin.
Zihinsel Hazırlık: Olumsuz
düşüncelerin olumlu ve gerçekçi ifadelerle yer değiştirebileceği bilişsel
stratejiler hedeflenebilir. Bir performans için zihinsel hazırlık fiziksel
hazırlıktan ayrılmaz fakat fazladan bazı pozitif düşünceleri gerektirir.
ör; ‘pratik yaparken çok iyi çaldım’
veya
‘asla
çalamayacağım’ yerine
‘konsere iyi bir şekilde
hazırlanabilirim’ diyerek başarısızlık yerine başarı beklentisi içine
girilebilir. Bu dönemde müzisyen beden ve ruh sağlığının yerinde olmasına;
düzenli uyku, beslenme, çalışma ve dinlenme alışkanlıklarını sürdürmesine aşırı
önem vermelidir.
Günde 8 bardak su
çalışma aralarında alınmalı,(kasların %75’i su old.) kasların incinme riskini büyük ölçüde azaltır.Kafeinli içeceklerden idrar söktürücü özelliğinden
dolayı vücudu susuz bırakacağı için fazla tercih edilmemeli.Ayrıca kafeinin
uyarıcı etkisi kaslarda gerginliğe neden olabilir.
2.Sahneye
çıkmadan önce
Konserden veya yarışmadan önceki yarım saat fiziksel
uyarımın zirvede olduğu zamandır.Stresin neden olduğu
fiziksel etkiler yüzünden kişi doğru nefes almayı bile unutma, hafif ve hızlı
soluma eğilimindedir. Bu evrede, birkaç derin nefes alarak yavaşça vermek
gevşemeye yardım eder.
Ayrıca, otonom sinir sisteminin
neden olduğu fiziksel uyaranların normal olarak algılanması ve bu durumun
sahnede bedensel yönden motive olmaya hizmet eden yararlı bir olgu gibi
değerlendirilmesi gerekmektedir. Müzisyen fiziksel uyaranlarla dost olmayı
bilmeli ve ‘vücudum konser için uyanık ve hazır ‘ ‘Çok iyi çalacağımı biliyorum
çünkü bu konser için iyi hazırlandım’ şeklinde pozitif düşünceler içinde
olmalıdır.
3.Konser
veya yarışma anında
Müzisyen stresin oluşturduğu vücudundaki
değişikliklere yoğunlaşmamalı, olumsuz düşüncelere kapılmamalı dikkatini
müziğine yönlendirmelidir. Ne olabileceğine değil, ne olduğuna dikkat
etmelidir. ‘bazı yakınmalarım var fakat bunların neden olduğunu biliyorum.’
‘Bu belirtilerle baş edebilirim’ ‘Bu belirtilerin geçeceğini
biliyorum’ diyerek korkunun geçmesini beklemelidir.
Performansa başlamadan hemen önce,
müzisyen, kendisine ‘derin nefes al ve gevşe’ ‘sakin ol’ gibi komutlar vermelidir. Çalma
süresince ‘müziği düşün’ ‘müziğe konsantre ol’ ‘partini izle’gibi
amaca uygun ifadeler yerleştirebilir.
4.Konser bittikten sonra
‘yapabileceğimin en
iyisini yaptım’ ‘umduğum kadar kötü
değildi’ ‘başardım’ gibi olumlu
ifadeler, yeni bir konsere hazırlık evresine dönmek için gerekli olan kendine güven,
istek ve motivasyonu önemli ölçüde etkiler. Müzisyen başarısız
bir performans sergilese bile,
hatalarının neler olduğunu tespit ederek bir dahaki konsere daha iyi hazırlanarak
daha iyi olacağının bilincinde olmalı, ümitsizliğe kapılmamalıdır. Böylece; yaşadığı
olumsuz stres tecrübesini olumlu strese dönüştürebilecektir. Üstelik,
kontrol edebilmek için stresin yaşamanız da gereklidir. Bedensel
belirtilerinizin üstesinden gelebileceğinizi hissedin. Yeteneklerinizi
küçümsemeyin. Stresi yaşamak ilerlemek için bir şanstır.(Haris 1986)
Öğretmenin aşırı titiz
davranması ve yapılan hatalar nedeni ile öğrenciye olumsuz tavır göstermesi,
sürekli öğretmeni memnun etme çabası içinde olan öğrencide fiziksel ve ruhsal
gerilime neden olabilir. Öğretmen, öğrencinin derste her türlü gerilimden uzak
durmasını sağlamaya gayret göstermelidir.
Gevşeme teknikleri
Derin gevşeme, stres altında iken
bedeninizin tepki verme şeklinin tamamen tersi olan farklı bir fizyolojik
durumdur. Genelde stresle ortaya çıkan ‘dövüş yada
kaç’ cevabının zıttı, gevşeme cevabıdır. Bu fizyolojik durum 1975 yılında
Kardiyolog Hubert Benson
tarafından orijinal olarak ‘gevşeme tepkisi’ olarak tanımlanmıştır.
Derin gevşeme sırasında bir dizi
bedensel değişiklikler ortaya çıkar:
-kan basıncı düşer.
- kalp atım sayısı azalır.
-İskelet kaslarının gerginliği azalır.
-Solunum hızı azalır.
-Metabolizma ve oksijen tüketimi azalır.
-Analitik düşünme azalır.
Her gün düzenli olarak 20-30 dakika süreyle derin gevşeme egzersizi yapmak; zamanla
yaşamınızın geri kalan döneminde gevşemenin genelleşmesine neden olur.
Gevşemeyi öğrenmenin
iki kısa vadeli avantajı vardır:
1. Gevşeme
tekniklerini çalışmaya başladığınızda vücudunuzun ağrıya ve gerilime en müsait
bölgelerinin farkına varacaksınız. Bu, gerginliği arttırıcı faktörlere
gardınızı hazır tutmanıza yardımcı olur. Bu faktörler duruşunuz ve genel olarak
vücudunuzu kullanma şeklinizdir.
2. Yüz ve boyun ve
omuz kaslarınıza gevşetmekle harcanan beş dakika, baş ağrısından kurtulmanıza, kendinizi
sakin ve canlanmış hissetmenize yardımcı olabilir. Yirmi dakikalık daha bir
rahatlama ise hem zihni, hem de vücudu iki saatlik bir uyku kadar dinlendirip
canlandırabilir.
Uzun vadedeki avantajları ise;
- Stresin giderek birikmesine engel
olursunuz. Etkisi halen sürmekte olan stres, zaman ilerledikçe gelişir ve
büyür. Uyanık iken kendinize gevşeme fırsatı sağlamazsanız, uykunuz bile
biriken stresi ortadan kaldırmakta yetersiz olacaktır.
-Enerji düzeyinizi ve verimliliğinizi
arttırır. Stres altında iken kendinizle mücadele edersiniz. Bu ise sizi daha da
etkisiz hale getirir.
-Dikkatinizi ve bellek işlevleriniz daha
düzelir. Düzenli gevşeme egzersizleri dikkatinizi odaklama yeteneğini arttırır.
-Uykusuzluğunuz ve yorgunluğunuz azalır. Gevşemeyi
öğrenmeniz; daha derin ve sakin, tam anlamıyla ‘deliksiz’ uyumanızı sağlar.
-Kendinize güveniniz artar. Gevşeme ile
kendinizi daha iyi hissettiğiniz için beceri ve verimliliğiniz artar.
-Duygularınızın daha çok farkında olursunuz. Kas
gerginliği, duygularınızın farkında oluşunuzun en önde gelen engellerden
biridir.
En sık kullanılan gevşeme
teknikleri.
1.Derin ve doğru solunum egzersizi (Diyafragmatik Solunum)
2.İlerleyici kas gevşeme tekniği (Progresive Muscle Relaxation)
3.Kendi kendine gevşeme tekniği (Autogenic Relaxation)
Diyafram veya karın solunumu
Karın solunumunun(Dyafragmatik solunum) kendisi bile gevşeme yanıtını
tetikleyebilir. Solunumunuz, bedeninizde oluşan gerginlik düzeyinizi yansıtır.Gerginlik anında
solunumunuz genellikle hızlanır ve yüzeyelleşir.
Gevşediğinizde ise daha derin ve karından solunum yaparsınız. Hem gergin
olmanız hem de karından solunumu yapmanız çok zordur. Gevşemenin en basit ve en
hızlı yolu, derin solunum yapmaktır. Herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda
derin solunum yapılabilir ve sadece birkaç dakikanızı alır. Solunumla ilgili iki temel sorun vardır.
1. Yüzeyel-göğüs
düzeyinde solunum: Stres anında solunumumuz genellikle hızlanır ve yüzeyelleşir. Hem gergin olmanız hem karın solunumu
yapmanız çok zordur. Artmış solunum; ‘dövüş yada kaç’yanıtının , başka bir
deyimle vücudu hasardan korumayı amaçlayan doğal biyolojik yanıtın bir
cevabıdır. Hızlı solunum fiziksel olarak zor bir iştir. Bu nedenle kişide çoğu
kez sıcak basması ve terleme oluşur. Uzun bir süre yapıldığında ise, yorgunluk ve
bitkinliğe neden olur.
2.Hızlı solunum
alışkanlığı. Solunum yüzeyel, hızlı ve göğüs
düzeyinde ise hızlı solunuma yol açabilir. Çoğumuz göğüs kafesinden nefes
alıp-veririz. Bu bölgeden alınan nefes ‘dövüş
veya kaç’ mekanizmasını harekete geçirir. Stresle ortaya çıkan bedensel
belirtilere yol açar. Bu tür kişiler zorlu yaşam olaylarıyla karşılaştıklarında
solunum hızının daha da artmasıyla tam bir panik yaşarlar.
Hem göğüs kafesi hem de
diyafram nefesi ile akciğerler tüm kapasitelerini kullanırlar. Kapasitesiz nefeste
tüm fizyoloji dengesizleşir ve stres oluşur. Göğüs kafesinden yapılan solunum zihinde
stresi, vücutta ise devamlı bir
zorlanmayı meydana getirir. Göğüs kasları solunum için yapılmış olmadığından,
yorulma ve gerilme eğilimleri fazladır. Bu nedenle, aşırı solunum göğüs
sıkışması hatta ciddi göğüs ağrılarına neden olur.
Göğüs nefesi aynı zamanda kanın
yetersiz oksijenlenmesine neden olur buda kalp ve ciğerlerin uygun oksijenlenme
miktarını sağlamak için daha zorlu çalışmasına neden olur.
Normal bir solunum döngüsünde; 3/5 inspirasyon=nefes alma
1/5 ekspirasyon
=nefes verme
1/5 alma ve verme
arasındaki dinlenmedir.
Bir müzisyen anlık
alıp, daha uzun bir sürede verecek ve dolayısı ile döngünün dinlenme bölümü
olmayacaktır. Özellikle nefesli enstrüman kullananlarda
alışkanlık haline gelen bu yanlış solunum fonksiyonu normal yaşamda da devam
eder.
Normal nefes
alıp-verme sadece göğüs kafesi ile değil aynı zamanda tüm omurganın
hareketlerini de kapsar. Akciğerlerin tüm kapasite ile ritmik olarak şişip-inmesi
göğüs kafesi ve diyaframla kası ile olur. Diyafram nefesi tüm kalp-solunum etkinliğini
arttırır. Göğüs kafesi ve diyafram birlikte çalıştığında kalp ve ciğerlerde aşırı
yüklenme % 50 oranında azalır. Göğüs
kafesinden nefes alanlar 16-20/dk
nefes alırken, diyafram nefesi alanlar 6-8/dk
alırlar. Diyafram vücudun en kuvvetli kaslarından birisidir. Hareketi yaklaşık 8cm olup
4cm yukarı,4cm aşağıdır. Normal nefes
alışta bir insan 500 cm3 hava alır. Derin nefes almada(diyafram ile) ise bu 6
kat artar.
Eğer nefes alıp-verme
şeklinizin nasıl olduğunu bilirseniz nefesinizin ve duygularınızın birbirleri
ile sıkı bir ilişkide olduğunu da bilirsiniz. Üzgün olduğunuzda nefes iç
çekmeye dönüşür, derin ve ağırdır. Kızgın olduğunuzda nefes; hızlı, kesik ve yutkunma
şeklindedir.
Stres durumlarında nefes göğüs kafesinde
bloke olur, diyafram kası sertleşir, nefes
kısıtlanır. Vücudumuz karşı karşıya kaldığı
çeşitli gerçek tehlike durumlarında bir önlem olarak daha fazla oksijen alma
ihtiyacı duyar.
Stres ve uygunsuz
nefes teknikleri nedeni ile müzisyenin aldığı nefes kısıtlıdır. Nefesi tutma ve
ritmik olmayan nefes alış-verişi sahne performansını etkiler; hafızada
unutkanlığa, sahne korkusuna ve genellikle estetik olmayan performansa neden
olur.
Yavaş, derin ve kontrollü
nefes alıp-vermeye dikkati yöneltmek vücut ve zihin üzerinde sakin bir etki
meydana getirecektir.
Hem normal solunum
fonksiyonunu düzenlemek hem de stres ve gerilimi azaltmak için; istemli ve
bilinçli olarak, doğru nefes alıp-verme tekniği düzenli bir şekilde
uygulanmalıdır.
1.Derin ve doğru solunum egzersizi
Gevşeme tekniklerini
uygularken oturabilir veya uzanabilirsiniz. Teknikleri öğrenme safhasında, uygulamalar sırtüstü yatarak yapılmalı.
Tamamen dinlenebileceğiniz ve
kimsenin rahatsız etmeyeceği bir yerde, hafif bir müzik eşliğinde
yapabilirsiniz.
Nefes egzersizlerini
öğrenmeye başlamadan önce, kişi kendi nefes şeklinin farkında olmalıdır. Nefesin ritmi nasıl? ..akışı
nasıl? hızlı mı, yavaş mı? Derin mi
yoksa yüzeyel mi? Vücudun nerelerinde
hareketlenme oluyor?...göğüsten mi yoksa karından mı? Sesli mi, sessiz mi?
Değişik düşünceler ve duygularla nefes şeklinde bir değişiklik oluyor mu? Zaman zaman ‘nefessizlik’hissi gelişiyor mu? Stres altında ve gevşemiş
durumda iken solunumunuzdaki değişikliklerin farkına varabiliyormusunuz?
Nefes tekniğini gözlemlemek
için bir el karın üzerine, diğer el göğüs üzerine yerleştirilir; nefes alıp-verirken hangi el daha fazla hareket
ediyor gözlemlenir. Uzun ve derin
nefesler burun yolu ile alınır, hava gevşetilmiş ağız yolu ile verilir. Nefes farkındalığı
ve ritmik derin nefese dikkati yöneltme ile duygusal durumu kontrol etmek mümkündür. Eğer göğüsteki el fazla hareket ediyorsa,
göğüs kafesinden nefes alış-verişi oluyordur, bu durumda karın nefesi(Diyafram) tekniği çalışılmalıdır. Nefes alıp-verirken
bu kasın hareketinin farkına varabilmek için,
ellerinizi karın üzerine yerleştirin ve ellerinizin yükselip-alçaldığını gözlemleyin. Diyafram nefesini rahatça
hissettiğiniz zaman, nefesinizin kalitesinin de farkında olursunuz. Nefes alışınızda ani çekişler ve
duraksamalar olmamalı böylece nefes alırken gürültü çıkmaz. Nefesin ritmik olması için, nefesinizi aldığınız sürede verin-4
sayısı kadar alıyorsanız 4 sayısı kadar verin. Ani stresle baş etmede, 2-1 pratiğinde; nefes verme süresi, nefes alma süresinden 2
kat fazla olmalı-4 sayısı kadar
alıyorsanız, 8 sayısı kadar verin. Başlangıçta tam olarak 8 sayısı kadar
veremezseniz endişelenmeyin, çalışmaları yaptıkça problem yaşamayacaksınız. Bu
egzersiz diyafram kasını güçlendirir. Stres durumunda uzun nefes vermeler parasempatik sinir sistemini aktive eder, hızlı bir
gevşeme cevabını açığa çıkarır.
Uzun süreli stres
durumunda sertleşen diyafram kasının esnekliğin kazandırmak ve doğru nefes
tekniğinin otomatik hale gelebilmesi için solunum egzersizleri 1 ay süreyle her
gün; günde 2 defa, 5 dakika uygulanmalıdır. Bu egzersizlerin uygulamalarını
yaparak kısa sürede derin bir gevşeme durumuna ulaşabilirsiniz.
Sadece üç dakika süreyle karın
solunumu ve sakinleştirici solunum egzersizi yapmak,
genellikle derin ve gevşeme durumu oluşturur.
Bu tekniğin kullanımında biraz ustalık kazandığınızda, ne zaman kendinizi
sıkıntılı ve gergin hissederseniz yada stresin ilk bedensel
belirtileri ortaya çıktığında, solunum egzersizini uygulayabilirsiniz.
2.İlerleyici kas gevşemesi(Progressive Muscle Relaxation=PMR)
‘Bedeniniz gevşemişse,
zihniniz gergin olamaz.’ bu söz ilerleyici gevşeme tekniğini geliştiren Dr. Edmund Jacobson’a aittir. Jacobson’a göre bir kas, birkaç saniye süreyle ilk kez
gerildiği ölçüde gevşeyebilir. Vücuttaki çeşitli kas gruplarının gerilmesi ve
gevşetilmesi, derin bir gevşeme durumu oluşturur. Dinamik gevşeme tekniği
olarak da bilinen bu teknik kaslardaki gerginliği ortadan kaldırmak için uygulanır.
Kas gruplarını ilerleyici tarzda kasma ve gevşetme ile;
gerilim ve gevşeme arasındaki farklılığı öğretmek amacıyla kullanılır. Bu
teknikle; kaslarınızı iseyerek kasıp- gevşetmeyi,
vücudunuzdaki gergin kaslarınızın farkındalığını ve
nasıl gevşeteceğinizi öğrenirsiniz.
Kas grupları:1. kollar
ve eller
2. baş, boyun, omuzlar
3. gövde; göğüs, bel
4. kalçalar, uyluklar, bacaklar ve ayaklar.
Sırtüstü uzanarak veya
rahat bir şekilde oturarak uygulanabilir. Kaslar 5 sn kasılı tutularak gerilim
hissedilir, 30 sn süresince kaslar rahat bırakılarak gevşetilir. Hareket sırasında
gerilim ve gevşeme hissi arasındaki farklılığa dikkat edilmeli.
Bu tekniğe
başladığınız ilk hafta odanın ılık olmasına dikkat edin, kaslarınızı çok fazla
kasmayın, çok yorgunsanız bu tekniği uygulamayın, kaslarınıza kramp girerse kasma
işlemini bırakın ve kasınızı kuvvetle sıkın.
İki hafta süreyle her
gün 20-30 dakika uygulayarak öğrenebilirsiniz.
Uygulamayı öğrendikten sonra gergin hissettiğiniz kasınızı kolayca
gevşetebileceksiniz. Her gün düzenli kas gevşetme egzersizi yaparak,
korktuğunuz bir ortamla yüzleşmeden hemen önce yaşadığınız endişeli beklentinin
üstesinden gelebilirsiniz.
Progresif kas gevşetme tekniği aşağıdaki
durumlarda etkili bir şekilde kullanılmaktadır:
-Gerilim baş ağrıları
-Sırt ağrıları
-Çene kaslarında
gerginlik ve ağrı
-Kas spazmları
-Uykusuzluk
-Hipertansiyon
3. Kendi kendine gevşeme (Autojenik Relaxation)
Johannes H. Schutz
tarafından geliştirilmiştir. Zihinsel ve fiziksel derin dinlenme sağlar.Aşırı kas kasılması olmadan sadece gevşemeye dayanan
ve ağrıyı arttıran gerilimi azaltmada tercih edilen bir tekniktir. Schutz, Bazı ana kas gruplarına dikkati yönelterek
uygulanılır.(kasete okunmuş direktiflerde kullanılabir)
Kendi kendine gevşeme
eğitimi, fiziksel gevşemeyi sağlayan egzersizlerle başlar.Sakin
bir ortam gereklidir. Bu işlemi uygulamak için, sirtüstü
uzanarak veya arkalığı eğilebilen bir koltuğa oturarak yapılır.Uygulamayı
rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortamda yapın. İsterseniz fonda hoşlandığınız bir
müzik olabilir. Gevşemeyi yeni öğrenmeye başlamış iseniz, müzik rahatsız edici
düşünceleri azaltma konusunda yararlı olabilir. Dikkatinizi vücudunuza
yönlendirerek, aşağıdaki direktifleri kendi kendinize tekrar edin. Aynı anda
ağırlık ve sıcaklık duygusunu algılamaya çalışın.
1.Ellerim
ve kollarım ağır ve sıcak(beş defa)
2.Bacaklarım
ve ayaklarım ağır ve sıcak(beş defa)
3.Karnım
rahat ve sıcak(beş defa)
4.Solunumum
derin ve düzenli(beş defa)
5.Kalp
atışlarım sakin ve düzenli(beş defa)
6. Alnım
serin(beş defa)
Deneyim kazandıkça, direktifleri beş
defa yerine, bir defa tekrarlayarak aynı
sonucu alabilirsiniz. Özellikle elleri ve ayakları soğuk, kalp atışları
düzensiz olanlar için yararlıdır.
Kendi kendine gevşeme yönteminde
daha ileri aşama, bazı görüntülerin zihinde
canlandırılmasıdır. Sıradan düşüncelerden uzaklaşıp,
yoğun bir uyanıklılık yaşamak mümkündür.
Müzik yaşamınız süresince birtakım tavsiyeler işitirsiniz;
pratik yap, iyi yemek ye, egzersiz yap, yeteri kadar uyu v.s. hepsi iyi
tavsiyelerdir, ancak bunları kendinizde yaşayarak bulabilirsiniz. Özel olarak
öğrenilmesi gereken; bilinçli gevşemedir.Strese karşı
bir alarm hissettiğinizde, vücudunuzda ki gereksiz gerilimin ortadan kaldırılması
için; zihninizi sakinleştirin, olabildiğince vücudunuzu gevşetin. Kendinizi inceleme(farkındalık) ve gevşeme tekniklerinin iyi öğrenilip, pratik
uygulanması günlük yaşamın bir parçası olmalıdır. Gevşeme ve stres azaltıcı
becerileri uzun süre kullandığınız zaman yararlarını görebileceksiniz.
4-6 haftada düzenli uygulayarak pozitif değişiklikleri, 8-12 haftada ise
maksimum faydaları görebilirsiniz.
SONUÇ: Şimdi size öğretilen ve uygulamasını yapmanız gereken
üç yöntem var;
Gevşeme egzersizleri, alıştırma işleminden önce gerginlik düzeyinizi
azaltmanıza yardım eder. Kas-gevşetme egzersizleri ise alıştırma seansları
sırasında ortaya çıkan gerginliği gidermek için son derece yararlıdır. Yavaş
solunum tekniği ise, yaşayabileceğiniz herhangi bir stresi kontrol etmenize
yardımcı olur.
Kaynaklar:
1.Altuntaş E: Stres Yönetimi. Alfa yayıncılık,
İstanbul. 2003
2.Çimen
G: Konser kaygısı (Performance
Anxiety). GÜ Gazi Eğitim Fakültesi
Dergisi. 2003: 21(2) 125-133
3.Çimen G:
Çalgı çalmaya bağlı fiziksel rahatsızlıklar. Müzik Sempozyumu
Bildiriler. 30-31
Ekim 2003:175-180, İnönü Üniversitesi, Malatya.
4.Kishner C, Colby LA: Therapautic Exercise: Foundation and Techniques.
Davis company. Philadelphia. 1985
5.Krista A: Stresten
arınma, pozitif yaşam. İnkilap kitapevi, İstanbul 1999
6.Rowshan A: Stres yönetimi. Sistem yayıncılık, İstanbul 2003
7.Sheehan E: Kaygı Bozuklukları. Alfa yayıncılık, İstanbul
1999
8. Sinclear JD: Exercise in pulmonary disease. Basmajian JV: Therapautic
Exercise. William Wilkins company.1978
9.Steoptoe A: Stres, coping and Stage Fright
in Professional Musicians.
Psychology of Music.1989: (17)3-11