BİLDİRİLER   

HALK EĞİTİM MERKEZLERİNİN GENEL MÜZİK EĞİTİMİ AÇISINDAN ROLÜ VE ÖNEMİ *

Alp ÖZEREN

Müzik Eğitimcisi

Halkla İlişkiler Uzmanı

 

* XIV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi Bildirisi

Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi

28-30 Eylül 2005, Denizli

ÖZET

        Bildiri aracılığıyla ulaşılmak istenen temel amaç; halk eğitim merkezlerinin genel müzik eğitimi açısından rolü ve öneminin incelenip değerlendirilmesi yoluyla, halk eğitim merkezi müzik eğitimi faaliyetlerinin gelişimine katkı sağlayabilmektir.         

        Bildiri yazarının; müzik eğitimciliği ve halkla ilişkiler uzmanlığının yanı sıra, bireysel akademik çalışmaları; (İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce onaylanmış bulunan ve 5-7 Eylül tarihlerinde İstanbul Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirilen “1. İstanbul Müzik Öğretmenleri Sempozyumu” projesi gibi ) gözlem ve deneyimleri çalışma için öncelikli veri tabanını oluşturacaktır.  

       Halk Eğitim Merkezleri; yaygın eğitim açısından en önemli eğitim kurumlarımız olup; bu kurumlara dair akademik ve sık aralıklı olarak tespit edilecek veriler; ülkemiz eğitim planlamaları açısından çok büyük önem arz etmektedir. Atatürk’ün “sath-ı müdafaa” yı vurgulayan yaklaşımından da yola çıkacak olursak; halk eğitim merkezlerinin, bu yaklaşımı hayata geçirebilmek adına çok  büyük önem taşıdığını görebiliriz. Halk eğitim merkezlerinde gerçekleştirilen müzik faaliyetlerinin özel olarak incelenmesi gerekmektedir. Bildiri aracılığıyla, bu gereklilik vurgulanmaya çalışılacak ve varolan halk eğitim merkezi verilerinden yola çıkılarak konuyla ilgili somut öneriler geliştirilmeye çalışılacaktır.

Anahtar Sözcükler

Genel Müzik Eğitimi        -     Halk Eğitim Merkezleri

ABSTRACT

      The first aim of this text is  assisting to develop “music education activities” of the People Education Centers’ by reviewing and debating the position of these centers’ position in general music education of Türkiye. 

      The data of this text is loaded by the writer’s personal academic activities; his expertise at music education and public relations; his personal experiments ( ex.“1st İstanbul Music Teacher’s Symposium ).

      People Education Centers are the most important institutions of the commom education in Türkiye and the data of these institutions’ are very important for Türkiye’s education plans. People Education Centers are also important for surviving the Atatürk’s idea; “defencing at all  area; not only at border “ . A special analyse is necessary for the activities at the people education centers. This necessity will be stressed by this text and there would be some exact suggeestions about the subject. Statistics of people education centers will have an important role at these suggestions.

Keywords

General Music Education         -      People Education Centers


GİRİŞ

    Sayın oturum başkanım; değerli akademisyenler ve tüm dinleyenler, Ulusal Eğitim Bilimleri gibi, 14. süne erişilebilmiş yani artık son derece yerleşik ve saygın bir konuma gelmiş bir bilimsel toplantıya bildiri sunmanın onurunu ve heyecanını duymaktayım. Bu duygularla; bildirimin başlangıcında sizleri saygıyla selamlayarak söze başlamak istiyorum.

     Konunun başlangıcında; genel müzik eğitiminin bir toplum için gereği ve önemini vurgulayabilmek amacıyla; Konfüçyus’un “Bir milleti tutsak etmek isterseniz müziğini çürütün” ( Gedikli, 2003:36 )sözünü anımsamakta yarar vardır. Bildirinin ilerleyen satırlarında; bu söz ile başlayış nedenim biraz daha netleşecektir. Şimdi, izin verirseniz akademik Türk müzik camiasında 42 yıldır kesintisiz olarak yayın yaşamını sürdüren orkestra dergisinden bir alıntı yaparak ( Kütahyalı, 2004 ) Türkiye’de müzik dersine ve müzik öğretmenine yaygın bakışı çok çarpıcı biçimde özetleyen bir örnek sunmak istiyorum: Müzik tarihçisi Önder Kütahyalı; bir köy okulunu ziyareti esnasında okulun müzik öğretmeniyle tanışır ve okulun müzik öğretmeni, Kütahyalı ile bir anısını paylaşır. Birgün müzik dersine başlamak üzereyken, okul müdürü tarafından çağrımıştır ve “Hocam; nasıl olsa senin dersin müzik; sınıfından üç dört tane güçlü kuvvetli öğrenciyi bizim eve gönder de aldığım odunları içeri taşısınlar... “ sözlerine muhatap olmuştur.

    Bildirimin başlangıcında; sizlerle, halk eğitim merkezlerinin bağlı bulunduğu Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü’nün internet sayfasından derlediğim bazı sayısal bilgiler ve veriler ile Türk Müzik Eğitimine dair güncel bazı bilgileri paylaşmak istiyorum ( www.meb.gov.tr , 2005 ) :

ÇIRAKLIK ve YAYGIN EĞİTİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

 

 

Vizyonumuz

Türk Milli Eğitiminin temel amaç ve ilkeleri doğrultusunda yaygın eğitim ile mesleki eğitimi kurumsallaştıran, çağdaş insan anlayışı ile bütün yenilikleri topluma aktaran ve bu şekilde toplumsal mutluluğa ve kalkınmaya hedeflenen bir kurum olmak.

 

Misyonumuz

Halkın yaşam kalitesini yükselterek, toplumsal refahı artırmak için; yaşam boyu öğrenme perspektifi içerisinde, toplumun her yaş ve eğitim düzeyindeki kişilere enerjilerini ve yaratıcılıklarını ortaya çıkaracak, öğrenme, iş ve yaşam becerilerini geliştirecek, her zaman ve her yerde uygulanabilecek yaygın eğitim programları geliştirmek, işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu çırak, kalfa ve ustaların geliştirilmesini sağlamak, gerekli yasal düzenlemeler yapmak ve denetlemek.

Resim 1 ( www.meb.gov.tr )

    İllere göre halk eğitim merkezi sayılarına baktığımızda da değişik sayılar karşımıza çıkmakta; onbeş ve üzerinde halk eğitim merkezi bulunan illerimiz, aşağıdaki tabloda, altları çizilerek belirtilmiştir.

Tablo 1 ( kaynak: www.meb.gov.tr )

    Profesör Doktor İlhan BAŞGÖZ tarafından yazılmış ve Kültür Bakanlığınca yayınlanmış olan “Türkiye’nin Eğitim Çıkmazı ve Atatürk” ( Başgöz, 1999: 198 )isimli kitaptaki verilere göre; örneğin 1946 yılında, köylerde halkevi çalışmalarını içine almak amacıyla kurulan halkodalarının sayısı 4066 ya varmıştı. Bu rakama bakıldığında; aradan geçen 60 yılın ardından; ülke genelinde, halk eğitim merkezi sayısının 1000in altında oluşu  hayli düşündürücüdür.

    İllerdeki halk eğitim merkezi sayıları incelendiğinde; İstanbul’dan sonra en yüksek merkez sayısı ile (İstanbul’dan sadece iki eksik ile) Konya ilimiz dikkat çekmektedir. İlginç bir tesadüf eseri; az önce sözü edilen “Orkestra” dergisinin İstanbul’dan sonraki en yüksek abone sayısının da Konya’da bulunduğunu; 2003 yılında yaptığım kişisel görüşmede, derginin sahibi Panayot Abacı’dan bizzat öğrenmiştim. 

Aşağıdaki tablo; Milli Eğitim Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan  165 sosyal ve kültürel kurs arasından müzik eğitimi ile ilgili olanlarının tespit edilip bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur.

Tablo 2 ( kaynak: www.meb.gov.tr )

    Yukarda yer alan tabloda yer alan kurs başlıklarından en ilginç olanı; kanımca, “seçici kurul üyesi yetiştirme” kursudur. Çünkü; günümüzde ağırlıklı olarak popüler kültüre hizmet etmekte olan, genel müzik eğitimine de katkı sağlayabilme misyonundan oldukça uzak bir görünüm arzeden müzik alanında “star” yaratma yarışmalarının toplumun müzik bilinci ve müzik zevki üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesinde; bizzat halkın müzik bilinci ve zevkinin geliştirilmesi önemli bir rol oynayabilecektir.

Ülkemizdeki Genel Müzik Eğitimi Konusunda Bazı Veriler, Örnekler

 

 

    Halk eğitim merkezleri; eğitim esnekliği sayesinde, herkes için, müzik eğitimi açısından da, son derece uygun koşullarla önemli imkânlar sunmaktadır. Sakarya’da gerçekleştirilen Uluslararası Eğitim Teknolojileri Sempozyumu’nda Halk eğitim merkezleri ve ilköğretim okulları ile ilgili olarak sunduğum bildiri ( Özeren, 2005a ) kapsamında dile getirdiğim düşüncemi burada bir kez daha yinelemek isterim:

   İlköğretim okullarında müzik dersleri; 4. ve 5. sınıflar için haftada iki saat, 6-7-8. sınıflar için haftada bir saat olarak uygulanmaya çalışılmaktadır. “Çalışılmaktadır “ ifadesi tesadüfen kullanılmamaktadır. Çünkü ülke geneline bakıldığında; bu müzik dersleri deyim yerindeyse tamamen “Allah’a emanet edilmiş” durumdadır. Çoğu okulda; enstrüman “tıngırdatabilen” (bu deyim küçümseme amacıyla değil; bilinçli bir çalmayış kastedilmek amacıyla kulanılmaktadır ) herhangi bir öğretmen müzik derslerine idareten girmekte; öğrenci ders geçme notları da neredeyse yazı-tura usulüyle belirlenmektedir. Buna karşın; halk eğitim merkezlerindeki müzik eğitimi, çok daha gerçekçi ve çok daha işlevsel olabilmektedir. Bunun temel nedeni olarak; halk eğitim merkezlerindeki eğitimin, ilköğretim okullarına göre zamansal, mekânsal vb. açılardan çok daha esnek oluşu düşünülebilir. Buradaki ifadeler bilimsel bir bildiride sırıtıyor olsa da; sırf bilimsel bildiriye yakışsın diyerek ülke genelinde süregelen yaygın durumu makyaj yaparak sunmanın çok daha bilim dışı olacağını savunmaktayım. Öncelikle ülke genelindeki müzik eğitiminin genel durumunu doğru teşhis edip; gerçekçi bir tedavi süreci başlatmak gerekmektedir.

    “1. İstanbul Müzik  Öğretmenleri Sempozyumu’nda (Özeren, 2005b)da vurgulandığı üzere; ülkemizde nitelikli bir müzik eğitiminin gerçekleştirilebilmesi için gerekli müzik öğretmeni sayısı yaklaşık 55 bin iken; varolan rakamın 5 bin civarında olması; ülke genelinde müzik eğitiminin durumuna dair önemli bir ipucu sunmakta ve az önce dile getirilmeye çalışılan; bilimdışı gibi gözüken ifadeleri doğrulamaktadır.

   Yaşanan sıkıntılar; bütçe temeline dayanıyor olup; yalnızca müzik eğitimi değil tüm eğitim kapsamında kendini göstermektedir. Bu konuda da bir gazete bazı gazete haberine yer verilebilir:

( Akşam Gazetesi,  24. 04.2005 )

    Yukardaki gazete haberi incelendiğinde; ülkemizde eğitim için ayrılan bütçenin düşüklüğü açıkça ortaya çıkmakta, “genel müzik eğitimi” de bu durumdan olumsuz yönde etkilenmektedir.

    Ülkemizden; toplumsal müzik okur-yazarlığı ve eğitim teknolojileri açısından çok güncel bir örneği “etkileşimli müzik öğretim tahtası”nı, örnek olarak ele alacak olursak;

Resim 2 ( kaynak: www.bilginegitim.com )

Bu tahta; elektronik olup; halen çok pahalı eğitim veren bazı özel okullarda kullanılmaktadır ve milli eğitim bakanlığı onaylıdır. Bu kadar bilinen bir notada ( “Daha dün annemizin...” olarak bildiğimiz ezgi!.. ) bile yer alan; tolerans gösterilemeyecek derecede vahim nota yazım hatalarını sıralayacak olursak;

 1)    Parçanın başında ölçü sayısı bulunmamakta.

2)       2. ve 10. ölçülerin sonuda yer alması gereken ölçü çizgileri, birer dörtlük geç konulmuş

3)       6. ve 7. ölçülerin arasında yer alması gereken ölçü çizgisi konulmamış.

4)       5. ölçünün başında; ne olduğu anlaşılamayan bir çizgi var.

5)       Çok iyi bildiğimiz bu parçanın ( Daha dün annemizin... ) tekrar işaretleri konulmamış.

İlk bakışta çok çarpıcı bir yenilik olarak göze çarpan bu materyalin demosunda yer alan bu inanılmaz derecede basit hatalar; müzikten anlayanlar üzerinde oldukça olumsuz bir izlenim yaratacaktır.  Sistemin ve materyalin güvenilirliğine dair soru işaretleri uyandıracaktır. Bu  da bu materyal ile gerçekleştirilecek etkinliklerin performansını olumsuz yönde etkileyebilecektir. Yine de gerek fikir olarak gerek tasarım olarak; bu tahtanın Türk Müzik eğitimi açısından son derece önemli bir gelişme olduğunu bir kez  daha vurgulamak yararlı olacaktır.  Böyle bir tahtanın halk eğitim merkezlerinde solfej öğretimi amacıyla kullanılması da genel müzik eğitimi açısından çok yararlı sonuçlar sağlayacaktır.

Japonya Örneği

    Az önce verilen örnekler; bir ülkedeki müzik okuryazarlığı ve “müzik toplumu olabilme” düzeyinin somut göstergeleridir aslında. Karşılaştırma yapabilmek amacıyla Japonya’dan örnek resimler sunabiliriz:

 

                Resim 3   ( Hürriyet Gazetesi,  ? )   Resim 4 ( National Geographic Dergisi, Nisan 2004 )

 Maddi durumu ne olursa olsun tüm Japon çocukları, bir enstrüman çalmayı öğrenebiliyor ve müziğin getirdiği ruh sağlığını tüm yaşamlarına yansıtabiliyorlar. Bu yansıma; ruh sağlığı yerinde bir toplumun oluşumunda da en önemli katkıyı sağlayabilmektedir. Böyle bir toplumu; kısaca, “müzik toplumu” olarak niteleyebiliriz. Bir müzik toplumunda ; her türlü şiddet, küfür dayak, trafik kurallarına riayetsizlik azalmış ve çevre bilinci, duyarlılığı artmıştır. Bu düşüncelerden hareketle; genel müzik eğitimi açısından, tüm Türkiye’yi doğal bir “halk eğitim merkezi” olarak kabul ederek yola çıkmak çok daha gerçekçi çözümleri beraberinde getirebilecektir.

    Bozkurt Güvenç’in bir kitabında (Güvenç, 1995:21) her bin Japon evinden 200 ünde piyano bulunduğu ve her Japon annesinin potansiyel birer öğretmen olarak yetiştirildiği anlatılmaktadır.

   Japonya’da sıradan insanlara, müzik okuryazarlığını sağlamak amacıyla verilen düzeyde müzik eğitimini ülkemizde ne yazık ki sadece maddi gücü yüksek ailelerin çocukları alabilmektedirler. İşte tam bu noktada; halk eğitim merkezlerimiz, açığı kapatabilmek yönünde büyük bir potansiyel imkâna sahiptirler. Resmi müzik öğretmenleri olmasa da; usta-çırak iletişimi de diyebileceğimiz yolla ve devletin kontrolünde tamamen bilimsel olmasa da belli bir bilimsellik düzeyinde, her yaştaki tüm insanlarımızın müzik eğitimi alabilmesi mümkündür.  Kongre için bildirimi hazırlarken görüştüğüm TRT İstanbul Çocuk Korosu’nun 25 yıllık şefi Prof. Dr. Yücel Elmas’ın aktardığı bir örneği de bildiri kapsamında aktarmak yararlı olacaktır: Finlandiya’nın 25 bin nüfuslu Seinajoki kasabasında; 25 çocuk, 25 gençlik korosunun yanısıra yetişkin koroları ve kilise koroları da yer almaktadır. Bu koroların hemen hemen tamamında akademik standartlarda çoksesli müzik yapılmakta; koroların özel birer kompozitörü dahi bulunmaktadır. Böylece; her koronun kompozitörü, koro elemanlarının ses özelliklerine uygun düzenlemeler yapmakta; bu koroların bulunduğu bir toplum da doğal olarak “müzik ruhun gıdasıdır” yaklaşımını ve bu yaklaşımın olumlu sonuçlarını alabildiğine yaşamaktadır.

Sonuçlar

1.       Halk eğitim merkezleri; genel müzik eğitiminin gereğince gerçekleştirilemeyişinden kaynaklanan sorunların giderilebilmesi açısından güçlü bir potansiyele sahiptir.

2.       Halk eğitim merkezlerinin az sayıda olması; “yaygın müzik eğitimi”nin yaygınlık düzeyini olumsuz etkilemekte; yaygın müzik eğitimi ehliyetsiz kişi ve kurumların yönetiminde, bilinçsiz ve denetimsiz biçimde süregelmektedir.

3.       Müzik eğitimi ve faaliyetleri açısından; Batı’da, kiliseler ( hatta ülkemizde bile ) bir tür halk eğitim merkezi işlevi görmekte ve bu sayede yediden yetmişe herkes müzik okuryazarı haline gelebilmektedir. Bugün ya da yakın gelecekte, ibadet mekanlarını yaygın müzik eğitimi amacıyla kullanma imkanımız olmadığına göre; geçmişteki “halk odaları” gibi çözümler üretilmesi gerekmektedir.

4.       Yaygın müzik eğitiminde; yurdun en ücra köşelerine dahi ulaşabilen bando astsubaylarından gereğince yararlanılmamaktadır.

5.       Halk eğitim merkezleri; müzik eğitimi alanında da, diğer tüm alanlarda olduğu gibi, esnek zaman ve mekan koşullarında; nitelikli-denetlenen bir eğitimi uygun ekonomik şartlarla sunabilmektedir.

6.       1999 depreminin ardından; özel müzik kurslarının içine girdiği ekonomik krizin etkileri halen sürmektedir. Bu noktada; özel müzik kursları ve halk eğitim merkezlerinin bilinçli bir işbirliği herkes için olumlu ve işlevsel sonuçlar yaratabilecekken, bu yönde çok ciddi girişimlere rastlanmamaktadır.

7.       Devlet bütçesinden eğitime ayrılan pay; %3.7 olmaya devam ettiği sürece, düşük bütçeden kaynaklanan sıkıntıları, halk eğitim merkezleri de yaşamaya devam edecektir.

8.       Günümüz uygar toplumları için; müzik okuryazarlığı da en az klasik anlamda okuryazarlık ya da bilgisayar okuryazarlığı kadar büyük bir önem arz etmektedir.

9.       “Müzik toplumu” olamamak; toplumda her türlü şiddetin artarak sürmesi ve Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” yaklaşımının günden güne daha çok dışlanması anlamına gelecektir.

10.   Türk Müzik Kültürü yaklaşık beş bin yıla uzanan geçmişi ve çok geniş coğrafyasıyla; bugün yaşanmakta olan müzikâl yetersizliği ve yozlaşmayı hak etmemektedir.

11.   “Müzik ruhun gıdasıdır” yaklaşımından hareketle; günümüz Türkiye’sinde, toplumun yaşanan müziksel yozlaşma sonucunda bir tür “ruhsal gıda zehirlenmesi” sürecini yaşadığı iddia edilebilir. 2004 yılında sağlık bakanlığı tarafından açıklanan istatistikler de bu durumu belgelemektedir. 2004 yılı sonu itibariyle; Türkiye’de, 7 milyonu acil olmak kaydıyla yaklaşık 20 milyon ruh sağlığı sorunlu birey tespit edilmiştir. 

12.   Atatürk’ün öngördüğü kalitede; yani, çağın dinamizmine uygun ve özünden kopmamış bir toplumsal müzikaliteye erişebilmek; “müzik toplumu” olabilmek yolunda, en etkin araçlardan biri de halk eğitim merkezlerindeki nitelikli müzik eğitimi olacaktır.

Öneriler

1.       Halk eğitim merkezlerinin ülkemizdeki yaygın müzik eğitimine katkı potansiyelleri; planlı-programlı biçimde tespit edilmeli; yöneylem uzmanlarınca, ülke ihtiyaçları doğrultusunda optimize edilebilmelidir.

2.       Halkın halk eğitim merkezlerinden müzik eğitimi alanında da daha etkin biçimde yararlanabilmesi yönünde; “iletişim”e dayalı konularda gerekli önlemler alınmalı ve düzenlemeler yapılmalıdır.

3.       Türk Silahlı Kuvvetleri ile Milli Eğitim Bakanlığı gerekli işbirliğini oluşturabilmeli ve Halk Eğitim Merkezleri, yaygın müzik eğitimi kapsamında, bando astsubaylarından, etkin biçimde yararlanabilmelidir. Bando astsubaylarının sayıca fazla olması, ülkemizin müzik öğretmeni açığının kapatılması yönünde sağlıklı bir önlem oluşturacağı gibi; astsubaylarımızın yurdun her köşesine erişebilmesi; ayrıca doğal olarak taşıyacakları disiplin ile yüksek müzikalite kısa sürede yurdun her yerinde, Atatürk’ün “sath-ı müdafaa” prensibini de desteklercesine bir tür “müzik okuryazarlığı seferberliği”ne dönüşebilecektir.

4.       Halk eğitim merkezlerinden, “müzik okuryazarlığı seferberliği” için yararlanmak doğrultusunda güçlü stratejiler hazırlanana kadar merkezlerin şu an varolan kalitelerinin azalmadan, mümkün olduğunca arttırılarak korunması sağlanabilmelidir.

5.       Yoz müzik yapan ve dinleyenlerin azalması için; halk eğitim merkezleri, nitelikli müziğin çok daha etkin ve ekonomik şartlarla sunulduğu birer mekâna dönüştürülmelidir. Bu konuda varolan olumlu örnekler ( Kadıköy Halk Eğitim Merkezi vb. ) tüm halk eğitim merkezleri için model alınmalıdır.

6.       Zamanında topla, tüfekle ve yürekle kazanılması gereken onurlu Kurtuluş Savaşımız kazanılmıştır. Bugün ise; bilimsel, kültürel, sanatsal bir kurtuluş savaşının tam ortasında bulunmaktayız. Bu savaşı kazanabilmek yönünde; nitelikli, işlevsel ve çok sayıda halk eğitim merkezlerinin varlığı da önemli bir rol oynayacaktır. Bu nedenle; ülkemizdeki halk eğitim merkezlerinin nitelik ve niceliğinin arttırılması yönünde gereken önlemler zaman yitirmeden alınmalıdır.

 

KAYNAKÇA

Başgöz, İ. ( 1999 )         Türkiye’nin Eğitim Çıkmazı ve Atatürk  Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları

“Eğitimde Sınıfta Kaldık” Akşam Gazetesi, 24 Nisan 2005

Gedikli, E. ( 2003 )        Müzik Eğitimi  Bursa: Ezgi Kitabevi

Güvenç, B. ( 1995 )       Kültür ve Eğitim  Ankara

Kütahyalı, Ö. ( 2004 )    “ Bir Panelin Düşündürdükleri”  Orkestra Dergisi, 356, 5-10

“Minik Ellerde Büyük Marifet” Hürriyet Gazetesi

“Mutlak Kulak” National Geographic Türkiye, Mart 2005, 90

Özeren, A. ( 2005a )      “Türk İlköğretim Okulları ve Halk Eğitim Merkezleri İçin Müzik Öğretimi Ortam Tasarımları” 5. Uluslararası Eğitim Teknolojileri Konferansı  Sakarya, 21-23 Eylül 2005

Özeren, A. ( 2005b )      1. İstanbul Müzik Öğretmenleri Sempozyumu Projesi  İstanbul, 5-7 Eylül 2005

www.bilginegitim.com

www.google.com

www.meb.gov.tr